Pazar Mayıs 5, 2024

“Newroz coşkusuyla gözaltı, tutuklama ve yasakları hükümsüz kılalım”

“Devrimci, demokrat, ilerici güçleri pres operasyonlarıyla sindirmeye, korkutmaya, yıldırmaya yönelik hiçbir baskı politikası bugüne kadar başarıya ulaşamadı, bugünden sonra da başarılı olmayacak” şeklinde açıklama yapan Partizan açıklaması şu şekilde sürdürdü: “Faşist Kemalist Diktatörlüğün geleneksel olarak uyguladığı katliam politikaları devam ediyor. Bugün de başta Kürt ulusu olmak üzere azınlık milliyet ve inançlara, ezilen yoksul halka, işçi sınıfına, kadınlara, LGBTİ’lere yönelik imha, inkar ve asimilasyon politikaları hız kesmeden devam ediyor. Aylardır sokağa çıkma yasaklarıyla sürdürülen katliam, gözaltı ve tutuklamalar, ‘terör’ genelgeleriyle yaşama geçirilmiş durumdadır. Devlet ‘teyakkuza’ geçerek katliamlara sessiz kalmayan bütün kesimleri susturmayı hedeflemektedir.”

“Topyekun savaş konsepti…”

“Birçok şehirde gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklama politikaları kapsamında yürütülen operasyonlarda HDP üye ve yöneticileri, akademisyenler, avukatlar, öğrenciler gözaltına alınmış, topyekun savaş konsepti ayyuka çıkarılmıştır. Bu kapsamda Dersim merkezde Özgür Gelecek gazetesinin bürosu basılarak büro dağıtılmış, çeşitli kitap ve dergilere el konulmuştur. Özgür Gelecek ve Partizan okurlarının evleri, sabah 05. 00’te basılarak Dersim ve Elaziz’de 8 kişi gözaltına alınmış ve 5 kişi tutuklanmıştır.”

“Bu saldırılar ne ilktir ne de son olacaktır. Daha iki gün önce Aydın’da HDP’ye yapılan sözde operasyonda 5 Özgür Gelecek okuru hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmış, ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakılmıştır. Yine Ümraniye katliamının yıldönümü anmasına katılan YDG’li Taylan Turunç gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Bu durumu protesto etmek isteyen YDG’lilerin, İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde yapacağı açıklamaya da saldırılmış ve 5 kişi gözaltına alınmıştır. Esenyurt ilçesinde akşam evine giderken okurlarımızın önü kesilerek gözaltına alınmış, 16 yaşındaki Ömer Uca tutuklanmıştır. Bütün bu gözaltı ve tutuklamalarla birlikte saldırı dalgası Özgür Gelecek okurlarının evleri basılarak, ölüm tehditleri eşliğinde devam etmektedir.”

“Saldırıyorlar, çünkü safımız net…”

Saldırıyorlar, çünkü bizim safımız nettir; bizim safımız komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın işaret ettiği üzere Kürt ulusunun meşru direnişini sahiplenmek ve bu direnişi zafere götürene kadar mücadelenin öznesi olmaktır” 

Saldırıyorlar; çünkü yıllar önce başlayan korkuları kapılarını dövüyor.

Saldırıyorlar; çünkü Kaypakkaya yoldaşın direniş çizgisi bize yol göstermeye devam ediyor. Her saldırılarında karşılarında diz çökenlerle değil, halkın örgütlü gücü ve direnişi ile karşılaşacaklar. Egemenler; kılıç kalkan kuşanmış, savaş tamtamlarıyla baharın gelişini geciktirmeye çalışırken Kürt ulusu, ezilen ve yok sayılanlar, Newroz coşkusuyla yasakları hükümsüz kılmaya hazırlanıyor. Halkımızı katliam, gözaltı ve tutuklama ve yasaklamalara karşı faşizmin saldırıları karşısında birleşmeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”

43991

24 Ocak Vartinik Baskını ve Ali Haydar Yıldız.. / Muzaffer Oruçoğlu

 

 Hayatımın unutulmaz anı. Menzil ve yaşam hakkı vermeyen haşin bir kış. Geyiklerini mağaralarına kapatan sisli, boranlı yüce zirveler. Yarı yıkık bir ev ve halkın korkarak, ‘sizi öldürecekler, gidin buralardan,’ diye mırıldana mırıldana acıdığı, destek vermeye çalıştığı bir avuç silahsız gerilla. Ve seher öncesinin toz karı hafif hafif ırgalayan ruzigarı ve tüfek şakırtıları.

