Pazartesi Mayıs 20, 2024

TKP-ML Avrupa Komitesi: Kuruluşunun 50. Yılında Partiyle Devrim Yürüyüşümüz Devam Ediyor!

1972-2022… Kesintisiz süren 50 yıllık devrim yürüyüşümüz, partimizin yol göstericiliğinde devam ediyor.

24 Nisan 1972, Türkiye ve T. Kürdistanı açısından kritik önemde bir tarihtir. Yeni bir sayfanın açıldığı bir milattır.

Kaypakkaya yoldaşın komünist bir önder olarak ortaya çıkışı bir rastlantı değildir. TKP-ML’yi ortaya çıkartan şartlar, ülkemizde ve dünyadaki gelişmelerin izdüşümü olmuştur. Kaypakkaya yoldaş, genç bir komünist olarak gençlik hareketi, işçi grevleri, köylülerin toprak işgalleri ve 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nden çıkardığı derslerin yanısıra, dünyadaki gelişmeler ve özellikle de Mao Zedung yoldaşın görüşleri, BPKD, 1968 gençlik eylemleri ve yarı-sömürgelerdeki anti-emperyalist direniş ve halk savaşlarını incelemiştir ve tüm bunlar partimizin kuruluş dönemindeki temel felsefi görüşlerin oluşmasında önemli bir yer tutmuştur.

Kaypakkaya bütün bunları büyük bir titizlikle, bilimsel bir analizle ele alarak çıkardığı sonuçlarla partimizin asgari programını şekillendirdi.

Partimiz, ülke gerçekliğini inceleyerek çok uluslu bir ülke olduğunu, başta Kürt ulusu olmak üzere, azınlık milliyetlerin varlığını ortaya koydu. Kemalist faşist diktatörlüğün yıkılması ve Demokratik Halk Devrimi’nin gerçekleştirilmesi mücadelesinde, işçi sınıfının öncülüğünde, köylüleri örgütleyerek, tüm milliyet ve azınlıkların ortak mücadelesiyle, halk savaşı stratejisiyle DHD’yi gerçekleştirme mücadelemiz 50 yıldır kesintisiz devam ediyor.

Geride kalan 50 yıllık sınıf mücadelesi tarihimiz, başarı ve eksiklerimizin toplamıdır.

Bu tarihte yüzlerce ölümsüz yoldaşımızın canlarını devrim uğruna feda etmeleri vardır.

50 yıllık mücadele tarihimizde, düşmana vurduğumuz sayısız darbeyle düşmanın korkulu rüyası olduk.

50 yıllık mücadele tarihimizde, hapishaneler sınıf mücadelesinin ayrılmaz bir parçası oldu. Birçok yoldaşımızı, direnişlerde, ölüm oruçlarında, açlık grevlerinde kaybettik. Tüm baskı ve katliamlara karşın hapishaneleri birer direniş kalesine dönüştüren parti militanlarımız, sayısız firara imza atarak tarihe partimizin adını yazdırdı.

Partimiz, 50 yıllık mücadele tarihinde işçi sınıfıyla, köylüler, kadınlar ve gençlik içindeki çalışmasıyla öncü misyonunu yerine getirme karalılığından taviz vermedi.

Partimizin kuruluşunun 50. Yılında, devrim yürüyüşümüz cesaret ve karalılıkla devam ediyor.

Parti 1. Kongremiz, DHD mücadelemizde yeni açılımlar yaparak, eksik ve zaaflarının üzerine giderek, partide yoğunlaşma, savaşta kararlılık perspektifiyle mücadeleyi daha ileri taşımada tarihi bir adım attı. 1. Kongremiz ayrıca Komünist Kadınlar Birliği ile ileriye doğru tarihsel bir adım atmıştır.

Partimiz, yakına ama ileriye doğru adımlarıyla 50. mücadele yılında umudumuzun öncü gücü olarak yeni mücadele dönemine çok daha deneyimli bir adım atmış bulunuyor.

Partimiz, 50 yıllık mücadele tarihinde kardeş ve dost partilerle sürekli bir ilişki içinde oldu. Enternasyonal ilişki ve birlikteliklere önem vererek bu alanda büyük başarılara attı. Bugün de geliştirdiği enternasyonal ilişkilerle önemli adımlar atmıştır ve bunu daha ileri taşımada kararlıdır.

Kuruluşunun 50. yılında partimizi çok daha zorlu yıllar bekliyor. Bunun bilincindeyiz. 50. kuruluş yılında tüm parti komitelerimize, militanlarımıza, yoldaşlarımıza, hepimize çok daha büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Bizler üzerimize düşen sorumluluğun bilince olarak, partimizi ileri taşımada kararlıyız.

Yaşasın Partimizin 50. Kuruluş Yılı!

Yaşasın Marksizm Leninizm Maoizm!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist

Avrupa Komitesi  22 Nisan 2022

2247

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Sayfalar