Çarşamba Mayıs 8, 2024

Osmanlı rus savaşlarinda çerkez ve kafkas halklara yönelik sürgün katliamlar (2)

 

Üçyüz yıla yakın süren  savaşlar büyük ama o kadar kırım ve katliamları  mazlum Kafkas halklarına  reva görmüştür.  Savaşların galipleri her zaman  egemen sınıflar olmuş ,mazlum yoksul halklar eğemenlerin yenilgisine veya galibiyetine  kurban edilmiş , soykırım katliamları halklara yaşatılmıştır. Bunun en büyük örneği  iki milyona yakın , belkide daha  fazla  başta Çerkesler olmak üzere Kafkas halkı  soy kırıma  ve sürgüne  uğratılmıştır.

Zorla yurtlarına el konulmuş ,yaşama hakları ellerinden alınmıştır.Ermeni soy kırımı gibi bir soy kırımıda çerkeslere uygulanmıştır . İnsanlığın en büyük görevi hiç bir ayrım yapmaksızın  yakın tarihimizde yaşanan soykırımlarını açığa çıkarmak ,naletlemek ,katledilen halklara zulmü ,katliamı ve kırımı reve gören egemenleri ,devletleri  ve onlara suç ortaklığı yapan ırkçıları ,dinsel,renksel ,mezhepsel vede cinsiyetci gerici fasist kafalıları kınamak teşhir etmektir. Çerkes katliamını bu güne kadar kınamamak , dillendirememek  bizlerin  en büyük günahlarından biri görmeliyz diyorum .

Kırımda sürgün ve tehçir  daha dikkatlice  araştırıldığında görülmekteki; KIRIM da sürğün ve zoraki göç 1783 yıllarına dayanmaktadır.1783 yılında Kırım halkı büyük göçler yaşar.Hatta daha gerilerede gitmektedir. Örnek vermek gerekirse ;Kırım şehinde 1782de  zorla göç edenlerin sayısı 50 bini aşmaktadır.Rus despotizminin   Kırım halkına açıkca dediği şuydu;-Tatarlar ya ölmek ya gitmek terçihine zorlandılar.-Hollandalı araştırmacı yazar SeyyahWaanson o dönem için bunları söylüyordu.Öyleki, kırımın Bahçeatay şehrinde 40 yaşamaktaydı .Bu sayı 1782 de 6 bine düşer.Hollandalı  yazar Sayyan naya göre ise;– 40 bin kişinin yaşadığı bu şehirdeki sayı 37 Aileye düşmüştür –Daha o zamanlarda  büyük sürtgünler planlanmış hayata  kademeli geçirilerek bir halk  soy kırımına uğratılmaya başlanmıştı . Herşey  planlı programlı yapılmaktaydı. 1783  ile 1800 yılları arasında resmi rakamlara göre 500 binin üzerinde  Çerkes halkı tehçir ve sürğüne  zorla baskıyla  ve ölüm tehditleriyle  gönderilmiştir.

Yanlızca o yılara bakıldığında  gerçektende büyük bir trajidi ve  zulme uğrayan ,nesli kırımla yok edilmeye calışılan  mazlum bir halk karşımıza çıkıyor.İçinde yaşadığımız çoğrafyada yaşanan ve halende yaşanmakta olan   bir soy kırımına sessiz kalmak kadar  kötü ve de vahim ne olabilir.Bu katliamın sorumlusu  yanlızca Rus  İmparatorluğu  değildir .İngilizler,Fransızlar da yapılan katliamdan sorumluluk taşımaktadırlar.Ruslar kadar  Osmanlı imparatorluğuda   bu soy kırımın içinde yer almaktadır. Bunu Yazımın ilerleyen bölümünde açıklamaya çalışacağım.

 

Ondokuzuncu  yüzyıl  başlarında Osmanlı imparatorluğu ile Çarlık Rusya arasındabir anlaşma imzalanır. Bu anlaşma ya  EDİRNE anlaşması denerek tarihe geçirilir. 19.yüzyıl başlarında Kırımda yaşayan  KIRIM HALKI  ve diğer halklar  =özellikle müslüman halklar = kıyı kentlere göç ettirilir ve ya göçe zorlanır .1829 yılında Çarlık Rusya  ile Osmanlı imparatorluğu arasında  imzalanan Edirne anlaşması gereği Kırımbe bölge şehirlerde  yaşayan  Çerkesleri,Abazaları, Çecenleri,kırım  Türklerini  yurtlarından  doğdukları topraklardan ve de Anavatanlarından koparmanın  daha da yoğunlaşarak  açıkca soy kırımma dönüştüğü ,acıların katliam ve ölümlerin dayanılmaz hal almasını başlangıçı  olarak  görülebilir.,öyle de.

 

Osmanlı imparatorluğu  Rusyanın giderek artan baskılarına dayanamaz,boyun eğmek zorunda kalır.Rus imparatorluğu  Osmanlıya yaptığı baskılar sonucu  elde ettiği  edinimleri başta Çerkesler olmak üzere  bütün müslüman halklara baskı yapma yolu  yapar. Öyleki ;kıyı Kentlere gitmek istenmeyenler zorla- baskıyla ,yakıp  yıkma  ve talan etme tacizleriyle korku verilerek  sürülmek istenirler.Ki; Çarlık desbotizmi  bunda başarılı da olur.Binler onbinler korkudan dolayı  yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalırlar.Böylelikle zoraki göç ve/ veya sürgünler baş gösterir.Büyük kafileler ve katarlar halinde göç etmek zorunda kalan Çerkes halkı ve diğer halklar akıl almaz zulüm ve baskılara maaruz kalırlar.

