Pazartesi Nisan 29, 2024

Vatan Hainleri ve Vatanseverler Vatandaşlıktan Çıkarılacakmış!

   Aslına bakılırsa devrimcinin, sosyalistin, komünistin ilkesel anlamda vatanı yoktur. Irk, milliyet, din, cinsiyet, renk ve dil belirleyici bir özellik taşımadığı gibi doğduğu topraklarda pek belirleyici değildir. Komünal bir toplumun yaratılması he demekle, kuracağız demekle hemen kurulamıyor, kurulmuyor...

     O, komünal topluma, özgürlükler dünyasına varmanın asgari, azami programı var. Asgari program devrimin ön aşamalarını, geçiş dönemlerini ve buna bağlı taktik ve stratejik mevzilenmeleri gerektirir. O sebeple ki bir devrimcinin ivedi görevi kendi ülkesinde devrim yapmaktır. Ülkemizde yürütülen sınıf mücadelesi oldukça zor ve bedeller ödenerek yürütülmektedir. Dünyanın dört bir köşesinde emperyalizme ve faşizme karşı mücadeleler çeşitli boyutlarda yürütülmektedir. Bizlerin ülkemizde ve bulunduğumuz yerlerde yürüttüğümüz sınıf mücadelesi, parçaların birbirini tamamladığı Enternasyonal dayanışma ve özgürlük mücadelesidir. Ülkemizdeki devrimci mücadele dünya devriminin ivedi bir parçasıdır.

   Bu anlamda, doğduğumuz veya yaşadığımız topraklarda emperyalist sermaye devletlere karşı, onlarla işbirliği içerisinde olan faşizme diktatörlüklere karşı mücadele etme sorumluluğumuz var. Yalnızca sorumluluğumuz var demek yetmiyor, bu karşı devrimci gerici ve faşist devletleri yıkma görevimizde var.  Bunun karşılığında yüzlerce yıl bedeller ödendi, günümüzde de bedeller ödenmektedir.

   Artık savaş koşullarından bahsetmiyoruz. Faşizmin en açık şekilde topyekûn halklara karşı başlatmış olduğu savaşın fiili içerisindeyiz. Faşizmin topyekûn savaş konseptine karşı, devrimcilerin, sosyalistlerin, aydınların, ilericilerin, yurtseverlerin ve komünistlerin topyekûn direniş savaşı yürütülüyor. Faşizm, faşist diktatörlük ülkemizde yıkılana halkların halk demokrasisi kurulana kadar her alanda faşizme karşı savaşımız durmaksızın devam edecek.

 Faşist devlet ve onun başı Erdoğan şunu demekte: “Gerekirse vatandaşlıktan bu vatan hainleri çıkarılacaktır!" Ey faşizmin en kalitesiz başı, sen bugüne kadar akıttığın kana, katlettiğin çocuk, kadın, yaşlı demeden sivil halkın katliamına, yerinin- yurdunun yakılıp yıkılmasına doymadın. Yaptığın zulüm ve katliamlar halklarımızı sindiremedi, korku toplumu histerisine girmedi. Sana karşı direnişleri durduramadın, adım adım zulmün kalesine dayanan halk muhalefetinin yükselişi, çığ gibi dağda, ovada, fabrikada, okullarda, üniversitelerde büyüyerek yükseliyor. Yükselen halk savaşının, halk ayaklanmasının önüne geçemeyeceğini anlayınca, daha barbarca saldırılar yapıyorsun: "Tek bir kişi kalmayana kadar operasyonlar devam edecek!” diyorsun. Yetmedi, seninle aynı kaderi paylaşacak olan MHP'nin ısmarlama ajan faşist başkanı DEVLET BAHÇELİ: "Halka üç gün süre verin, üç gün sonra taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayın." Diye soykırım çağrısı yaptı. Hakkınızı yemeyelim, ikiniz de soykırımcı barbar faşist katil geleneğin devamcılarısınız. Ermenileri, Kürtleri, Rumları, Alevileri nasıl topluca katlettiğinizi unutmadık. Sizlerden ve efendilerinizden her şey beklenir, bunu da biliyoruz.

  Şimdi de kalkmışsın, "Vatandaşlıktan çıkaracağız" tehditleri savuruyorsun. Eğer ki bizi vatandaşlıktan çıkarmazsan namertsin. Senin efendin, Kenan Evren faşisti de bizleri kaç kez vatandaşlıktan çıkardı, kaç, "görüldükleri yerde vurun emri" verdi, yetmedi başımıza ödüller koydu, kaç itini MİT’ini, kiralık katillerini peşimize saldı. Sonuç: Hüsran ve yalnızca lanetle anılma oldu. Sen de bunu gördün, efendine hizmette kusur etmeyerek devlet töreniyle yalnız başına cenazesini kaldırdın. Unutma ki, sen daha vahimini yaşayacaksın, belki de sahiplenenin olmayacak, lanetli bir şekilde leş kargalarına yem olacaksın.

   Devlet sende, yargı sende, yasama sende, baş da sende-kıç da sende... Etrafına topladığın faşist ordunun, polisin, özel korumalarının kalkanından bir çık senin endamını, boyunu posunu görelim. Ne kadar "vatansever olduğunu" el de görsün âlem de görsün...

     Kaldı ki, sen kim oluyorsun da bizi vatandaşlıktan atıyorsun. Ne zamandan beri; soyguncular, işbirlikçiler, bilim düşmanları, tacirler, yobaz gericiler, tecavüzcü, tacizci, çocuk katilleri, emperyalizmin uşağı kan emici katil, faşist sürüleri "vatansever" oldular.

  Bu katil, ahlaksız faşist diktatörlük asla ve asla bizi yargılayamaz. Asıl yargılanması gereken faşist diktatörlük ve onların kurumlarıdır. Faşizmin aldığı ve vereceği hiçbir karar bizleri bağlamadığı gibi, hiçbir şey de geçerlilik taşımamaktadır. Bizi ancak halk yargılayabilir, unutmayın ki, sizi de yakın bir zamanda halk yargılayacaktır. O zaman kimlerin vatan haini olduğunu, vatanı emperyalizme sattığını, kendi menfaat ve çıkarları için nasıl ülkeyi haraç - mezat peşkeş çektiğini herkes görecek. Ülkemizi karanlığa gömdüğün, arkana aldığın, ordun, polisin, yargın, yasaman yürütmen artık geriye dönüşü almayacak şekilde çatırdıyor. Bu yıkımı görmeyen, duymayan, hissetmeyen bir tek sensin ve seninle aynı vahameti paylaşacak olan, senin avenelerindir.   Bu da böyle biline... Ve bir kenara yazıla...

   Unutulmasın ki ateş bacayı sardığında, kıçta tuman tutuşurmuş. Senin de Tayyip Efendi, kıçta tumanın tutuşmuş, artık söndürme imkânın yoktur. Sen "vatanseverlik" adına vatanı haraç-mezat sattın, kurtlar sofrasına ahlaksızca sundun. Akıttığın kanın, yaptığın zulmün, işkencenin, masum insanların evinin -yurdunun yıkılmasının, vatanı nasıl sattığını, nasıl vatana ihanet ettiğinin hesabını, TÜRKİYE, KÜRDİSTAN VE ORTADOĞU HALKLARINA MUTLAKA HESAP VERECEKSİN, YARGILANACAKSIN!’ Çok uzak değil tarih hepimize şahitlik edecektir.

   07.4.2016

44372

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Vatan Hainleri ve Vatanseverler Vatandaşlıktan Çıkarılacakmış!

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Sayfalar