Cuma Mayıs 31, 2024

Saygı duyulan militan…

Halkın yoksulluk ve acılarını azaltmanın sömürü ve zulüm dolu yaşamını sonlandırmanın denenmiş ve sınanmış yolu devrimi büyütüp, özgürlüğü çoğaltmaktır. Her gün her an daha fazla işçileri, köylüleri, Kürtleri, alevileri, kadınları, gençleri tüm ezilenleri kolektif etrafında örgütlemenin yol ve yöntemini geliştirmek, zengin araçlarını yaratmaktır. Daha etkili, yaratıcı, gerçekçi propaganda yaparak kitleler üzerinde devrimci etkiyi artırmak, kitleleri adım adım kolektife yakınlaştırarak, örgütlemektir. Sınıf düşmanlarına daha etkili sarsıcı darbeler vurarak kitleleri ve kolektifi örgütlemektir.

Bütün bu zorlu ve onurlu görevleri yerine getirmek için devrimin militanına ihtiyaç vardır. İdeolojinin-programın- devrimci kararların yaşam bulmasında devrimin kadro-savaşçı ve militanı belirleyici yerde durmaktadır. Eğer sürecin ve anın devrim ihtiyacına yanıt olacak “Ne yapacağını bilen” bilinçli ve örgütlü insan eğitilip hazırlanmadığı zaman devrim gerçek olmaz.

Devrimi gerçekleştirecek militanda olması gerekli nitelik ve değerlerin başında “Tutarlı olmak”, “görevlerini yerine getirmek”, “özeleştiri vermeyi öğrenmek” gelir. İstenen, aranan, yaşanması ve sürdürülmesi gereken temel devrimci nitelikler bunlar olmalıdır. Bu niteliklerden birinin eksik ve zayıf olması durumunda devrimin zorlu görevleri yerine getirilemez özgürlüğün yolu yürünemez. Halkın güven ve saygı duyduğu kadroları yaratılamaz.

Bugün sistemin, küçük burjuvazinin kendi insanını örgütlemeye, yaratmaya çalıştığı süreçte proletaryanın devrimci kadro ve militanını yaratma ihtiyacı daha fazla ön planda olduğu bilinciyle hareket edilmelidir.

“Teori ve pratik”, “iddia ve uygulama”, “amaç ve görevler” arasında uçurumlara varan uzaklıkta duran sistemle her konuda uzlaşarak barışık yaşayan, iddia ve temsiliyet düzeyi zayıf, sahip oldukları statükolarını bozmayanların ne halka ne de yoldaşlarına güven vermediği bilinmelidir. Halk ve yoldaşlık nezdinde kırılma ve güvensizlik yaratanlar sistemden, küçük burjuva yaşamından onun ideolojisinden-alışkanlıklarından tam kopuş sağlayamayanlardır. Kopuşun mücadelesini vermeyenlerdir. Bugün bu tipte küçük burjuva kişilikler yüzünden halkla/devrim iddiası, halkla/örgüt arasında aşılmaz duvarlar örülmektedir.

Her dönem devrimci saflarda tasfiyeciliğin sosyal tabanını proleterleşemeyen küçük burjuvalar oluşturmuştur. Bunlar felsefi planda idealizmi, politik alanda oportünizmi örgütsel zeminde tasfiyeciliği örgütler. Her tasfiyeci sürecin “bir müsibet” olduğu bilinciyle hareket edildiğinde görülecek ve anlaşılacaktır ki iki zıt temel sınıf arasında sıkışıp kalan bir ayağı düzen içinde bir ayağı devrimci saflarda, iddiasız, gönülsüz, kararsız, tutarsız olanlara ne halk ne de proleter devrimciler güven duyar. Bu tipte yarı-bilinçli, yarı-inançlı insanların halka ve yoldaşlarına güven vermesi güven duyulması da beklenemez. Hiçbir güvenilirliği, saygınlığı ve ciddiyeti olmayan kendinden menkul küçük burjuvaların proletarya adına ortaya çıkıp politik ve örgütsel rol çalmaya çalıştığı günümüzde bir kez daha devrimin kadro ve militanda olması yaşanması gerken niteliklerin doğru belirlenmesi ve neler olması gerektiği üzerinde ciddiyetle ve önemle durmak gerekir.

Bir militanda devrimci nitelikler neler olmalıdır? En başta aranması gereken nitelik tutarlılıktırSözünün sahibi olan, söylediğini yapan, aldığı devrimci kararları canla başla samimiyet ve içtenlikle uygulayan nitelik esas alınmalıdır. Sağlam devrimci dünya görüşüne sahip olunmadan tutarlı olunamaz. Devrimin bilgisine ve pratiğine girme cesareti gösterilmeden kararlılık kazanılamaz. Materyalist diyalektik dünya görüşüne göre eğitilip terbiye edinildiği oranda tutarlılık kazanılır. İç bütünlüğü, uyumluluğu olan proleter dünya görüşü militana hemen her konuda sağlam bir devrimci bakış-duruş hem de sorunların çözümünde tutarlılık ve kararlılık kazandırır. Teori ve pratik, eylemle söylem, savunu ve uygulamanın bütünlüğünü, tutarlılığını kazandıran yegane güç devrimci ideolojidir. Proletaryanın devrim öğretisidir.

