Pazartesi Mayıs 20, 2024

TKP-ML TMLGB MK: TİKKO 1. Konferansı, Halk Savaşı’nı Yükseltme Çağrısıdır

Halk gençliğinin komünist örgütü olarak ordumuz TİKKO’nun gerçekleştirmiş olduğu 1. Askeri Konferansı gençliğin militan coşkunluğuyla selamlıyor, Halk Savaşı’nı yükseltmek için bütün sorumluluklarımızın üzerine korkusuzca gideceğimizin sözünü yineliyoruz.

Halk ordusu TİKKO’nun gerçekleştirmiş olduğu askeri konferans, TKP-ML’nin Halk Savaşı’nı yükseltmesi noktasında şehitlerimize, binlerce yoldaşımızın eşsiz emeğiyle yaratılan değerlere ve yarım asırlık mirasa layık bir savaş örgütü olma noktasında önemli bir eksikliği ortadan kaldırmıştır. Partimiz TKP-ML kurulduğu andan itibaren savaşa kilitlenmiş, Halk Savaşı geliştirilmeksizin kalıcı hiçbir zaferin elde edilemeyeceğinin bilinciyle hareket etmiştir. Nitekim onlarca yılın savaş deneyim ve tecrübesi, yüzlerce yoldaşımızın kanı pahasına Partimizin hanesine yazılmıştır. Fakat, şehit yoldaşlarımızın kanlarıyla süzülen bu deneyim ve tecrübe, net bir askeri politikaya, Partimizin bütününe sirayet eden örgütsel bir şekle-bütünlüğe dönüştürülememiştir.

Partimizin 50’inci savaş yılında, gerçekleştirilmiş olan TİKKO 1. Askeri Konferansı, Partimizin yarım asırdır, Filistin’den Lübnan’a, Karadeniz’den Rojava’ya, T. Kürdistanı dağlarından şehirlere birçok noktadaki savaş birikimini askeri çizgimizde nitel bir sıçramaya dönüştürebilmek için atılan en önemli adımlardan biridir. Halk Savaşı stratejimizin başarıya ulaşması; Partimizin savaşa dair hatalı görüşlerden arındırılması, askeri çizgimizin netleştirilmesi ve bütün örgütlülüklerimiz tarafından bu çizginin hayata geçirilmesiyle mümkündür. Ordumuzun gerçekleştirmiş olduğu 1. Konferans bu görevleri yerine getirebilmemiz için Parti siyasetimizi şüphesiz berraklaştıracaktır.

1. Askeri Konferansımız, Halk Savaşı’nın yükseltilmesi noktasında -halk gençliğinin savaştaki özgün rolü itibariyle başta Komsomol olmak üzere- Parti bütünümüze önemli görevler yüklemektedir. 1. Askeri Konferans’ımız, birçok tartışmamızın sonucudur fakat aynı zamanda eyleme geçişimizin de yeni bir başlangıcıdır. Marksist-Leninist-Maoist görüş, bir çalışmanın başarı veya başarısızlığını kağıda yazılanlar üzerinden değil eylemle, pratikle ve en önemlisi de halkın geliştirilen politikalara verdiği yanıtla ölçer. Bu açıdan konferansımızın başarısı da esas olarak konferansımız sonucunda açığa çıkanları doğru bir şekilde hayata geçirebilmemiz ve en nihayetinde halkın savaş içerisinde örgütlenmesini sağlayabilmemiz tarafından tayin edilecektir. Bu da Partimizin bütün örgütlülüklerinin sorumluluğundadır.

Askeri konferansımızın TMLGB açısından yüklediği sorumluluğun somutlandığı yer, savaşa göre şekillenmek meselesinde kendini göstermektedir. Askeri Konferansımız savaşa göre şekillenme meselesine bugün açısından savaşın içerisinde aktif rol alan “bilinçli insan” kavramıyla yoğunlaşmaktadır. TMLGB kadroları açısından “bilinçli insan” demek, savaşın bizden nasıl bir örgüt ve kişilik şekillenişi istediğinin bilincinde olmak demektir. Bu bilinç ise eksikliklerin üzerine korkusuzca gitmek demek, savaş gücümüzün bugünkü ve gelecekteki hamlelerine bu hamlelerin başarısı için yanıt olmak demek ve bu hamlelerin içerisinde yer almak demektir. Savaşın bugünkü ve yarınki istediği neyse onu merkeze alarak örgütlenmek demektir. Gençlik örgütümüz, bugüne kadar bu görevini yerine ikirciksiz getirmiştir ve Partimizin 1. Kongresi sonrası gerçekleştirilen 1. Askeri Konferans’ın ardından daha doğru ve daha eksiksiz bir şekilde yerine getirecektir.

