Cumartesi Mayıs 4, 2024

TMLGB'den 24 Nisan açıklaması!

"Tükenmeyen Gücümüz Partimizdir Öncümüz!

Türk, Kürt ulusları ve azınlık milliyetlerden, çeşitli mezhep ve inançlardan; ezilen cins ve kimliklerden işçi sınıfının, emekçi yığınların, köylülerin, halk gençliğinin; karanlığa mahkum edilmek istenen ve aşağılan, yok sayılan, hor görülen yığınların kızıl sancağı partimiz 42 yaşında.

Tüm ezilen sınıf ve katmanları kendisiyle birlikte kurtuluşa, altınçağa taşıyacak olan proletaryanın, bilimsel ideolojisini rehber edinen partimiz; yolundan şaşmadan, yılmadan, yorulmadan; direnişi büyütmeye, mücadeleyi sürdürmeye ve savaş siperlerinde dövüşmeye devam etmektedir.

Sınıf mücadelesinin kızgın ateşinde, türlü olanaksızlar içinde İbrahim Kaypakkaya'nın komünist önderliğinde, 1972 yılının 24 Nisan'ında, bir avuç kadronun elinde tarih sahnesine çıkan partimiz, kurulduğu günden bu yana düşmanın nice kuşatma, saldırı ve operasyonlarının hedefi olmuş; aldığı sayısız darbeye karşın her defasında yeniden ayağa doğrulmasını bilmiş; hatalarından öğrenerek, gelişerek, olgunlaşarak sınıf mücadelesinde açtığı yoldan sebatla ilerleyerek bugünlere gelmiştir.

Kaypakkaya yoldaşın komünist önderliğinde; her türden revizyonist, reformist düşünce ve akımla, parlamenterist hayallerle, darbeci ve fokocu ideolojiyle, Kemalizm’le ve onunla zehirlenmiş devrimci görünümlü sosyal şovenizmle arasına kalın çizgiler çekerek 50 yıllık suskunluğu bozmuştur.

Partimizin ideolojik temelleri, Kaypakkaya yoldaşın, sosyal pratiğin öğreticiliğinde her adımda kendini, dünyayı sorgulayan bilimsel kuşkuculuğunun bir ürünü olarak büyük bir hesaplaşma bunu takip eden köklü bir kopuşla atılmıştır.

Böylece buz kırılmış; işçi sınıfı ve emekçiler, başta Kürt ulusu olmak üzere ezilen milliyetler, Aleviler ve diğer ezilen inançlardan yığınlar, emekçi kadınlar ve LGBTİ'lerle coşkunca akan kurtuluş davasına, toplumu ileri taşıyan tarihsel devinime komünist bir güzergah, yeni bir yol açmıştır.

Sınıflar arasındaki hesaplaşma tam 42 yıldır bu arenada da sürmekte, hızını, çapını ve etkisini artırarak olanca gücüyle akmaktadır.

Biz Kazanacağız!

Gezi İsyanıyla birlikte sokağa dökülen yığınların sorgulayan, sorgulatan, yaratıcı gücü egemenler için kabus olmuştur. Gezi İsyanı, komprador burjuvazi ve toprak ağalarının sözcüsü AKP hükümetini sarsmış, karizmasını çizmiştir.

Kitleler, Gezi İsyanıyla kendi gücünü görmüş, kudretinin farkına varmıştır. İsyanın dinamik, militan bir gücü olan partimiz, kitle hareketini incelemekte, hata ve eksiklerine vurmakta, yığınlarla daha sıkı bağlar kurmasının önündeki zaaflarına daha güçlü bir şekilde yönelmektedir.

Partimiz ve onun komünist önderliğinde hareket eden Komsomolumuz tıpkı Kaypakkaya yoldaşın yaptığı gibi kitle hareketini inceleyerek, ondan öğrenerek, bir parçası olarak, onunla bağlarını güçlendirmenin ve demokratik halk devrimi mücadelesini büyütmenin gayretini vermektedir.

Dağların doruklarından tarlalara, amfilerden fabrikalara ve gecekondu semtlerinin yoksul sokaklarına, partimiz halkımızla bağımsız, özgür ve demokratik bir ülke için mücadeleyi ilmek ilmek örmektedir.

Bu mücadele daha da büyüyecektir. Yerel seçimlerden “galip” çıkan AKP hükümetinin önüne koyduğu hedefler, Gezi İsyanıyla kırılan fay hattına kesintisiz bir şekilde büyük bir öfke ve tepkiyle harmanlanmış bir enerjiyi akıtmaktadır. Zafer naraları yeri göğü inletirken, MİT'te yaptıkları değişikler, devreye soktukları önlemler büyük bir korkunun ürünü olmalıdır.

Toplumsal muhalefet çok açık ki yeni çatışma ve direnişlere, hesaplaşmalara gebedir. Komsomolumuz, bulunduğu her alanda gücü oranında bu kavganın bir parçası olma iddiasındadır. Partimizin, direniş, mücadele ve savaşla büyük bedeller pahasına yarattığı kültür bize bunu emretmektedir.

İsmail Oral'dan Mehmet Demirdağ'a; Mesut Deniz'den Muharrem Horuz'a; Aşkın Günel'den, Çiğdem Yılmaz ve Fatma Acar'a, partimiz saflarında, savaş siperlerinde güneşe uğurladığımız Komsomolcuların bize devrettiği miras budur!

And olsun ki direnişi büyütecek, zaferi kazanacak, şehitlerimizin ideallerini gerçek kılacağız! Şan olsun partimiz TKP/ML'nin 42. savaş yılına.

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Şan Olsun Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu TİKKO, Gençlik Örgütümüz TMLGB'ye!

Tükenmeyen Gücümüz, Partimizdir Öncümüz!

TKP/ML TMLGB MK

Nisan 2014"

94537

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar