Pazartesi Haziran 3, 2024

YDG: Rojava ve Şengal İçin; Direnişe Omuz Ver, Dayanışmayı Büyüt!

 

Yeni Demokrat Gençlik, Rojava ve Şengal'de yaşanan gelişmelere dikkat çekmek, dayanışmayı ve direnişi büyütmek amacıyla bir kampanya başlattığını duyurdu.

"Rojava ve Şengal İçin; Direnişe Omuz Ver, Dayanışmayı Büyüt!

Kuzey Afrika'da başlayan “Arap İsyanları”nın sarstığı coğrafyalardan biri olan Ortadoğu'da, sınıf mücadelesi ivmesinden ve şiddetinden bir şey kaybetmeden devam ediyor. Arap halklarının fitilini ateşlediği direniş meşalesi, dünyanın dört bir yanında zalimlere, sömürücü zorbalara korkulu geceler yaşatırken, ezilen emekçi yığınlara umut ışığı olmuştur.

Ortadoğu halkları, “Arap baharı”ndan bu yana, demokrasi ve özgürlük, baskı, şiddet ve zulme karşı mücadelesini büyütmüş durumdadır. İsyan bayrağının, özgürlük ve direniş seslerinin en güçlü yankılandığı coğrafyalardan biri, Ortadoğu'da Suriye Kürdistanı/Rojava'dan geldi/geliyor.

Suriye'de Esad karşıtı direnişin başlamasıyla varlığı bile kabul edilmeyen Suriye Kürtleri, tarihi bir fırsat ile karşı karşıya kaldı. Suriye Kürtleri, Arap isyanlarının yarattığı direniş rüzgârlarını arkasına alarak, geleceği için harekete geçti ve Rojava'da kendi kaderini eline aldı. Birçok kentte yönetime el koydu, kendi iktidarlarını inşa etmeye başladı. Hızlı bir şekilde gelişen ve dört parçadaki Kürt ulusuna umut aşılayan bu tarihsel kazanımlar, düşmanlarını rahatsız etmekte de gecikmedi. Bölgede yeni bir güç olarak kısa sürede tarih sahnesine çıkan Rojava Kürtlerinin kazanımlarına; emperyalistler, onların işbirlikçi, uşakları saldırıya geçti.

Kuşkusuz Suriye'de savaşın başladığı günden bu yana, bu ülkede Esad'ı devirmek amacıyla elinden geleni ardına koymayan T.C devleti saldırganlıkta ipi en önde göğüsleyen oldu. T.C, Kürt ulusuna yönelik geleneksel düşmanlığını sınırların ötesine taşıdı. Rojava Kürtlerinin hemen her alanda ortaya çıkardıkları kurumsallaşmalarının, sınırları içinde yaşayan Kürt ulusuna umut ve direniş aşılamasına tahammül edemeyen T.C, bölgeye yönelik kapsamlı bir kuşatma saldırısını yaşama geçirdi.

Düne kadar Esad'ı devirmek adına dünyanın dört bir yanından Suriye'ye akan cihatçı çetelere her türlü desteği yapan T.C, Rojava'da Kürt ulusunun kazanımlarının gelişmesiyle kadrajına bu bölgeyi aldı. Amaç, Rojava'nın kuşatılması, etkisiz hale getirilmesi ve düşürülmesiydi. Bu amaçla, besledikleri El-Kai'de türevi çeteleri Rojava Kürtlerinin üzerine saldı. T.C'nin, askeri, lojistik, istihbarat vb. yardımlarıyla bugün Rojava'ya saldıran IŞİD çetesi, gerçekte bu coğrafyada AKP adına savaşmaktadır.

Gelinen aşamada, Rojava açısından stratejik bir konuma sahip olan ve bugün Rojava'da kazanımları açısından çatışmanın merkezi haline gelen IŞİD saldırısının temelinde T.C'nin ve onun sözcüsü AKP hükümetinin bu amaçları vardır.

Ne var ki T.C'nin bir koyup üç alma hesabı tutmamıştır. Rojava Kürtleri ortaya çıkardığı örgütlenmelerle ve sergiledikleri direnişle emperyalistlerin ve onların uşağı T.C'nin planları alt üst etmiştir. Bugün Kobané başta olma üzere Rojava'nın birçok bölgesinde YPG'nin ortaya koyduğu direniş bunun en açık ispatıdır. Kobané'yi düşürerek Rojava Kürtlerinin kazanımlarını yok etmek isteyen T.C IŞİD'le bu amacına ulaşamayacağını anlayınca başka planları devreye sokmuştur. Uçuşa yasak bölge ve tampon bölge, T.Cnin IŞİD'iyle YPG karşısında çaresiz kaldığının ve açık işgale girişmekten başka seçeneğinin kalmadığını göstermektedir.

