Pazar Mayıs 5, 2024

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

Kolombiya’da bir çok gerilla örgütü kuruldu. FARC-EP’nin kurulduğu 1964 yılında Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN)[1]kuruldu. ELN’nin kurucusu bir papazdır.  Yer yer, Kolombiya devletiyle, “barış için masaya oturmak”tadır. Son, “Osla görüşmeleri”nde yer alacakları haberleri çıktıysa da, bu gerçekleşmedi. Ve şu anda 5 bin kişilik bir gerilla gücüne sahip olduğu söyleniyor. Bu da az bir güç değildir. ELN Küba Devrimi’ni kendine örnek alıyor. Kolombiya’nın  doğusunda petrol bölgelerinde etkindirler. Sık sık petrol taşıma borularını bombalayarak, petrol tekellerine (British Petroleum ve Occidental Petroleum-USA)  zarar veriyorlar. Ve zaman zaman bu tekellerin üst düzey çalışanlarını kaçırıp fidye alıyorlar.

Şehir gerillası anlayışıyla hareket eden M 19 (19 Nisan Hareketi) 1973”de kuruldu. M-19, 1984 yılına kadar büyük eylemler gerçekleştirdi. Latin Amerika başta olmak üzere bütün dünyada tanındı ve sempati topladı. Küçük burjuva sol bir çizgide olan M-19, Kolombiya’da büyük bir kitleye sahip oldu. Bir çok Latin Amerika ülkesinde M-19’u örnek alanlar çoğaldı. M-19, 1984’de devlet ile yapılan ateş-kes görüşmesini onaylayan gruplardan biriydi. Ondan sonrada kendine gelemedi ve ateş-kesten sonra legal parti kurdu, ancak liderleri yine devlet tarafından öldürüldü. Böylece M-19 Kolombiya’nın devrimci mücadele tarihinin kısa bir kesitinde yerini alarak dağıldı.

1984 ateş-kes görüşmelerine FARC ve ELP’de katılıp onayladı. ELN, ateş-kes görüşmelerine katılmadı ve ateş-kes yapmadı. Bundan önceki ateş-kes görüşmelerine benziyecek ve devlet sözünde durmayacak diyerek, karşı çıktı ve sonunda, tarih ELN’yi haklı çıkardı.

Bu, “barış görüşmeleri” ve devletle yapılan karşılıklı ateş-kes, M-19’u tarih sahnesinden sildiği gibi, ELP’yi de küçük bir gruba dönüştürdü. Bugün çok küçük bir gerilla grubu olarak ELP savaşını sürdürüyor.

Her ne kadar kurucularının birisinin rahip ve bazılarının da teolog olması, onları “ilerici dinci bir örgüt” gibi gösterilmesine neden olsa da, dinle bir ilişkileri yoktur. Kendilerini “bağımsızlıkçı ve devrimci” bir örgüt olarak değerlendirmektedirler. ELN’i biraz da olsa tanıyabilmek için FARC-EP lideri Alfanso Cano’nun katledilmesi üzerine yayınladıkları dayanışma mesajından bir bölüm aktaralım:

 “Biz, Kolombiya oligarşisinin şeytani savaş ve terör mekanizması ile karşı karşıya olan ayaklanmış halkın bir parçasıyız. Biz gerilla güçleri, yarım yüzyıldan bu yana mülksüzleştirilmişlerin düşmanlarına karşı çatışmanın sıcaklığında, halk desteğinin sayesinde, mücadele arzumuzla ve devrimci inancımızın sağlamlığıyla geliştik. Alfonso Cano, hâlâ Manuel Marulanda Velez, Jacobo Arenas, Camilo Torres Restrepo[2], ve gerilla yapılarımızın, devrimci mücadelenin karmaşık yolundan geçen başka gerilla örgütlerinin diğer birçok devrimci kadrosu ve halkın toplumsal adalet, eşitlik, demokrasi, bağımsızlık ve barış mücadelesinde yaşamlarını veren değişik toplumsal alanlardan oğulları ve kızları ile birlikte sokaklarda ve yollarda yürüyor.

