Cumartesi Mayıs 4, 2024

Türküler yanmaz (İmera Fera Yeşilgöz)

Anne ve baba tarafından Sivas’lı, Alevi bir ailenin çocuğuyum. Küçüklüğümüzde ailemiz, eğer birileri Alevi olup olmadığımızı sorarsa gizlemememiz gerektiğini, fakat söz açılmadıkça da söylememizi öğütlerdi. Kardeşler olarak aramızda, Alevi olmak ne demek ve neden açıkça dile getirilemiyor anlam veremezdik. Gittiğimiz yerlerde nereli olduğumuz öğrenildikten sonra, “yananlardan mısınız, yoksa yakanlardan mı?” diye sorarlardı. Kimlik soy ismimiz Yanar’dır. Biz, her defasında soy ismimizden dolayı “yananlardanız” derdik. Dedemiz, Sivas’ın ileri gelenlerinden olduğundan dolayı tanıyor olduklarını sanıyorduk.

Yaşı itibariyle amca olarak hitap edebileceğim bir kimse okulumuzun spor salonunda temizlik görevlisi olarak çalışmaktaydı. Bir gün, kardeşimle oturduğumuz esnada bize nereli olduğumuzu ve tabi ardından da “yananlardan mısınız yoksa yakanlardan mı?” olduğumuzu sordu. Biz Sivas’lı olduğumuzu ve her zaman ki gibi soyadımızı esas alarak “yananlardan” olduğumuzu söyledik. Bu defa biz de amcaya nereli olduğunu sorduk. “Ben de yananlardanım. Ve hiçbir zaman yakanlardan olmadık” dedi. Cevabı ilgimizi çekmişti. Eve döndüğümüzde annemize bu durumu anlattık. Annem, o amcanın da Alevi olduğunu söyledi. Alevilerin tarih boyunca ateşlere atılarak yakıldığından, akıl almaz işkencelerden geçirildiğinden, zulümlere maruz bırakıldığından bahsetti. Annem anlattıkça damarlarımdan akan kanın soğuduğunu hissediyordum.

Aleviler, sancılı tarihlerinde varlıklarını koruyabilmek için pek çok yer ve biçimde direndiler. Sürgünlere, yangınlara katlandılar. Alevilere yönelik katliamların ve soykırımların sonu gelmedi. Aleviler gördükleri onca eziyete karşın, ışığını korumayı bilmiştir. Işığın serçeşmesi Pir Sultan Abdal (Pir Silvanus)’dır.

Pir Sultan Abdal, Anadolu topraklarında hiç bitmeyen ve sonu gelmeyecek sevdanın, binlerce yıldan bu yana süregelen bir mazlum direnişinin adıdır. İnandığı yol uğruna hiçbir yılgınlık göstermemiş olandır. Yolu için serinden vazgeçebilmenin sembolüdür. Gerçeğin uğruna başını, canını feda edendir.

Pir Sultan Abdal, Alevilerin; soykırımdan geçirildiği, mabetlerinin yerle bir edildiği bir zaman, bu ağır baskı döneminde, inancı yeni koşullara uyarlayarak kesintisiz ve ödünsüz devamını sağladı. Pir olarak anılıyordu. Sivas ilinin, Banaz köyünde, Yıldız Dağları’nın yamaçlarında toplumun liderliğini yaptı.

Pir Sultan Abdal, kültürünü müritlerine manzum olarak aktarması ile ünlendi. Onun dizeleri halkın arasında dilden dile, gönülden gönüle hızla yayıldı. Hakikatin nefesleri İstanbul’a kadar ulaştı.

İstanbul Sultanı kendisinden başka Şah’a bağlılığı kabul etmeyerek Hızır Paşa’ya verdiği bir ferman ile Pir’i ve müritlerini tutuklattı. Çok zulüm ettiler. Zulüm Pir’e kar etmedi, o yolundan hiç dönmedi.

Hızır Paşa Pir’e canını kurtarabilmesi için Şah’ın adını anmamayı şart koştuysa da, Pir’in sözleri Hızır Paşa’ya istediğini vermedi.

“Münafığın sözü ile Hakk’ın adını anmamak olur mu? Candan geçmek olur, Hakk’tan geçmek olmaz. Dünyadan geçmek olur, gül yüzlü Şah’tan ayrı düşmek olmaz. Benim yolum canımdan uludur. Serim veriririm, ikrarımdan dönmem” dedi ve bunu öylece deyişlerine döktü.

“Koyun beni Hakk aşkına yanayım

Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım

Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan”(1)

Pir Sultan Abdal’ın zulüm karşısında baş eğmeyen nefesleri kor ateş oldu.

Hızır Paşa emri verdi, Pir Sultan Abdal’ın karşısına müritlerini dizdi ve onlardan öldürülmek istemiyorlarsa kendi pirlerini taşa tutarak öldürmelerini istedi. Taşlamaya katılanların tamamı, taşları Pir’in sağına soluna savurmakla yetindi. Tam bu sıradan Anadolu halkının binlerce yıl boyunca belleğinden silemeyeceği bir ihanet yaşandı. Pir’in yakın alaka ve özenle yetiştirdiği, en güvendiği müridi, yakın dostu ve “yol oğlu” Ali Baba adında bir hain, ağır bir taşı Pir’in kafasına fırlatır. Pir’in dik başı kanlar için öne eğilir. Pir Sultan Abdal atılan taşlar ile oracıkta Hakk’a yürür. Hızır Paşa, halka korku salsın diyerek Pir’in bedenini darağacında sallandırır. Pir Sultan’ın haberi tez yayılır. Sivas’ın her yanından ağıtlar yükselir.

Pir Sultan Abdal’ın ardından müritleri de Pir’in taşlanarak öldürüldüğü yerde yakılarak katledilir. Bu, sonu gelmez yangınların ilkidir.

Tarih sahnesinde Aleviler, Bizanslılar tarafından sistemli bir soykırıma ve zorunlu göçlere tabii tutuldular. Aleviler giderek şiddetlenen ve dayanılmaz olan Bizans’ın katliam ve sürgün politikalarına sekizinci ve dokuzuncu yüzyıllarda Sivas/Divriği’de kendi devletlerini kurarak karşı koydular. Yüz elli yıl sürecinde yok edilmekten ve katledilmekten kurtuldular. Bir doğal felaket sonucu Divriği Kalesi’nin yıkılmasını fırsat bilen Bizans orduları karşısında, Aleviler tutunamadılar, yenildiler. Çok kayıp verdiler. Kurtulanlar daha doğuya, Bizanslıların ulaşamayacağı uzaklıklara ve yüksekliklere sığındılar. Tutsak edilenler tekrar Batı Anadolu ve Balkanlar’a sürgün edildiler.

“On birinci yüzyıldan başlayarak, Aleviler önce Selçuklularla, sonra Osmanlılarla Bizans’a, Ortodoks Kilisesi’ne ve haçlı zihniyetine karşı ittifak içinde oldular. Selçuklular ve Osmanlılar, Alevilerle iş birliği içinde hayal dahi edemedikleri imparatorluklara ve ülkelere sahip olurlarken, Aleviler bu ittifaklardan ihanete uğrayarak ayrıldılar.” Atlas Okyanusu’ndan Hazar Denizi’ne kadar uzanan coğrafyada Aleviler’in görmediği zulüm kalmadı.

Aradan geçen on üç yüzyılın ardından 1970’li yıllara gelindiğinde Pir Sultan Abdal’ın köylüleri bir araya gelerek Pirlerinin adına bir dernek kurdu. 1979’da yapımına başlanan Pir Sultan Abdal Anıtı 1980 yılının haziran ayında tamamlandı. Anıt yeri olarak ziyaret tepesinin Yıldız Dağı’na bakan yamacı seçilir. “Ziyaret Tepesi’nin yamaçlarında kayaların arasında yükselen Pir Sultan Abdal, iki eli ile başının üzerinde tuttuğu sazı ile adeta bin üç yüzyıl sonra yeniden zulme meydan okur gibidir.

12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbe ile Pir Sultan Abdal Derneği kapatıldı. 1988 yılında Ankara’da, Pir Sultan Abdal’ın adını taşıyan yeni bir dernek kuruldu. Birkaç yıl sonra Pir Sultan Abdal Derneği öncülüğünde Banaz Köyü’nde Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri gerçekleştirilmeye başlandı.

1 Temmuz 1993’de Sivas şehir merkezinde başlatılan Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri dördüncüsüdür ve büyük bir katılım olmuştur. Ülkenin en ünlü yazar, düşünür ve sanatçılarının yanı sıra pek çok kesimden aydın etkinliğe katılmıştır.

Dördüncü Pir Sultan Abdal’ı anma etkinliklerinin ilk gününde Sivas Kültür Merkezi’nin önüne yeni bir Pir Sultan Abdal anıtı dikildi. Etkinliğin ikinci gününde Aleviler bir kez daha ateşle sınandı.

Sivas ve çevre illerin gözü dönmüş canileri birleşerek etkinliğin ikinci gününü kana buladılar. O gün, Sivas dağlarından hiç eksilmeyen duman tüm insanlığın ciğerlerine doldu.

Saldırı cuma namazından sonra camiden çıkanların Sivas Hükümet Konağı’na yürümesi ile başlatıldı. Kültür merkezine gelindiğinde taşlarla, sopalarla Pir Sultan Abdal’ın anıtını yakmak istediler. Bin üç yüzyıllık kinleri bitmemiş, kana doymamışlardı. Pir Sultan’ın anıtı tüm heybetleriyle direnmekteydi. Canilerin başladığı işi, Sivas Belediye ekipleri tamamladı. İş makinesi ile anıtı yerinden sökerek, etkinliğe katılan aydınların, yazarların, düşünürlerin, ozanların kaldığı Madımak Oteli’nin önüne fırlattı. Pir Sultan Abdal anıtının gözlerini parçaladılar, kalbine bıçak sapladılarsa da canilerin öfkesi dinmek bilmiyordu. Yakmak istiyorlardı bir kez daha Pir Sultan Abdal’ı ve ona ait tüm değerleri. Anıtı tutuşturdular. Caniler yalnızca heykeli değil, Pir Sultan’ın yolunda yürüyenleri de tutuşturmak istiyorlardı. Madımak Oteli’nin içerisinde hakikate sevdalı yüzlerce yürekle ateşe verdiler. İnsanlığın külleri göğe ulaştı, rüzgâra karıştı, savruldu dağdan dağa. 35 can, 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde yakılarak katledildi.

2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı’nın sorumlusu devlettir. Katliamdan 4 ay önce, kimi grupların katliam hazırlıkları yaptığı emniyet müdürlüğüne rapor edilmiştir.

Çok Hızır Paşa’lar geldi, hepsi de Pir Sultan Abdal’ı küllerine varıncaya dek yok etmeye yeminliydiler. Pir Sultan Abdal çok darağaçları gördü, kor ateşlerde yakıldı. Yine de bitiremediler. “O ki Şah’ın sofrasında ab-ı hayat suyundan içmiştir. Hiç darağacından korkar mı? Ölümden telaş eder mi? Münkirlerin zulmünden yılar mı? Dinleyin ki o yiğit diller ile ne söylemiş. Dünya halinden korkmayanım:

               Yürü be Hızır Paşa

Senin de çarkın kırılır

Güvendiğin padişahın

O da bir gün devrilir”(3)

Pir Sultan’ı darağacına çekenler, 35 canı da aynı yerde ihrak-ı binnar ile katletmiştir. Sivas Katliamı, on üç asır önce Pir Sultan Abdal’ı taşlayarak, müritlerini ise ihrak-o binnar ile katletmenin bir tekrarıdır. Ateş, ilk kıvılcımını aldığı yerde yeniden parladı.

Ateş, hükmedebildiğini yok eder. Pir Sultan Abdal ise ateşe hükmetti. Pir Sultan Abdal, Anadolu topraklarında hiçbir ateşin yok edemediği hakikatin adı oldu. Bin yıllar geçti, Pir Sultan Abdal ruhunu yüreklerinde taşıyanlar Hızır Paşa’lara, zalimlere minnet etmediler. “Bu yeryüzünde onlar için ne cehennemler kuruldu, hiçbirini umursamadılar.”

Biz, Pir’e taş vuranlardan değiliz. Biz, Pir için ateşlere kendimizi bırakanlardanız. Bizim soyumuz, zalime baş eğmez. Pir Sultan Abdal gibi bir yiğide çıkar.

2 Temmuz 1993 Katliamı’nın yirmi sekizinci yıl dönümünde Madımak Oteli’nde semaha duran 35 canı saygıyla anıyorum.

Seyrani’nin dizelerinde söylediği gibi “yolcu ateşte yanmak ile yol yanmaz” Bilmezler mi ki TÜRKÜLER YANMAZ!. “Pir Sultan ölür, dirilir”

İmera Fera Yeşilgöz

Medya Savunma Alanları

2373

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar