Cuma Mayıs 17, 2024

Meydanlarımızın Serdar’ı Güzel Şahin Ölümsüzdür!

Yüreğimizin bir parçası daha aramızdan ayrıldı. Her duruşunda tarihsel bir çınarı temsil eden, gülüşünde varlığını adadığı mücadelenin sıcaklığı ve enerjisinde geleceğe olan umut ile Güzel’imizi, Türkiye Devrimci Hareketinin Anasını kaybettik. Onun direngenliğinde bilincimizin önüne serilen inanç ile onun kararlılığını heybemize koyduk.

18 Eylül günü Partizan geleneğinin önemli kişilerinden Serdar Can’ın Gazi’de gerçekleşen anma töreninde fenalaşarak hastaneye kaldırılan Güzel Anamız iki günlük yaşam mücadelesini bizlere miras bırakarak aramızdan ayrıldı.

Mücadelenin en çetin koşullarında hiçbir şarta teslim olmayan Anamız mücadelesini ve elinden hiç bırakmadığı inancını ve kızıl bayrağı bizlere teslim etti. Şimdi acımızı içimize akıtacak, onun sol yumruğundaki direnci kavrayacak,  onun inancını yolumuza serecek ve her koşulu devrimin silahı haline getireceğiz.

Üzülmeyeceğiz, çünkü o hiçbir acı karşısında üzülmeyen üzülenleri yadırgayandı. O acılar karşısında öfkemizi perçinlemeyi bizlere görev olarak sunardı. Onun düşlerini ve aramızdan ayrılığını,  yıllanmış ve mayalanmış öfkemizle bizleştireceğiz. Korkunun ve yılgınlığın dipsiz kuyularına boşaltacağız öfkemizi dolduracağız onun her eksikliğini, kavrayacağız onun bilincini ve yol edeceğiz onun yolunu.

Güzel Anamız Cumartesi Annelerinin en direngen, en militan yüzlerindendi. O işkence hanelerde düşmanın yüzüne tüküren bilincine sarılan bir geleneğin direngen çınarıydı. O Açlık grevlerinde, meydanlarda kavganın filiz bulduğu her alanda can suyu oldu. Onun aktığı her yerde direniş filizlendi. Şimdi onu filizlerinin arasına gönderiyoruz.

“Güzel”imizin Serdar’ını uğurlarken mücadelenin her cephesinde “Serdar”laşan Anamızın, Güzel’imizin ayrılığı devrimci mücadelemizin gerçekliğini ifade ediyor. O “Şehitlerimiz varsa devrim kesindir” diyerek şehitlerimizin bilincini yol edinmenin adıydı. Sınıf mücadelesinin ve tarihsel deneyimlerin ışığında şekillenen bilinciyle Anamız, Dersim’den Karadeniz’e, açlığa yatan zindanlardan meydanlara akan direniş destanın en önemli paragrafı olarak yolumuzu aydınlatacak. O Dersim’de ölümsüzleşen 12 kızıl Karanfilin tebessümü, zindan direnişlerinde öfkenin tezahürü, Nubar Ozanyan’ın inancı, ve Kaypakkaya geleneğinin Güzeli’ydi.

Yoldaşlar

Güzel anamız kadınların erkek egemen sisteme karşı sokaklara akan öfkesi ve düşmana kalkan yumruğuydu. O Türk devletinin kontrgerilla örgütlenmeleri ile gerçekleştirdiği gözaltında kaybetme politikasına karşı sokakları mesken eyleyen bir direniş destanı, Kürt halkına dönük imha ve inkar politikalarına karşı özgürlüğün işaret fişeğiydi.

