Perşembe Mayıs 16, 2024

Ya Devrimden yanasın yada faşist diktatörlükten yanasın

Garip olaylar oluyor ülkemizde. Aslında garip olaylar oluyor demekte yanlış. Çünkü,hepimiz alıştık devletin bu tür panorayak oyunlarına... Devlet erk'inde at iziyle ıt izi birbirine karışmış durumda. Darbeciler kim? Darbeyi yapanlar kim? Bunların siyasal temsilcileri ve yönlendiricileri kimler? Henüz bu sorular en azından kamu tarafından netlik kazanmış değil. Açık olan birşey var ki,darbeciler devletin içerisinde ve iktidarın önemli mevkilerinde yer almaktadır. Belkide darbecilerin başı'da,kıçı'da Erdoğan ve şurakasıdır.Bu ihtimal çok büyük olup,giderek ağırlık kazanmaktadır.Kanımca faşist Erdoğan şurakası bu amatör darbe planlamasını yaptı,senaryosu ortak örgütlenerek karşıt egemen kliğin tasfiyesi tamamlandı.

Asıl amaçlanan,açık faşist terörün ,katliamların üstünü örtmek perdelemek,gündemi değiştirerek kaybettiği itibarı bu oyunla yeniden elde etmek ve mağduriyetleri oynamaktır.Şu an bunda göreceli başarılı olduğu söylenebilir.Bu bırakmak istemediği koltuğun garanti olduğu anlamına gelmiyor.Yarın nelere gebe,hep birlikte göreceğiz.Hazırlanan bu sanal darbe tezgahı nasıl kimlerle örgütlendi,kimler kurban seçildi,kimlere yıkılması gerektiği,kimlerin bertaraf edilmesi gerektiği,kimlerin halkı sokaklara dökmesi gerektiği tek tek açığa çıkacaktır.

Bunda kimsenin şüphesi olmasın.Hatta,"birkaç kelle keserek topluma,aslında Kürtlere ve devrimci demokratlara,aydınlara,sosyalistlere gözdağı vermeyi amaçlamaktadır.Öyle de oldu. İŞİD ve Ergenekoncu mafya çetelerini sokaklara sürerek sıradan hiçbir şeyden haberi olmayan, yanlızca emre amede olan yoksul sıradan eskerlerin kafaları tüm kamoyu önünde kesildi.Bu nasıl "demokratik bir devlet" ki,kafa kesenleri taktir ediyor,devam edin,"diyor. Eğer doğruysa ki,0 büyük ihtimal islamda biat etmenin bir yoluda "kişiye tecavüz ederek", onurunu kırarak tecavüzü şantaj aracı olarak kullanmaktalar. Yaşadığımız bu ortamda herşey mümkün,herşey olabilir. Faşizmin en karanlık bir dönemini yaşıyoruz. Hakim sınıflar arasında süregelen çıkar dalaşına doğru tahlil yapmak gerekiyor. Bilinmeli ki,Türk devlet erki yüzyılın en karanlık dönemlerinden birini yaşamakta olup,parçalara bölünmüş en zayıf dönemini yaşıyor. Darbe oyunu, yeni bir tezgahın devreye sokulması,rakip kliklerden birinin tasfiyesini,diğerinin ise ,yeni bir darbe senaryosuyla yerini sağlamlaştırmasının önünü açtı.

Önce ki yazımda şunu belirtmiştim; darbecilerin darbecilere karşı yapmış olduğu bir darbe girişimidir bu.Faşist klikler arasında iktidara hakimiyet kurma dalaşıdır.Hakim sınıflar arasında süren çelişkiler şiddete dönüşmüşse, devlet içten çatırdıyorsa bu kötü değil iyidir.Sermaye klikleri arasında süregelen çelişkiler özde uzlaşmaz çelişkiler olup,şiddeti ve kanlı çatışmalarıda beraberinde getirmektedir.

Bugün MHP'nin Bahçeli kanadı,AKP ,CHP'nin Kemalist şovenist kesimi, Ulusalcılar-Ergenekoncular hepsi birlikte yeni bir faşist oluşuma gitmektedir. Bu faşist blokların kimin önderliğinde birleşeceği henüz net ve açık değil. Birbirleriyle çok yönlü cebelleşme,Osmanlı entirikaları,Kemalist tuzaklamalar devam ediyor.Erdoğan'ın ipleri eskisi gibi sağlam değil,nerden kopacağıda hiç belli değil. Yarına hangi faşist darbe ve entirikayla "demokrasi" adına uyanırız hiç belli değil.

Bugün tek bir gerçeği halklarımız gördü ve gelecekte yaratılmak istenen korku çemberi yıkılmış oldu. O da,"Kahraman Türk Ordusunun Yenilmezliği",suya düştü,çamura bulandı.Faşist Türk ordusu aslında "kağıttan kaplan"mis,bunu herkes gördü.Yüzyıllık yıkılmaz tabuyu kendi elleriyle bir gecede kendiler kolayca yıkıverdiler.Kendi iktidar dalaşında düşünmeden yaptıkları yanlışlar kendi yıkımlarını,sonlarınıda beraberinde getireceğini kestiremediler.

