Pazartesi Mayıs 13, 2024

Oruçoğlu Vartinik emanetidir!

Bundan 3 yıl önce Dersim, Mazgirt belediyesi ilçedeki bir alana, yazar, ressam, şair ve 68 Gençlik Hareketinin öncülerinden, aynı zamanda İbrahim Kaypakaya’nın en yakın yoldaşlarından, VARTİNİK emaneti kabul ettiğimiz ve 24 Ocak 1973 Vartinik baskınından sağ kurtulan Muzaffer Oruçoğlu adına “Muzaffer Oruçoğlu Özgürlük ve Demokrasi Parkı” adını verdi.


Açılıştan sonra Oruçoğlu, kendi adına yapılan parkla ilgili olarak Mazgirt Belediye Başkanına gönderdiği açıklamada, böyle bir alana isminin verilmesinden ötürü minnettarlığını ve teşekkürlerini ilettikten sonra, “Dersim tarihinde, benden önce adının verilmesi gereken bir çok değer olduğunu, bunun Dersim halkının kendi ağacına konan firari kuşu dahi himaye eden kültürünün bir belirtisine işaret ettiğini” özellikle altını çizerek belirtmişti.

O süreçte, parka Oruçoğlu isminin verilmesine karşıt olarak, sadece kendilerine “öz Dersim’li” payesini yakıştıran bir grup ise Muzaffer Oruçoğlu adının verilmesini tartışma konusu yapmaya başlamışlardı. Süreçte kimi lehte ve aleyhte görüşler de beyan edilmişti.

Ancak son günlerde yine kendilerine “Zazayız” diyen, Dersim Rea Haq inancının 73 millete aynı nazarda bakan inancını ve Dersim’lerin önemli bir kısmının Kürd olduğunu da inkâr eden, Zazaca dışındaki Kurmanc, Kırdaşki, dillerine adeta düşman gibi bakan bu grup, 3 yıl aradan sonra bu “ırkçı” sayılabilecek söylemi yine gündeme getirdi. Ve özünde Muzaffer Oruçoğlu adı üzerinden genelde tüm devrimcilere ve özelde de İbrahim Kaypakkaya’ya saldırmaya başladılar.

Dersimliliği sadece kendi tekellerinde gören, ilkel, feodal bir Dersimcilik ve Zazacılık edebiyatı yapan bu kişilerin söylemleri tıpkı Türkçü faşistlerin “Türkiye Türklerindir” teziyle tam bir paralellik gösteriyor. Zira bunlar da “Dersim sadece Dersimlilerindir” diyorlar.

Bu saldırı dalgası için bir yerlerden emir almışcasına, bir muhbirin cezalandırılmış olmasına atıfta bulunuyor, “devrimciler Dersim halkını katlediyorlar”, ya da “devrimciler dergilerini Zazaca değil, Türkçe yayınlayarak Zazacayı inkâr ediyorlar” demektedirler. Üç yıl önce açılmış bu park için de “birçok Dersimli varken, neden Karslı Muzaffer Oruçoğlu adı veriliyor” diye yaygara koparıyorlar. Tarihsel süreç içinde kendisine sığınan, o coğrafyada saklanmak zorunda kalanları, hangi etnik ve inançsal yapıdan olursa olsun, ayrımsız mihman eden, saklayıp koruyan, besleyen Dersim kültüründen de bihaber bu kişiler saldırılarını örtmek için de Dersim’in inancını ve inancın önemli kişisel figürlerini ve kutsallarını çağrıştıran sözcükleri söylemekten de kaçınmıyorlar.

Bu kişiler bilmelidir ki, Dersim coğrafyası ve Dersimliler yüzlerce yıldan beri tiranlara, zalimlere, diktatörlere karşı tavırlarını mazlumdan, özgürlük sevdalılarından, adalet, eşitlik, insanlık için mücadele eden devrimci önderler, sanatçılar ve emekçilerden yana net bir şekilde ortaya koymuştur.

Muzaffer Oruçoğlu şahsında devrimcilere, özgürlük, eşitlik mücadelesi sürdürenlere karşı pervasızca ve beyhude bir çabanın içinde olan bu kişiler genelde emek, özgürlük cephesinden, özelde de Dersim’den, Dersimlilerden asla bir kabul göremezler.

Muzaffer Oruçoğlu, özgürlük ve devrimci mücadelenin en verimli koşullarının Dersim’de olduğunu tespit eden İbrahim Kaypakkaya ile birlikte mücadeleyi Dersim’de başlatan, Vartinik baskınından sonra yıllarca zindanlarda yatan, sonrasında yurtdışında yaşamaya mahkum edilmiş, olumsuz koşullara rağmen, büyük edebiyatçı özellikleriyle sayısız Roman, Hikaye, Deneme, Şiir kitabına imza atmış, Resim – heykel sanatlarında da eserler vermiş ve de Dersim hakkında da “Dersim”, “Uçurum Geyikleri”, “Filozof”, “Tohum” ve “Mavi Munzur Masalları” kitaplarını yazan bir Dersim sevdalısıdır.

O Muzaffer, daha bugün Mazgirt Belediye Başkanı ve Meclisine gönderdiği bir yazıyla, ‘adının söz konusu parktan geri alınmasını’, bu konu ile ilgili anlamsız bir şekilde harcanan enerjinin tek adam diktatörlüğüne, ülkenin ve milyonların sorunlarına harcanmasını, esas odaklanmamız gereken konuların çok daha hayati bir önemde olduğunun bilince çıkarılmasını belirtmektedir.

Oruçoğlu’nun dediği gibi “Dersim sadece Dersim’e değil, tüm mazlum ve ileri insanlığa ait bir coğrafyadır”.

İlkel feodal ve ırkçı bir yaklaşımla sosyal medyada yazan bu kişilerin çabaları asla bir sonuç vermeyecektir. Dersim ve Dersimliler başta Rea Haq inancı ve başka inançlar, Zaza, Kurmanc, Kırmancki, Kırdaşki konuşan halklar ve dilleriyle, bugüne kadar ki, isyancı, direngen, özgürlükten, eşitlikten, mazlumdan yana devrimci tavrını sürdüreceklerdir.

Bu saldırı dalgası şekil olarak Muzaffer Oruçoğlu’na yöneltilmiş gibi görünse de, özünde ülkemizin büyük devrimcilerine Deniz’lere, Mahirlere, Mazlumlara ve İbrahimlere, onların dünya görüşlerine, ezilenlerden yana olan düşüncelerine yapılmaktadır. Bu saldırılara karşı asla sessiz kalınamaz, kalamayız.

Muzaffer Oruçluğu ve devrimcilere saldıranları yaşamın her alanında teşhir etmeliyiz, edeceğiz.

Erdal YILDIRIM
22 Temmuz 2018

40064

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Erdal Yıldırım

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

Sayfalar