Salı Mayıs 21, 2024

Tarih komünistleri bekliyor

Dünya

Bir yılı daha geride bırakıp yeni bir yıla giriyoruz. 

 Dünyamıza egemen olan kapitalist-emperyalist sistem, "köpeksiz köyde değneksiz dolaşıyor" gibi, yine topuyla, tüfeğiyle, savaş uçakları ve füzeleriyle ve tüm kanlı vahşetiyle, dünyamızda dolaşıp duruyor. Emperyalist burjuvazi; ne sermaye birikimine, ne hükümranlığa ne de insan ve doğayı katletmeye doymadığı gibi, kendi aralarında alabildiğine bir egemenlik çatışması da olanca hızıyla devam etmektedir.

Bugün, dünyamızın en başat özelliği; emperyalist savaş tehlikesidir. Emperyalist burjuvazi, 2008 krizini aşamadığı gibi, yeni krizlerle karşı karşıya kalmıştır. Başta, enerji yataklarının yoğun olduğu Ortadoğu’da birbirini altetme ve egemenliklerini (ve Pazar alanlarını) genişletmek için silahlarını birbirlerine doğrultmuşlardır.

Emperyalist egemenlik alanı tek Ortadoğu’yla sınırlı kalmayıp, Ukranya’dan Güney Çin Denizi’ne kadar uzanan, Latin Amerika  ve Afrika’yı da bütünüyle içine alan geniş bir alanı içermektedir. 

Emperyalist saflar ve bloklaşmalar giderek netleşmekte ve askeri hazırlıklar yapılmaktadır. AB gibi ülkelerde ve ABD’de bir taraftan iç faşistleşme ciddi bir olgu olurken, ırkçılık esas politik bir güç haline getirilmektedir.

Türkiye

Türkiye ise, emperyalist Batı bloku’nun bir savaş üssü haline getirilmiştir. İçeride, işçi sınıfı ve emekçiler kanlı bir şekilde susturulurken, işçi ve emekçilerin dostu demokratik Kürt Ulusal Hareketi ise askeri bir saldırıyla karşı karşıya bırakılmıştır.

Dinamik kitlesel bir güç ve güçlü bir askeri yapısının olması ve herşeyden önce de demokratik yapısı; Kürt Ulusal Hareketi’ni, emperyalistlerin desteğindeki faşist Türk devletinin öncelikleri arasında ki, askeri saldırısının hedefi haline getirmiştir. 

ABD ve Batı burjuvazisinin Rojava’da Kürt ulusal güçlerine karşı kısmen işbirliği yapmaları ve sessiz kalmaları, bölgedeki emperyalistler arası çelişmeden kaynaklanmaktadır.

Türkiye işçi sınıfı, hem örgütsüz hem de sessizdir. Dinci faşist hükümete ve devlete karşı, gerçek gücünü gösterememektedir. Bunun böyle olmasının birinci nedeni; devlet yanlısı sendikaların işçiler üzerindeki baskıcı etkileri ve komünistlerin bu alanlardaki örgütlenme faaliyetlerinin oldukça zayıf oluşudur.

Türkiye işçi sınıfı kendi sınıfsal sorunlarına açıktan sahip çıkmadıkça, Kürt ulusunun ezilmesi karşısında yerini aktif bir şekilde almadıkça, emperyalist savaş tehlikesine karşı mücadele etmedikçe, faşist Türk devletinin baskı ve zulmünüde hep omuzlarında taşımak zorunda kalacaktır.

Sonuç

Uluslararası işçi sınıfı ve ezilen halkları ve ezilen ulusları ciddi mücadele günleri beklemektedir. 1. Emperyalist paylaşım savaşı, 17 Ekim Rus Devrimi’ni tarih sahnesine çıkarırken, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı ise, başta Çin Devrimi olmak üzere Balkan ve Doğu Avrupa işçi sınıfı ve halklarının kurtuluşunu sağlamıştır. 

Yeni bir emperyalist savaş ve saldırganlık sürecinin, önümüzdeki yıllarda, işçi sınıfı ve emekçilerin sermaye sınıfının kapitalist dünyasına karşı güçlü devrimci sınıf saldırılarını çıkarmaması için hiç bir neden yoktur.

Biz komünistler, hayallerimizi gerçekleştirmek için çaba harcadık. “Ama bazen gerçekler, hayallerimizin gerçekleşmemesi için direnirler.”[1] Bu günümüzün özetidir.

Ancak, hayallerimizin gerçekleşmesi için çaba harcamaya devam edeceğiz ve dünyayı sermaye sınıfının elinden alıp yaşanır bir duruma getireceğiz. Çünkü bizim hayallerimiz, o gerçeklerin içindeki çelişmelerin çözümünden başkası değildir. Bu bağlamda, tarih daha fazla bekleyemez. 

Burjuvazi için tarih beklemesini bilmediği için, emperyalizm krizden krize giriyor. Ancak, işçi sınıfı ve emekçilerin sosyalist kurtuluşu için tarih bekliyor.

Sosyalizm ve komünizm mücadelesiyle bekleyen tarihe, 2016 yılında biraz daha yaklaşmak azmi ve mücadelesi dileğiyle... 

Sermaye sınıfının kapitalist dünyasına karşı, sosyal ve ulusal kurtuluş mücadelesi veren herkese iyi yıllar!

27 Aralık 2015 

 

[1] „Zuzu Angel” adlı (Brezilya) filminden 

43902

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Sayfalar