ATİK: „Faşist Diktatörlüğün Rojava İşgaline Karşı Avrupa’da Mücadeleyi Büyütelim!“
R.T. Erdoğan’ın uzun süredir „Suriye’de ‚Güvenli Bölge‘ olmazsa, kapıları açmak zorunda kalabiliriz” tehditleriyle, Rusya ve İran başta olmak üzere yapılan bir dizi görüşmeler meyvesini verdi ve TC faşizminin, Suriye topraklarına girmesi için yeşil ışık yakıldı. Trump’un “Bizim savaşımız IŞİD ile idi. IŞİD’i yendik, artık başkalarının savaşma vakti geldi” diyerek, ABD askerlerini sınır bölgesinden çekmesiyle birlikte, TC faşizmi hızla askeri hazırlıklarını tamamlayarak, 9 Ekim 2019 itibariyle, “Barış Pınarı Harekatı”nı başlatmış oldu.
Çıkarları Ortak Olanlar, Halka Yönelik Saldırılarda Ortaklaşıyorlar!
Ortadoğu’da emperyalistlerin Pazar savaşında, Afganistan, Libya, Irak ve Suriye’de binlerce insan yaşamını kaybederken, milyonlarca insan yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kaldılar. Bu çatışmalarda en çok nasibini alanlar da Kürtler oldu. Suriye’de emperyalistlerin ve başta Türkiye olmak üzere yerli işbirlikçileri olan birçok devletin desteklediği IŞİD’in, en yoğun saldırdığı bölgeler Kürtlerin yaşadığı bölgeler olmuştur. Bu bölgelerde de binlerce kadın tecavüze maruz kaldı, onlarcası tecavüze maruz kalmamak için bebekleriyle birlikte Şengal dağlarından uçurumlara attılar kendilerini. Binlerce kadın 21. Yüzyılda köle pazarlarında satıldı…
Kobane’de Kürtler ve enternasyonal savaşçılar, özellikle de kadınlar; aylarca katliamlara karşı sokak sokak, ev ev direnerek yanıt olup IŞİD’i yaşadıkları topraklardan temizlediler. Faşist TC’nin yoğun destek verdiği bu katiller sürüsünün yenilgisinden sonra, bölgede yaşayan ulus ve azınlıklar tarafından oluşturulan Rojava özerk bölgesi, Türk devletinin saldırılarına baştan itibaren hedef olmuştur. Rojava’nın özerkliğinin ilanından kısa süre sonra, sınır ötesini fiiliyatta işgal ederek, “güvenli bölge” gerekçesiyle, Kürtlerin ve Ezidilerin denetimindeki bölgelere defalarca operasyonlar düzenlenmiştir. Bugün bir kez daha aynı gerekçelerle tekrar edilen Rojova’ya yönelik operasyonun hedefi; bir tarftan Erdoğan’ın pastadan kapabileceği payın hayali, diğer taraftan son seçimlerde yaşadığı prestij kaybını tekrar kazanma çabasıyla efendilerine yaranmaya çalışıp iktidarını sürdürmektir.
Rojova Umuttur, Umut Yaşamdır!
Bu gelişmeler karşısında Türk devletinin işgal planlarını boşa çıkartmak, Faşist Türk devleti tarafından yok edilmek istenen Rojava Devrimi’ne sahip çıkmak, başta kadınlar olmak üzere tüm demokrat, ilerici ve devrimcilerin görevidir.
ATİK olarak; faşist TC’nin emperyalist efendilerinin de hicazetini alarak Rojava’ya başlattığı saldırıları kınıyor, herkesi Rojova’yı sahiplenmek için sokağa çağırıyoruz. Tekçi zihniyetten beslenen faşist TC, katliamların hesabını ezilen halklara mutlaka verecektir. Emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı mücadele edenler mutlaka kazanacaktır.
Kahrolsun İşgalci Faşist Türk Devleti!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Bıji Bıratiya Gelan!