Cumartesi Kasım 30, 2024

Bir kez daha ihanete uğradık...

kaypakkaya-partizan
Bu kez yakalarını bırakmayacağız, hesap soracağız!

 

Şu an büyük bir öfke içerisindeyiz. Çünkü sendikamızın başına çöreklenen Rıdvan Budak ve ihanet çetesi tarafından bir kez daha hançerlendik. Bugün tutup taleplerimizi kulak arkası edip toplu sözleşmeye imza attılar.

Satış masası kurulmadan önce tavrımızı net biçimde ortaya koymuştuk. Eğer Hadımköy fabrikasını da kapsayan bu toplu sözleşme imzalanacaksa, bunu ancak haklarımızı güvenceye alan bir protokolün sözleşmeye eklenmesi halinde kabul edebilirdik. Aksi halde grev kararı alınmalı ve fabrikaya grev pankartı asılmalıydı. Bu, toplu sözleşmenin tarafı olan biz Greif işçilerinin son derece meşru ve haklı bir talebiydi. Sendikamızın başındaki Budaklar’ın bu talebe yanıt vermesi ve gereğini yapması gerekiyordu. Eğer Greif yönetimi protokolü kabul etmiyorsa, tutup toplu sözleşmeye imza atmayı reddedip grev kararı almalıydı.

Ama Rıdvan Budak ve ortakları bizi şaşırtmadı. Bir kez daha ihanet hançerini sırtımıza sapladılar. Bunu yaparken de tüm hünerlerini gösterdiler. Biz toplu sözleşme ile protokol birbirinden ayrılamaz derken, onlar satış için iki ayrı odada iki ayrı masa kurdular.

Odaların birinde Rıdvan Budak Greif yöneticileriyle protokol için danışıklı bir kavgaya tutuşurken, hazırda bulunan DİSK’in avukatına da seyirci rolü verilmişti. Ondan bu danışıklı kavgayı kamuoyuna anlatması bekleniyordu. Yani DİSK’in avukatı da buna alet ediliyordu. Nitekim o da bize farkında olarak ya da olmayarak bu rolün gereğini yerine getirip bu danışıklı kavgayı uzun uzun anlattı.

Ondan öğrendiğimize göre, Budak tazminatlarımızı isterken Greif yöneticileri ise polis tarafından gözaltına alınanların tazminatlarını ödememekte ısrar ediyordu. Böylelikle tartışma zaman zaman gerilerek uzayıp gidiyor, ama hiçbir sonuç çıkmıyordu. Sadece burada olup bitene bakan Budak’ın biz Greif işçileri için canını dişine taktığını sanar. Ama gerçeği öğrenmek için sadece yan odaya bakması yeterdi. Çünkü aynı anda yan odada Budak’ın İstanbul Şube Başkanı Kazım Doğan satış sözleşmesine imza atıyordu.

Bu kargaların bile güleceği türden bir satış oyunudur. Ama işte Budaklar, daha önce defalarca yaptıkları gibi, böylesine alçakça ve adice bir satış oyununa imza attılar. Bunu yaparken de bir kez daha DİSK yönetimini bu satışa alet ettiler. Böylelikle nasıl da kirli bir satış şebekesi olduklarını bir kez daha kanıtladılar.

Bu büyük satışa imza atıp sonra da sendikanın kapısına kilit vurup bina görevlisine de “iki hafta açık değiliz” diyerek ortadan kayboldular. Çünkü suçlarının farkındalar ve öfkemizden kurtulmak için saklanıyorlar. Sanıyorlar ki her şey zamanla durulur ve bugüne kadar hep olduğu gibi yaptıkları yanlarına kar kalır. Buradan ilan ediyoruz ki büyük bir yanılgı içerisindeler. Eninde sonunda hesap vermekten kurtulamayacaklar.

Çünkü artık canımıza tak etti. Bunca fedakarlığı yapan işçiler olarak her defasında bu satış şebekesinin ihanetine uğradık. Her defasında uyardık, kapılarına gittik, hesap soracağımızı gösterdik ama onlar ihanette ısrar gösterdiler, bildikleri yoldan şaşmadılar.

Büyük fedakarlıklarla başladığımız işgal eylemimizi daha ilk anda baltalamaya kalkan bunlardı. Yetmedi taşeron çeteleriyle elbirliği yapıp direnişimizi kırmaya çalıştılar. Üstüne işgalimizi kırmak için Dudullu fabrikasındaki direnişi kırdılar. Ama bu kadarı da yetmeyince polis operasyonlarına ortak oldular. Hem operasyon öncesinde yaptıkları protokolle hem de sonrasındaki açıklamalarıyla rollerini açığa vurdular. İşte şimdi de son darbeyi vurup kazanılmış haklarımızın da üzerine yatanlara ortaklık ediyorlar.

İşte bunun için nereye kaçarlarsa kaçsınlar bu ihanet şebekesinin yakalarını bırakmayacağız. Hem kendimiz için hem de bugüne kadar bu şebeke tarafından satılan, hayatları karartılan işçi arkadaşlarımızın hesabını onlardan sonuna kadar soracağız. Bu konuda kesin kararlıyız.

Bir sözümüz de bu ihanet şebekesinin elinde çocuk oyuncağına çevirdiği DİSK yönetimine!

Rıdvan Budaklar en başından itibaren bize karşı çevirdikleri tüm dolaplarda sizi bir biçimde hep kullandılar. Bu konuda öylesine de başarılı oldular ki tutup polis operasyonunun ardından yaptıkları açıklamaya, en başından itibaren yaptığınız yardımlardan dolayı size teşekkür ederek başladılar. Bu dahi bize karşı işledikleri suçlara nasıl da sizi bir biçimde bulaştırdıklarını kanıtlamaya yeter. Bunun için eğer samimiyseniz artık sizi Budak hainlerine karşı tutum almaya çağırıyoruz. Alın ki DİSK’i de bu kara lekeden kurtarın.

Ayrıca şunu da ekleyelim ki, Greif yönetimi bu tutumuyla aynı zamanda daha önce DİSK yöneticilerine verdiği sözleri de tutmamıştır. Genel Başkan Kani Beko, bu ihtimale karşılık “biz konu mankeni miyiz?” demekteydi. Demek ki bu son durumla Budaklar onu da “konu mankeni” durumuna düşürmüşlerdir. DİSK yöneticilerinin de onuru çiğnenmiştir. İşte bunun için gelinen yerde Greif patronuna karşı mücadele DİSK yönetiminin de onur mücadelesidir.

Son söz olarak belirtelim ki, haklarımızı iç edeceğini sanan Amerikan tekeli ve onun uşak takımının da peşini bırakmayacağız. Hep söylediğimiz gibi haklarımızın zerresini onlara yedirtmeyeceğiz. Bunun için onlara rahat yüzü göstermeyeceğiz, “İşgal, grev, direniş” kararlılığıyla hem Greif’te hem de yaşadıkları her yerde kapılarına dayanacağız. Eğer haklarımızı vermezlerse bu ülkeden tası tarağı toplayıp gitmek zorunda bırakacağız.

Bugüne kadar direnişimize destek sunan tüm duyarlı kamuoyunu, emek dostlarını ve sınıf kardeşlerimizi yanımızda olmaya, katkı ve desteklerini sürdürmeye çağırıyoruz.   

Direnişçi Greif İşçileri

1644