Çarşamba Mayıs 22, 2024

Tarih komünistleri bekliyor

Dünya

Bir yılı daha geride bırakıp yeni bir yıla giriyoruz. 

 Dünyamıza egemen olan kapitalist-emperyalist sistem, "köpeksiz köyde değneksiz dolaşıyor" gibi, yine topuyla, tüfeğiyle, savaş uçakları ve füzeleriyle ve tüm kanlı vahşetiyle, dünyamızda dolaşıp duruyor. Emperyalist burjuvazi; ne sermaye birikimine, ne hükümranlığa ne de insan ve doğayı katletmeye doymadığı gibi, kendi aralarında alabildiğine bir egemenlik çatışması da olanca hızıyla devam etmektedir.

Bugün, dünyamızın en başat özelliği; emperyalist savaş tehlikesidir. Emperyalist burjuvazi, 2008 krizini aşamadığı gibi, yeni krizlerle karşı karşıya kalmıştır. Başta, enerji yataklarının yoğun olduğu Ortadoğu’da birbirini altetme ve egemenliklerini (ve Pazar alanlarını) genişletmek için silahlarını birbirlerine doğrultmuşlardır.

Emperyalist egemenlik alanı tek Ortadoğu’yla sınırlı kalmayıp, Ukranya’dan Güney Çin Denizi’ne kadar uzanan, Latin Amerika  ve Afrika’yı da bütünüyle içine alan geniş bir alanı içermektedir. 

Emperyalist saflar ve bloklaşmalar giderek netleşmekte ve askeri hazırlıklar yapılmaktadır. AB gibi ülkelerde ve ABD’de bir taraftan iç faşistleşme ciddi bir olgu olurken, ırkçılık esas politik bir güç haline getirilmektedir.

Türkiye

Türkiye ise, emperyalist Batı bloku’nun bir savaş üssü haline getirilmiştir. İçeride, işçi sınıfı ve emekçiler kanlı bir şekilde susturulurken, işçi ve emekçilerin dostu demokratik Kürt Ulusal Hareketi ise askeri bir saldırıyla karşı karşıya bırakılmıştır.

Dinamik kitlesel bir güç ve güçlü bir askeri yapısının olması ve herşeyden önce de demokratik yapısı; Kürt Ulusal Hareketi’ni, emperyalistlerin desteğindeki faşist Türk devletinin öncelikleri arasında ki, askeri saldırısının hedefi haline getirmiştir. 

ABD ve Batı burjuvazisinin Rojava’da Kürt ulusal güçlerine karşı kısmen işbirliği yapmaları ve sessiz kalmaları, bölgedeki emperyalistler arası çelişmeden kaynaklanmaktadır.

Türkiye işçi sınıfı, hem örgütsüz hem de sessizdir. Dinci faşist hükümete ve devlete karşı, gerçek gücünü gösterememektedir. Bunun böyle olmasının birinci nedeni; devlet yanlısı sendikaların işçiler üzerindeki baskıcı etkileri ve komünistlerin bu alanlardaki örgütlenme faaliyetlerinin oldukça zayıf oluşudur.

Türkiye işçi sınıfı kendi sınıfsal sorunlarına açıktan sahip çıkmadıkça, Kürt ulusunun ezilmesi karşısında yerini aktif bir şekilde almadıkça, emperyalist savaş tehlikesine karşı mücadele etmedikçe, faşist Türk devletinin baskı ve zulmünüde hep omuzlarında taşımak zorunda kalacaktır.

Sonuç

Uluslararası işçi sınıfı ve ezilen halkları ve ezilen ulusları ciddi mücadele günleri beklemektedir. 1. Emperyalist paylaşım savaşı, 17 Ekim Rus Devrimi’ni tarih sahnesine çıkarırken, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı ise, başta Çin Devrimi olmak üzere Balkan ve Doğu Avrupa işçi sınıfı ve halklarının kurtuluşunu sağlamıştır. 

Yeni bir emperyalist savaş ve saldırganlık sürecinin, önümüzdeki yıllarda, işçi sınıfı ve emekçilerin sermaye sınıfının kapitalist dünyasına karşı güçlü devrimci sınıf saldırılarını çıkarmaması için hiç bir neden yoktur.

Biz komünistler, hayallerimizi gerçekleştirmek için çaba harcadık. “Ama bazen gerçekler, hayallerimizin gerçekleşmemesi için direnirler.”[1] Bu günümüzün özetidir.

Ancak, hayallerimizin gerçekleşmesi için çaba harcamaya devam edeceğiz ve dünyayı sermaye sınıfının elinden alıp yaşanır bir duruma getireceğiz. Çünkü bizim hayallerimiz, o gerçeklerin içindeki çelişmelerin çözümünden başkası değildir. Bu bağlamda, tarih daha fazla bekleyemez. 

Burjuvazi için tarih beklemesini bilmediği için, emperyalizm krizden krize giriyor. Ancak, işçi sınıfı ve emekçilerin sosyalist kurtuluşu için tarih bekliyor.

Sosyalizm ve komünizm mücadelesiyle bekleyen tarihe, 2016 yılında biraz daha yaklaşmak azmi ve mücadelesi dileğiyle... 

Sermaye sınıfının kapitalist dünyasına karşı, sosyal ve ulusal kurtuluş mücadelesi veren herkese iyi yıllar!

27 Aralık 2015 

 

[1] „Zuzu Angel” adlı (Brezilya) filminden 

43914

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

Sayfalar