Avrupa’da, Komünist Önder Kaypakkaya’yı Anma Faaliyetleri Başarı İle Gerçekleştirildi!
Türk egemenler sistemi faşist iktidarı tarafından, Diyarbakır zindanlarında ağır işkencelerle katledilişinin 48. Yılında, “Bu Çelik Aldığı Suyu Unutmayacak. Katledilişinin 48. Yılında Komünist Önderimiz Kaypakkaya’yı Anıyoruz. Kaypakkaya Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor” şiarı ile, geleneğimizin bir parçası olan Partizan ile birlikte merkezi olarak planladığımız ve Avrupa’nın bir çok yerinde yaygın olarak örgütlediğimiz Kaypakkaya’yı anma etkinliklerimiz başarı ile sonuçlanmış bulunmaktadır. Mayıs ayında bir kampanya şeklinde ele alınan Komünist Önderimiz Kaypakkaya’yı anma etkinliklerinde, başta Mayıs ayı olmak üzere, ulusal bağımsızlık, devrim, sosyalizm ve yüce komünizm yürüyüşümüzde ölümsüzleşenlerimizin, planlanan yürüyüş, anma toplantıları, TV programları vb gibi faaliyetlerde anılması, siyasal-ideolojik-örgütsel çizgisi ile devrimci tarihimizin, güncel devrimci savaşımızın ihtiyaçlarına göre yeniden iradi olarak beyan edilmesi, ve tarihsel belleğimiz olan, ezilen-sömürülen ulus-sınıf-inanç kesiminden halklarımızın özgürlük kavgası uğruna ölümsüzleşenlerimizin, kararlılık, mücadelede ısrar, cesaret, feda ruhu ve en amansız koşullarda direnme bilinçlerinin, devrimci savaşımızın güncel perspektifine göre ortaya konulması, önderimiz Kaypakkaya’yı anma faaliyetimize ayrı bir devrimci nitelik katmıştır.
Kuşkusuz başarı derken, bunu somut koşul ve öznel durumumuz üzerinden ifade ediyoruz. Somut koşul ve öznel durumumuzu yadsıyarak, idealize edilen beklentilerle, bir devrimci faaliyeti yetersiz bulmak ne kadar hatalı bir yaklaşım ise, mevcut koşullar içinde en olumlusunu gerçekleştirdik diye, buna hapsolmak, süregidecek olan devrimci faaliyetlerimizde daha ilerisini gerçekleştirme perspektifinden yoksun olmakta bir o kadar yanlış ve hatalı bir tutumdur. Reel düşünmek, devrimci-komünist ütopyalarla özgür geleceğe yelken açmanın önünde engel olmadığı gibi, büyük iddialarımız da, öznel ve nesnel koşullarımız yok sayılarak planlanamaz. Koşullar ve hedeflerimiz arasındaki diyalektik ilişki ile, bir somut zemine devrimci faaliyetle gerçekleştirdiğimiz her müdahale, kendi özgün koşullarında başarılı ve başarısız olarak ele alınabilir. Bir devrimci faaliyet başarılı da olsa, başarısız da olsa, diyalektik bir muhasebe ile bunu daha güçlü hamlelere çevirmek esastır. Bu genel doğrudan öte, kendi somut koşullarında planlanması ve sonuçlarıyla başarılı olmuş bir faaliyetin önemle sahiplenilmesi ve daha güçlü hamlelere dönüştürülmesi önemlidir. 48. Ölümsüzlük yılında Kaypakkaya yoldaşı anma etkinliklerini, planlanması ve fiili olarak başarılı bir şekilde örgütlenmesini önemli gördüğümüz gibi, bundan sonraki devrimci faaliyetlerimiz açısından daha ileri bir perspektif ortaya çıkarması bağlamında da değerli bulmaktayız.
Tarihimizin komünist mirası, devrimci savaşımız ve gelecek ütopyamızın güzergahı Önder Kaypakkaya’, ideolojik, teorik -kuramsal ve siyasal-politik komünist niteliği ile, Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyasında, tüm geleneksel yaklaşımlardan, resmi ideolojiden, burjuva sınıf dokusuna bulaşık tüm anlayışlardan köklü bir kopuşun momentidir. Devrimci pratik, direniş geleneği, devrimin dost güçleriyle yarattığı dayanışma kültürü, kararlılık, cesaret, ısrar abidesi olma özelliğiyle sadece devrimci bir miras değil, halklarımızın özgür geleceğini yaratma mücadelemiz olan devrimci savaşımızda güzergahımızdır-rehberimizdir. Devrimci tarihimiz ve özgürlük ütopyamız açısından son derece kıymetli olan bu hazineyi, daha kapsamlı ve nitelikli devrimci faaliyetlerle anmak tabi ki önemlidir ve tarihsel birikimimiz düşünüldüğünde bunu gerçekleştirecek potansiyelimizde vardır. Ama devrimin potansiyeli, devrimci faaliyetimizde örgütlendiği zaman aktifleşir-devrimci bir rol oynar. Bu sadece bir çalışma ile aşılacak bir durum değil, genel örgütlenme çalışmalarıyla aşılacak bir sorundur.
