Pazar Mayıs 5, 2024

"Uyuşturucu Hazır Taslaklar" ve Devrimci Eğitim…

Yaşadığımız coğrafyanın sosyal, siyasal ve ekonomik çelişkileri ezilenlerin dünyasını dev bir bataklığa döndürürken, fabrikalarda işlenen, madenlerden sökülen ve günden güne biriken emekçi sınıfların ve ezilen ulusların mücadelesi, heybesinde önemli ve kritik bir sorunlar yığınını da barındırmaktadır.

Devrim dediğimiz o büyük alt üst oluş için gerekli objektif şartlar her geçen gün daha nitelikli anlamda açığa çıkmaktadır. Parçası olduğumuz coğrafya, ekonomik resesyona doğru gitmekte, işçi sınıfı ve emekçilerin ekonomik hayatı günden güne sefalete sürüklenmektedir. Ortadoğu tarihinin en kanlı alt üst oluşlarından birisine şahit olmakta ve cihatçı faşist çetelerin saldırıları karşısında bölge halklarının ulusal ve dinsel kimlik temelli yürüttükleri mücadeleler bölgede emperyalist hedeflerin çarkına çomak sokmaktadır.

Peki, tüm bu çelişkiler yığını içerisinde, çelişkiyi örgütlemek ve başka bir uzamda bir toplumsal dönüşümü üretmek adına yola çıkanların bu realite karşısındaki durumları ne denli hazırlıklıdır? Zira devrimci öznenin müdahalesi, nesnel duruma dair gelişimin kaderini temelden belirlemektedir. Bu sebepledir ki, devrimci öznelerin bahsettiğimiz somut olgu ile ne düzeyde ve hangi biçimlerde bağ kurduğu, kendisini emekçi sınıfların ihtiyaçlarına göre nasıl dizayn ettiği sorunu, esas itibari ile devrimde ne denli ısrarcı olduğu sorunudur.

Bu temelde TDH'ın karnesinin, neredeyse 50 yıllık mücadele geçmişinin nice değerli birikimine, ödenen onlarca bedele rağmen ete kemiğe bürünmüş bir devrim hareketine dönüşememesine şahitlik ettiğini en baştan belirtmek gerekmektedir.

Yazı özgülünde tartışmak istediğimiz başlık, tam da bu sorunlar yığınına ve bunların pratik görüngüleri olan kavrayışta dogmatizm ve pratik çalışmada düşülen bürokratizm hastalıklarının kaynaklarına dairdir. Bu kaynaklardan birisi olarak devrimci eğitim sorununu tartışmak, bahse konu yetmezliklerin giderilmesi açısından ihtiyaç dahilindedir. Zira güçlerin eğitimi ve teorik-ideolojik-örgütsel anlamda yetkinleştirilmesi sorunu, yürüttüğü politik faaliyet ile gelişecek olan her hareket için daima günceldir.

 Teorik ve Politik Eğitim…

Bu noktada akıllardan çıkartılmaması gereken şey devrimci eğitimin, sadece bir nitelik arttırımı meselesi değil bir yetkinleşme, sürecin ve sınıf mücadelesinin ihtiyaçları dahilinde ve bu olguyla geliştirici bir bağ içerisinde ele alınması sorunu olduğudur. Bu temelde devrimci eğitim, kadroların teorik birikimin artırmanın, politik kabiliyetini geliştirmenin, örgütsel olarak yetkinleşmenin ve kültürel olarak dönüşmenin kaynağı olan her araç ve biçimde üretilebilir.

Bu temelde TDH özgülünde tartıştığımızda teorik ve politik eğitimin, devrimci eğitimin diğer başlıklarına göre daha önemli bir yetmezlik alanına işaret ettiğini baştan belirtmek gerekmektedir. TDH'ın bütünlüklü ve sistematik müdahalelerden ve kadro okulları vb. pratiklerden ziyade genel yöneliminin kadroların teorik gelişimini "pratiğin öğreticiliği"ne havale etmek şeklinde olduğunu açıkça söyleyebiliriz.

Problemli ele alışın ilanı olan bu tutum, temel anlamda devrimci teori ile devrimci pratik arasındaki diyalektik ilişkinin ve teorinin pratik karşısındaki rehber misyonunun reddi anlamına geldiği ise açıktır. Dünya devrim deneyimlerini ve Marksizm’in politik yöntemini öğrenmek; bunun rehberliğinde politik faaliyeti üretmek ve sınamak, bir yönelim olarak devreye girmedikçe yerini kavrayışta dogmatizme ve faaliyette dar-pratiğe ve gelecek tahayyülünden uzaklaşarak günü kurtarmaya hapsetmektedir.

 Örgütsel eğitim ve kültürel dönüşüm

Devrimci eğitim sorunu, esas anlamda bir kadro yaratma ve devrimi gerçekleştirecek örgütlülüğü inşa etme, bunu geliştirme sorunudur. Bu da devrimci eğitim başlığını hem örgütsel eğitim ekseninde hem de devrimci kimlik ve kültür ekseninde geliştirmeyi koşullamaktadır.

