Cuma Mayıs 31, 2024

Türkiye'nin Well Strit Şehrini İşgal Et‏‏ / Ergün Aslan

Bir devrimciyi diğer görüşlerdeki insanlardan daha  insancıl kılan istisnalar kaydeyi bozmaz demesi değildir.

İstisnalar için gerekirse kendi kurduğunu da yıkıp yeniden yapmasıdır.

Bir rüyaydı bitti.

Türkiye'nin Well Strit Şehrindeki ABD halkı için Well Strit Şehrini işgal ruhunun yarattığı fakiriyle, zenginiyle... yan yana yürüyebileceğinin gerçekliği.

Bir rüyaydı bitti. 

Taşlarda yeniden yerine oturmaya başladı.

 

Yeniden Türkiye' nin Well Strit halkı patronlara, zenginlere...,  politik karar almayı ( ..... )  mecliste üstlere havele eden ( lere ) dayatmalara..., memleket için yerinde yönetimler ( ve yahutta  esas  köylü olması ) önemlidir  derken  parti içi yerel yönetimleri (ve yahutta  esası  )  hiçe sayan davranışlara  karşı ( ........ ) homurdanmaya  başladı. 

Yinede; 

 

Biz a politik proletarya köylüler en iyi teorinin  gıptayla bakılan, sürekli de alışkanlık haline getirdiğimiz  mücadelemiz ( -i ortaya çıkaran yaşantımızın ) içerisindeki  insanlarda çıkacağına inanmamıza rağmen  rüzgarımızın   nostaljisine kapılanlardan olmayarak o dönemi ve devrimci talillerini tartışmamız gerekirse ... 

Hani hatırlarsınız şu Türkiye'nin Well Strit'in şehrinde İşçi sınıfının Well Strit şehrini işgal et olayları yaşanmıştı.

Bu olaylardan sonra gördük ki öğretlemişler gibi tüm ABD' li devrimciler ABD' de artık her şey eskisi gibi olmayacak, a politik ABD halkı artık zulüm edenlere karşı susmayacak söylemlerine bürünmüş.

 

Peki gerçekten ABD' li devrimci yoldaşların yaptığı bu taliller doğru mu ?

Gelin bunun doğruluğunu derin teorik tartışmalara girmeye gerek görmeden dünya proletarya köylüsünün yaşadıkları tecrübeler içerisinde arayalım.

Ve bunu yaparken de çok uzağa gitmeye gerek görmeden şu ABD' nin İstanbul eyaletindeki Taksim Gezi Parkı olaylarına bakalım. Ardında da  Türkiye'nin ABD' li devrimcileri  (bu iş  türk işi, çin işi dercesine yaşarken bir tek savaş ilan etmediklerine  öldükten sonra kıymete bindirmeleri  gibi )  yayınlarında görmedikleri tamı tamına 90, evet yanlış duymadınız tamı tamına 90' nı, geçmiş tüm ülkelerde aynı dakikalarda bir ağızda bağırmış dünya proletarya köylüsünün demokratik istemli çığlığına bakalım. 

 

Ve ardında da bakalım ABD' deki devrimcilerde olduğu gibi oralardaki devrimcilerde taa..sınırları  aşan bu başkaldırışlar karşısında artık tüm dünya proletarya köylüsü içinde her şey eskisi gibi olmayacak diyerek uğrunda paneller, söyleşiler.... düzenlemişler mi?

Bakıyorum..Bakıyorum... ( http://burcaktv.blogspot.com.tr/p/link.html )

Yok. 

 

Sadece ABD' nin İstanbul eyaletine değil proletarya köylünün eylem otaya koyduğu 90 ülkeninde Troçkistlerine, Envercilerine, Maoistlerine, Anarşistlerine, lenistlerine......  bir  de  Sovyet tarzı sosyalizme inanmış Demokratik Halk Devrimi' ne inan insanlara bakmak istiyorum,  bakıyorum 

Yok.

 

ABD' deki gibi onlarda böyle şeyler yok.

Ne uğrunda paneller, söyleşiler...  düzenliyorlar ne de artık eskisi gibide her şey olmayacak söylemindeler. 

Eee.. öyleyse ne oldu da bu koca dünyada sadece Türkiye' de İşçi sınıfının  Well Strit Şehrini işgal olayları ardında ABD' li devrimciler böyle düşünüyorlar.

Elbetteki bunun tek bir cevabı var.

 

Ve bu cevapta ne :  17 - 18 yüzyılda başlayıp günümüze kadar süren  ( mülkiyetçi ) sosyo ekonomik yapının  Osmanlı ( mülkiyetsiz; sahip olunanın öldükten sonra devlete kaldığı ) sosyo - ekonomik yapısını bertaraf eden Avrupa sömürgeciliğinin sonucu olduğunu ne de Sömürgeciliğin sosyo – ekonomik yapısında doğan  sınıflarında  değişen üretim ilişklerine uygun olarakta artık yaşamın her alanı  (kolektifleri, siyaseti, talilleri, devrimin özelliğini.... )  kendi sınıflarının niteliğine uygun şekilde düzenleme mücadelesi verdiklerini  görmelerinden değildir.

 

Tam  tersine 

İbrahim Kaypakkaya nın  kapitalizmle bağı en az olan sınıf esastır talilini ister Mahirciler, ister Denizciler..., istersede İbrahim Kaypakkayacılar.... içselleştirememiş olmalarının  ortaya çıkardığı sorunları ( nı )  aşma çabalarına İşçi sınıfının Well Strit Şehri eylemleri  eşsiz bir fırsat verdiğinde  ABD' li devrimciler  Türkiye' nin Well Strit Şehrini işgal olaylarına daha sıkı sarıldılar.

 

 Türkiye' nin Well Strit Şehrini işgal olayları İşçi sınıfının eylemi olarak  orta çıkmasaydı.

  1. Türkiye' nin  ABD li devrimcileri toplumsal siyaestte belirgin olarak ortaya çıkan  sınıfların,azınlıkların... ( sömürgeciliğin etkisiyle ) yaşanılan sosyo -ekonomik yapının  ön plana çıkardığı davranışlar olduğu sonucuna ulaşmaları kaçınılmaz olarak karşılarına çıkacaktı.

 

  1. Uzun yılardır da ihtiyaç duydukları pozitif kadro ihtiyaçlarını da bu sosyo ekonomik yapının ön plana çıkardığı kesimlerde karşıladıklarını fark edeceklerdi.

 

3)Bu   kadrolarında  kozmopolitik yapısı göçmen işçilerle değişmemiş şehirlerde esas olması gereken yerel ( ücretli -ücretsiz ) köylülerle - yerel işçilerle  karşılaşınca da esas olabilmeyi fakir olmanın yeterli ve asli  kriterleri olması gerektiğini içeren yazılara, talillere girişmeyeceklerdi.

 

4) Giriştikleri  yazılarının, talillerinin doğruluğunu ispatlanmak uğruna da kapitalist üretim ilişkisi içerisindeki   yerel işçilerin , yerel ücretli köylülerin  miktarını işçi sınıfını artırma uğruna kullanmayacaklardı. 

5) Kullanmayla da  çeşitliği artan işçinin yürek sızlatan hallerini yanlışlıklarını inkar etme uğruna heba etmeyeceklerdi..

 

6) Asıl ve asıl gerçekte  Türkiye' nin Well Strit Şehrini işgal olayları İşçilerin eylemi olarak  orta çıkmasaydı ABD' li devrimciler aslında dillerine doladıkları ( sözlük anlamıyla  doğru olsa da lakin ki halkın algısında Bolşevik partiliği ifade eden ) ayaklanmacı,  ihtilalci  ifadelerin terk ettikleri  feodal toplumun örgütsüz baş kaldıramayacağını ispatlayan  Şehbetrettin, Köroğlu, Dadaloğlu....  destanlarının yerini aldıklarını  göreceklerdi. 

 

Bunları göremediklerinden   ( belkide gördüklerinden)  gördüklerine karşı  miktarınıda artırdıkları işçi sınıfının söylemlerine bürünerek şehirlerden köylere yakılacak ateşin  içsel, dışsal sorunları da  aştırabileceğini zannetmiş olmalılarki Türkiye'nin ABD li devrimcileri dünyanın hiç bir yerinde olmadığı kadar işçi sınıfının Well Strit Şehrini işgal et eylemine sarıldılar.

 

Lakinki devrimi birincil hale getirmiş hiç bir toplumda esas siyasi iktidar (lar) ı ele geçirmeden de durmaz. 

Durmayacakta.

Yerel kolektiflerde tüm iktidar kırlara. 

89899

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

19:59 Hızır

Sayfalar

Ergün Aslan

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

Sayfalar