Halk gençliği açısından 1. Askeri Konferans’ımız, sömürüsüz bir toplum yaratana kadar savaşın, direnişin, mücadelenin içerisinde aktif ve halkın tarafında yer almaya çağrıdır. Biz istesek de istemesek de halk gençliği istese de istemese de gençlik, halka karşı yürütülen savaşın içerisindedir! Enes Kara bu savaşın içerisinde kendi yaşamına son verdi, Abdulgaffar Dayan faşist devletin katliam politikaları sonucu katledildi, mülteci gençler ırkçı politikaların sonucunu canlarıyla ödüyor.

Faşist devlet, bir avuç asalağın hakimiyeti sürsün diye halk gençliğine karşı var gücüyle bir savaş sürdürüyor. Bu nedenle halk gençliği zaten var olan bu savaşın içerisinde kendi özgürlüğü için edilgenlik durumuna son vermeli ve haklı savaşımızın bir parçası olmalıdır. TİKKO, savaşın bütün katılımcıları için, halk gençliği için, Halk Savaşı’nda aktif rol alabilmek için savaşın yolunu düzlemektedir. Bize düşen ise bu çağrıya, devrim mücadelesine yakışır bir şekilde yanıt olabilmektir.

Ordumuzun 1. Konferansı, mevcut sistemin dayattıklarına, yoksulluğa, geleceksizliğe, birey merkezli ve bencil gençlik yaratma politikalarının karşısında kendi istek ve taleplerimiz için, halk için mücadele etme zorunluluğuna ilişkin bir mesajdır.

Askeri Konferans’ımızın, en net mesajlarından biri de ataerki ve heteroseksizmi askeri politikalarımızın ve savaş gücümüzün hedefine alması noktasında olmuştur. Bilinmektedir ki askeri-ordu örgütlenmelerinde izlenilen-geliştirilen kadın ve lubunya politikaları olması gereken noktada değildir. Sistem tarafından en çok sömürülen ve sömürücü sistemin kendini kadın ve lubunyaları birkaç kere daha ezmesiyle var ettiğinin biliniyor olmasına rağmen istenilen düzeyde değildir… Bu açıdan TİKKO 1. Konferansı kadınların kadınlara yönelik her türlü saldırıya karşı, lubunyaların lubunyalara dönük her türlü saldırıya karşı silahlanmasının, komutanlaşmasının, ordulaşmasının önünü daha fazla açmıştır. Bu yönü vesileyle Konferansı yeniden kutlarız.

Tüm bu yönleri itibariyle TİKKO 1. Askeri Konferansı, içerisinde örgütlendiği öznel ve nesnel dönem itibariyle, dokunduğu ve temas ettiği konuları itibariyle halkın her kesiminin, devrimden çıkarı olan herkesin kurtuluşu için daha fazla sahipleneceği bir askeri konferans olmuştur. Bu da bize her zamankinden daha fazla güç vermektedir, bizi her zamankinden daha fazla zafere kilitlemektedir, tarihsel rolümüzü yerine getirmek zorunda olduğumuzu her zamankinden daha fazla bilincimize kazımaktadır.

TMLGB olarak TİKKO 1. Askeri Konferansımızı selamlar ve kutlarken yeniden belirtmek isteriz ki, 50’inci yılımızda, yüzlerce şehidimizin inancı önünde yineleriz ki Demokratik Halk Devrimi için savaşmak bizden daha fazla adanma, daha fazla bilinç, doğruları büyütürken eksikliklerin üzerine daha korkusuzca gitmeyi istemektedir.

Komsomol olarak savaşın bizden istediklerine, 1. Askeri Konferansımızın somut görevlerine yanıt olunacaktır.

Şan Olsun TİKKO Konferansımıza!

Yol Göstericimiz, İlham ve Güç Kaynağımızdır Partimiz!

Yaşasın Partimiz TKP-ML, TİKKO, KKB ve TMLGB!

TKP-ML TMLGB MK

2 Şubat 2022

3138

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Sayfalar