Osmanlıya karşı  Çarlık Rusyanın kazandığı savaşlar ve  diplomasi oyununu;  dönemin en gelişkin  üretim ilişkilerini elinde bulunduran  güneş batmayan imparatorluk olarakda anılan  İngilterenin de ilgisini çeker.Hatta Fransızlarında  ilgi odağı halini alırlar .

 

Ve böylece  Kırım savaşının yollarını açmak  isterler.   Çarlık Rusyanın  Kırımı istila  etmesi için binbir çeşit oyunlar oynanır.İngilizler oynadıkları bu oyuna da  -BÜYÜK OYUN- adını verirler.Rusya ile  ortak hareket eder.Rusya ile  İngiltere –büyük oyonu – oynamaya başlarlar. Özellikle  ingiliz ajanlar  Çerkeslerin arasına  girerek;-  Rusyaların zulüm yaptığını ,isyan etmeleri  gerektiği vb.vb. –tahriklere başvururlar. Amaç , Çerkeslerin kışkırtılarak   saldırı  ve  veya  isyan çıkarmalarını sağlamak, savaşın ve Kırımın işgal koşullarını yaratmaktı, Öylede yapıldı.Kendi iç çelişkileriyle  boğuşan Osmanlı imparatorluğu  artık gelişme ve ilerleme  bir yana  istila ettiği  ülkeleri dahi elinde tutmakta zorlanmakta ydı. Osmanlının eğemenliği altında yer alan  ülkeler ve halklar bağımsizlık ve  kendi kendini yönetme arzularını dile getiriyor  Osmanlıdan istek ve taleplerde bulunuyorladı. Osmanlı imparatorluğu  ulus devlet üzeründe kurulmuş bir imparatorluk değildi. Din ekseni üzerinden kendini şekillendirmiş ama ,,istila  ve işgal ettiği ülkelerde  dinsel otoritesini kurmuş egemenliğini  sağlayarak  diğer inançlara baskı  uygulamıştır.Dönem dönem ise  istila ve işgal ettiği ülke halklarından oluşan  idari sistemleri kendine bağlı hale getirerek devam  ettirmişti.

 

Osmanlı imparatorluğuna baş kaldıran halklar taleplerini ve ülke bağımsızlıklarını isteyerek imparatorluğu dahada geriletiyor yenilgiler almasına yol açıyordu.Osmanlının  1768 -74 yıllarında  gelişmekte ve yayılmacı  özelliklerini artıran Çarlık Rusya sıyla savaşa girmesi  ağır yenilgiler  Çarlık Rusyası karşısında alması Osmanlıyı dahada geriletmiş ,hatta 1. Abdulhamitin yenilgi karşısında dayanamayarak  felç geçirdiği de bilinmektedir.İngilizlerin ve Rusların derin ve köklü bir ittifak kurarak  -Büyük oyunu-kalıcılaştırmaları ,Osmanlıyı güçsüz ve takatsiz kılar.Yüzlerce yıl elinde tuttugu toprakların önemli bir bölümünü kaybeder. Bu toprakların büyük çoğunluğu Çarlık Rusyanın ve onunla işbirliği yapan ülke yönetimlertinin eline geçer.İngilterede bu ittifakı  oyunu iyi kullanarak birçok  ülkeyi işgal ve istila ederek egemenliğine geçirir. Osmanlının hızla gerileyişi  birden çok bölgede rakip devletlerle savaşa girip kaybetmesine yol açar.  1775 -79 yılları İranla girdiği uzun soluklu  savaşıda kaybetmesine yol açar. Artık osmanlı taviz üstüne tavizler verir .Ruslar ve İngilizler  Osmanlıya karşı kazandığı zaferleri  Alman imparatorluğuna karşıda kazanmış sayılır . Çünkü; sürdürülen savaşların asıl muhattapları   İngilizler ,Ruslar, Fransa , Almanya  gibi gelişen  serbest kapilast dönemi temsil eden güçlerdir. Osmanlı imparatorluğu  yıllarca Alman inparatorluğuyla birlikteb hareket etmiş ve savaşı ittifak halinde rakip devletlere karşi  yürütmüştürler. Burda asıl aktör osmanlıdan çok Alman imparatorluğuydu.Sanayilesme  devrimini gerçekleştirme   azmi ve kararlılığı  Köhnemiş  eskimiş sistemleri açımasızca çatlatıyor,yıkıma  hızlı şekilde sokuyordu.Rekabetin ana ekseni Pazar elde etme  üzerinden yürütülmekteydi.

 

Osmanlı imparatorluğu  tarihinde yaşadığı en kötü dönemi yaşıyordu.  Neredeyse dünyanın üç de birine hakim olan  ,altıyüz yediyüz yıl hüküm sürmüş bir imparatorluğun tahtı çatırdıyordu.Ganimet paylaşıçıları topluca kırıma uğrayan halklar üzerinde  hak idda  ediyor ve tahakküm kurmayı  en yasal hakları görüyorlardı.

93533

Osmanlı rus savaşlarinda çerkez ve kafkas halklara yönelik sürgün katliamlar (2)

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Sayfalar