Çarşamba Mayıs 15, 2024

TKP/ML Örgütlenme Komitesi “Güzel Şahin ve Serdar Can yoldaşlarımız devrim mücadelemizin her anında hep bizimle olacak!”

Devrim emektarlarından ve Kaypakkaya geleneğinden Serdar Can ve ardından PŞTA’lı Güzel Şahin’in (Güzel Ana) ölümsüzleşmesi üzerine bir açıklama yayınlayan TKP/ML Örgütlenme Komitesi “Analarımıza layık olmak, mücadelemizi devrimle taçlandırmak, onların karşılarına Demokratik Halk İktidarını kurmuş olarak çıkmak için bir kez daha yemin ediyor, anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz” dedi.

Elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklamayı haber değeri taşıdığı için olduğu gibi yayınlıyoruz.

Güzel Şahin ve Serdar Can yoldaşlarımız devrim mücadelemizin her anında hep bizimle olacak!

“Saraylar saltanatlar çöker

kan susar bir gün

zulüm biter.

menekşeler de açılır üstümüzde

leylaklar da güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler...”

Adnan Yücel

Yüzü yarına dönük ve yarın için direnenlerimizden Güzel’lerimizi, Serdar’larımızı uğurladığımız şu günlerde onlara vereceğimiz söz, elbette egemenlerin saraylarını, saltanatlarını başlarına yıkmak olacaktır.

17 Eylül’ü 18 Eylül’e bağlayan gece geçirdiği kalp krizi sonucu ölümsüzleşen Serdar Can, Türkiye Kürdistanı’nda parti ve ordumuzun yönelimini hayata ilk geçirenlerden ve Siverek’in, Amed’in dağlarının ilk TİKKO gerillalarındandı. Haydar Aslan ve İhsan Paçacı yoldaşlarımızın şehit düştüğü çatışmada mermisi tükeninceye dek çatışmasını sürdürür ve mermisi tükenince de silahını parçalayarak düşmana tek bir iğnesini bile teslim etmez!

Hayata dair sorgulayıcı bakışın ışığından giden Serdar Can yoldaş, ilk önce bir Hay (Ermeni) evladı olduğunu anlar, sonra da bunun öfkesi ve bilincini Kaypakkaya öğretisi ile bütünleştirir. Bir Hay evladı ve hele de Kaypakkaya öğretisiyle örgütlenmiş Ermeni bir devrimci olmanın karşılığını Amed Zindanı işkencehanesinde öder!

O tarihten bu yana emeğiyle, yarattığı değerlerle, hatalarıyla, kahkahaları ve öfkesiyle yani bir bütün insan oluşuyla ama olmazsa olmaz devrime olan inancıyla partimizden hiçbir vakit umudunu kesmedi, emeğini esirgemedi! O hep, güllü G1’i ile Amed ve Siverek dağlarında dolaşan Amed’in şen çocuğunun ruhu, öfkesi, heyecanı oldu!

14 Ağustos 2017’de ölümsüzleşen komutanlarımızdan Nubar Ozanyan için söylediği “Komutan cephede komutandır” sözleri ve buna olan inancıyla sonsuzluğa uğurladığımız yarın için direnenler kervanına katıldı.

“Kızları, oğulları var gelecekte”, onları unutturmayacak!

Sadece çocuklarının değil, sadece Partizanların da değil, on yıllardır tüm devrimcilerin vefakar anası, Güzel Anamızı/Yoldaşımızı 20 Eylül 2017 günü kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Serdar Can yoldaşımızın cenazesinin ardından geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatında ilk ve son kez mücadeleyi kaybeden Güzel Ana, mücadelemizin ve devrim hedefimizin en değerli yoldaşlarından biri olarak unutulmayacaktır!

Yoksulluğun ve acının Dersim topraklarından İstanbul’a sürüklediği on binlerce insandan biri olan Güzel Şahin, tüm çocuklarının devrimcileşmesinde dürüst kişiliğiyle, baş eğmeyen yapısıyla, haksızlıklara olan öfkesiyle öncülük etmiş, onlar devrimcileştikçe de hapishane kapılarından meydanlara, şehitlerimizin cenazelerinden nerede bir zulüm varsa ona karşı yapılan eylemlere uzanan yolda yoldaşları, yoldaşımız olmuştur.

