Salı Mayıs 7, 2024

Munzur'un kızıl gülü, Yetiş Yalnız yoldaşın anısı, kalbimizde ve kavgamızda yaşayacaktır..!(Erhan Aktürk, Landshut Hapishanesi, Almanya)

Dağların sevdalısı, baharın umudu, mücadelenin kızıl ateşi yoldaşım ve halkımızın mütevazi öncüsü ve yol göstericisi; çok kıymetli, Yetiş yoldaşım, emin olabilirsin ki; şehadetinin ardından seni yazmak, senin gibi enginleri fetheden bir devrimciyi anlatmak şimdi bana çok zor geliyor...

Yoldaşım senin yaşamın her şeyden evvel çok sade ve duru idi. Ben de seni katıksız ve sade biçimde anlatmaya çalışacağım. Seninle birlikte, 11 yoldaşımızın ölümsüzlüğe yolculuk haberinizi 18 Mayıs'a 7 gün kala öğrendim ve duydum ki, 24-28 Kasım 2016 tarihinde, Munzur yeniden kızıllaşarak şaha kalkmış..

Sevgili düşdaşım, emperyalist sistemin merkezlerinden olan Fransa'da doğdun. Çocukluğun ve gençliğin bu ülkenin metropol şehirleri ve kültürü içinde geçti. Ancak sen bu metropol şehirlerin yozlaşmış ve çürümüş kültürüne, kirine ve pasına asla bulaşmadın. İnsanlığın ve emeğin kurtuluş mücadelesi yoluna girdikten sonra asla şaşmadın. Bu uğurda Avrupa'da, ülkede, kentlerde, kırlarda yorulmadan ve duraksamadan hep aynı azimle çalıştın, çabaladın, sürekli bir şeyler ürettin ve örnek bir mücadele tarzı yürüttün. Bu azmin ve kararlılığın sonuçta düşmanlarımızın korkulu rüyası oldu..

Lakin senin akranların, emperyalist sistemin yabancılaşmış, yozlaşmış ve çürümüş bataklıklarında, para-mal-mülk ve geleceksizlik hesapları yaparlarken, sen baskıya, sömürüye, kölece yaşamaya karşı militanca mücadele yürüttün ve SEN hep doruklardaki özgürlük yürüyüşüne katılmayı düşledin, dağ başlarında hem kavgaya tutuşmayı, hem de kavganın türkülerinin yaşayarak besteleştirmeyi düşledin..Bilgini, birikimini, değerlerini ve özellikle de sanatsal yeteneklerini cömertçe insanlığın ve emeğin kurtuluş mücadelesine sundun..Hiç kuşku yoktur ki, senin davaya bağlılığın da aynı nitelikte çok değerliydi ve tartışılmaz bir derinliğe sahipti..

Senin kişiliğinden dünyamıza yansıyan bu saf ve ve duru proleter kişilik, senin olmadığın sohbet ortamlarında hem sohbet konusu yapılıyor ve ta o zamanda övgüler yapılıyor ve ''örnek bir genç devrimci partizan'' diye anılıyordun..

Sevgili yoldaş, sen diğer yoldaşlarına karşı çok paylaşımcı ve hoş görülüydün. Kolektif yaşamı mükemmel derecede içselleştirmiştin..Artık herkesin bildiği o meşhur fukaralığımızın sürdüğü dönemlerde, sen hep ilk önce yanındaki yoldaşları doyurma gayretindeydin. En güzel şeyleri ilk önce yanındaki yoldaşlarına teklif ederdin. Yine kitlelerle, halk ile bütünleşmiş bir ilişkin vardı. Sırtından hiç eksik olmayan çantanla hangi kapıyı çalsan hep bir eve rahatlıkla misafir olabilirdin. Her misafirlikte güncel konuları dönüp dolaşıp devrimci siyasete ve mücadeleye çekmeyi tartışmalara, sohbetlere ideolojik bir içerik kazandırmayı çok iyi becerebiliyordun..

Heyecanlı sohbetler yaparak ikna etmeyi, ancak kitlelerin hassasiyetlerini de gözetmeyi çok iyi becerebiliyordun. Hakeza herhangi bir pratik faaliyet veya görev olunca da herkesten önce eylem alanına gider ve görevlerini asla savsaklamazdın. En zor, en meşakkatli işlere herkesten önce talip olur, kimsenin yapmadığı/yapamadığı görevleri tereddütsüzce ilk önce üstlenenlerden birisi mutlaka sen olurdun. Adın gibi her derde deva olarak ilk önce ve YALNIZ sen YETİŞiyordun..

Kıymetli yoldaşım bildiğin üzere, 2006 yılının bir Haziran akşamı seninle aynı odada yan yana yatmıştık..O akşamın sabahında Fransız emperyalizmi ve faşist Türk devleti'nin işbirliği sonucu, kaldığımız ev sözde ''anti-terör timleri'' tarafından kuşatılmış ve basılmıştı..Bu karanlık zebaniler evde bulunun çoluk-çocuk, kadın, yaşlı farkı gözetmeden hepimizi hırpalamış ve büyük ateşli silahlarla üstümüze barbarca ve leş kargaları misali çullanmışlardı. Ardından bizi götürdükleri sorgu zindanlarında ağır psikolojik işkence yöntemleri altında 4 gün zor koşullarda tutmuşlardı. Bu sorgular esnasında senin militanca duruşun ve dimdik direnişin mücadelemize yakışır örnek bir davranıştı..Sorgulamaların ertesinde hızla yapılan mahkeme tutuklanma kararını onaylamış ve bizlere asılsız suçlamalara ve sözde delillere dayanarak en yüksel cezaları kesmişti..Mahkeme sonrası hepimizi ayrı ayrı cezaevlerine dağıttıklarında seninle cefa yollarımız ayrılmıştı..Ama biz biliyorduk, Fransız emperyalizminin en zorlu cezaevi koşullarında sen devrimci yaşam tarzından asla ödün vermedin ve dimdik alnı ak bir devrimci olarak, bir zaman sonra yeniden özgürlüğüne kavuştun..Seninle birlikte zindanda yatan BASK Özgürlük Hareketi'ne mensup devrimci arkadaşlar da senden övgüyle ve gururla bahsediyorlardı..

Sevgili Yetiş yoldaşım, sana ne kadar güzel kelimeler yazsam da, kelimeler kifayetsiz kalıyor..Hiç bir tarif seni anlatmaya yetmiyor, sözler senin devrimci hazına ve hızına yetişemiyor.. Sen düşündüğü gibi yaşayabilen, yaşadığı gibi düşünebilen ender devrimcilerden birisiydin..Teorimizin ve pratiğimizin diyalektik ilişkisini derinden ve özden kavramış ve özümsemiştin. Dolayısıyla yaşamın en nitelikli halini, özgürlük mücadelesi yürüyüşümüzün tam ortasında, içinde, öncüsü olarak sürdürmeyi tasarlıyordun, ki öyle de oldu..Sen dağların doruklarında da örnek bir devrimci komünist insan, devrimci partizan olarak yıldızlaştın..Sen de güneşe uğurladıklarımız kervanına onurlu, başı dik, özü-sözü bir devrimci olarak, hak ettiğin şekilde övgülerle anılacaksın..

Senin mütevazi, duru, temiz, hassas, çalışkan, fedakar, yoldaş bağımlısı, cesaretli, sanatkar, araştırmacı, bilge ve devrimci pratik özelliklerin asla unutulmayacak ve dilden dile aktarılacaktır. Senin devrimci mücadeleye bağlılık düzeyin, senden önce ölümsüzleşen önder yoldaşlarımızda görülen tarzdadır ve çok farklıdır..Senin bu kısacık yaşamından çok şeyler öğrendik. Senin mütevazi ve ilkeli duruşun hepimize örnek olmaya devem edecektir.