İkinci temel nitelik ise “devrimin görevlerine sıkı sıkıya sarılmaktır” Devrimci görevler dendiğinde elinden geleni en iyi şekilde yapmakdır. Üstlendiği görev ve sorumlulukları arkada ve masada bırakmadan ciddiyetle yerine getirmek ve tamamlamakdır. İşini en iyi şekilde zamanında yapandır. “Görev” denilince yaşamın ve çalışmanın ertelenemez önceliği, mutlak yerine getirilmesi gereken kutsal değer olarak kabul etmektir.

Üçüncü temel nitelik ise başta kendi hata ve zaaflarına karşı içtenlik ve samimiyetle özeleştirelyaklaşmaktır. Yetersizlik yaşadığında hata yaptığında zaafa düştüğünde hiçbir kişisel kırgınlık yaşamadan kapris yapmadan gerekçeler arkasına sığınmadan düzeltme yol ve yöntemlerine açık olmaktır. Bir yoldaş kendisini yapıcı temelde eleştiriyorsa eleştirileri ciddiye almak eğer aynı konu üzerinden iki yoldaş eleştiri getiriyorsa önünü ilikleyip ayağa kalkarak samimi dürüst güven verici bir şekilde konuşmaya, özeleştiriyle başlamaktır. Hiçbir dış nedenler idealizmine başvurmadan, gerekçeli teoriler üretmeden, hiçbir küçük kişisel hesap ve çıkarlar içine girmeden dürüst ve samimi bir şekilde özeleştirel tutum yoluna girmektir. Herhangi bir düşünce, hareket, tavır ve çalışma konusunda eleştiri getiren yoldaşa teşekkür edilmelidir. Unutmamak gerekir yıkıcı ve bozguncu olmayan her eleştiri ciddi bir gözlem-dikkatli bir inceleme tutarlı bir değerlendirme ve kapsamlı bir analiz üzerinden yapılır. Yoldaşına eleştiri getiren her militan bir ya da birkaç konu hakkında sorun üzerinde ciddi kafa yormuş, ciddi bir izleme-gözlem-analiz yapmış demektir. Her devrimci eleştiri değerli ve anlamlı bir emektir. Devrim iddiasında samimi ve dürüst olanlar devrimci emeği her şeyin üstünde ve önünde kabul eder ve eleştirilere ciddi anlam yükler, değer verip önemser. Çok iyi bilir ki devrimci eleştiri militana güç verir. Onu her türlü küçük burjuva zayıflıklarından arındırarak, güçlendirir. Ancak devrimci eleştiriyi geliştirici ve güçlendirici olarak kabul etmeyenler ise oportünistlerdir. Devrim iddiası tükenen küçük burjuvalardır. Devrimin-partinin-halkın böylesi tutarsız, bencil, arızalı kişiliklere ihtiyacı yoktur. (Bir Partizan)

38662

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Sosyalist Güç Birliği Kimin Tarafında?

Sosyalist Güç Birliği 20 Ağustos günü kuruluşunu deklare etti. Sol Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi ve Devrim Hareketi’nin oluşturduğu ve seçim takvimine ayarlı olduğu açık olan Birlik, kamuoyuna duyurduğu deklarasyonda kuruluş amaçlarını beş madde halinde sıraladı.

Kabaca özetlersek Güç Birliği; eleştirilerinin merkezine R.T.Erdoğan  şahsında “Tek Adam Rejimi”ni koyuyor. Bu rejimin dinci gericilik temelinde inşa edildiğini dile getirerek buradan hareketle bir laiklik savunusu yapıyor.

Harekete Geç, Kavganın Öznesi Ol

Zorluk ve fırsatların iç içe geçtiği bir süreçten geçiyoruz. Ortaya çıkan fırsatlardan yararlandığımız oranda bu zorlukları aşabiliriz.

Bugün geniş yığınlarda iktidara karşı tepkinin giderek artması, değişim için yüksek sesle dile getirilen itirazların-soruların çoğalması sınıf savaşımını geliştirme bakımından fırsatlar içermektedir.

Ermeni kaldı mı? (Nubar OZANYAN)

12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece Azerbaycan işgalci ordusu, arkasına ve yanına aldığı TC ordusuyla birlikte Ermenistan topraklarına saldırı başlattı. Birçok sivil yerleşim yeri bombalandı.

Militana Mektuplar…(2)

Merhaba tekrardan…

Yanı başımızda sürüp giden çekişmeli hayatımızdan biriktirdiğimiz anlardan seslenebiliyoruz ancak. Sesimiz ulaşıyorsa korkmaya ve umutsuzluğa kapılmaya gerek yok, tohum mutlaka filizlenmeye yüz tutar.

Hayatımıza geri dönüp bir bakmaya ne dersin. Korkularımızın mı cesaretimizin mi baskın olduğunun muhasebesini yaptığımızda ne görürüz?