Bu temelde belirtmek gerekir ki; devrimci örgüt devrim tahayyülünün inşacısı olarak kendisini işçi sınıfının, ezilen ulus, cins ve kimliklerin öncüsü şeklinde örgütlemek zorundadır. Bu rol, bir önderlik misyonu edinmeyi ve buna uygun devrimci kadro gerçekliğini ve devrimci kimliği üretmeyi koşullar.

TDH özgülünde kadro gerçekliğinin güncel tablosu ise pratiğin yarattığı zorluklara karşı yeterli dirençten yoksun, örgüt içi düşensel yaşamda ve ideolojik-politik çalışmada cansız ve tüm bunların sonucu olarak sınıf hareketinin ihtiyaçlarına göre biçimlenmekten uzak bir yapıya işaret etmektedir.

Bu noktada ise, sorunu doğru koyarak sürekli olarak kadroları bu temelde sevk etmek, uygun araç ve yöntemleri devreye sokmak, eğitim programları ve kadro okulları uygulamak ise tam da örgütsel önderlik görevidir. Ki açıktan belirtmek gerekir ki, TDH gibi neredeyse yarım yüzyıldır mücadele sürdüren bir geleneğin tarihsel süreç boyunca somut bir devrim hareketini yaratamamasının temel sorumluluk noktası tam da bu önderlik etme misyonunu oynayamayanların problemidir.

Bu yetmezlik alanı, devrimci kültür ve kimlik olarak tariflenen vasıfları da silikleştirmekte, devrimci adanmışlık, fedakarlık, halka ve yoldaşlara bağlılık vb. değerler geçmiş tarihin hikayeleri olarak kalmaktadır.

Müfreze olmada seferberlik çağrısı…

Tartışmayı toparlarsak eğer, devrim denen o büyük alt üst oluş süreci, onu bugünden üretenlere ihtiyaç duymakta, sınıf mücadelesinin dinamiklerine uygun örgütlülükleri ve emekçi sınıfları peşinden sürükleyen kadroları koşullamaktadır. Ancak tüm bunlar temelde bir nitelik sorununa işaret etmektedir ve Dimitrov yoldaşın ifadeleri ile "çalışmamızı uyuşturucu hazır taslaklardan, zararlı medresecilikten kurtarmak", güncelin yasalarını dogma ve kör ısrarın üstünde egemen kılmayı, tüm bunlar ise devrimci eğitimin önemini kavramayı bize emretmektedir.

Tekrar etmek pahasına belirtelim; doğru devrimci pratik doğru politikalar ve önderlik ile mümkündür. Ancak bunların gerçek olması nitelikli kadroları ve pratiğin tıkanıklığını açacak Marksist anahtarı gerekli kılmaktadır. Öyleyse TDH açısından bu temelde devrimci eğitim sorunu esaslı bir görev olarak karşımızda durmakta, Kadro okulları, okuma seferberlikleri, pratik karşısında eleştirel tutumun geliştirilmesi ve örgüt içi canlı siyasal ortamın üretilmesi gibi ihtiyaçlar somut kadro politikalarına dönüştürülmeyi beklemektedir.

(Bir Partizan

49733

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Kadro sorunu ve kadro politikası üzerine

“Örgütsüz bir halk silahsız bir orduya benzer” diyordu Mao yoldaş. Eğer bir halkın, sınıfın kendi örgütü, savaşımında ona öncülük edecek partisi yoksa hiçbir şeyi yok demektir. Zira örgütlenme ve örgüt bizim için dünyayı değiştirmek için gerekli olan araçtır. Sınıflar mücadelesinde birçok örgütlenme ve örgüt biçiminden bahsedebiliriz. Ancak proletaryanın tarih sahnesine çıkması ve kendisi için bir sınıf haline gelmeye başlamasıyla birlikte, kendisini kurtuluşa götürecek, kendi sınıf örgütünü de yaratmıştır. Proletaryanın sınıf örgütü ise komünist partidir.

İdeolojik görevlerimiz ve önemi

Toplumsal varlığımızın bir sonucu olarak ortaya çıkan düşüncelerimiz hayatımıza yön veren bir güce dönüştüğünde var olan kabul ya da ret iki seçenek olarak karşımıza çıkar. Üretim araçlarıyla olan ilişkimiz sınıfsal durumumuzu belirlerken; dünya görüşümüz veya ideolojik duruşumuz buna uygun bir şekillenme içine girer. Ancak sömürülenler cephesinde kendi için bir sınıf olmak ayrıca bir bilinçlenmeyi farkındalık sağlamayı gerektirir.

“Bir can daha çoğalacağız bu kış, gün olur devran döner ve umut yetişir”*

İbrahim Kaypakkaya, yoldaşlarıyla birlikte, partinin, ordunun ve aynı zamanda komünist gençlik örgütünün temellerini atarken tarihteki birçok benzerleri gibi “genç” bir önder sıfatı taşıyordu. Komünizm uğruna yürüttüğü mücadelede şehit düştüğünde, bu durumu değişmemişti. Nitekim kuruluşundan günümüze Proletarya Partisi’nin vermiş olduğu şehitlerin büyük çoğunluğu bu gerçekliğin “yaşatıcısı” oldular.

Tarzımız karakterimizdir! Doğru bir çalışma tarzı ortaya konmadan devrim örgütlenemez!

Birçok yoldaşımız hala kaba ve dikkatsiz bir çalışma tarzına sahiptir, meseleleri tam olarak anlama çabasında değildirler ve hatta alt kademelerdeki durumdan bütünüyle habersiz olabilirler: ama gene de çalışmaların yönetilmesinden onlar sorumludur. Bu son derece tehlikeli bir durumdur. (…) toplumdaki sınıfların bugünkü durumları hakkında gerçekten somut bir bilgi olmadan iyi bir önderlik de olamaz.” (Mao: 1992, 13.)

Giriş

İdeoloji-Politika-Örgüt

Çok sık kullanılan, fakat “ne”liklerine dair ortak fikirlerin az olduğu kavramları temel alan bir konuya giriş yapacağız. Çok geniş kapsamlı bir başlıktan bahsediyoruz. Her bir kavramı ayrıntılı inceleyip, diğerleriyle bağını koyabilmek ve aynı zamanda güncel/somut örneklerle işleyebilmek, dergimiz sayfalarını aşan bir ürünü gerektiriyor. Böyle bir çalışmayı zorunlu gördüğümüzü belirterek başlayalım.

Gelecek Sosyalizmdir!

Kapitalizm, en az 400 yıldır bu dünya üzerinde varlığını ve yaklaşık 300 yıldır da egemenliğini sürdürüyor.

Kapitalizmin dünyayı  getirdiği durum önümüzde duruyor. Her haliyle çürümüşlük ve Cehennem!

Burjuvazinin kendi istatistikleri de, kapitalizmin dünyayı uçurumun eşiğine getirdiği gerçeğinin üstünü örtemiyor.

Savaş, yoksulluk, katliam ve bunların artarak devam etmesi ve kapitalist sistem altında insanlık için ufukta herhangi bir umut ışığının görülememesi...

Katledilişinin 44.yılında komünist Önder İbrahim Kaypakkaya'yı anıyoruz!

Katledilişinin 44. yılında Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak için düzenleyeceğimiz geceye siz emekçileri, devrimcileri, yurtsever ve yoldaşlarımızı katılmaya çağırıyoruz.

Türkiye proletaryasının komünist önderi İbrahim Kaypakaya yoldaşın Diyarbakır işkencehanelerinde katledilişinin 44. Yılındayız. 

EL KONULAN MEZAR TAŞI İLE YIKILAN ANIT MEZAR

Bir daha mezar yıkımlarının yaşanmaması ve artık bu son istirahatgahında rahat uyuması için,Dersim'de inşa edilen Pembelik barajında suyun altında bırakılan yaşam alanları,kutsal değerler Dersim halkının özverili çalışmaları sonucu kendi mezarları ile Armenak Bakırcıyan'ın mezarının da kurtarılarak daha yüksek bir alana,Ermeni soykırımının 100.yılında inşa edilmiş,törenle açılışı yapılmıştı.Ermeni aynı zamanda devrimci olmaktan kaynaklı mezarı şimdiye kadar çeşitli defalar saldırıya uğramış,yıkımlar geçirmiştir.Ama her seferinde,düşmana inat yoldaşları ve halk sahip lenmiş tekrar inşa etmiş

Nereye ve Nasıl?

“Emperyalist burjuvazinin, işçi sınıfına yeni bir saldırı dalgası olarak 1980’lerden itibaren gündeme soktuğu neoliberal ekonomik politikalar; emperyalizmi krizlerden çıkaramadığı gibi, işçi ve emekçiler üzerinde yıkıcı (ideolojik-örgütsel) etkisi oldukça artmış ve dünyayı, adete bir emperyalist anarşi metaforu içine sokmuştur.”1

TKP/ML- GYDK

24 Aralık 1978 Maraş katliamını,19 Aralık 2000 Hapishaneler katliamını ve 28 Aralık 2011 Robiski katliamını Unutmadık/Unutturmayacağız!

TKP/ML Enternasyonal Büronun açıklaması:Tüm Kardeş Parti ve Örgütlere

Partimize bağlı Halk Ordusu TİKKO (Türkiye İşçi Köylü Ordusu) gerillalarıyla faşist Türk Ordusu arasında Dersim'in Aliboğazı alanında 23 Kasım 2016 tarihinde başlayan ve 28 Kasım 2016 tarihine kadar süren çatışmada 8 yoldaşımız şehit verilmiştir.

Sayfalar