Çarşamba Kasım 13, 2024

ATİK: 2017 Yılını Geride Bırakırken Yeni Bir Yıla Merhaba!

kaypakkaya-partizan
2017 yılında yaşananlar yeni yılda bize farklı görevleri işaret etmektedir. Tüm ATİK bileşenleri olarak 2018 yılı mücadelenin daha zorlu geçeceği bilinci ile yeni yıla aktif ve güncel politikalarla bizi bekleyen önemli görevlerin sorumluluğunu yüklenerek adımlarımız hızlandırmalıyız. 2018 girerken, demokratik haklarımız için, geleceğimiz için, sömürü, saldırı ve her türlü hak gasplarına, haksız savaşlara karşı sokaklarda örgütlenerek mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz!

 

21.Yüzyılın ilk günlerinden başlayan, giderek artan ayaklanmalar ve isyanlar geride bırakmaya hazırlandığımız 2017 yılında da hız kesmeden birçok bölgede dalga dalga yayılmaya devam etmiştir. Emperyalist sistemin içinde bulunduğu uluslararası kriz varlığını devam ettirirken, istikrarlı sürece bir türlü giremeyen finans kapital, krizin faturasını işçi-emekçilere ve bağımlı ülke halklarına çıkarıyor. İçinde bulunduğumuz durum sınıf çelişkilerinin ve siyasi baskıların gidererek yükseldiği bir döneme tekabül ediyor. Emperyalistler kendi ülkeleri ile ekonomik ve siyasi olarak kendine bağımlı kıldığı ülkelerde sömürü, talan, katliam, baskı ve tahakkümü 2017 yılında doruğa çıkarmış durumdadır.

Yeni bir yıla girerken dünyanın en zengin sekiz kişinin serveti 450 milyar dolara yakın iken, dünya nüfusunun yarısının serveti ise 400 milyar doların biraz üzerindedir. Bu rakamlar toplumsal gelir dağılımının açık ara burjuvazinin lehine olduğunu bize çok net bir şekilde göstermektedir. Bu durum bir avuç burjuvazinin zor aygıtlarını kullanarak milyarlarca insanın emeğinin gasp etmesinin, bölgesel savaşlar ile birçok ülkenin yer altı kaynaklarının talan edilmesinin çok açık resmidir. Ortadoğu da mazlum halklara yaşatılan zulüm, Afrika halklarının açlığa ve felakete maruz bırakılması, Çin ve Hindistan gibi ülkelerdeki yoksulluk ve bu ülkelerin emperyalist tekeller için ucuz iş gücü cennetleri olmaları, 2017 yılında da devam ettirilmiştir. Binlerce mültecinin Akdeniz sularına kurban edilmesi, kurtulanların esir kamplarında açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmesi, doğa ve çevrenin kirletilmesinden dolayı yaşanan felaketler geride bıraktığımız yılın en acı olayları olmuştur.

Avrupa coğrafyasında, işçi ve emekçilerin büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri sosyal, ekonomik ve demokratik haklarına yönelik çok ciddi saldırılar yoğun bir şekilde yeni politikalarla devam ettirilmiştir. Son bir yıllık süre içerisinde başta Almanya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde ırkçı partilerin önemli bir yükselişi söz konusudur. Avrupa’da ırkçılık bir devlet politikası olarak uygulamaya konulmuştur. Egemenler, bu politikalar ile işçi ve emekçilerin birliğini bozmak zorunda olduklarını çok iyi biliyorlar ki; bu politikalarının sonucunda ortaya çıkan işsizliğin ve enflasyonun nedeni olarak göçmenleri göstererek kendi suçlarını gizlemeye ve dipten gelen dalganın yönünü kendilerinden uzaklaştırma peşindeler.

Bütün dünya da olduğu gibi, kendisini “demokrasinin beşiği” gören Avrupa’da kadınlara yönelik saldırılarda gözle görülür bir yükseliş ve ilkellik yaşanmaktadır. Bugün Avrupa’da her üç kadından biri şiddet görürken, kadınlara yönelik taciz ve tecavüzlerin üst düzeye tırmandığı bir süreç olmuştur. Çalıştığı işyerinde eşit işe eşit ücret alamamakta, ilk işten çıkartılan insan olarak toplumsal üretimde koparılarak ev içi emeği ile mağdur edilmektedir.

Geride bıraktığımız yıl ezilenlere yönelik katliam, tutuklama, işkence, baskı ve sömürünün en katmerlisi faşist Türk devletinin rutin politik uygulamasına dönüşen bir yıl olmuştur. Son bir yıl içinde faşist Erdoğan’ın talimatları ile çıkarılan KHK’lar ile tüm demokratik haklar yasaklanmış, yüzlerce gazete, televizyon, radyo, dernek ve vakıflar kapatılmış, çalışanları tutuklanmıştır. Devrimci ve demokratlara, Alevilere, Kürtlere yönelik her türlü baskı, şiddet, tutuklama ve katliam uygulanmaya konmuş, Kürt halkının iradesini temsil eden belediye başkanları ile Milletvekilleri tutuklanarak cezaevlerine konmuştur. Binlerce HDP ve DBP yöneticisi ve üyesi gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi son çıkarılan KHK’lar ile ’’AKP çete örgütü’’ ile ’’Tek Tip Kıyafet’’ uygulamasını resmileştirmiştir.

Tüm bu saldırılar karşısında da dünyanın birçok köşesinde ezilenlerin yükselttiği direniş ve mücadeleler geride bıraktığımız yılda emperyalistlerin korkulu rüyası olmaya devam etmiştir. Almanya’da yapılan G20 zirvesine karşı yüz binlerce insanın günlerce sokaklarda militanca direnişi, birçok Avrupa ülkesindeki ırkçı akımlara karşı halkların sokak gösterileri, başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde işçi ve emekçilerin saldırılara karşı örgütlediği grev ve sokak gösterileri, faşist Türk devletinin her türlü yasakçı uygulamalarına rağmen direnişlerin devam ettirilmesi, Rojava’da DAİŞ çetelerinin saldırılarını püskürten ve DAİŞ’i yenilgiye uğratan Demokratik Suriye Güçlerinin direnişi mazlum ve ezilenler için umut ışığı olmuştur.

2017 yılında yaşananlar yeni yılda bize farklı görevleri işaret etmektedir. Tüm ATİK bileşenleri olarak 2018 yılı mücadelenin daha zorlu geçeceği bilinci ile yeni yıla aktif ve güncel politikalarla bizi bekleyen önemli görevlerin sorumluluğunu yüklenerek adımlarımız hızlandırmalıyız. 2018 girerken, demokratik haklarımız için, geleceğimiz için, sömürü, saldırı ve her türlü hak gasplarına, haksız savaşlara karşı sokaklarda örgütlenerek mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz!

Tüm halkımızın yeni yılını kutlar, 2018 ezilenler için umut ve mücadelenin büyütüleceği bir yıl dileği ile mücadelenizde başarılar dileriz.

ATİK 24. Dönem Genel Konseyi 

1046