Devrimci faaliyet perspektifimiz olan bu genel hedefimiz yanında, pandemi koşullarının dezavantajı ortamında, Komünist önderimizin, Türkiye-Kuzey Kürdistan’ın bir çok yerinde Rojava’da, ve Avrupa’da yaygın olarak bir çok alanda, mitinglerle, toplantılarla anılması, devrimci bir irade ile kitlesel olarak sahiplenilmesi son derece anlamlıdır, ortaya konan bu kitlesel irade, anma faaliyetlerimize devrimci nitelik kattığı gibi, Kaypakkaya fikirlerinin tarihsel ve güncel olarak ifade ettiği büyük anlamı ortaya çıkarmıştır. Tüm anma faaliyetlerinde, tarihimizin bir tecrübe olarak sahiplenilmesinin yanında, yürünecek yol, kuşanılması gereken cesaret ve bilinç, gerici dünyanın tüm kuşatılmışlıklarına karşı alınacak devrimci tavır ve başka bir dünya yaratma özlemiyle güncel politik tutumlarımızın ortaya konması, sürecin devrimci ihtiyacı idi ve anma faaliyetlerimiz bu konuda önemli bir rol oynamıştır.
Önder Kaypakkaya Anmalarında Partizan-Sınıf Teorisi Ortaklaşması, Hem Devrimci Bir Sinerji Ortaya Çıkarmıştır, Hem de Kitleler Tarafından Olumlu Karşılanıp Bu Ortak Tutum Sahiplenilmiştir!
Geleneğimiz tarihinde, ideolojik, örgütsel, politik sorunlardan kaynaklı bir çok ayrılık yaşamıştır. Bur da konumuz bu ayrılıkların nedenini sorgulamak değildir. Bu başka plartformlarda ele alınıp değerlendirilecek bir meseledir ve biz merkezi irademizle bu konudaki değerlendirmelerimizi yapmışız /yapmaktayız. Bütün bunlardan öte, Kaypakkaya geleneğinde yer alan farklı örgütsel güçler, Kaypakkaya anma faaliyetinde parçalı durmaktaydı ve bu durum kitleler (ki bu eleştiri sahipleri ileri kitlelerdir) tarafından da ciddi olarak eleştirilmekteydi. Genel kitle kuyrukçuluğu, ideolojik net tutum, doğrularda ısrar etme gibi kaba materyalist yaklaşımla, kitlelerin bu eleştirilerine kulak tıkamak, somut durum üzerinden gelen eleştiri ile örtüşmeyen bir tutumdur. Komünistler, kitlelere önderlik rolünü, kitlelerin taleplerini devrimci süzgeçten geçirip sahiplenerek yerine getirirler. Kitlelere rağmen, devrimci savaş yürütülmez, kitlelere rağmen devrimci savaşın önderlik rolü icra edilemez. Önderlik ve kitle ilişkisi, kitlelerin devrimci savaşta özne olma nitelikleriyle devrimci bir öz kazanır.
Anlayış olarak, Kaypakkaya anma faaliyetlerinde var olan bu parçalı tutumu doğru bulmama yaklaşımımız, kitlelerin bu talebiyle birleşerek, bu doğru anlayışımıza güç vermiş ve son birkaç yıl sürecinde somut önerilerimiz olarak, Kaypakkaya geleneğinden olan örgütsel devrimci-dost güçlerle tartışılmıştır. Bu tartışma süreci, 47. Ölümsüzlük yılında, Partizan ile Kaypakkaya’yı anma faaliyetine dönüşmüş ve bu yıl bu ortak kültür ve tecrübe üzerinden daha ileri bir nitelikle Kaypakkaya anma faaliyetleri gerçekleşmiştir.
Sadece Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyası değil, uluslararası komünist ve devrimci hareket için önemli bir değer olan Önderimiz Kaypakkaya’nın, daha güçlü sahiplenilmesi, onun devrimci fikirlerinin daha güçlü devrimci sorumluluk bilinciyle kitlelere taşınması, örgütsel kaygılarımızdan, dar gurup çıkarlarımızdan daha önemli olduğu bilincindeyiz. Ve bu bilinç, kitlelere güven veren bir bilinçtir. Dünyada ve coğrafyamızda, karşı devrimin kapsamlı saldırıları karşısında ilmek ilmek birlikte hareket etme plartformları oluşturan devrimci-komünist güçler, buna paralel kitlelere de güven vermekte, azımsanmayacak devrimci faaliyetler icra etmektedir. Önderimiz Kaypakkaya anma faaliyetlerini Partizan ile birlikte örgütleyerek, devrimin görevlerinde ortak hareket etme kültürüne önemli bir katkı sunduğumuz kanaatindeyiz ve bu kitleler tarafından son derece olumlu karşılanmıştır. Faaliyet sahamız kapsamında, Avrupa çapında tabanımızla birlikte önemli bir kitlenin anma eyleminde harekete geçmesi, tüm anmaların canlı-sahiplenici gerçekleşmesi, bu değerlendirmemizi haklı çıkarmaktadır.
Başta HBDH ve BDG Bileşenleri Olmak Üzere Dost Devrimci Güçlerin Kaypakkaya ‘yı Anma Eylemlerimizi Sahiplenmesi, Devrimci Hedeflerimizde Ortak Hareketimiz Açısından Değerlidir!
Dost devrimci güçlerin, Kaypakkaya anma faaliyetlerinde ortaya çıkardığı devrimci sahiplenmeyi, dayanışmayı son derece değerli bulmaktayız. Kuşkusuz bu iradi tutum devrimci dost güçler açısında yeni bir devrimci tutum değildir. Geçmiş anma faaliyetlerinde de, bu devrimci sahiplenme iradesi ortaya konmuştur. Ama, 48. Kaypakka’yı anma faaliyetinde daha ileri düzeyde bir katılım sağlanmış, anma çalışmalarımıza güç katmıştır. Bu somut devrimci adım, devrimci savaşımızın her alanında süren, ve her çalışmanın niteliğine göre şekillenen birlik kültürüne önemli bir katkı sunan pratiktir. Gerek devrimci tarihin sahiplenilmesinde ve gerekse de devrimci mücadelemizin geliştirilmesinde önemli bir yerde duran birlikte hareket etme siyaseti açısından önemli kazanımdır. Bu anlamıyla Kaypakkaya anmalarında bizlere destek veren, faaliyetimize güç veren tüm devrimci dostlarımıza teşekkür ediyor, daha ileri mevzilerde birlikte yürüme irademizi yineliyoruz.
Tarihimizdeki her başkaldırımız, her direnişimiz, zulmün kadrinde her katledilişimiz, ideolojik-teorik-siyasal her niteliğimiz, bugünün devrimci görevlerini icra etme tecrübemizdir. Bizim tarihimiz, üstünde nostalji yapacağımız bir alan değil, geleceği kazanma birikimimizdir. Bugünün devrimci görevleriyle mücadele alanlarında bayraklaşan ölümsüzlerimize bağlılığımızın teminatı budur. İdeolojik-Kuramsal-Örgütsel Başkumandanımız Komünist Önder Kaypakkaya’yı bu bilinçle sokaklara taşıdık, bu bilinçle andık.
Tüm ölümsüzlerimiz gibi, Kaypakkaya’yı anmak, günü ortaya çıkardığı devrimci görevlere daha ileri bir düzeyde sahip çıkmaktır. Kaypakkaya anma faaliyetinde görev alan, eylemde bulunan tüm aktivistlerimiz, militanlarımız, taraftarlarımız, devrimci mücadelenin ortaya çıkardığı görevlerle süreci ele almak durumundadır. Emperyalizm, Faşizm ve her türden gericiliğe karşı komünizm heyulasını somut bir tehlike haline getirmek, ezilenlerin kendi mücadelelerinde özne olması ile gerçekleşecektir. Süreç her yönü ile nesnel olarak devrimin olanaklarını büyütmektedir. Bu nesnel olanaklar üzerinden ortaya çıkacak olan devrimci dinamik, Kaypakkaya güzergahında kenetlenerek mücadele eden biz ardıllarının eseri olacaktır.
Komünist Önder Kaypakkaya Yolumuzu Aydınlatıyor…