Çarşamba Mayıs 15, 2024

Ya Devrimden yanasın yada faşist diktatörlükten yanasın

Garip olaylar oluyor ülkemizde. Aslında garip olaylar oluyor demekte yanlış. Çünkü,hepimiz alıştık devletin bu tür panorayak oyunlarına... Devlet erk'inde at iziyle ıt izi birbirine karışmış durumda. Darbeciler kim? Darbeyi yapanlar kim? Bunların siyasal temsilcileri ve yönlendiricileri kimler? Henüz bu sorular en azından kamu tarafından netlik kazanmış değil. Açık olan birşey var ki,darbeciler devletin içerisinde ve iktidarın önemli mevkilerinde yer almaktadır. Belkide darbecilerin başı'da,kıçı'da Erdoğan ve şurakasıdır.Bu ihtimal çok büyük olup,giderek ağırlık kazanmaktadır.Kanımca faşist Erdoğan şurakası bu amatör darbe planlamasını yaptı,senaryosu ortak örgütlenerek karşıt egemen kliğin tasfiyesi tamamlandı.

Asıl amaçlanan,açık faşist terörün ,katliamların üstünü örtmek perdelemek,gündemi değiştirerek kaybettiği itibarı bu oyunla yeniden elde etmek ve mağduriyetleri oynamaktır.Şu an bunda göreceli başarılı olduğu söylenebilir.Bu bırakmak istemediği koltuğun garanti olduğu anlamına gelmiyor.Yarın nelere gebe,hep birlikte göreceğiz.Hazırlanan bu sanal darbe tezgahı nasıl kimlerle örgütlendi,kimler kurban seçildi,kimlere yıkılması gerektiği,kimlerin bertaraf edilmesi gerektiği,kimlerin halkı sokaklara dökmesi gerektiği tek tek açığa çıkacaktır.

Bunda kimsenin şüphesi olmasın.Hatta,"birkaç kelle keserek topluma,aslında Kürtlere ve devrimci demokratlara,aydınlara,sosyalistlere gözdağı vermeyi amaçlamaktadır.Öyle de oldu. İŞİD ve Ergenekoncu mafya çetelerini sokaklara sürerek sıradan hiçbir şeyden haberi olmayan, yanlızca emre amede olan yoksul sıradan eskerlerin kafaları tüm kamoyu önünde kesildi.Bu nasıl "demokratik bir devlet" ki,kafa kesenleri taktir ediyor,devam edin,"diyor. Eğer doğruysa ki,0 büyük ihtimal islamda biat etmenin bir yoluda "kişiye tecavüz ederek", onurunu kırarak tecavüzü şantaj aracı olarak kullanmaktalar. Yaşadığımız bu ortamda herşey mümkün,herşey olabilir. Faşizmin en karanlık bir dönemini yaşıyoruz. Hakim sınıflar arasında süregelen çıkar dalaşına doğru tahlil yapmak gerekiyor. Bilinmeli ki,Türk devlet erki yüzyılın en karanlık dönemlerinden birini yaşamakta olup,parçalara bölünmüş en zayıf dönemini yaşıyor. Darbe oyunu, yeni bir tezgahın devreye sokulması,rakip kliklerden birinin tasfiyesini,diğerinin ise ,yeni bir darbe senaryosuyla yerini sağlamlaştırmasının önünü açtı.

Önce ki yazımda şunu belirtmiştim; darbecilerin darbecilere karşı yapmış olduğu bir darbe girişimidir bu.Faşist klikler arasında iktidara hakimiyet kurma dalaşıdır.Hakim sınıflar arasında süren çelişkiler şiddete dönüşmüşse, devlet içten çatırdıyorsa bu kötü değil iyidir.Sermaye klikleri arasında süregelen çelişkiler özde uzlaşmaz çelişkiler olup,şiddeti ve kanlı çatışmalarıda beraberinde getirmektedir.

Bugün MHP'nin Bahçeli kanadı,AKP ,CHP'nin Kemalist şovenist kesimi, Ulusalcılar-Ergenekoncular hepsi birlikte yeni bir faşist oluşuma gitmektedir. Bu faşist blokların kimin önderliğinde birleşeceği henüz net ve açık değil. Birbirleriyle çok yönlü cebelleşme,Osmanlı entirikaları,Kemalist tuzaklamalar devam ediyor.Erdoğan'ın ipleri eskisi gibi sağlam değil,nerden kopacağıda hiç belli değil. Yarına hangi faşist darbe ve entirikayla "demokrasi" adına uyanırız hiç belli değil.

Bugün tek bir gerçeği halklarımız gördü ve gelecekte yaratılmak istenen korku çemberi yıkılmış oldu. O da,"Kahraman Türk Ordusunun Yenilmezliği",suya düştü,çamura bulandı.Faşist Türk ordusu aslında "kağıttan kaplan"mis,bunu herkes gördü.Yüzyıllık yıkılmaz tabuyu kendi elleriyle bir gecede kendiler kolayca yıkıverdiler.Kendi iktidar dalaşında düşünmeden yaptıkları yanlışlar kendi yıkımlarını,sonlarınıda beraberinde getireceğini kestiremediler.

Yüzyıllık tarihimizde ,"o yıkılmaz,karşısında durulmaz,dünyanın ikinci büyük NATO ordusu , yine kendi elleriyle,"bir gecede tarumar oldu,yıkıldı,tüm itibarı altüst oldu.Deyim yerindeyse toplum nezlinde beş paralık oldu. Bir yerde iyi oldu,faşist ordunun o yıkılmaz korku çemberi yıkıldı.Dünya aleme rezili rüsva oldu,itibarsızlaştı.Buna karşı daha militarist,şovenist,faşist eğitimli polis devleti kuruluyor. Çürüyen, yıkılmaya başlayan faşist devleti yeniden revizyondan,dizayndan geçirmek istenmektedir.

Amerikan emperyalizmi Erdoğan'ın çürüyen yanını güçlendirmek için, yeni bir darbe oyunu sergiledi. Ve bu derbenin başarısız olmasını yönetti vede istedi. Bir tarafta Erdoğanın bir ayağını boşa çıkardı,"haddini bil,istersek seni bertaraf ederiz"demek istedi. Diğer yandan,"sen hala bize lazımsın fazla ileri gitme,söylediklerimize harfiyen uy"ikazı yapıldı. Bu darbe oyunuyla, Erdoğan'ın eli güçlenmedi,zayıfladı,zayıflattırıldı. Güçlenen elini,meydan okur hale gelen yolunu bir anlamda kesiverdiler. "Akıllı olmasını" gelecekte"Ortadoğu'da izlenecek rotaya aynen riayet etmesi rica "edildi. Ee bizim ki,süt dökmüş kediye döndü,korkudan renk değişimi yaşadı.Cep telefonuna yansıyan korku resmi bize herşeyi çok güzel anlattı. Yaşanan gerçekler bu almamıyla kötü değil iyidir.Darbeyi kimden öğrendiğini,saat kaçta duyduğunu Genelkurmay'ın ve Mit'in kendisini ne zaman haberdar ettiğini kattı karıştırdı gaf üstüne gaf yaparak kendi kendini yalanladı. Rolünü iyi oynayan bir aktör olmadığı,çok amatörce davrandığı,yakayı ele veren işaretler bıraktı. Bugün düşmanın durumu dünden daha kötü ve zemin katı kayganlık taşıyor. Bu anlamda durum iyi.

Düşmanlarımız kurt misali birbirine düşmüş durumda,birbirlerini yiyorlar. Bu halklarımız için kötü değil iyidir. Bazı çok bilmişler,yüksek perdeden nagaralar atanlar siyasete kalıpçi olup,güncel politika da ana özgüle müdahaleetmeyi beceremezler.Çirtlak sesle kalıplar üzerinde bağırıp duruverirler.Güne müdahale tavır takınma yerine kalıplaşmış sözcükleri tekrarlayıp dururlar.Buna da bilmem ne derler.Bence bu tür bağırmaların,keskin sirkelik yapmaların bir yararı yoktur,bir anlamda ifade etmiyor.

Bugün Türkiye ve Kürdistan halklarının baş düşmanı AKP, Ergenekon, Ulusalcı faşist koalisyon dur. Bu diğer düşman sınıfları gözardı etme , onlarla mücadele etmede gevşeklik gösterme anlamı asla çıkarılamaz. Devrimin bütün dostları birlikte faşist devlete karşı mücadele etmeli,bu mücadeleyi geliştirmeli eylemde birlik ajitasyon ve propaganda da srrbestlik ilkesini temel almalılar. Gelecekte oluşturulacak halkların birleşik cephesinin yolu böylece açılacaktır. Türkiye ve Kürdistan da halklarımız ve kitleler örgütlenmeden,harekete geçirilmeden devrimi gerçekleştirmek koca bir hayeldir. Hayallerle hareket edenler erken yorulur,zıddına hızla evrilirler.

Sınıf mücadelesi bir günlük,bir aylık,bir yıllık değildir.Uzun yılları kapsar,sabırlı olmayı gerekli kılıyor. İşçi sınıfını,köylülüğü,emekçi halklarımızı uzun yılları kapsayan örgütlemeyi bize emrediyor. Şehirlerde işçi sınıfı içerisinde,büyük fabrikalarda çalışmak,örgütü yaratmak,komünist işçiler yetiştirmek , kırlarda gerillaya kan aktarımı,kadro aktarımı ve uzun çalışmalar sonucu sınıfı örgütleyerek şehirlerde devrimin ana damarlarını sağlamlaştırmak,gelecekteki devrim için ayaklanmaya hazırlamak esas alınmalıdır.Devrim nakış nakış işlenmek,emek harcamak, komünist işçi kadrolar yaratarak devrimde sorumluluğu birinci derecede üstlenmek demektir.

Kısacası,her alanda faşizme karşı sınıf mücadelesini yükseltmeli daha büyük ve zor sorumluluklar almalıyız. Bilmeliyiz ki bedel ödenmeden,insan hak ve özgürlükleri mücadelesi büyütülemez,zafere taşınamaz. Öyleyse,devrime yeni demokratik devrime yürümenin tek yolu kitleleri kazanmak,harakete geçirmeyi hedeflemektir,becerebilmektir.. 

46380

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

Sayfalar