Sen adeta umut insanıydın. Sınıf mücadelelerinin bütün tarihsel gelişim süreçlerinde olduğu gibi, insanlığın en diri politik duygusu umut olmuştur. Sende de bu dirilik ve bu umut hiç bir zaman tükenmedi. Senden etrafına yansıyan dirilik, duruluk ve umutlu olmak hissiyatı adeta bulaşıcıydı. Senin var olduğun her yerde yeni şeyler yaratılıyordu..Bu anlamda, halkımızın sosyal özgürlük mücadelesinde hep yaşayacak ve yaşatılacaksın.. Aliboğazı'nın cüretli ve kahraman 12'leri, sizlerin mücadelesi ve direnişi hepimize örnek ve rehber olacaktır. Anılarınız pratiğimize ışık tutacaktır. Siz rahat uyuyun, devrettiğiniz bayraklarınız şimdi başka ellerde dalgalanmaktadır.

''Düşmezse düşmesin

yakamızdan ölümsüzleşen

Bizim üstümüze de

güneş doğacak gülüm

Gülüşüne bir kurşun

sıksa da ölüm

Unutma ki;

Umuda kurşun işlemez gülüm!''

Şan olsun Aliboğazı Direnişi'nin Kızıl Gülleri, 12'lere!

Parti ve Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Erhan Aktürk, Landshut Hapishanesi, Almanya

41819

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Kürtlere Kadın, çocuk, yaslı ayrımı dahi yapmadan topyekün saldıran katil devlet …

Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını ilhak ettiği ve zulmettiği Kürtlere nasıl da saldırıyor?.. Nasıl da katmerli baskı ve tahakküm uyguluyor?.. Uyguladığı zorbalığı nasıl da en üst boyutlara tırmandırıyor?.. Tüm bunların sonucu devlet sokağa çıkma yasağı ilan ederek, topuyla, tankıyla, her türlü silahla Kürtlerin evlerini, barklarını yakıyor, yıkıyor, yağmalıyor…  Binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan Kürtler böylesi kanlı bir tehcire zorlanıyor… 

Kentsel dönüşüm

Kentsel dönüşüm, kentin tarihince oluşan denetim dışı alanların düzenlenmesi ve yaşayan insanları bu düzenlenmeye göre biçimlendirme ereğidir. Kentin, sistemin ve geleceğinin planlanmasının bir adımı olarak sunulan bu yaklaşım; egemenlerin ideolojik, politik, ekonomik ve idari ihtiyaçlarının karşılanmasını hedefler. Bu hedefin gerçekleşmesi için öncelikli olarak bunun bir ihtiyaç haline gelmesi yada ihtiyaç olduğunun ön kabulünü koşul lamasıdır. Bu ön koşullar dizisi olmadan süreç başlatılamamaktadır.

Hendek Birliği

Kürt halkı yenilsin yenilmesin, iyi direndi ve iyi direniyor. Kitleler şehirlerde kendilerini savunmak istediklerinde, zorunlu olarak barikata ve hendeğe baş vururlar. Bazı aydınların hendeklere karşı çıkmasının, hendeklerin kapatılmasını talep etmesinin hiçbir anlamı yoktur. Kürtler hendeklerde sadece kendi ulusal hakları için değil,

Türkiye'nin demokratikleşmesi için de direniyorlar. Devrimciliğin ve demokratlığın bugünkü mihenk taşı hendeklerdir. Hendeğin hangi tarafında duruyorsun? Hendeği kazanların tarafında mı, kapatmak isteyenlerin tarafında mı? 

Katliam bir devlet geleneği ise isyan da bir halk geleneğidir

7 Haziran seçimlerine HDP'nin parti olarak gireceğini açıklaması ile başlayan katliamlar bugün AKP'nin iktidarını koruma yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. 7 Haziran'dan önce çıktığı her meydanda yapacağı katliamların propagandasını yapan, dört bir yana tehditler savuran AKP hükümeti bugünlerde tehditlerini hayata geçirmiştir.

Katliam bir devlet geleneğidir

FAŞİZME KARŞI BİRLİK OLUP MÜCADELE ETMENİN KAÇINILMAZLIĞI

Yalan, demagoji ve artan ölçüde devlet terörü ve korku, faşizmin en temel özellikleri arasındadır. Halkı, bu taktiklerle korkutur, sindirir ve ezer. Ve bununla beraber, “vatan haini” demagojisiyle, ilerici olan kesimlere karşı geri yığınları peşinden sürüklemeyi başarabilir. Ve böylece, geniş bir kitle desteğini de arkasına alarak, sermayenin çıkarları doğrultusunda ülkenin aydınlık yüzüne karşı savaş açar. Bugün ülkemizde fazlasıyla yaşanan da budur.