Direniş Kobané'de tarih sayfalarına şanlı örnekler bırakarak devam etmektedir ve sadece sınırın bir yakasında da değildir. Direniş, sınırın iki yakasında sürmekte, sınırları aşmaktadır. Urfa Suruç'ta ve coğrafyamızın dört bir yanında Kobané'nin direniş sesleri yankılanmakta, büyümektedir.

Söz konusu direniş, IŞİD çetesinin Şengal'de büyük bir vahşetle gerçekleştirdiği katliamlara yenilerinin eklenmesine engel olmaktadır. IŞİD çetesinin ve onları besleyen zalimlerin gerçek yüzü Şengal'de kanlı bir şekilde açığa çıkmıştır.

Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler T.C'nin ve onun sözcüsü AKP hükümetinin emperyalistlerin çıkarları ekseninde yaşama geçirdiği politikalar nedeniyle doğrudan coğrafyamızda karşılık bulmaktadır. Suriye savaşından kaçarak Türkiye'ye sığınan 1.5 milyon Suriyeli bunun en açık örneğidir. Meclisin açılmasıyla beraber gündeme getirilen ve AKP hükümetine sınır ötesi operasyon yetkileri tanıması düşünülen tezkere önümüzde günlerde bizi sıcak günlerin beklediğine işaret etmektedir.

Geleceğimiz, bir avuç emperyalistin ve onların çıkarlarını kıblesi yapmış, işbirlikçi, uşaklarının eline teslim edilmek istenmektedir.

Şengal ve Rojava İçin Bir Ses Ver

Şengal'de IŞİD'in katliamlarından kaçarak coğrafyamıza sığınan Ézidî Kürtlerinin yaşam mücadelesi devam ediyor. Ézidî Kürtleri birçok ilde kötü koşullarda yaşama tutunmaya çalışıyor. Rojava'dan Kobané’den yükselen direnişe yanıt olmak, bulunduğumuz her yerde büyütmek boynumuzun borcudur.

Yaklaşan kış koşullarında,kazağımızı, battaniyemizi, hırkamızı göndererek, Ezidi Kürtlerine ezilenlerin inceliğini  olan dayanışma elimizi uzatmalıyız. Elbette görevimiz yalnızca dayanışmayı büyütmek değildir. Bunu besleyen bir diğer parçası olarak direnişi büyütmek gereklidir. Rojava Kürtlerinin kazanımlarını yok etmeye and içmiş IŞİD çetesine karşı direnişin ülkemizdeki ayağı onu besleyen büyüten bugünlere getiren AKP'ye karşı direnişi büyütmekten geçmektedir. Rojava Kürtleri kendi topraklarında çetelere karşı mücadeleyi büyütürken bize düşen mücadelenin coğrafyamızdaki gerekliliklerine sarılmak olmalıdır.

Yeni Demokrat Gençlik olarak, "Rojava ve Şengal için; Direnişe Omuz Ver, Dayanışmayı Büyüt!" şiarıyla bir süredir yürüttüğümüz ve 20–21 Eylül tarihlerinde Ankara'da düzenlediğimiz divan toplantısıyla resmi olarak startını verdiğimiz kampanyamız, bir yanıyla Şengal'den IŞİD zulmünden kaçan Ezidi Kürtleriyle dayanışmayı öte yandan çetelerin başlıca destekçisi AKP'ye karşı direnişi büyütmeyi hedefleyecektir.

 Kuşkusuz bu uzun soluklu bir mücadeleyi kapsamaktadır. T.C devletinin şovenizm zehriyle çeşitli milliyet ve inançlardan halk gençliği üzerinde yarattığı yaratmak istediği karabulutu parçalamak üzerinde yükseleceğimiz temel zemini oluşturacaktır.

6 Kasımda YÖK'ün kuruluş yıldönümünde sonuçlanacak olan kampanyamız boyunca, yoğun bir kitle çalışmasıyla, çeşitli eylem ve etkinliklerle içimizdeki ve halk gençliğinin saflarında şovenizme karşı mücadeleyi büyütmeyi, Kürt halkının acıları ve sevinçlerine daha fazla ortak olmayı hedefliyoruz. Rojava ve Şengal için ses vermek, direniş bayrağını yükseltmek, dayanışma ağlarını örmek, geleceğimiz ve özgürlüğümüz için bir zorunluluktur.

Yeni Demokrat Gençlik "


81378

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

19:59 Hızır

Sayfalar

Partizan'dan

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Sayfalar