Ülkemizin tarihi, yolun bu bölümünün, kavgada düşenlerin sorumluluklarını üstlenmek, onların yollarından yürümek için koşullara nasıl göğüs gereceğini bilen önemli sayıda kadronun arıtıcısı olduğunu göstermektedir.

Ne halk, ne de biz devrimciler, egemen sınıfın temsilcilerinin Konfüçyüsçü mesajlarına tutulmayız veya dün ve bugün geçici zaferleriyle övünen savaşçıların tehditlerinden gözümüz korkmaz. Halkın devrimci mücadelesinin akıntısı, protestolar, mücadele ve isyancıların politik-askeri kavgası her gün büyüyor.

Sonucu göremeyen tüm diğer savaşçılar için görevimiz, devrimci davanın zaferi için mücadeleye devam etmektir. Komutan Alfonso Cano; örneğini ileri taşıyacağız.” [3]

SBKP-ÇKP arasındaki ideolojik çatışma Kolombiya’yı da etkiledi ve bu ayrışımın sonucu olarak   1967 yılında Mao’nun görüşlerini benimseyen Kolombiya Komünist Partisi Marksist-Leninist’e bağlı Halk Kurtuluş Ordusu (EPL)[4] kuruldu. SBKP-ÇKP arasındaki ayrışım sonucu bölündü ve deyim yerindeyse “ufalandı” Bunlardan 7’si büyük gerilla gruplarına sahipti. Ancak süreç içinde dağıldılar. Şu anda ELP’nin 1000 civarında gerilla gücü olduğu varsayılıyor. Bazı kaynaklar daha az gösteriyor. Kolombiya devleti ise “200-300” arası bir rakam veriyor.

Kolombiya’daki gerilla örgütlerinden söz ederken, M-19’dan (19 Nisan Hareketi, kuruluş tarihi 1973) söz etmemek olmaz. 1973-1985 arasında Kolombiya tarihine damgasını vuran örgütlerden birisidir. Şehir gerillası anlayışıyla hareket eden bu M-19, 1984 yılına kadar büyük eylemler gerçekleştirdi. Latin Amerika başta olmak üzere bütün dünyada tanındı ve sempati topladı. Küçük burjuva sol bir çizgide olan M-19, Kolombiya’da büyük bir kitleye sahip oldu. Bir çok Latin Amerika ülkesinde M-19’u örnek alanlar çoğaldı. M-19, 1984’de devlet ile yapılan ateş-kes görüşmesini onaylayan örgütlerden biriydi. Ondan sonrada kendine gelemedi ve ateş-kesten sonra legal parti kurdu, ancak liderleri yine devlet tarafından öldürüldü. Böylece M-19 Kolombiya’nın devrimci mücadele tarihinin kısa bir kesitinde yerini alarak ve iz bırakarak dağıldı.

1984 ateş-kes görüşmelerine FARC, M-19 ve ELP’de katılıp onayladı. ELN, ateş-kes görüşmelerine katılmadı ve ateş-kes yapmadı. Bu, “barış görüşmeleri” ve devletle yapılan karşılıklı ateş-kes, M-19’u tarih sahnesinden sildiği gibi, ELP’yi de küçük bir gruba dönüştürdü.

1985 yılında yapılan ateş-kes ve barış görüşmelerinin ardından, FARC-EP, ELP ve M-19 arasında ortak hareket etme kararı alındı. Simon Bolivar Geilla Koordinasyonu (Coordinadoro Simon Bolivar Guerrillera-CGSB). Legal alanda ise CGSB içinde yer alan örgütlerin yanında, CCP ve diğer legal gruplarında katılımıyla Union Patriotica (UP) (Yurtsever Birlik) adında bir birlik oluşturulup, legal olarak seçimlere gidildi. Önemli başarılar da elde edildi. Ne var ki, legal demokratik ortamdaki başarılar, emperyalist tekelleri ürküttü. ABD destekli güçlerin saldırıları yeniden başladı ve büyük kayıplar verildi. 1986-1996 arasında devlet UP‘nin 4-6 bin arası üyesini öldürdü. 1987 yılında, UP’nin devlet başkanı adayı, devlet tarfından öldürüldü. Bu legal ortam M-19’u bitirdi. Çünkü, M-19 büytünüyle legalleşmişti. ELP’yi ise parçaladı ve küçük bir grup durumuna düşürdü. FARC-EP’de önemli kayıplar verdi.

