Perşembe Mayıs 23, 2024

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

 7- Saz ve çalgı çalıyor, Dini törenlerinde semah dönerek oyun oynuyor.

 8- Törenlerinde haremlik ve selamlık kuralına riayet etmiyor kadınlı, erkekli cem oluyor.

 9- İslamiyet’in halifelerine lanet okuyor.

 10-Mehdi-i Zaman (Zamanın Mehdisi) gelecek propagandası yapıyor.

 Tarihle Yüzleşme Zamanı! Geleceğe sağlam adımlarla yürümek isteyenler, tarihleriyle yüzleşmek zorundadırlar. Aleviler, tarihindeki başarılarını ve başarısızlıklarını, gelecek nesillere takiye yapmadan aktarmalıdırlar. Bunu başardığımız anda bizden sonra ki kuşaklar o tarihi olaylardan ibret alırlar, geçmişin hatalarında ders çıkararak öne göre örgütlülüklerini yaratırlar yol alabilirler. Aksi halde, yol ve yön isabetli tespit edilemez.

 Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek sebep sonuç ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır. Bütün olaylar bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır. Kendisinden önceki olayın kendisinden sonraki olayın sebebidir. Önceki olayı bilmez isek sonraki olayı kavrayamayız.

 

Alevi/Kızılbaşlar bugün tarihin önemli bir dönemecinden geçiyorlar. Yaşanılan bilgi kirliliğin önüne geçmek için, kararlı ve inançlı bir şekilde sana aitmiş gibi gösterilmeye çalışan çakkalların yazmış olduğu bize ait olmayan tarihle yüzleşmek zorundayız. Doğaldır ki bu yüzleşme biraz sancılı olacak. Ama bunu başardığımız anda kendi tarihimizi yazarız. On beşinci asırdan bugüne, zihinleri yalan ve inkârla zehirlenmiş, katliamlar ve yalan üzerine kurulmuş, çağ dışı İslam faşizmi zihniyeti Anadolu da Müslüman olmayanlara yaşama hakkı tanımamıştır. Özelikle Alevilere yönelik Katliamların ardı arkası bitmemiştir. Çağ dışı İslam gericiliğini Zorla ve baskıyla Alevilere empoze etmeye çalıştılar. Çalışmaya devam ediyorlar. Aleviler için yeni bir süreç başlamıştır. Sistemin Asırlardır Alevilere yönelik uygulanan katliamlar ve asimilasyon politikası bir çıkmaza girmiştir.

 

Sistem çözülürken, Alevilerin durumu ise tam bir muamma…  Parçalanmış kamplara bölünmüş bir Alevi toplumu ile karşı karşıyayız. Hacı Bektaş’ çiler, Pir sultan'cılar, Ehli Beyt'ciler... Bölünmüş, parçalanmış birbirlerine rakip olmuş birer kurum haline gelmişler. Alevilik, Pir Sultanla Hacı Bektaş veli, Ali ile başlamadı. On tane Alevilik yoktur. Aleviliği bu hale getiren parçalayan Osmanlı zihniyetidir. Sistem bazı alevi kurumlarına açıkta destek vermektedir. Alevileri karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Sistemin desteklediği alevi kurumları Alevilik adına İslamiyet’e şeriatın sembolü olan Zülfikar kılıcına sarılmışlar. Şeriat'ın kılıc'ına sarılan aleviler tarih boyunca kendi değerlerine ihanet etmişlerdir. Pir Hallac-ı Mansur'u taşlayanlar Zülfikar denilen şeriatın kılıcına sarılan Alevilerdir. Nesimi'nin derisini yüzenler "esas Müslüman biziz" diyen Alevilerdir. Pir Sultan Abdal'ı taşlayanlar Kuran’a sarılan Alevilerdir. Pir Ali Şer'i katledenler kafasını koparak Kemalistlere teslim edenler Alevi idiler. Pir Seyit Rıza'ya ihanet edenler yine Alevilerdir. Daha dün başbakan’lığın gizli ödeneğinde para alarak çakma Cem Vakfı'nı kuranlar Alevilerdir. Bütün Alevi katliamlarının arkasında kendi aslını inkâr eden "esas Müslüman biziz" diyen işbirlikçi Alevilerin parmağı vardır. Bu işbirlikçi aleviler Dün olduğu gibi bugünde, Başbakanlığın gizli ödeneğinde yararlanan Sistem’de beslenen "esas Müslüman biziz" diyen cemevlerimiz de kuran okutan, Alevilik yerine İslam’ı anlatan nefsine yenik düşmüş söz de Dede'ler, Devletin de desteğini alarak Alevi aydınlarına yönelik planlı bir saldırı hazırlığı içindeler. Bunlar ödüllendirilecekler yakında Devletin birer maaşlı dedeleri olarak karşımıza çıkacaklar.

