Perşembe Mayıs 2, 2024

TKP-ML TİKKO: Herkesi HBDH çatısı altında birleşmeye çağırıyoruz

TKP-ML TİKKO tüm devrimcileri özellikle de sempatizan, taraftar ve militanlarını HBDH içinde faşizme ve her türden gericiliğe karşı savaşmaya ve birlikte yürümeye çağırdı.

Kürdistan ve Türkiye’den 10 devrimci örgüt aralık ayından bu yana yürütülen tartışma sürecinin ardından güç ve eylem birliği olarak tanımladıkları Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin (HBDH) kuruluşunu bir bildiriyle ilan etti. 

Hareket içerisinde yer alan örgütlerden TKP/ML-THKP-C/MLSPB- MKP- TKEP\LENİNİST-TİKB-DKP-Devrimci Karargah, birlik içerisinde yer alma amaçlarına ve hedeflerine dönük açıklama yapmaya devam ediyor.

Konuya dair açıklama yapan TKP-ML TİKKO savaşçısı Pale Dersim sömürgecilikten, faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırdı.

Pale Dersim’in TKP-ML TİKKO adına okuduğu açıklama şöyle:

“Kürdistan ve Türkiyeli devrimci örgütlerden oluşan HBDH içerisinde yer alan örgütler olarak sömürgecilikten, faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

Emperyalistler ve gerici-faşist devletler Ortadoğu’da yaşanan tüm insanlık dışı kitlesel katliamların baş sorumlusudur. Emperyalistler ve yerli gerici-faşist iktidarlar, bir yandan bölgede çöken statükoyu, iktidarlarını ve hakimiyetlerini güçlendirerek yeniden kurmak için kendi aralarında kıyasıya rekabet ederken; diğer yandan ulusal, dinsel ve mezhepsel temelde halkları birbirlerini kırdırmaktadır. Bunun için de her türlü kötülükleri yapmaktan asla geri durmamaktadır. 

Faşist AKP hükümeti, emekçi yoksul halkımıza karşı topyekün kanlı bir saldırıya geçmiştir. Kendisine yönelen tüm muhalefeti devlet terörü, sokak infazları, kitlesel katliam ve yaygın tutuklamalarla ezmeye susturup sindirmeye çalışırken; diğer yanda Kürt halkına karşı da yüz binlik şehirleri tank ve top ateşiyle yerle bir ederek kitlesel soykırım uygulamaktadır. 

Egemen sömürücü sınıflar bir yandan halklarımız üzerinde ağır tahribata, acıya ve sömürüye yol açarken; bir yandan da devrimin nesnel koşullarını hiç olmadığı kadar olgunlaştırmaktadır. Bugün bölgemizde ve ülkemizde devrim için imkân ve fırsatlar her zamankinden daha fazladır. Bugün ihtiyaç olan devrimci örgütün ve önderliğin yaratılmasıdır. Sürece ve gelişmelere bilinçli ve örgütlü bir şekilde müdahale edilmesidir. 

Dünyada ve bölgemizde ırkçı, dinci ve mezhep çatışmaları yükselirken, demokratik temelde alternatif olarak gelişen Rojava devrimi bütün gericilikleri reddeden ve tüm ezilenlere güven veren bir umut ışığı olarak doğmuştur. 

Bundan dolayı Rojava devrimi ve Bakurê Kürdistan’da gelişen özyönetim direnişi, emperyalizmin olduğu gibi, faşist AKP’nin ve TC'nin de hedef tahtasındadır. 

Amed, Nusaybin, Gever’de gelişen Kürt halkının ‘özyönetim direnişlerini’ savunmak, sahiplenip sürdürmek demek, tüm ezilenlerin, emekçilerin, aydınların, demokratların ve tüm halkın can güvenliğini ve geleceğini savunmak demektir. Özgürlük değerlerine sahip çıkmak, dünya halklarının geleceğini savunmak demektir.

Bu zulüm düzeni altında Türkiye'de hiç bir toplum kesiminin geleceği güvende değildir. Aleviler, laik demokrat kesimler, işçiler, emekçiler, yoksullar, tüm muhalif güçler ciddi bir tehdit altındadır. Kürt öz yönetim direnişleri kırılırsa, faşist AKP aynı saldırganlıkla ve acımasızca Türkiye’deki tüm muhalefeti daha fazla kanla bastırma cesareti kazanacaktır. 