O yıllardan bu yana başta hapishaneler olmak üzere halka yönelik baskıya, sömürüye, haksızlıklara vs. karşı yapılan eylemlerin fotoğraflarına bir bakın! Birçoğunda Güzel anamızın güzel yüzünü göreceksiniz! Gerillada, sokak-ev infazlarında katledilen yoldaşlarımızın cenazelerinden görüntülere bakın! Hemen hepsinde Güzel anamızı yoldaşlarımızın tabutlarını sırtlarken göreceksiniz! O, Partimizin ve tüm devrimcilerin anası olarak, bu mücadele içerisinde bedel ödeyen kim varsa yanındaydı. Toprağa verdiği yüzlerce evladının-yoldaşının acısını yüzündeki çizgilere işleyen Güzel Ana, evlatları kaybedilen, çiçek koyacakları bir mezarı bile olmayan anaların da yanında, her hafta Cumartesi günü Galatasaray’da nöbetteydi.

Ancak Güzel Şahin, bizim için sadece ana değildi. O, Kaypakkaya geleneğine gönül vermiş, onun görüşlerini her yerde, doğrudan devletin karşısında da savunmuş; Partimizin yanlışlarına karşı hiç çekinmeksizin eleştirmiş, doğrularını sahiplenmiş-yüceltmiş değerli bir yoldaşımızdı. Nerede bir yanlış gördüyse, tam karşısında yer almış, Partimizin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutmuş bir yoldaşımızdı Güzel Ana.

Şimdi nasıl Galatasaray Meydanı bir kişi eksik olacaksa, nasıl devrime kadar ödeyeceğimiz bedellerde şehit düşenlerimizin cenazelerinde bir omuz eksik olacaksa, nasıl eylemlerde herkesin gözü onu arayacaksa, Partimiz TKP/ML de artık bir eksik devam edecektir mücadelesine.

Türk, Kürt, Ermeni, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımız, devrim mücadelesine böylesi yiğit ve mücadeleci bir kadın, bir ana kazandırdığı için ne kadar gurur duysa azdır. TKP/ML olarak böylesi Güzel bir anamız olduğu için ne kadar gurur duysak azdır. Analarımıza layık olmak, mücadelemizi devrimle taçlandırmak, onların karşılarına Demokratik Halk İktidarını kurmuş olarak çıkmak için bir kez daha yemin ediyor, anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz.

Serdar Can ölümsüzdür!

Güzel Şahin yoldaş ölümsüzdür!

Şehitlerimiz toprakta tohum, hasadımız devrim olacak!

TKP/ML Örgütlenme Komitesi

20 Eylül 2017  

42862

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Mercan dağları; Bel vermiş munzura

Dersim Mercanlar beldesi şahverdi vadisinde üç genç komünist gerillanın faşizm tarafından  katledilişini duyduğumda yüreğimde kan akarcasına bir acı belirdi. Neden ölümler hep bizlere düşer,neden bizler hep öldürülürüz,katlediliriz,yerimizden -yurdumuzdan sürülürüz. Daha geçen hafta üç PKK gerillası aynı yöntemle bombardımanla, alçakca katledildi,İstanbulda Dilek kızımız sorgusuz sualsiz  infaz edildi.Ovacık Mercan vadisinde üç komünist gerilla Cengiz İçli,Özgüç Yalcın,Hakan Çakır saatler süren çatışma ve bombardıman sonucu alçakça katledildiler.

“Şahverdi şehitlerinin safları parti, çağrıları savaş, sevdaları devrimdir!”

İnsanlık tarihinin devrimlerle sarsıldığı ve anıldığı ekim ayında, üç yoldaşımızı daha ölümsüzler katına uğurladık. Bir kez daha sınıf mücadelesinin en acımasız gerçeğiyle ve yoldaşlarımızın kaybının acısıyla yüzleştik. Bir kez daha intikam yeminlerimizi, sınıf kinimizi ve devrim inancımızı tazeledik. Bir kez daha ölümsüzleşen yoldaşların devrimci yaşamlarının yüceliği karşısında ölüm çaresizleşti.

“Fuhuş ülkesi almanya’nın özgür cennetine hoş geldiniz

”(Prostitutionsland Deutschland Willkommen im Paradies für Freier)[1]

 

Ovacık Şehitleri Anma Çağrısı

Şehitlerimiz simgeleşen direniş ve zafer sözümüzdür!

Dersim’in Ovacık (Pulur) ilçesinde 21 Ekim gecesi faşist TC devleti güçlerinin halkımızı teslim almaya yönelik başlattığı operasyonda 3 TKP/ML TİKKO gerillası şehit düştü. Ovacık ilçesi Şahverdi Köyü yakınlarında çıkan çatışmada yoldaşlarımız son sözlerini direnerek söyledi ve toprakta tohum oldular. Halkımızın direniş mevzilerinin ön saflarında mücadeleyi yükselten; Cengiz İçli (Ünal), Hakan Çakır (Yurdal) ve Özgüç Yalçın (Sefkan) isimli TİKKO gerillaları şehit düştü.