 

Yıllardır Alevilerin hak arama çabalarına en ufak bir katkı da bulunmamış, Mazlum ile zalimi ayırt edememiş, helal ile haramı ayırt edememiş, en yakınındaki insanları dolandırmış, Kürt sorunun’ da Mazlum Kürt halkının yanında yer almamış, çıkarı için zalimleri desteklemiş, Aleviler kadıköy'de yüzbinler yürürken bunların kanalı alevileri göstermediler, faşist MHP'nin kongresini canlı yayınladılar. Bu düşkünler yeniden şeriatın kılıcına sarılarak alevi aydınlarına saldırmaları asla affedilemez.

 

Alevili/Kızılbaş öğretisin de Pirlik Dede'lik Devletin atayacağı kişiliklerden olmayacağı gibi, birilerin dediği gibi, Baba’dan oğula geçecek bir makam hiç değildir. Pir Hacı Bektaş'ın babası alevi değildir. Pir Şeyh Bedrettin’in babası Sünni Alevi değil. Mevlana'nın babası Rum idi. Alevi olabilmek için Alevi inancını benimseyen onu özümseyen dil, din dil, ırk ayırımı yapmayan herkes alevi olabilir.

 

Pir ve İnsani Kâmil olmak için, Alevi inancını özümseyen 4 Kapı 10 Makam öğretisiyle donanmış, Harama el katmamış, zalime boyun eğmemiş, İnsani Kamil mertebesine ulaşmış kişi bilge insanıdır Pir'dir. Bu mertebeye ulaşmış Her kişi Pir olabilir.

 

Dedelik, babadan oğula geçer anlayışını savunanlara bugün çevremizde Babasının nüfuzunu kullanarak her türlü yolsuzluğa ahlaksızlığa bulaşmış, en yakınındakini dolandırmış Dede çocukları var biz bu düşkünlere bunlara Pir mi diyeceğiz. Bu kişilikler kendi çıkarı için sistemin kılıcına sarılmışlar alevi aydınlarına saldırıyorlar. Pir Sultanları katledenlerde bunlardır. Aleviler nefsine yenik düşen, İslam’dan beslenen Aleviliği bir geçim kaynağı olarak gören, Hınzır Paşa'ları bertaraf etmeden, yarınlara sağlıklı bir Alevi toplumunu taşımaları mümkün değildir.

 

AKM (Alevi Kültür Merkezi) leri birer okul olmak zorundalar. Her kurum kendi bünyesinde Pir ve İnsani Kâmil yetiştirmek için, özel asli görevi olmalıdır. Her alevi kurumu bir okul olmak zorunda. Avrupa’nın birçok bölgelerin de 20 yıllık kurumlar bilirim bir canımız Hakk'a yürüdüğünde başka alanlar da cenaze duası okuyacak Dede aramaktadırlar. Bunların çoğu da alevi inancına göre değil İslami geleneğe göre Kuran okuyarak şeriatçıları aratır olmuşlardır. Bu duruma dur demek zorundayız Her kurum kendi bünyesin de cenaze defin edecek iki kişi yetiştiremiyorsa bunu adı alevi kurum olamaz.

 

Bugün Alevilerin önünde iki yol var, ya kendi tarihleriyle yüzleşecekler, hiç takiyye yapmadan Pirlerimizin dediği gibi "dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” “Biz aleviyiz” deyip hurafelerden arınarak, Kuran'a göre değil 4.Kapı 40 Makam öğretisine göre şekillenip Alevi olacaklar. Ya da birer Hızır Paşa olacaklar, şeriatın kılıcına sarılarak Alevileri katletmeye devam edecekler.

 

Şu kanlı zalimin ettiği işler

Garip bülbül gibi zâreler beni

Yağmur gibi yağar başıma taşlar

Dostun bir fiskesi pâreler beni

 

Dar günümde dost düşmanım bell’oldu

On derdim var ise şimdi ell’oldu

Ecel fermanı boynuma takıldı

Gerek asa gerek vuralar beni

 

Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz

Hak’tan emrolmazsa irahmet yağmaz

Şu ellerin taşı hiç bana değmez

İlle dostun gülü yaralar beni

 

Barış  Aydın

108499

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

Sayfalar