Karışık

Yeni yılın ilk ayını epey aşarak yazıyorum ilk yazımı, belki korktum, belki panik yaptım, belki bir şey bekledim, ya da kimsenin aklına gelmeyecek hesaplar yaptım, yani derine daldım. “derin” kelimesi nasıl bir algı yaratır, nereden yakalar adamı, nasıl eğer, nerede büker, ne hale sokar, bilemem. Ama içimde tedirgin, kuşkucu, rahatsız ve hasta bir yer etti. Nerede bir erk, kurum, parti, örgüt, hele hele devlet varsa derini mevcuttur. Başka bir gücün olduğu ve derinlerden zelzele kudretine sahip bir şey bu…

Gaz kullanımı - ya da halkın zehirlenmesi üzerine (*)

“Zulüm bizdense; ben bizden değilim!”[1]

En net hâliyle Adolf Hitler’den biliriz “Gazlamak filli”nin ne olduğunu; elbette onun öncesinde I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda veya İngilizlerin Kürtlere karşı kullandığını; sonrası da bunun Şeyh Wassan ile Doli Smakoli’den Halepçe’ye uzandığını “es” geçmeden…

“Kimyasal gazdır” bunun adı; farklı versiyonlarıyla…

Kimyasal gazların, “biber”, “portakal”, “Brezilya” vb. versiyonlarıyla IMF İstanbul, KCK Diyarbakır, 1 Mayıs Taksim’inde ve bir alay itiraz eyleminde tanıştık…

"Özerlikçi"Anayasa sonrasında Bolivya dersleri (1)

“Anayasacıların öncelikle önemsedikleri şey, otorite ve gücün sınırlandırılması ve dağıtılmasıdır. Bu sınırlamalar felsefe ve ahlâki tartışmaların geniş alanından beslenir...”[2]

“Şangay Komünü” Hikayeleri

MKP ve Marksizmin En Temel İlkeleri 

Eleştirilerime aşağıdaki başlıklar altında devam ediyorum:

1-    “Şangay Komünü” Hikayeleri

2-      Parti Diktatörlüğü Mü?  Proletarya Diktatörlüğü Mü?

3-      MKP ve  Kaypakkaya

1-     “Şangay Komünü” Hikayeleri

Sınırlı bir yaşamı sınırsız bir davaya adayanlara bin selam!

 

“ YÜKSEKLER ASLA FETHEDİLEMEZ ETEKLERİNDE MEZARLAR YOK İSE”  

Mille salutations a ceux

 

QUI ONT PRÉCONISÉS UNE VIE LIMITÉE POUR LA LUTTE !

"Rien ne s’obtient sans effort et sacrifice"

La lutte des classes continue sans cesse à travers le globe.

 

Yarım Fokoculuktan Tam Fokoculuğa Geçişin Teorisi

MKP 3. Kongresini yaptı ve Kongre belgelerini yayınladı. Kongrelerini başarıyla sonuçlandırdıkları için devrimci mücadelelerinde başarılar diliyor ve kutluyorum.

 

Kendini Kaf dagında zanneden bir çeyrek "aydın"Haydar Karataş

Bazen zorunluluklarla, bazen tesadüflerle, bazen daha iyi bilen birisinin yönlendirmesiyle bazı kişiler bilgilenme anlamında yaşadığı toplumun gelişmişlik düzeyinden kendilerini daha ileriye taşırlar, gerek bilgiyi fethetmenin verdiği haz(“mutluluk fethetmektir.” Engels) gerekse de öğrendikçe doğa ve toplum karşısında özgürlük duygusunun güçlenmesi,  bu bazı kişilerde,  bilgilenmeyi bilinçli bir eyleme dönüştürür.( “insan bilmediklerinin esiridir, öğrendikçe özgürleşir” spinoza)  ve düşün dünyasının büyümesiyle, olgulara, olaylara, nesneye diğerlerinden farklı olarak daha geniş açılardan ba

Roboski: Taammüden devlet katliami!

SORU(N)LAR “RAİSON D’ETAT”SINDAN VAZGEÇMEYEN TUTUM YALANLAR, YALANCILAR “GERÇEK” ROBOSKÎ HÂLİ AKP: “CİNAYET VAR (DA), CANİ YOK(MUŞ)”?! (S)ÂKÎL -BEYAZ- KÜRTLER MUHATAPLAR YORUM(LAR) HUKUK(SUZLUK) ADALET DEĞİLDİR! “NE OLACAK” MI? ROBOSKÎ: TAAMMÜDEN DEVLET KATLİAMI![*]

“Herkesin bir gideni vardır, İçinden bir türlü uğurlayamadığı…”[1]

Veysi Altay’ın yönettiği ‘Faîlî Dewlet’ adlı belgesel, Cizre’de 90’lı yıllarda devlet eliyle işlenmiş cinayetleri anlatır ki, Roboskî de bu “realite”den bağışık değildir…

Deli dumrul'un "kentsel dônüm"ü yada yolsuzluk rantin ikizkardesidir

“Ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz, ya da çare sizsiniz.”[1]

Şaşırmadınız, değil mi?

Şaşırmış gibi yapmanıza da gerek yok.

Ne de olsa, AKP medyasının her şeyden çok anlayan, her şeyi en iyi bilen gülücüksüz prenslerinden, her şeyi çok uzaklardan seyreden, dalgın bakışlı, nazlı prenseslerinden değilsiniz…

Yani şaşırmış gibi yapmadığınızda dolar bazında her ay banka hesabınıza geçen maaşınız tehlikeye girmez.

Sayfalar