Diz çökmeyenlerin direnişini selamlıyoruz! Halk savaşçıları ölümsüzdür!

21 Ekim’i 22 Ekim’e bağlayan gece Dersim’in Pulur (Ovacık) ilçesine bağlı Mercan Vadisi’ndeki Sahverdi Köyü’nde TC ordusu ile TKP/ML TİKKO’ya bağlı gerillalar arasında saatlerce süren çatışmanın ardından 3 halk savaşçısı şehit düştü. Cengiz İçli (Ünal), Özgüç Yalçın (Sefkan), Hakan Çakır (Yurdal), komünist önder İbrahim Kaypakkaya’dan aldıkları “ser verip sır vermeme” geleneğinin sürdürücüsü olarak son nefeslerine kadar düşmanın saldırılarına göğüs germiş ve direnmişlerdir.

YDG: Halk Savaşçıları Ölümsüzdür! Mücadeleniz, Mücadelemizdir!

Dersim Ovacık’ta (Pulur) 21 Ekim’i 22 Ekim’e bağlayan gece faşist TC devletinin sürdürdüğü operasyonlarda çıkan çatışmada üç TİKKO gerillası toprağa düştü. Ovacık Şahverdi köyü çevresinde saat 23.00 sıralarında başlatılan hava destekli operasyonda, yaşamını halkının bağımsızlığı ve özgürlüğüne adamış Cengiz İçli (Ünal), Hakan Çakır (Yurdal), Özgüç Yalçın (Sefkan) isimli üç halk savaşçısı şehit düştü.

TC devleti, Receb’i ve Davut’u “Katliamlara alışın” diyor! /Engin Gören

“Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi dahi var. Takip ediyorsunuz ama bu eylemi gerçekleştirme noktasına kadar bir şey yap”amayız. (12 Ekim 2015 Başbakan ın konuşmasında) diyor.

Derlenin Toparlanın Yoldaslar, Bu Kavga en sonuncu Kavgamızdır!

Faşist diktatörlüğün  Ankara'da patlattığı bomba Türkiye halklarını öldürdü. Orada öldürülen hepimizdik, Faşist Türk devleti kuruluşundan ( ittahat -tarakkiden)günümüze sosyalistler,Ermeniler,Kürtler,Rumlar,Aleviler, Ezidiler yani,Türkiye halkları katledildi . Soykırımdan geçirildi. Taksim'de Maraş'ta,Çorum'da,Sivas'ta,Roboski'de,Diyarbakır'da, Suruç'ta,Ankara'da geçmişten günümüze seri ve toplu katliamları devam ettiriyorsunuz. Ermeni ve Rumların toplu katliamları yetmedi, Ağrı'da, Zilan'da,Koçgiri'de ,Diyarbakır'da, Dersim'de katliamlar yaptınız.

Ankara barış yürüyüşü kana bulandı!

Վայրագություններւմեղավորըթուրքւայւհանրապետություննէ !

Katliamın sorumlusu TC devletidir!

Ankara barış yürüyüşü kana bulandı!

Անկարայւխաղաղցույցըվերածվեցարյունահեղության !

100'e yakın kişinin öldüğü, 500'e yakın kişinin ağır yaralandığı, Ankara katliamı, 1 Mayıs'lardan, Roboski'den... Sonra işlenen en büyük katliam ve kara gün olarak şimdiden işçi sınıfının mücadele tarihine geçti.

BİZİ HER GÜN ÖLDÜREN KAPİTALİST SİSTEMDEN KURTULMALIYIZ

“... Sermaye (dünyaya) tepeden tırnağa her gözeneğinden kan ve pislik damlayarak geliyor” Marx

TKP/ML : ANKARA KATLİAMI DEVRİMİ ÖRGÜTLEME GEREKÇEMİZDİR !

10 Ekim 2015, faşist devletin suçlarla dolu siciline eklediği yeni tarihsel bir gündür. Emek Platformu’nun “Barış ve Demokrasi” mitingine yapılan bombalı saldırıda 128 devrimci, demokrat, ilerici emekçi katledilirken yüzlercesi yaralandı. Bu vahşi saldırı Türkiye tarihinin en kanlı toplu kıyımı olarakta tarihteki yerini aldı.

Saldırıda gözler İŞİD’e çevrilse de, gerçek bambaşkadır. Bu katliamı örgütleyen, yol gösteren Faşist diktatörlüktür. Türk hakim sınıfları ve onun bugünkü temsilcisi AKP bu saldırının sorumlusudur. Bundan kimsenin şüphesi yoktur.

Sayfalar