Perşembe Mayıs 9, 2024

Mehmet Serhat Polatsoy tahliyesini istiyor

Polis baskısı sonucu alınan gizli tanık ifadesi ve "bombalı çuval" komplosunun deşifre olmasına rağmen bir yılı aşkın bir süredir cezaevinde tutulan  Kürt siyasetçi Mehmet Serhat Polatsoy,  20 Ağustos günü Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 6. duruşmasına çıkıyor.

Zaman zaman çeşitli muhalif internet sitelerine yazılar da yazan Polatsoy, Mayıs 2013 tarihinde Emniyet’in komplosu sonucu tutuklandı. Davanın en büyük delili olarak gösterilen gizli tanığın, polisin şantajı sonucu gizli tanık olduğunu mahkemede itiraf etmesine rağmen Polatsoy bir yılı aşkın bir süredir hapiste tutuluyor.

SİGARA ÇUVALI ‘PATLAYICI’ ÇUVALINA NASIL DÖNÜŞTÜ?

Polisin hazırladığı fezlekelere göre, her şey 30.04.2013 tarihinde, saat 09.45 sıralarında Urfa Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne e-posta ile yapıldığı iddia edilen bir ihbarla başladı.

Suruç Yolcular köyü yolu üzerinde toprak altında bulunan üç çuvalda patlayıcı madde bulunduğunu savunan bu ihbar, polisler tarafından dikkat çekici biçimde hemen aynı gün değerlendirildi. Söz konusu bölgeye bir ekip gönderildi.

Olay yerinde ne bir savcılık incelemesi yapıldı, ne de bir balistik rapor çıkarılmadı. Polis fezlekesine göre, 2 Mayıs tarihinde “şüphelilerin tespit edilmesi amacıyla” çuval içerisine sinyal vericiler yerleştirilerek aynı yere yeniden gömüldü.

28 Mayıs 2013 tarihinde ise, aralarında Serhat Polatsoy ve ağabeyinin de bulunduğu 6 kişi “örgüt üyesi olma, tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” iddiasıyla tutuklandı.

35 yaşında ve 2 çocuk babası Mehmet Serhat Polatsoy, gönderdiği mektupta yaşadığı ekonomik sıkıntılar ardından ‘sınır ticareti’ yapmaya başladığını ve sözü edilen 3 çuvalı da sigara çuvalı diye teslim aldığını belirtiyor. 

Kendisini ‘kaçakçı’ olarak tanıtan kişilerin de komployu kuranlardan biri olduğunu sonradan öğrendiğini söylüyor. 

Gözaltında tutulduğu üç gün boyunca ne kendisinin ne de abisinin sorgulandığını yazan Polatsoy, buna karşılık polisin gözaltına alınan diğer 4 kişiye, “Serhat’ın üzerine ifade verin” şeklinde baskı yaptığını söylüyor.

İddianamede delil olarak patlayıcıdan çok katıldığı demokratik eylemlerin, Kürt meselesi hakkında yazdığı değerlendirmelerin ve özellikle Fethullah Gülen ile Cemaat hakkında yazdığı yazıların yer alması dikkat çekerken, dosyadaki en büyük delil ise KCK davalarında çokça rastlanan ‘gizli tanık’ unsuruna dayandırılıyor. Polatsoy da tutuklu bulunduğu Urfa cezaevinde, gizli tanığın beyanlarından yola çıkılarak ikinci bir bomba olayının üzerine yıkıldığını avukatı aracılığıyla öğreniyor.

GİZLİ TANIK ŞANTAJI İTİRAF ETTİ AMA…

Emniyet tarafından Abuzer kod ismi verilen gizli tanık, Mehmet Serhat Polatsoy’un esnaf olan arkadaşı A.O.’dan başkası değil. Dosyada önemli bir tanık izlenimi yaratmak için, “Öz Savunma Birlikleri üyesi” olarak gösterilen Abuzer kod isimli A.O, Diyarbakır 8. Özel Yetkili Mahkeme’de görülen davada, polisin şantajı sonucunda gizli tanık olduğunu ve ifadeyi kabul etmediğini belirtse de, bu beyan, 5 kişinin tahliye edildiği davada Mehmet Serhat Polatsoy’un tek tutuklu olarak kalmasının en büyük delili sayılıyor.

Gizli tanık hususunun meşru olmadığını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2003 yılında verdiği Martin kararını örnek vererek hatırlatan Polatsoy’un avukatı  Mehmet Serdar Gökkan, üstelik Polatsoy dosyasındaki gizli tanık A.O.’nun mahkemede alenen gizli tanıklığından vazgeçtiğini, böylelikle davanın dayandırıldığı delilin de çöktüğünü belirtti.

A.O.’nun gizli tanıklığının gizli tanık koruma kanununa göre bile işletilmediğine ve bu nedenle gizli tanıklığının meşru bir konuma dayanmadığına dikkat çeken Gökkan, “A.O. sadece belgelerin altına imza atmıştır ve bunun sonucunda, tüm tutukluların tahliye edildiği bu dosyada Mehmet Serhat Polatsoy tutuklu kalmıştır” diye konuştu.

OLAY YERİNDE SAVCI OLMAZSA…

 Bir kişinin ihbarıyla ortaya çıkan çuval hikayesinin de şaibeli olduğunu dile getiren avukat Gökkan , “Çuvalın üzerinde herhangi bir balistik inceleme de yapılmıyor. Üstelik, yargılamanın salahiyetini, yetkisini önemini göze alarak bir inceleme yapıldığını ve söz konusu yerde bomba bulunduğunu düşünürsek, o zaman konu hakkında bilgilendirilen cumhuriyet savcısının olay yerine intikal etmesi gerekmez mi? Bunun nedenini sorduğumuzda ise bize cumhuriyet başsavcısının güvenliği olmadığı için oraya götürülmediği söyleniyor. Bu mümkün mü? O bombalar dosyanın gerçek deliliyken, bu delilleri objektif bir biçimde toplamak konusunda görevli olan cumhuriyet savcısı nasıl orada olmaz ve neden devlet o savcının güvenliğini almadı?” dedi.

Bu koşullarda müvekkilinin ancak sigara kaçakçılığından yargılanabileceğini belirten Gökkan, müvekkilinin derhal serbest bırakılması gerektiğinin altını çizdi.

Oğlunun serbest bırakılması için 1 yıldır çalmadığı kapı kalmayan Abdurrahman Polatsoy ise oğluna yönelik bu komplonun bertaraf edilmesini istiyor.  8 kişiden bir tek oğlunun tutuklu kaldığına dikkat çeken Baba, Serhat’ın cezaevinden yankılanan “Hawar”a (çığlığa) sahip çıkılmasını istedi.

Bir komplo sonucu gözaltına alınıp, tutuklanan ve 9 aydır çıkarılacağı mahkemeyi beklemekte olan Mehmet Serhat Polatsoy’un kronik alerjik astım, kronik akciğer hastalığı ve gastrit-ülser gibi değişik hastalıkları var.

93297

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Mehmet Serhat Polatsoy

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

Sayfalar