Faşist Kemalist diktatörlüğün Kürt, Türk ve çeşitli milliyetlerinden Türkiye halkına dönük katliam politikalarına karşı ihtilalcı bir programın ve onun savaşçılarının savaşçı anasıydı Güzel Ana. Güzel Ana’nın bilinci karşı devrimci dalganın bulunduğu her yerde Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın bilinciydi. O işçi ve köylü direnişlerinde Kürt halkının özgürlük şiarında, çevre eylemlerinde, zindan protestolarında, devrimci, demokrat yurtsever basının susmayan kaleminde, kadınların göğün tamamını sarsan çığlığında ve gerillanın ölümsüzleşen direnişinde kendini var etti. Yoksul-emekçi mahallelerden akan isyanın kendisiydi.

O “Önce çocuklarımızı savunuyorduk şimdi onların düşüncelerini” şiarının en net yüzü olmuştur.

Kavganın Anasına Selam olsun, Kavgamızın GÜZEL’ine selam olsun…

Tarihsel Çınarımızı uğurlarken söylenecek her sözde o olacak, her kelimede, her surette, her direngenlikte onun adı anılacak. Şimdi meydanları GÜZEL olacak, sözlerimiz GÜZEL olacak, direnişimiz GÜZEL olacak, inancımız GÜZEL olacak ve tüm GÜZEL’likler Özgür gelecek ile buluşacak.

Güzel Şahin ölümsüzdür!

Kavgamızın anasına selam olsun!

Tarihsel Çınarımıza selam olsun!

İnancın inancımız, öfken öfkemizdir!

Partizan

20 Eylül 2017

40920

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Tanrıyı Ette Bulma

Demek... öyle...

Dolly...

Dolly...

Bastır etleri leyla.

Çevir mangalı leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Ha... ki.... ko.... ko...

Ha... ki.... ko.... ko...

Koltuk sallanıyor... koltuk...

Dolly...

Dollyyy...

Nerdesin kız?

Seni gidi kopya koyun.

Nerdesin?

Korkma kız....

Robotları artı değer üretemi içerisinde saymadılar diye yünlü yoldaşlarımızı yiyecek halimiz yok ya...

Ha... ki.... ko.... ko

Ha... ki.... ko.... ko

Emperyalizm Belli Ülke ve Uluslara Mı Özgü?1

Emperyalizm,  kapitalizme özgü bir olaydır. Kapitalizm öncesi emperyalizm yoktu ve toplumlar kapitalizme geçtiğinde, önce serbest rekabetçi kapitalizmle ve peşinden, kapitalizmin gelişmesi ve uluslararası yönünün daha fazla öne çıkmasıyla emperyalizmle tanıştı.

Biz bize benzemeyiz! [ismail cem özkan]

Kemalist arkadaşlar bazı sosyalistlerin kendileri gibi hayata baktığını ve yorumladıklarını gördükçe, duydukça diyorlardır “biz sosyalistiz herhalde!”... Ama Marksizimi bilen, onun düşünce yöntemini içselleştirmiş biri asla Kemalist olamaz ve hayata Kemalist gibi bakamaz, çünkü durdukları nokta farklı. Kemalistler burjuva ve sermaye bakış açısından devleti kutsallaştırıp, onu yaşatmak için düşünce yöntemini çizer, sosyalist ya da Marksistler ise tam tersidir, devleti “sönümlendirecek” işçi devleti kurmayı, yani işçi sınıfı ve mazlumların bakış açısına sahiptir...

Örgütlenme, Özgürleşme Ve Devrimin Güncelliği[1]

 

 

“İnsanlara şunu söylüyoruz:

Yalancıların maskelerini kaldırın,

körlerin gözlerini açın!”[2]

 

Sürdürülemez kapitalist çılgınlık şahsında, “Cehennem boşalmış, şeytanların hepsi burada!”[3] betimlenmesindeki bir hâl-i pür melal ile yüzleşiyoruz.

