Cumartesi Mayıs 18, 2024

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

 7- Saz ve çalgı çalıyor, Dini törenlerinde semah dönerek oyun oynuyor.

 8- Törenlerinde haremlik ve selamlık kuralına riayet etmiyor kadınlı, erkekli cem oluyor.

 9- İslamiyet’in halifelerine lanet okuyor.

 10-Mehdi-i Zaman (Zamanın Mehdisi) gelecek propagandası yapıyor.

 Tarihle Yüzleşme Zamanı! Geleceğe sağlam adımlarla yürümek isteyenler, tarihleriyle yüzleşmek zorundadırlar. Aleviler, tarihindeki başarılarını ve başarısızlıklarını, gelecek nesillere takiye yapmadan aktarmalıdırlar. Bunu başardığımız anda bizden sonra ki kuşaklar o tarihi olaylardan ibret alırlar, geçmişin hatalarında ders çıkararak öne göre örgütlülüklerini yaratırlar yol alabilirler. Aksi halde, yol ve yön isabetli tespit edilemez.

 Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek sebep sonuç ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır. Bütün olaylar bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır. Kendisinden önceki olayın kendisinden sonraki olayın sebebidir. Önceki olayı bilmez isek sonraki olayı kavrayamayız.

 

Alevi/Kızılbaşlar bugün tarihin önemli bir dönemecinden geçiyorlar. Yaşanılan bilgi kirliliğin önüne geçmek için, kararlı ve inançlı bir şekilde sana aitmiş gibi gösterilmeye çalışan çakkalların yazmış olduğu bize ait olmayan tarihle yüzleşmek zorundayız. Doğaldır ki bu yüzleşme biraz sancılı olacak. Ama bunu başardığımız anda kendi tarihimizi yazarız. On beşinci asırdan bugüne, zihinleri yalan ve inkârla zehirlenmiş, katliamlar ve yalan üzerine kurulmuş, çağ dışı İslam faşizmi zihniyeti Anadolu da Müslüman olmayanlara yaşama hakkı tanımamıştır. Özelikle Alevilere yönelik Katliamların ardı arkası bitmemiştir. Çağ dışı İslam gericiliğini Zorla ve baskıyla Alevilere empoze etmeye çalıştılar. Çalışmaya devam ediyorlar. Aleviler için yeni bir süreç başlamıştır. Sistemin Asırlardır Alevilere yönelik uygulanan katliamlar ve asimilasyon politikası bir çıkmaza girmiştir.

 

Sistem çözülürken, Alevilerin durumu ise tam bir muamma…  Parçalanmış kamplara bölünmüş bir Alevi toplumu ile karşı karşıyayız. Hacı Bektaş’ çiler, Pir sultan'cılar, Ehli Beyt'ciler... Bölünmüş, parçalanmış birbirlerine rakip olmuş birer kurum haline gelmişler. Alevilik, Pir Sultanla Hacı Bektaş veli, Ali ile başlamadı. On tane Alevilik yoktur. Aleviliği bu hale getiren parçalayan Osmanlı zihniyetidir. Sistem bazı alevi kurumlarına açıkta destek vermektedir. Alevileri karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Sistemin desteklediği alevi kurumları Alevilik adına İslamiyet’e şeriatın sembolü olan Zülfikar kılıcına sarılmışlar. Şeriat'ın kılıc'ına sarılan aleviler tarih boyunca kendi değerlerine ihanet etmişlerdir. Pir Hallac-ı Mansur'u taşlayanlar Zülfikar denilen şeriatın kılıcına sarılan Alevilerdir. Nesimi'nin derisini yüzenler "esas Müslüman biziz" diyen Alevilerdir. Pir Sultan Abdal'ı taşlayanlar Kuran’a sarılan Alevilerdir. Pir Ali Şer'i katledenler kafasını koparak Kemalistlere teslim edenler Alevi idiler. Pir Seyit Rıza'ya ihanet edenler yine Alevilerdir. Daha dün başbakan’lığın gizli ödeneğinde para alarak çakma Cem Vakfı'nı kuranlar Alevilerdir. Bütün Alevi katliamlarının arkasında kendi aslını inkâr eden "esas Müslüman biziz" diyen işbirlikçi Alevilerin parmağı vardır. Bu işbirlikçi aleviler Dün olduğu gibi bugünde, Başbakanlığın gizli ödeneğinde yararlanan Sistem’de beslenen "esas Müslüman biziz" diyen cemevlerimiz de kuran okutan, Alevilik yerine İslam’ı anlatan nefsine yenik düşmüş söz de Dede'ler, Devletin de desteğini alarak Alevi aydınlarına yönelik planlı bir saldırı hazırlığı içindeler. Bunlar ödüllendirilecekler yakında Devletin birer maaşlı dedeleri olarak karşımıza çıkacaklar.

