Pazartesi Mayıs 20, 2024

Avrupa’da Alevi hareketinin çıkmazı….

Alevi toplumuna dönük bütün çirkef saldırı ve katliamların ardında her zaman siyasi bir zemin oluşturulmuştur. Toplumun en kırılgan ve toplumsal çelişkinin en hassas noktasından birini oluşturması açısından da önemlidir.

Bu anlamıyla hem devrimci yaklaşım hem ulusal hareket hem de Alevi örgütlenmeleri tarafından ciddiyetle ele alınması gereken önemli bir konu olarak varlığını korumaktadır. Zira mevcut iktidar süreci, faşizmin ülkedeki açık diktası, Kürt ulusu başta olmak üzere azınlıklara yönelik saldırıların boyutlanması, devrimci muhalefetin yükselmesine karşı faşist devletin tepki ve yaklaşımıdır. Yine bu ırkçı-faşist uygulamalara yönelik her toplumsal katmanda ısrarlı bir karşı koyuştur.

Her ne kadar genel yaklaşım Avrupa’daki Alevi hareketi olmasına karşın kökeni ve köklerinin ülkedeki siyasi gelişmelerin önemli bir parçası olması nedeni ile geniş bir yelpazede ele alınmasını getirmektedir.

90 yılların başında kurulan Avrupa Alevi hareketi esasen 1993 Sivas/Madımak katliamının ardından ciddi bir güce ve örgütlenme ağına ulaşmıştır. Alevi toplumunun siyasal ve inançsal tepkisini iyi değerlendirerek örgütlenme alanlarını ve yüzlerce kurumu oluşturması açısından önemli bir moment yakalamıştır.

Katliamın siyasal, tarihsel ayağı ve devlet olgusuyla beraber ele alınıp deşifre edildikçe Alevi toplumu üzerindeki devlet etkisi kırılmaya yüz tutmuş ve devamında ciddi örgütlenme ile Aleviliğin kendi gerçekliliğiyle yüzleşmesi ve somut yansıması daha net olmuştur. Kendi içindeki farklı toplumsal ve inançsal katmanların varlığı ve devlet (şovenist) yaklaşımının etkisi, gelişmenin ve siyasal bir güç olma yolunu her dönem tıkamıştır. Sivas Madımak Katliamı ardından esasen Alevi hareketinin devlet geleneğiyle açıktan yüzleşmesi bu gerici eksenden uzaklaşmasını beraberinde getirerek bu örgütlenmenin demokrasi istem ve yaklaşımını ve diğer demokrasi güçleriyle ortak hareket noktası yakalamasına önemle vesile olmuştur.

Avrupa da Aleviliğin ders olarak okutulmasından Aleviliğin tanıtılmasına ve demokrasi güçleriyle ilişkilenmeye varan örgütlü bir güç olma bu moral ve kazanımlarını ülkedeki Alevi hareketinin gelişimine aktarması açısından büyük önem taşımıştır. Cem Vakfı gibi devlet güdümlü Aleviliğin asimilasyonu üzerinden çıkar ağı oluşturan yapıların önüne de önemli engel teşkil etmiştir. Bu mücadele açık veya kapalı Avrupa örgütlenme sürecinde de yaşanmıştır.

Ali siz Alevilik, Dedeler kurumu ve Aleviliğin İslam’ın içinde mi dışında mı tartışmaları vb. demokrasi güçleriyle ortak hareket etme, özellikle de Kürt hareketiyle birlikte olmama yönlü ayak direme “Biz inançsal kurumuz siyaset tartışmayız” gibi geri yaklaşımlar, bunu aşmaya çalışan alevi hareketi açısından hep ayak bağı olmuştur.

Toplumsal ve demokrasi mücadelesinin dışında kendisini tutan bu mantık özellikle toplumsal tepki ve reflekslerin gösterildiği dönemlerde alevi hareketinin önünde ve gelişiminde hep engel teşkil etmiştir.