ELN ile FARC-EP arasında ortak hareket etme kararı var ve birbirlerini “kardeş örgüt” olarak değerlendiriyorlar. Bir ara çatışmalı bir ortam da yaşadılar. Fakat FARC-EP’nin başına Alfanso Cano’nun[5]getirlmesiye çatışmalı ortam kaldırıldı ve yeniden “dostluk” ilişkileri kuruldu.

ABD ve AB ve bazı Latin Amerika ülkeleri FARC-EP’yi, “terör örgütleri” listelerine dahil ederken; Venezuela[6], Ekvator, Brezilya, Arjantin ve Nikaragua ise “Cenova Sözleşmesine uygun gerçek bir ordu” olarak kabul ediyorlar.

Kolombiya’da, Komünist İşçiler Birliği (MLM)[7] (Union Obrera Cominista (MLM)” isimli bir örgüt daha var. Oslo görüşmelerinde, FARC-EP’nin taleplerini ve tavrını eleştiriyor. FARC-EP’nin taleplerini, “Neoliberalizmi ılımlama” olarak değerlendiriyor. 

Kolombiya’da bir çok devrimci parti ve örgütler var. Bazılarının küçük silahlı birliklerinin de olduğu söyleniyor. Çünkü Kolombiya’da açıktan iki cephe var. Arkasında ABD’nin yer aldığı karşı-devrim cephesi, diğeri ise devrim cephesi. Devrimci cephenin arkasında işçiler, köylüler ve diğer ezilen emekçi kesimler var. Karşı-devrim cephesinin arkasında ABD ve Kolombiya egemen sınıfları var. Emperyalist tekellerin ve Kolombiya devletinin denetimindeki para militer güçlerin asli görevi ise, gerillaya destek veren kitleleri terörize etmek, korkutmak, sindirmek, yerinden göç ettirmek ve katletmek.

Örneğin, kimi yerlerde bütünüyle paramiliter güçlerin denetiminde “kurtarılmış köyler” var. Bu şu anlama gelmektedir, emperyalist tekellerin muz plantasyonlarının ve petrol bölgelerinin paramiliter güçlerce kontrol altında tutulması. Bunun bir amacı var; çalışanların köle gibi çalıştırılması ve direnişlerin önlenmesi içindir. Kimi bölgelerde ise uyuşturucu çetelerinin kontrolü söz konusudur. Bu karşı-devrimci odaklar Kolombiya devleti ile ortaklaşa hareket ediyorlar.

Kolombiya ve Türkiye

Kolombiya bügünkü haliyle tam bir muz cumhuriyetidir. ABD emperyalizmine bağlı petrol (Rockefeller gruba ait petrol şirketleri), uyuşturucu ve muz tekellerinin elindedir. Hükümeti, başbakanları bu tekeller belirlemektedir. Bu nedenle de devrimci gerilla örgütlerinin esas muhattapları perde arkasında ABD’dir. Bunu Kolombiya halkı’da, Latin Amerika halkları da bilmektedir. Seçime katılan partiler Muhafazakar ve Liberal adında iki partidir. ABD’yi örnek almışlar. Birincisi ABD’deki cumhuriyetçileri, ikincisi ise demokratları. Ancak, belirleyici olan ABD tekelleridir. Her şey onların çıkarlarına göre dizayn edilmektedir. Bu nedenle Kolombiya Latin Amerika’da “Muz Cumhuriyeti” olarak bilinir.