 

Yıllardır Alevilerin hak arama çabalarına en ufak bir katkı da bulunmamış, Mazlum ile zalimi ayırt edememiş, helal ile haramı ayırt edememiş, en yakınındaki insanları dolandırmış, Kürt sorunun’ da Mazlum Kürt halkının yanında yer almamış, çıkarı için zalimleri desteklemiş, Aleviler kadıköy'de yüzbinler yürürken bunların kanalı alevileri göstermediler, faşist MHP'nin kongresini canlı yayınladılar. Bu düşkünler yeniden şeriatın kılıcına sarılarak alevi aydınlarına saldırmaları asla affedilemez.

 

Alevili/Kızılbaş öğretisin de Pirlik Dede'lik Devletin atayacağı kişiliklerden olmayacağı gibi, birilerin dediği gibi, Baba’dan oğula geçecek bir makam hiç değildir. Pir Hacı Bektaş'ın babası alevi değildir. Pir Şeyh Bedrettin’in babası Sünni Alevi değil. Mevlana'nın babası Rum idi. Alevi olabilmek için Alevi inancını benimseyen onu özümseyen dil, din dil, ırk ayırımı yapmayan herkes alevi olabilir.

 

Pir ve İnsani Kâmil olmak için, Alevi inancını özümseyen 4 Kapı 10 Makam öğretisiyle donanmış, Harama el katmamış, zalime boyun eğmemiş, İnsani Kamil mertebesine ulaşmış kişi bilge insanıdır Pir'dir. Bu mertebeye ulaşmış Her kişi Pir olabilir.

 

Dedelik, babadan oğula geçer anlayışını savunanlara bugün çevremizde Babasının nüfuzunu kullanarak her türlü yolsuzluğa ahlaksızlığa bulaşmış, en yakınındakini dolandırmış Dede çocukları var biz bu düşkünlere bunlara Pir mi diyeceğiz. Bu kişilikler kendi çıkarı için sistemin kılıcına sarılmışlar alevi aydınlarına saldırıyorlar. Pir Sultanları katledenlerde bunlardır. Aleviler nefsine yenik düşen, İslam’dan beslenen Aleviliği bir geçim kaynağı olarak gören, Hınzır Paşa'ları bertaraf etmeden, yarınlara sağlıklı bir Alevi toplumunu taşımaları mümkün değildir.

 

AKM (Alevi Kültür Merkezi) leri birer okul olmak zorundalar. Her kurum kendi bünyesinde Pir ve İnsani Kâmil yetiştirmek için, özel asli görevi olmalıdır. Her alevi kurumu bir okul olmak zorunda. Avrupa’nın birçok bölgelerin de 20 yıllık kurumlar bilirim bir canımız Hakk'a yürüdüğünde başka alanlar da cenaze duası okuyacak Dede aramaktadırlar. Bunların çoğu da alevi inancına göre değil İslami geleneğe göre Kuran okuyarak şeriatçıları aratır olmuşlardır. Bu duruma dur demek zorundayız Her kurum kendi bünyesin de cenaze defin edecek iki kişi yetiştiremiyorsa bunu adı alevi kurum olamaz.

 

Bugün Alevilerin önünde iki yol var, ya kendi tarihleriyle yüzleşecekler, hiç takiyye yapmadan Pirlerimizin dediği gibi "dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” “Biz aleviyiz” deyip hurafelerden arınarak, Kuran'a göre değil 4.Kapı 40 Makam öğretisine göre şekillenip Alevi olacaklar. Ya da birer Hızır Paşa olacaklar, şeriatın kılıcına sarılarak Alevileri katletmeye devam edecekler.

 

Şu kanlı zalimin ettiği işler

Garip bülbül gibi zâreler beni

Yağmur gibi yağar başıma taşlar

Dostun bir fiskesi pâreler beni

 

Dar günümde dost düşmanım bell’oldu

On derdim var ise şimdi ell’oldu

Ecel fermanı boynuma takıldı

Gerek asa gerek vuralar beni

 

Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz

Hak’tan emrolmazsa irahmet yağmaz

Şu ellerin taşı hiç bana değmez

İlle dostun gülü yaralar beni

 

Barış  Aydın

108452

Büyük kalıcı tarihsel projeleri birlikte inşa edelim...

12 Mart,12 Eylül ve daha sonraki süreçlerden günümüze dek Türk Devletinin zulmüne maruz kalmış, ülkesini, terk etmek zorunda bırakılmış, Ailesinden, eşinden, dostundan, kardeşinden, yoldaşından ve uğruna mücadele yürüttüğü halkından nedeni ne olursa olsun kopmak zorunda kalmış; kimileri işkence görmüş, kimileri uzun yıllar zindanlarda kalmış 120 civarındaki Sürgün 15 Aralık 2012 tarihinde Köln’de bir araya gelerek Avrupa’da Sürgünde yasayan İnsanların sorunlarına sahip çıkmak, bulundukları ülkelerden imkanları ve olanakları ölçüsünde Sürgünlüğe yol açan Türk Devletinin bugünde devam eden ba

Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları

        Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir.

BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ

 

Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez

 

Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden  kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,

PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi  saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,

Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.

“Yarı-Feodal” Brezilya...?

 11.01.2013 tarihinde Özgür Gelecek gazetesinin internet portalında; “Süreç devrimcilerin lehine dönecektir!” adlı bir yazı okudum. Sanırım Brezilya Komünist Partisi (Maoist)’e ait. Yazının altında böyle bir imza yoktu. İsim konusunda yanılmış olabilirim. Burası çok önemli değil. Benim açımdan önemli olan, yazının Brezilya ile ilgili değerlendirmesiydi. Esas olarak da, böyle bir değerlendirme yazısının kendine “Maoist” diyen bir örgüt tarafından yapılmasıdır. Eğer, kendisini “Maoist” olarak adlandırmasaydı, böyle bir yazı yazma ihtiyacı da duymazdım.

 

AKP’nin Eğitim Sistemi: Milliyetçi, Maneviyatçı Ve Piyasacı…[*]

 

“Bilginin iktidarla ilişkisi

sadece uşaklıkla değil,

hakikâtle de ilgilidir.”[1]

 

Sürdürülemez Kapitalist Krizin Topoğrafyası[1]

 

Krizin içindeyiz.

Krizle sarsılıp, savruluyoruz.

Her gün, her an krizin “sonuçları”ndan etkileniyoruz.

Vs., vd’leri…

Bunlar böyleyken; hâlâ krizi “tartışıp”, “konuşuyoruz”.

“Hâlâ” dememek için sürdürülemez kapitalist krizin topoğrafyasını çıkarmak gerekiyor.

Neo-Liberal Türkiye'de Muhafazakârlaşma/ Düşkünleşme Diyaletiği[*]

 

“Yükselen her şey düşecektir.”[1]

 

Bir ‘Millî Gazete’ yazarı, Türkiye’de son yıllarda fuhuş,[2] uyuşturucu kullanımı, cinayet, gasp ve tecavüz gibi olayların hızla arttığına, içki kullanım yaşının 11’e düştüğüne,[3] boşanmaların arttığına,[4] kadınlara yönelik şiddetin yoğunlaştığına[5] vb. işaret edip soruyor: “Bu nasıl ‘Muhafazakârlık’?”

Alevilerin cennette zaten işi yok

 

TRT’de yayınlanan Açı programında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner’in Şiilik ve Şiilerle ilgili söylediği bir söz günlerdir sosyal medyada “Aleviler cennete gidemez” şeklinde yer alıyor ve kendisine ‘Aleviyim – Kızılbaşım’  diyen kimi basın yayın organları, kişi ve kurum temsilcilerince de Alevilere yapılan bir hakaret olarak algılanıyor ve kamu oyuna da öyle yansıtılıyor.

 

SAVAŞ, BARIŞ VE KÜRTLER

 

Savaş ve barış iki zıttın birlikteliğidir. Savaşın olduğu yerde barış olacaktır, barışın olduğu yerde de savaş olacaktır. Dünyada savaş koşulları ortadan kalktığında barış kelimesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnsanlar artık “barış” kelimesini kullanma gereksinimi duymayarak, onu ölen kelimeler yığını içine atacaktır. Ve bunun yerine yeni bir kelime türtecektir. Bu da, ancak, sınırsız ve sınıfsız bir dünaya kurulduğu zaman gerçekleşebilecektir.

 

Nepal Halkı'nın Kerenski'ye değil Lenin'e ihtiyacı var ve Nepal Devrimi'nin Sorunları

 

Giriş:

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

Sayfalar