Yerel örgütlenmelerde bu anlayışın nüveleri her daim çokça yaşanmıştır. Demokratik gelişimin ve ortak mücadele kazanımlarının önü bu mantık temsilcileri tarafından bilinçli bir şekilde kapatılmaya çalışılmıştır Buda enerjinin boşuna gereksizce tartışmalarda boğulmasına neden olmuştur. Kurumlarının eklektik bir toplumsal taban oluşturmasındaki zorluklar ve bunu aşmadaki yetersizlikler özellikle durgun ve uzun dönem sessiz kalan hareketin bu rotaya girmesini kolaylaştırmıştır.

Bu yılda 2 Temmuz anma süreci aslında bu durgunluk ve kısır girdabı kırmanın ufak bir adımını oluşturabilirdi. Ancak bu yönlü mücadele eden arkadaşların eklektik kaygıya boyun eğmeleri ya da uzlaşıcı çizgi maalesef gerici değirmene su taşımıştır. Demokrasi ve birlikte yürüme ortak mücadelenin kazanımları törpülenmiştir.

Avrupa da ki Kürt ve demokrasi güçleri esasen Türkiye’deki faşist baskı ve temsil ettiği toplumsal tabanın sesi olmaya çalışan bir eksen de durmaktadırlar. Bu anlamıyla oradaki devlet terörüne ve haksızlıklarına erken bir tavır ortaya konulmaktadır.  Bu terör ve faşizan baskı esasen alevi kurumları dahil tüm demokrasi mücadelesi veren kurumları yakinen ilgilendirmektedir. Çünkü başta iktidar ve kolluk güçlerinin uyguladığı politikalar bu zemini direk etkilemektedir.

Tekçi devlet politikasının  iktidar ayağınca uygulanması her toplumsal kesimi olumsuzca etkilemektedir. Her bir toplumsal kesime yapılan saldırı bir diğerine zemin hazırlamaktadır. Kürt halkına yönelik linç saldırısı Alevilere yönelik nefrete ve tekçi zihniyete dönüşüyor.

Bu tekçi zihniyet Ermeni düşmanlığı ile örtüştürülüyor. Sonuçta bunun mücadelesini veren devrimci ve aydın kesiminin katledilmesi ya da hapishanelere konulmasını getiriyor. Bu  ayrıştırıcı zihniyet kadınların katledilmesine olanak sunuyor. Farklı ulusa, inanca azınlığa, kültüre, cinse bakış açısı her farklı toplumun karşılaşacağı katliam ve zora dönüşüyor. Ortak bir saldırı ancak ortak güçlerin askeri oranda bu saldırıları toplumsallaştırabilmesi ile geriletilir.

Kısacası Avrupa alevi hareketi ve tabanı bu demokrasi güçlerinden yalıtılamaz. Bu noktada çaba içerisinde olan kesimlerin uzlaşıda dikkat etmesi gereken temel ilkeleri koruması gerekiyor. İslamlaştırılmış ve asimile anlayışına yakın mantığın daha fazla tartışılması ve doğru tarzda yazılması gerekiyor. Durgunluğu fırsata çeviren özellikle Cem Vakfı gibi çevrelerin düşünce ve yaklaşımları deşifre edilmelidir. Demokrasi güçleri ise esasen alevi kurumlarındaki ilerici harekete destek sunabilmelidir. İlişki ve etkileme her zamankinden daha fazla çaba gerektiriyor.

Türkiye’de de çıkmaza giren Avrupa’da demokrasi güçleri tarafından deşifre edilen politikalarına karşılık deşifre eden güçleri geriletmek için faşist örgütlenmesini ve saldırganlık ağını geliştiriyor.

Esas olarak bu saldırıyı görüp tüm demokrasi güçlerini bir araya getirerek karşı koymanın acil önemini kavramalıyız.

2200

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Sayfalar