 Türkiye’nin birbirine benzeyen yanları vardır. Birinci, benzer yanları; ABD emperyalizmine bağlı olmaları ve onun politikaları etrafında hareket etmeleridir. Bu da, içeride “demokrasi”yi değil, faşizmi uygulamayı dayatmaktadır. Demokrasi görüntüsü, egemen sınıf kliklerin parlamentodan yararlanması, seçimlerle işbaşına gelmeleridir. Seçimle iş başına gelme, “özgürce” olmayıp, yine emperyalist tekellerin belirleyiciliği esastır.

 Özellikle köylülerin ve işçilerin mücadelesi açısından bu söyelnebilir. Sadece sanayinin ekonomiye katkısıyla, şehirleşme oranları birbirine yaklaşık. Kolombiya halkı sömürgeciliğe karşı savaşla var oldu. Uzun yıllar İspanyol sömürgecilerine karşı savaştılar, bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra da yerli gericiliğe ve yine emperyalist tekellere karşı savaşlarını sürdürdüler. Böyle bir durum, gerilla savaşının kitle temelinin tarihsel olarak var etti ve gerilla hareketini önce başlatan da köylüler oldu. Bugüne kadar bu savaşın sürmesinin arka planında bunlar vardır.

Türkiye’de Türk köylülüsünün, ne toprak talebi için ne de sosyal kurtuluş için kendiliğinden bir hareketi olmamıştır. Kendiliğinden olmadığı gibi, sosyal kurtuluş mücadelesi veren harketleri de desteklememişlerdir. Kuzey Kürdistan’da ise, Kürt köylüsü ulusal baskıya karşı, Kürt ulusal hareketlerinin yanında yer almıştır

Bütün zorluklarına rağmen, başarı ve zafer; Latin Amerika’nın devrimci onuru Kolombiya’nın devrimci gerillalarının olsun!*** Bitti.

 

Yararlanılan Kaynaklar: Die etwas andere Geschite der Guerillas in Kolumbien, I-II (Kolombiya Gerilla Hareketinin Kısa Tarihi; I-II) Raul Zelik, Latein Amerika Nachrichten Nr. 268, Nisan 1998.  Kurtuluş Cephesi İnternet Sitesi. Barikat Dergisi sayı 52, 2007. Wiederstand in Kolumbia sitesi ve gazeteler... FARC-EP web sitesi, FARC-EP resmi yayın organı Resistencia. ANNCOL wep sitesi. www.cedama.orgwww.eln-voces.com.  Doç. Dr. Sait Yılmaz; “Latin Amerika’da Neler Oldu?”


[1] ELN : (Ejército de Liberación Nacional) Ulusal Kurtuluş Ordusu. Ayrıca, bkz. www.eln-voces.com

[2] Camilo Torres Restrepo, ELN’nin kurucu önderi, professor ve rahip.,çatışmada öldürüldü. Manuel Vasquez Castaño, Manuel Perez Martinez (İspanyol ve Katolik teologlardan) ELN’nin önderlerindendi.

[3] Radio Cafe Stereo, Miguel Suarez (10.11.2011)

[4] EPL; (Ejército Popular de Liberación) Halk Kurtuluş Ordusu. ELP, Mao-Enver Hoca ayrışımında, Enver Hocacı oldu. Maoist görüşlerle bir ilgisi yok.

[5] Alfanso Cono (Guillermo Leon SAENZ-Vargas), ölümü 4.11.2011.  ABD ve Kolombiya devlet güçlerinin saldırısı sonucu şehit düştü. ABD, daha önce Cono hakkında bilgi getirenlere ve yerini bildirenlere 5 milyon dolar vereceğini vaadetmişti.

[6]Venezuela devleti, 2011 yılın başında Kolombiya devleti tarafından aranan FARC-EP üyesi olduğu ileri sürülen İsveç’te ilticacı (birisi meşhur bir gazeteci) iki kişiyi Caracas havaalanında  gözaltına alınıp Kolombiya devletine teslim etti. (bkz.Portal Amerika 21.de)

[7] „Devrim İşçi” isminde  haftalık dergileri var. (Bkz.www.revolucionobrera.com)

 

111583

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar