Perşembe Mayıs 9, 2024

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Her daim muzaffer bir ordu, her daim genişleyen bir sınır yaratma iddiasında olan İttihat ve Terakki faşistleri tarafından tarihin en büyük insanlık suçu Ermeni halkına karşı işlendi. Unutturulmak istenen Ermeni Soykırımı sağlam kanıtlara, canlı hikayelere sahip olmasına karşın yeniden hatırlanıp lanetlenmesi gereken devrimci bir görevdir. Dünyada ve ülkemizde hiçbir hükümet özgürlük talep edenleri, kendisine “devrimciyim” diyenleri asla kabul etmemiştir. Talepler ve istemler her zaman kan ve kılıçla yanıtlanmıştır. Dünyanın ve yaşadığımız toprakların yasaları, halkların özgürce yaşamasına hizmet etmiyor ve izin vermiyor. Öyleyse yasaları ve yaratanları çiğnemekten başka bir yol kalmıyor halklara. 

 

Soykırım ve katliamlarla dolu olan Osmanlı ve TC  tarihi  Arap, Ermeni, Rum, Kürt, Ezidi, Alevi halklarına sistematik olarak zulüm uygulamıştır. Ermenilerin daha sonra Rumların yaşadıkları topraklardan zorla, kırım ve sürgünle çıkarılması Kemalist devletin, bugünkü TC’nin temelini hazırlamıştır. Ermeni Soykırımı’na karışarak elleri kanlı olan Jön Türk katillerinin bir çoğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Mustafa Kemal, Jön Türklerin yarıda bırakıp tamamlayamadığı katliam ve asimilasyon üzerine kurulu etno milliyetçiliği en azgın bir şekilde sürdürdü. Homojen bir Türk ulusu yaratma hayalleri ve zulmü, günümüze dek sürüp gelmektedir. AKP-MHP’nin zulüm ve katliam iktidarı, dünden bugüne sürdürülmek ve tamamlanmak istenen homojen Türkiye projesi tek dil, tek bayrak, tek vatan şiarıyla devam ettirmek istemektedir.

 

Temelleri Ermeni ve Rum Soykırımı sürecinde atılan azgın Türk milliyetçiliği ve zulmü, bugün Kürt halkına karşı uygulanmaktadır. Bundandır ki Kürtçe isimlere ve şarkılara, demokratik taleplere bile müsaade edilmeyerek her gün acımasız bir şekilde Medya Savunma Alanları kimyasal silahlarla bombalanmakta, özgür Rojava toprakları her gün sayısız işgal tehdidi ve saldırganlıkla boğulmak istenmektedir. 

 

Deprem ve seçim süreçlerini özgürlük ve adalet arayan emekçi halklar arasında birlik, güven, dayanışma bilincini ve duygusunu güçlendirmenin bir yolu olarak değerlendirmek gerekir. Bunun bir yolu da Ermeni Soykırımı’nı tıpkı yaşanan tüm katliamlar gibi lanetlemek ve gerçekleştiren diktatörlerden hesap sormanın bir vesilesi haline getirmek gerekir. Özgürlük ve adalet arayanlar, herkesten ve her zamandan daha fazla katliamları lanetlemelidir. Katliamlar karşısında sağlam, güvenilir, devrimci bir tutum almalıdır. Her türden Türk şovenizmine ve gericiliğine karşı amansızca mücadele yürütülmezse, halklar arasında gerçek anlamda bir kardeşlikten ve dayanışmadan bahsedilemez. Kanla kirletilen yollar, kılıçla kesilen bütün kardeşlik köprüleri yeniden kurulup, inşa edilmelidir. 

 

AKP-MHP faşizminin halklara, dillere, inanç ve cinslere uyguladığı her türden zulme ve imtiyaza karşı mücadele yürütüldükçe gerçek anlamda bir özgürlükten ve kardeşlikten bahsedilebilir.

 

AKP-MHP faşizminin ayakları altında ki yer sarsılıyor. Sarsılan, fazlasıyla itibar kaybeden, halkların gözünde ve gönlünde kara bir leke olarak görülen diktatörleri tarihin çöplüğüne göndermek için daha fazla birlik, dayanışma ve mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

Deprem sürecinde olduğu gibi seçim sürecini de halklara daha fazla gerçekleri anlatma, birlikte mücadele yollarını göstermenin zamanına çevirmeliyiz. Sömürücü zalimlerin hırsızlıklarını ve arsızlıklarını daha güçlü, canlı ve etkili teşhir edip birlikte mücadeleyi büyüterek hak ettikleri tokadı vurmanın zamanını örgütlemeliyiz. Faşizmin kirli ellerini halkımızın üzerinden çekmesi için “birlik, mücadele, zafer” şiarını her tarafa yaymalı, her alanda ve anda daha fazla şiddet olan görüntüde ve şekilden başka hiçbir demokratik yanı olmayan AKP-MHP iktidarına karşı mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

Kalbin dili olan Kürtçe’yi, müziğin dili olan Türkçe’yi, acının dili olan Ermenice’yi özgürce, kardeşçe bir arada konuşacak bir yaşam yaratmak için birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

ERMENİ SOYKIRIMI’NI UNUTMA!

SOYKIRIM, ERMENİ HALKININ VAR OLMA İRADESİNİ KIRAMAYACAKTIR!

TEK YOL DEVRİM!

İLERİ.. DAHA İLERİ ..

 

HBDH  YK

24 NİSAN 2023

 

 

 

1275

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Kaypakkaya haber

kaypakkaya haber

Son Haberler

Sayfalar

Kaypakkaya haber

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Sayfalar