Dört Duvar Arasında Direnenler Dışarıdakiler İçin İnat Etme Manifestosudur

Yıllardır Sosyal medyada zindanları gündemde tutmak için güncel zindan haberlerini dışarıya ulaştırıp tutsak aileleri ve zindan arasında köprü olma misyonu ile tanınan bir hesapsınız. “Rojevazindanan” ismi ile dikkatleri üzerinize çekiyorsunuz. Twitter, instagram ve Facebook gibi geniş kesimlerin kullandığı bu mecraların hepsinde aynı anda aynı haberleri paylaşmanız da ayrıca emek isteyen bir çalışma. Biz Kaypakkayahaber sitesi olarak kitlesel refleks ve duyarlılık yaratmaya çalışan bu hesapları daha da iyi tanımak babında bir röportajı gerçekleştirmek istiyoruz.

Zafer ve yenilgilerle dolu bir tarih! Yarım Asırlık Mücadele Yolumuzu Aydınlatıyor

Proletarya partisinin kuruluşunun ve mücadeleye atılışının 50. yılındayız. Bu süre içinde mücadelesini kesintisiz sürdüren proletarya partisi, onu var eden koşullar devam ettikçe kuşkusuz varlığını devam ettirecektir.

Sınıf bilinçli proletaryanın öncü müfrezesinin ülkemizdeki varlık nedenleri, sistemin çöküntü içine girdiği günümüz koşullarında kendisini çok daha yakıcı dayatır duruma gelmiştir. Ve elbette ki proletarya partisi üstlendiği tarihsel rolü yerine getirecektir. Çünkü onun mücadelesine yol gösteren sağlam temellere dayalı ideolojik-politik pusulası vardır.

Eski sloganlar bugüne hitap etmiyor…(İsmail Cem Özkan )

Eski sloganlar atılıyor, eskisi gibi heyecanlı değil, çünkü ortam ve zaman değişmişti, eski sloganların ruhu da çoktan bizi terk etmişti... İnat ile eskiden kalan sloganlar atılıyordu ama o sloganlar bugünün sorununa yanıt vermiyor, sadece eski arkadaşlara "biz ayaktayız, yok olmadık, gelin bir arada olalım!" çağrısıydı. Fakat çoktan ayrılmıştık, ruhen bir arada ama eskinin yaratılmış öyküleri de abartılarak anlatılırken gerçeklikten uzaklaşmış ve eskinin yeniden yaşayacağı iyimserlik dışında bir arada olacağımıza dair her hangi bir şey söz konusu değildi...

Siyaset Yapma Tarzımız ve Verili Koşulların Önemi Üzerine

 


   Son dönemlerde kurumlarımızın yaptığı konferanslarda, basın açıklamalarında `Verili koşullar` dan bahsediliyor. Verili koşullardan kasıt, somut koşulların somut tahlili.

Ölümsüz(ümüz)dür NÂZIM HİKMET[1]

Pişman değilim yaşadıklarımdan,

öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.[2]

 

“Ew çend giringî pê bide jiyana xwe ku di/ heftêyem de jî wek mînak çandina darzeytûnê bibe// Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,/ yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin,” dizelerinin hakkını bir komünist gibi yaşayarak verdi. Eylül 1961’in Doğu Berlin’indeki, “sözün kısası yoldaşlar/ bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da/ insanca yaşadım diyebilirim,” demeyi de sonuna kadar hak etti…

Türkiye’de Durum: Çürüme ve “Çökme!”

Açıklama: Aşağıdaki makale Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Merkezi Yayın Organı Komünist’in Mayıs/2022 tarihli 76. sayısından alınmıştır.

İnsanî Mecburiyet(İmiz)dir Aşk[*]

 

 

“Güzelliğin beş para etmez,

bu bendeki aşk olmazsa.”[1]

 

Lev Tolstoy’un “Gerçekten aşk var mı?” sorusu bana hep itici gelmiştir; William Faulkner’in, “Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı,” tespiti gibi.

“Neden” mi?

Var olmayan şey soru(n) da ol(a)maz, ders kitaplarına da gir(e)mez…

Sayfalar