Yüzyıllık tarihimizde ,"o yıkılmaz,karşısında durulmaz,dünyanın ikinci büyük NATO ordusu , yine kendi elleriyle,"bir gecede tarumar oldu,yıkıldı,tüm itibarı altüst oldu.Deyim yerindeyse toplum nezlinde beş paralık oldu. Bir yerde iyi oldu,faşist ordunun o yıkılmaz korku çemberi yıkıldı.Dünya aleme rezili rüsva oldu,itibarsızlaştı.Buna karşı daha militarist,şovenist,faşist eğitimli polis devleti kuruluyor. Çürüyen, yıkılmaya başlayan faşist devleti yeniden revizyondan,dizayndan geçirmek istenmektedir.

Amerikan emperyalizmi Erdoğan'ın çürüyen yanını güçlendirmek için, yeni bir darbe oyunu sergiledi. Ve bu derbenin başarısız olmasını yönetti vede istedi. Bir tarafta Erdoğanın bir ayağını boşa çıkardı,"haddini bil,istersek seni bertaraf ederiz"demek istedi. Diğer yandan,"sen hala bize lazımsın fazla ileri gitme,söylediklerimize harfiyen uy"ikazı yapıldı. Bu darbe oyunuyla, Erdoğan'ın eli güçlenmedi,zayıfladı,zayıflattırıldı. Güçlenen elini,meydan okur hale gelen yolunu bir anlamda kesiverdiler. "Akıllı olmasını" gelecekte"Ortadoğu'da izlenecek rotaya aynen riayet etmesi rica "edildi. Ee bizim ki,süt dökmüş kediye döndü,korkudan renk değişimi yaşadı.Cep telefonuna yansıyan korku resmi bize herşeyi çok güzel anlattı. Yaşanan gerçekler bu almamıyla kötü değil iyidir.Darbeyi kimden öğrendiğini,saat kaçta duyduğunu Genelkurmay'ın ve Mit'in kendisini ne zaman haberdar ettiğini kattı karıştırdı gaf üstüne gaf yaparak kendi kendini yalanladı. Rolünü iyi oynayan bir aktör olmadığı,çok amatörce davrandığı,yakayı ele veren işaretler bıraktı. Bugün düşmanın durumu dünden daha kötü ve zemin katı kayganlık taşıyor. Bu anlamda durum iyi.

Düşmanlarımız kurt misali birbirine düşmüş durumda,birbirlerini yiyorlar. Bu halklarımız için kötü değil iyidir. Bazı çok bilmişler,yüksek perdeden nagaralar atanlar siyasete kalıpçi olup,güncel politika da ana özgüle müdahaleetmeyi beceremezler.Çirtlak sesle kalıplar üzerinde bağırıp duruverirler.Güne müdahale tavır takınma yerine kalıplaşmış sözcükleri tekrarlayıp dururlar.Buna da bilmem ne derler.Bence bu tür bağırmaların,keskin sirkelik yapmaların bir yararı yoktur,bir anlamda ifade etmiyor.

Bugün Türkiye ve Kürdistan halklarının baş düşmanı AKP, Ergenekon, Ulusalcı faşist koalisyon dur. Bu diğer düşman sınıfları gözardı etme , onlarla mücadele etmede gevşeklik gösterme anlamı asla çıkarılamaz. Devrimin bütün dostları birlikte faşist devlete karşı mücadele etmeli,bu mücadeleyi geliştirmeli eylemde birlik ajitasyon ve propaganda da srrbestlik ilkesini temel almalılar. Gelecekte oluşturulacak halkların birleşik cephesinin yolu böylece açılacaktır. Türkiye ve Kürdistan da halklarımız ve kitleler örgütlenmeden,harekete geçirilmeden devrimi gerçekleştirmek koca bir hayeldir. Hayallerle hareket edenler erken yorulur,zıddına hızla evrilirler.

Sınıf mücadelesi bir günlük,bir aylık,bir yıllık değildir.Uzun yılları kapsar,sabırlı olmayı gerekli kılıyor. İşçi sınıfını,köylülüğü,emekçi halklarımızı uzun yılları kapsayan örgütlemeyi bize emrediyor. Şehirlerde işçi sınıfı içerisinde,büyük fabrikalarda çalışmak,örgütü yaratmak,komünist işçiler yetiştirmek , kırlarda gerillaya kan aktarımı,kadro aktarımı ve uzun çalışmalar sonucu sınıfı örgütleyerek şehirlerde devrimin ana damarlarını sağlamlaştırmak,gelecekteki devrim için ayaklanmaya hazırlamak esas alınmalıdır.Devrim nakış nakış işlenmek,emek harcamak, komünist işçi kadrolar yaratarak devrimde sorumluluğu birinci derecede üstlenmek demektir.

Kısacası,her alanda faşizme karşı sınıf mücadelesini yükseltmeli daha büyük ve zor sorumluluklar almalıyız. Bilmeliyiz ki bedel ödenmeden,insan hak ve özgürlükleri mücadelesi büyütülemez,zafere taşınamaz. Öyleyse,devrime yeni demokratik devrime yürümenin tek yolu kitleleri kazanmak,harakete geçirmeyi hedeflemektir,becerebilmektir.. 

46385

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK



Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda

Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa  “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor. 

Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Sayfalar