ADİLOŞ BEBE'DEN , MİRAY BEBE'YE

''..bunlar, engerekler ve çıyanlardır,bunlar, aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları , tanı da büyü...'' diyerek Kürt halkının çocuklarının henüz kundakta başlayan acı ve dramını anlatan Ahmet Arif'in şiirine yansıyan gerçekleri hiç değişmeden bugün de aynen Miray bebek şahsında yaşıyoruz.Ama maalesef daha tanımadan öldürüldü.

Önce eşitlik, sonra Kardeşlik! DTK Kongresi ve Özerkliğe dair

Osmanlının son sürecinde ortaya çıkan ittihat ve terraki adlı Jön Türk hareketi olan milliyetçi  türkçü akım önce 1915 Ermeni/ Süryani soykırımını gerçekleştirmiş ve 1920 TC`nin kuruluşunun hemen sonrasında da  TKP Önderleri Mustafa Suphi,Ethem Nejat ve yoldaşlarını hunharca Karadeniz sularında katlettirmiş ve 1925 den bu yana da Kürtlere karşı imha ve inkar politikalarına girişmiştir.

TKP/ML: “Ölüm; Özgürlük, Devrim Ve İdeallerimiz İçin” Diyenlere Bin Selam Olsun!

“Al, yüreklerinden bir parça koy yüreğine

kokuları serin bir bahar rüzgarı gibi

çek içine.

şafak vakti dağın ardında selamla onları

söz ver,

başarılacak de,

de ki gülümsesinler

de ki arkada kalmasın gözleri.”

Türk, Kürt Uluslarından Ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımıza;

Soykırımın yeni adı: "Kürtleri Çökertme-Çöktür."

        Faşizm her coğrafyada aynı karakteristik özelliklere sahiptir. Çünkü aynı ideolojik kaynaktan beslenmekte, yasalar çıkarmakta, yürürlüğe koymakta, katliam ve soykırımlar yapmaktadır. 12 Eylül askeri faşist yasalarıyla yönetilen sözde parlamenter sistem, 12 Eylül faşizminin devam ettiricisidir. Bugün artık ülkemizde faşizm tanımı üzerinde tartışmanın bir gerekliliği yoktur ve kalmadı da. Faşizm bir devlet biçimidir. Faşizme, faşist zulme, baskıya katliamlara karşı çıkan herkes ," düşman, hain, terör yandaşı, terörü destekleyen güruh" olarak  damgalanmaktadır.

Faşizm kadın devrimcilerden intikam alıyor - Ziya Ulusoy

Erdoğan faşizmi, generalleri ve polis şeflerini, kadın devrimcilerin katledilmesine seferber etti.

Yalnızca son aylarda İstanbul'da Günay, Dilek, Dilan,Yeliz, Şirin, Kürdistan'da Güler, Sakinelerin öldürülüşünün yıl dönümünde Seve, Fatma, Pakize yoldaşları katletti. Ayrıca, çocuk büyük demeden çok sayıda kadını da kuşatma altına aldığı Kürt ilçelerinde öldürdü.

Ergenekoncu Perinçek Faşizmin Kelle Avcılığına soyundu

   Türkiye devrimci hareketine elli yılı aşkın musallat olan, bir koluna Kemalist  faşizmi takan, diğer koluna ise devrimcileri takmaya çalışan  Doğu Perinçek devletin en sadık elamanı, akıl hocası ve tetikçisidir. Bugün teorik   faşizmin ve devletin teorisyenliğini yapan karşı devrimci faşist güruhun başını çeken çok önemli bir elemanıdır. Geçmişte İbrahim Kaypakkaya’yı öldürtmek istemiştir. Ama görevlendirdiği kişiler Kaypakkaya'yı tanıyan, Kaypakkaya’ya güvenen çıkınca Perinçek ve ekibinin katletme planı tutmamış, boşa çıkarılmıştı. İrfan Çelik bu komplonun canlı tanığıdır.

Sayfalar