Dolayısıyla Türkiye’deki tüm ilerici, devrimci güçlerin ve emekçi halkın geleceği Kürt direnişinin geleceği ile iç içe geçmiştir. Kaderleri ve kurtuluşları ortaktır.

Bizler, Türkiye ve Kürdistan devrimci ve sosyalist güçleri olarak, faşist AKP ve TC egemenlik sistemine karşı silahlı mücadele dahil tüm alanlarda ve tüm araç ve yöntemlerle devrimi yükseltmek için güçlerimizi HBDH birleştirdik. Bugün ve yarın bu gücü büyütmek, güçlü bir örgütlenmeye çevirmek gibi ciddi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. 

Birleşik Devrim Hareketimiz, emperyalizme, faşizme, şovenizme ve her türden gericiliğe karşı halklarımızın demokratik ve özgür geleceğini kazanmayı hedefler. Sistemle bütünleşen faşist AKP'nin toplumsal dayanakları ile birlikte halkın devrimci gücüyle yıkılmasını zorunlu görür. 

AKP hükümeti, sadece toplumu değil doğayı da imha etmektedir. Kadına ve gençliğe düşmandır. İşçi sınıfı ve tüm emekçiler üzerinde sömürüyü ağırlaştırıp, kölelik koşullarını dayatmaktadır. Tüm halk kesimleri üzerinde baskıcı ve katliamcıdır. HBDH, AKP hükümeti ve TC faşist devletinin saldırısı altındaki tüm güçleri örgütlemeyi ve birleştirip mücadeleye seferber etmeyi esas alır. 

HBDH, ekolojik ve kadın özgürlükçü toplum için, işçi sınıfı ve emekçilerin hak ve özgürlüklerinin elde edilmesi için, Türkiye’de halk iktidarını ve Kürdistan’da demokratik özerk yönetimleri kurarak halklarımızın özgür geleceğinin kazanılması için mücadele eder.

HBDH, faşizm ve gericilikten zarar gören, yoksulluk ve yokluktan bunalan herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların birliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırır. 

Yoksulluk ve yokluğu işsizlik ve cehaleti engelleyecek ortadan kaldıracak hiç bir düzen gücü ve kurumu yoktur. Bu gidişi yalnız ve yalnızca halkların devrimci savaşımı ve direnişi önleyebilir. Bugün her zamandan daha fazla halklarımız örgütlenip, silahlanarak cihatçı faşist AKP çetesini dayanakları ile birlikte yerle bir etme göreviyle karşı karşıyadır.

Her günü katliam, her yanı katliam, ölülerine bile ağlayacak zamanı bulamayan bir ülkede yaşıyoruz. 

Kürtlere, Alevilere, Kadınlara, gençlere, işçilere, emekçilere, özgürlüğe düşman devletin yaptığı en iyi şey katletmek, yoksulluk ve yokluk içinde halkları köleleştirmektir. Devletin en iyi bildiği şeydir, en iyi yaptığı şeydir, korku ve tehdit savurmak. En iyi yaptığı şeydir kan dökmek. Adı katliam ve soykırımlarla dolu olan bir ülkede tarihi emekçi halkların kanlarıyla yazılı bir devletin en iyi yaptığı şey, mazlum kanı dökmektir. 

Faşizm halkın canını alarak, acılarını büyüterek halkın ve öncülerinin biat edeceklerini sanıyorsa fena halde yanılıyor. Bu toprakların geçmişi ve her günü göstermektedir ki her katliam daha büyük direnişleri büyüterek, özgürlüğün yolundan yürüyor. Gerçek olan özgürlüktür. Gerçek olan halktır. Asla boyun eğmeyecek olan Kürdistan’dır. 

Gerçek olan zalimlere zalim, mazlumlara mazlum demesini bilen, zalimlerin önünde diz çökmeyen, boyun eğmeyen, halkımızın özgürlük savaşımıdır. 

Önümüzde çetin ama şanlı mücadele günleri var. Herkesi HBDH içinde faşizme ve her türden gericiliğe karşı savaşmaya ve bu mücadele de birlikte yürümeye çağırıyoruz.”

https://www.youtube.com/watch?v=duwJxMZsWEo

45032

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Sayfalar