Pazar Haziran 2, 2024

YDG: Rojava ve Şengal İçin; Direnişe Omuz Ver, Dayanışmayı Büyüt!

 

Yeni Demokrat Gençlik, Rojava ve Şengal'de yaşanan gelişmelere dikkat çekmek, dayanışmayı ve direnişi büyütmek amacıyla bir kampanya başlattığını duyurdu.

"Rojava ve Şengal İçin; Direnişe Omuz Ver, Dayanışmayı Büyüt!

Kuzey Afrika'da başlayan “Arap İsyanları”nın sarstığı coğrafyalardan biri olan Ortadoğu'da, sınıf mücadelesi ivmesinden ve şiddetinden bir şey kaybetmeden devam ediyor. Arap halklarının fitilini ateşlediği direniş meşalesi, dünyanın dört bir yanında zalimlere, sömürücü zorbalara korkulu geceler yaşatırken, ezilen emekçi yığınlara umut ışığı olmuştur.

Ortadoğu halkları, “Arap baharı”ndan bu yana, demokrasi ve özgürlük, baskı, şiddet ve zulme karşı mücadelesini büyütmüş durumdadır. İsyan bayrağının, özgürlük ve direniş seslerinin en güçlü yankılandığı coğrafyalardan biri, Ortadoğu'da Suriye Kürdistanı/Rojava'dan geldi/geliyor.

Suriye'de Esad karşıtı direnişin başlamasıyla varlığı bile kabul edilmeyen Suriye Kürtleri, tarihi bir fırsat ile karşı karşıya kaldı. Suriye Kürtleri, Arap isyanlarının yarattığı direniş rüzgârlarını arkasına alarak, geleceği için harekete geçti ve Rojava'da kendi kaderini eline aldı. Birçok kentte yönetime el koydu, kendi iktidarlarını inşa etmeye başladı. Hızlı bir şekilde gelişen ve dört parçadaki Kürt ulusuna umut aşılayan bu tarihsel kazanımlar, düşmanlarını rahatsız etmekte de gecikmedi. Bölgede yeni bir güç olarak kısa sürede tarih sahnesine çıkan Rojava Kürtlerinin kazanımlarına; emperyalistler, onların işbirlikçi, uşakları saldırıya geçti.

Kuşkusuz Suriye'de savaşın başladığı günden bu yana, bu ülkede Esad'ı devirmek amacıyla elinden geleni ardına koymayan T.C devleti saldırganlıkta ipi en önde göğüsleyen oldu. T.C, Kürt ulusuna yönelik geleneksel düşmanlığını sınırların ötesine taşıdı. Rojava Kürtlerinin hemen her alanda ortaya çıkardıkları kurumsallaşmalarının, sınırları içinde yaşayan Kürt ulusuna umut ve direniş aşılamasına tahammül edemeyen T.C, bölgeye yönelik kapsamlı bir kuşatma saldırısını yaşama geçirdi.

Düne kadar Esad'ı devirmek adına dünyanın dört bir yanından Suriye'ye akan cihatçı çetelere her türlü desteği yapan T.C, Rojava'da Kürt ulusunun kazanımlarının gelişmesiyle kadrajına bu bölgeyi aldı. Amaç, Rojava'nın kuşatılması, etkisiz hale getirilmesi ve düşürülmesiydi. Bu amaçla, besledikleri El-Kai'de türevi çeteleri Rojava Kürtlerinin üzerine saldı. T.C'nin, askeri, lojistik, istihbarat vb. yardımlarıyla bugün Rojava'ya saldıran IŞİD çetesi, gerçekte bu coğrafyada AKP adına savaşmaktadır.

Gelinen aşamada, Rojava açısından stratejik bir konuma sahip olan ve bugün Rojava'da kazanımları açısından çatışmanın merkezi haline gelen IŞİD saldırısının temelinde T.C'nin ve onun sözcüsü AKP hükümetinin bu amaçları vardır.

Ne var ki T.C'nin bir koyup üç alma hesabı tutmamıştır. Rojava Kürtleri ortaya çıkardığı örgütlenmelerle ve sergiledikleri direnişle emperyalistlerin ve onların uşağı T.C'nin planları alt üst etmiştir. Bugün Kobané başta olma üzere Rojava'nın birçok bölgesinde YPG'nin ortaya koyduğu direniş bunun en açık ispatıdır. Kobané'yi düşürerek Rojava Kürtlerinin kazanımlarını yok etmek isteyen T.C IŞİD'le bu amacına ulaşamayacağını anlayınca başka planları devreye sokmuştur. Uçuşa yasak bölge ve tampon bölge, T.Cnin IŞİD'iyle YPG karşısında çaresiz kaldığının ve açık işgale girişmekten başka seçeneğinin kalmadığını göstermektedir.

