Perşembe Mayıs 2, 2024

Umudu avuç avuç içirenlerin adıdır Beşler

Mazlum bir halkın isyanının çığlıklaştığı bu dağlarda sizden öncekilerin dikkat kesildiği, kulak kabarttığı tarif edilemez acılar yaşanmıştı. Öykülerindeki ölümle, işkence ve sürgünle hesaplaşmak geleceğe sarkmış, devlete duyulan öfkenin tazeliği yüreklerinin kapılarını, sofralarını sizden öncekilere ve sizlere açmıştı. Vartinik kıvılcımının aydınlattığı yüzler acılarını anlayanların yüzlerinde kendi çizgilerini görmüş, dertleşmiş, saf tutmuştu yanlarında. Dersim bağrına basmış, kucak açmıştı umudu avuç avuç içiren isyancılara.

 Sefagül, Nurşen, Derya, Fatma, Gülüzar da bu kadim toprakları, sarp dağların patikalarını adımlamaya, umudu avuç avuç taşımaya koyuldular. Yürüdükleri her patika, konakladıkları her nokta, uğradıkları her köy, mezra devrimin yüklediği büyük sorumluluk ve görevlerin izlerini taşıyor, kendilerinden öncekilerin nefesini soluyor, ayak izlerini görüyorlardı.

 Zırhlı orduların baskınlarına karşı çalışan silahların, haykırılan sloganların seslerini duyuyor, direnişe tanıklık ediyorlardı. Umudun avuç avuç içirilmesi kolay olmamıştı, kolay olmayacaktı. Tüm vahşiliğiyle halkın üzerine abanan gericiliğin defedilmesi daha nice bedelleri, büyük muharebeleri gerektiriyordu.

Beşler bu muharebeye mahir elleriyle tutuşmuş, akıllarını ve yüreklerini zafere kilitlemişti.

Kadınlar başta olmak üzere devrimden çıkarı bulunan bütün kesimlerin acılarıyla bilinçlenmiş, netleşmiş politik-askeri çizgiyi uygulamaya koyulmuşlardı. Önderleşen kadınların, komutanların kurmaylığında savaş büyüyor, yaygınlaşıyordu. Halk arasındaki çelişkiler büyük bir ustalıkla çözülüyor, okun sivri ucu düzene-sisteme çevriliyordu.

Büyük bir emek, çaba ve yaratıcılıkla kitlelerin kazanılması, savaşın öznesi ve destekçisi haline getirilmesi yönelimi Beşlerin uyguladığı savaş çizgisiyle hayat buluyor, örgütleniyordu. Üretimden koparılmış, işsizliğin kucağına itilmiş, topraksız ve yoksul köylüler yüreğini gerillaya açıyor, sıcak gülüşlerini, kurulan sofralarını esirgemiyordu. 

Beşler, yüklendikleri tarihsel rol ve misyonla faşist diktatörlüğün her türden var olma biçimi ve silahlanmış orduları karşısında ezilenlerin öfkesiyle safları tahkim edilmiş, savaş cephesini temsil ediyordu.

Kadınların silahlı isyanını, kavgaya daveti anlatıyordu yaşamlarının her anı. Yaşamlarıyla olduğu gibi ölümsüzleşmeleriyle de dosta düşmana güçlü bir mesajdı onlar. Şimdi adları kodlanmış, silahları kavranmış, boş bıraktıkları mevziler doldurulmuştur.

Halkımızın, yoldaşlarının, cefakâr ailelerinin omuzlarında zirvelerden aşağıya süzülen naaşlarıyla dağ doruklarında umudu çoğaltanları, sokak barikatlarında direnişi büyütenleri, isyana duranları selamlıyorlar.

 Kır çiçekleriyle taçlandırılmış mezarlarından taşınarak halkımızın ziyaretini karşılamaya hazırlanıyorlar.

Bizler büyük ve görkemli bir uğurlamaya hazırlanıyoruz.

Hazırız, hazırlanıyoruz daha büyük kavgalara… 

(Bir yoldaş)   

95226

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar