Cuma Mayıs 24, 2024

Wupertal'da kitlesel Kaypakkaya anması

17 MAYIS 2014 TARİHİNDE ALMANYA’NIN WUPERTAL ŞEHRİNDE KİTLESEL BİR KATILIMLA GEÇEKLEŞTİRİLEN GECEDE KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA ANILDI.

Bundan 41 yıl önce faşist diktatörlük tarafından Diyarbakır Cezaevi’nde katledilen komünist önder İbrahim Kaypakkaya Almanya’nın Wuppertal şehrinde 2500 kişinin katıldığı kitlesel bir geceyle anıldı. Anma gecemizde Manisa’nın Soma ilçesindeki maden işletmesinde işçi katliamında hayatını kaybeden 300’ün üzerindeki işçi için özel bir program hazırlandı. Salon girişine üzerinde “Meşaleyi Kaypakkaya’dan Aldık, Ağıt Yakmaya Değil Hesap Sormaya” yazılı bir pankart asıldı ve kapı girişine bırakılan bir kömür yığınının yanında gece boyunca mumlar yakıldı. Gecemizin açılışı sinevizyon görüntüleri ve "İndik Maden Ocağına" ezgisiyle başladı. Salon,  “Soma’nın katili patron ağa devleti” sloganıyla inledi.

Anma gecemiz gece tertip komitesinin kitleyi selamlama konuşmasıyla başladı. Konuşmasında şunlar vurgulandı; “18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya yoldaşın, temellerini attığı komünist güzergâhta, onun atılganlığı ve heyecanıyla, onun proleter bilinci ve direniş gücüyle ilerleme günüdür. 18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya yoldaşın, kurduğu parti saflarında, onun kararlılığı ve fedakârlığı, cesareti ve azmiyle; emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı, sosyal kurtuluş mücadelesini nihai zafere doğru ileri taşıma günüdür. 18 Mayıs, devrimci direnişte inatçı, proleter savaşta ısrarcı, sınıfsal kavgada militan olmanın güncel ve tarihsel çağrısıdır. 18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya yoldaşımıza verilen devrim sözünün bir gereği ve yemini olarak; sömürülen işçilerin ve ezilen dünya halklarının savaş çağrısıdır. Katledilişinin 40. yıldönümünde devrime inancın, savaşta cürettin, ilan ettiği savaş bayrağını daha kararlı, daha özverili ve daha fedakârca elde tutmak ve dalgalandırmak demektir. Kaypakkaya yoldaşı anmak; Emperyalizmin ve her türden gerici uzantılarının halka karşı yürüttüğü savaşa karşı halk savaşını geliştirmek demektir. Ve Kaypakkaya yoldaşı anmak; Proletarya Partisinin kızıl kanla, bedel ödeyerek ve ödeterek yarattığı miras ve değerlere sahip çıkmak demektir.

Tüm inancımızla bir kez daha haykırarak diyoruz ki; Partimiz, fedakâr emekçi halkımızı, kahraman işçi sınıfımızı ve esaret altındaki çeşitli mazlum milliyetleri önder İbrahim yoldaşın çizdiği gerçek kurtuluş güzergâhında, onun özgürlük felsefesiyle ve yığınların birleşik gücüyle hareket ederek aşılmaz gibi görünen o dağları, ovaları ve meydanları aşarak, bir gün mutlaka Demokratik Halk İktidarı’na taşıyacaktır.”

Selamlama konuşmasının ardından, tüm devrim şehitleri ve özel olarak Soma’daki işçi katliamında hayatlarını yitiren işçiler için yapılan saygı duruşunun ardından Grup Haykırış tarafından “Yoldaş seni anacağız” marşı söylendi. Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişi, Soma’daki işçi katliamı ve güncel politik gelişmeler üzerine yapılan açılış konuşmasının ardından, Grup Haykırış’ın hazırladığı marşlarla devam eden gece, Pınar Aydınlar’ın sahne almasıyla devam etti. Pınar Aydınlar; Kaypakkaya’nın Türkiye devrim mücadelesindeki önemi ve kitlelerin gönlünde edindiği yerin hiçbir zaman silinemeyeceğinin altını çizdi. Aydınlar ayrıca Soma’daki işçi katliamına da değinerek, hâkim sınıfların bu konudaki ikiyüzlülüğüne vurgu yaptı ve hazırladığı ezgilerle gecemize renk kattı.

Verilen aranın ardından, TKP/ML Merkez Komitesi, TMLGB ve TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı, tüm hapishanelerdeki TKP/ML tutsakları adına geceye gönderilen mesajlar okundu. Ayrıca gecede MLKP, MKP, TİKB, Avrupa Halk Cephesi, Wuppertal Alevi Kültür Merkezi, Yeni Demokrasi Derneği Peru ve Almanya Devrimci Hareketi’nin gönderdiği mesajlar da okundu. Gezi İSyanı şehitlerinden Berkin Elvan, Ethem Sarısülük ve Ahmet Atakan’ın annelerinin konuşmalarını yapmak üzere sahneye çıkmasıyla salona, büyük bir coşku ve hüzün hakim oldu. Kitlerin “Gezi İsyanı Şehitleri ölümsüzdür” sloganlarıyla salon inledi. MLPD ve BDP temsilcisinin yaptığı konuşmaların adından, Hamburg Yeni Kadın Korosu sahne aldı. İlk defa gecemize katılan Civan Haco, konuşmasında hakların kardeşliği, Soma’da işçi katliamı üzerine konuşma yaptı. Müzikal programında sunduğu Kürt ezgileri kitlelerin beğenisini kazandı. Yine geceye ilk defa katılan Marsis ise, Kaypakkaya ve tüm devrim şehitleri üzerine bir konuşma yaptı. Soma’daki işçi katliamında hayatını kaybeden işçiler üzerine yapılan vurguların ardından, sundukları Laz ezgileri kitlelerin oldukça beğenisini kazandı.  

Gecemizde, 9 Mayıs 2014 tarihinde Delhi Üniversitesi’nde sivil polislerce gözaltına alınan Dr. Saibaba için bir kampanyası açıldı. Salonun birçok yerine asılan Saibaba posterleri ile kitlelerin dikkati, Saibaba’nın korsanca kaçırılmasına çekildi.

96945

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Sayfalar