Direniş Kobané'de tarih sayfalarına şanlı örnekler bırakarak devam etmektedir ve sadece sınırın bir yakasında da değildir. Direniş, sınırın iki yakasında sürmekte, sınırları aşmaktadır. Urfa Suruç'ta ve coğrafyamızın dört bir yanında Kobané'nin direniş sesleri yankılanmakta, büyümektedir.

Söz konusu direniş, IŞİD çetesinin Şengal'de büyük bir vahşetle gerçekleştirdiği katliamlara yenilerinin eklenmesine engel olmaktadır. IŞİD çetesinin ve onları besleyen zalimlerin gerçek yüzü Şengal'de kanlı bir şekilde açığa çıkmıştır.

Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler T.C'nin ve onun sözcüsü AKP hükümetinin emperyalistlerin çıkarları ekseninde yaşama geçirdiği politikalar nedeniyle doğrudan coğrafyamızda karşılık bulmaktadır. Suriye savaşından kaçarak Türkiye'ye sığınan 1.5 milyon Suriyeli bunun en açık örneğidir. Meclisin açılmasıyla beraber gündeme getirilen ve AKP hükümetine sınır ötesi operasyon yetkileri tanıması düşünülen tezkere önümüzde günlerde bizi sıcak günlerin beklediğine işaret etmektedir.

Geleceğimiz, bir avuç emperyalistin ve onların çıkarlarını kıblesi yapmış, işbirlikçi, uşaklarının eline teslim edilmek istenmektedir.

Şengal ve Rojava İçin Bir Ses Ver

Şengal'de IŞİD'in katliamlarından kaçarak coğrafyamıza sığınan Ézidî Kürtlerinin yaşam mücadelesi devam ediyor. Ézidî Kürtleri birçok ilde kötü koşullarda yaşama tutunmaya çalışıyor. Rojava'dan Kobané’den yükselen direnişe yanıt olmak, bulunduğumuz her yerde büyütmek boynumuzun borcudur.

Yaklaşan kış koşullarında,kazağımızı, battaniyemizi, hırkamızı göndererek, Ezidi Kürtlerine ezilenlerin inceliğini  olan dayanışma elimizi uzatmalıyız. Elbette görevimiz yalnızca dayanışmayı büyütmek değildir. Bunu besleyen bir diğer parçası olarak direnişi büyütmek gereklidir. Rojava Kürtlerinin kazanımlarını yok etmeye and içmiş IŞİD çetesine karşı direnişin ülkemizdeki ayağı onu besleyen büyüten bugünlere getiren AKP'ye karşı direnişi büyütmekten geçmektedir. Rojava Kürtleri kendi topraklarında çetelere karşı mücadeleyi büyütürken bize düşen mücadelenin coğrafyamızdaki gerekliliklerine sarılmak olmalıdır.

Yeni Demokrat Gençlik olarak, "Rojava ve Şengal için; Direnişe Omuz Ver, Dayanışmayı Büyüt!" şiarıyla bir süredir yürüttüğümüz ve 20–21 Eylül tarihlerinde Ankara'da düzenlediğimiz divan toplantısıyla resmi olarak startını verdiğimiz kampanyamız, bir yanıyla Şengal'den IŞİD zulmünden kaçan Ezidi Kürtleriyle dayanışmayı öte yandan çetelerin başlıca destekçisi AKP'ye karşı direnişi büyütmeyi hedefleyecektir.

 Kuşkusuz bu uzun soluklu bir mücadeleyi kapsamaktadır. T.C devletinin şovenizm zehriyle çeşitli milliyet ve inançlardan halk gençliği üzerinde yarattığı yaratmak istediği karabulutu parçalamak üzerinde yükseleceğimiz temel zemini oluşturacaktır.

6 Kasımda YÖK'ün kuruluş yıldönümünde sonuçlanacak olan kampanyamız boyunca, yoğun bir kitle çalışmasıyla, çeşitli eylem ve etkinliklerle içimizdeki ve halk gençliğinin saflarında şovenizme karşı mücadeleyi büyütmeyi, Kürt halkının acıları ve sevinçlerine daha fazla ortak olmayı hedefliyoruz. Rojava ve Şengal için ses vermek, direniş bayrağını yükseltmek, dayanışma ağlarını örmek, geleceğimiz ve özgürlüğümüz için bir zorunluluktur.

Yeni Demokrat Gençlik "


81364

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Sayfalar