İnsan dediğimiz canlı varlık her ikisini birlikte yaşar diyalektiğin gereği olarak. Korkularımız, bastırılmış öfkelerin dışa vurumuna götürür bizi. Burada cesaret denilen olgu karşımıza çıkar.

Tanrıyı Ette Bulma

Demek... öyle...

Dolly...

Dolly...

Bastır etleri leyla.

Çevir mangalı leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Ha... ki.... ko.... ko...

Ha... ki.... ko.... ko...

Koltuk sallanıyor... koltuk...

Dolly...

Dollyyy...

Nerdesin kız?

Seni gidi kopya koyun.

Nerdesin?

Korkma kız....

Robotları artı değer üretemi içerisinde saymadılar diye yünlü yoldaşlarımızı yiyecek halimiz yok ya...

Ha... ki.... ko.... ko

Ha... ki.... ko.... ko

Emperyalizm Belli Ülke ve Uluslara Mı Özgü?1

Emperyalizm,  kapitalizme özgü bir olaydır. Kapitalizm öncesi emperyalizm yoktu ve toplumlar kapitalizme geçtiğinde, önce serbest rekabetçi kapitalizmle ve peşinden, kapitalizmin gelişmesi ve uluslararası yönünün daha fazla öne çıkmasıyla emperyalizmle tanıştı.

Biz bize benzemeyiz! [ismail cem özkan]

Kemalist arkadaşlar bazı sosyalistlerin kendileri gibi hayata baktığını ve yorumladıklarını gördükçe, duydukça diyorlardır “biz sosyalistiz herhalde!”... Ama Marksizimi bilen, onun düşünce yöntemini içselleştirmiş biri asla Kemalist olamaz ve hayata Kemalist gibi bakamaz, çünkü durdukları nokta farklı. Kemalistler burjuva ve sermaye bakış açısından devleti kutsallaştırıp, onu yaşatmak için düşünce yöntemini çizer, sosyalist ya da Marksistler ise tam tersidir, devleti “sönümlendirecek” işçi devleti kurmayı, yani işçi sınıfı ve mazlumların bakış açısına sahiptir...

Örgütlenme, Özgürleşme Ve Devrimin Güncelliği[1]

 

 

“İnsanlara şunu söylüyoruz:

Yalancıların maskelerini kaldırın,

körlerin gözlerini açın!”[2]

 

Sürdürülemez kapitalist çılgınlık şahsında, “Cehennem boşalmış, şeytanların hepsi burada!”[3] betimlenmesindeki bir hâl-i pür melal ile yüzleşiyoruz.

Dört Duvar Arasında Direnenler Dışarıdakiler İçin İnat Etme Manifestosudur

Yıllardır Sosyal medyada zindanları gündemde tutmak için güncel zindan haberlerini dışarıya ulaştırıp tutsak aileleri ve zindan arasında köprü olma misyonu ile tanınan bir hesapsınız. “Rojevazindanan” ismi ile dikkatleri üzerinize çekiyorsunuz. Twitter, instagram ve Facebook gibi geniş kesimlerin kullandığı bu mecraların hepsinde aynı anda aynı haberleri paylaşmanız da ayrıca emek isteyen bir çalışma. Biz Kaypakkayahaber sitesi olarak kitlesel refleks ve duyarlılık yaratmaya çalışan bu hesapları daha da iyi tanımak babında bir röportajı gerçekleştirmek istiyoruz.

Zafer ve yenilgilerle dolu bir tarih! Yarım Asırlık Mücadele Yolumuzu Aydınlatıyor

Proletarya partisinin kuruluşunun ve mücadeleye atılışının 50. yılındayız. Bu süre içinde mücadelesini kesintisiz sürdüren proletarya partisi, onu var eden koşullar devam ettikçe kuşkusuz varlığını devam ettirecektir.

Sınıf bilinçli proletaryanın öncü müfrezesinin ülkemizdeki varlık nedenleri, sistemin çöküntü içine girdiği günümüz koşullarında kendisini çok daha yakıcı dayatır duruma gelmiştir. Ve elbette ki proletarya partisi üstlendiği tarihsel rolü yerine getirecektir. Çünkü onun mücadelesine yol gösteren sağlam temellere dayalı ideolojik-politik pusulası vardır.

Eski sloganlar bugüne hitap etmiyor…(İsmail Cem Özkan )

Eski sloganlar atılıyor, eskisi gibi heyecanlı değil, çünkü ortam ve zaman değişmişti, eski sloganların ruhu da çoktan bizi terk etmişti... İnat ile eskiden kalan sloganlar atılıyordu ama o sloganlar bugünün sorununa yanıt vermiyor, sadece eski arkadaşlara "biz ayaktayız, yok olmadık, gelin bir arada olalım!" çağrısıydı. Fakat çoktan ayrılmıştık, ruhen bir arada ama eskinin yaratılmış öyküleri de abartılarak anlatılırken gerçeklikten uzaklaşmış ve eskinin yeniden yaşayacağı iyimserlik dışında bir arada olacağımıza dair her hangi bir şey söz konusu değildi...

Sayfalar