Perşembe Kasım 28, 2024

Bu 25 Kasım’da Öfkemiz Daha Büyük, Daha Keskin!

kaypakkaya-partizan
Bu 25 Kasım’da da Meydanlarda Mirabel Kardeşlerin Direngenliği ile İsyanlarımızı Haykırıyoruz!

 

Gerici erkek egemen sistem, ortaçağ karanlıklarını aratmayacak şekilde kadın katliamlarını ve kadına yönelik şiddetin her türünü, yaşamın her alanında sürdürmeye, kadını yok saymaya devam ediyor. Şengal ve Serekaniye’de IŞİD çeteleri, kaçırdıkları yüzlerce Êzidî ve gayrimüslim kadınları ve kız çocuklarını zengin arap şeyhlerine sattı, IŞİD çetelerine seks kölesi olarak sundu. Onlarca kadın IŞİD çetelerinin ellerine geçmemek için intiharı seçtiler. Saldırılar sonucunda, yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalan yüzbinlerce Êzidî Kürt’ün %78’i kadın ve çocuk idi. Yaşlı ve çocukların çoğu yollarda öldü.

Ukrayna’da, Silahlı Kuvvetler tarafından düzenlenen özel operasyonlarda, 18-25 yaş arası 382 kadın kayboldu. Ateşkes sonrası aramalarda, tecavüz edilip, ensesinden vurulmuş 286 kadın cesedi bulundu. İran’da ortaçağ kalıntılarına karşı kadın direnişinin simgesi olan Reyhaneh Jabbari, kendisine tecavüz etmeye çalışan adamı öldürdüğü için, 7 yıllık hapis yaşamının ardından 26 yaşında idam edildi. Kadına yönelik şiddetin coğrafyası yok! Kadınların, dünyanın her yerinde, evde, sokakta, yaşamın her alanında en yakını olan erkekler tarafından katledilmeleri, cinsel taciz ve tecavüze maruz kalmaları hala kanayan yara! Dünya genelinde her 14 kadından biri cinsel şiddet kurbanı.

Avrupa’da her gün ortalama 7 kadın şiddet nedeniyle yaşamını yitirirken, Fransa’da ayda altı, İngiltere ve İspanya’da sekiz kadın aile içi şiddet nedeniyle katlediliyor. Türkiye’de 2014’ün ilk 10 ayında, 255 kadını eşleri ya da eski eşleri katletti. ABD’de saatte 4 kadın, İngiltere’de her yedi kadından biri, Fransa’da ayda 20 kadın tecavüze uğramakta. Hollanda, Avusturya ve Almanya’da her beş kadından biri, partneri tarafından cinsel veya fiziksel şiddete maruz kalmakta. Polise ve basına yansıyan bu verilerin, aslında çok daha yüksek olduğu bir gerçeklik.

Geri bırakılmış ülkelerde sünnet, recm ve töre cinayetleri hala devam etmekte…Dünya genelinde cinsiyet ayrımcı politikalar ve yasalar nedeniyle güvencesiz işlerde çalıştırılanların çoğunluğunu kadınlar teşkil ederken ayrıca kadınlar, yedek ve ucuz işgücü olarak görüldüğünden erkeğe bağımlı kılınarak ekonomik şiddete maruz kalmaktalar. Dünyada her yıl 2 milyon kadın, işçi olarak ülke değiştirmektedir. Başta Eski Rus Cumhuriyetleri, Latin Amerika ve Moldovya olmak üzere, kadınların %72 si iyi bir işte çalışacakları vaadiyle kandırılarak, %11i ise kaçırılarak getirildikleri Avrupa ülkelerinde boğaz tokluğuna çalıştırılırken, önemli bir kesimi de seks işçiliğine zorlanmaktadır. Savaş veya kriz bölgelerinden daha güvenceli ve insanca bir yaşam için göç yollarına düşen milyonlarca göçmenin %76’sı kadın ve çocuk olup, çoğunun umutları da kendileri de, okyanuslarda kaybolmakta….

Bu 25 Kasım’da da Meydanlarda Mirabel Kardeşlerin Direngenliği ile İsyanlarımızı Haykırıyoruz!

Bütün bu yaptırımlara rağmen, dünyanın dört bir yanında kadınlar yaşamı üretmeye devam ederken, kadınların mücadeleleri de toplumsal özgürlük mücadelesinin önemli bir parçası olarak tüm ihtişamı ile sürmektedir. 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde Trijillo faşizmine karşı Mirabal kardeşlerin, her türlü bedel ödemeyi göze alarak büyüttükleri özgürlük mücadelesi ile yazdıkları tarih, bugün de Rojova’da, Kobane’de ve dünyanın farklı coğrafyalarında yazılmaya devam ediyor.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  25 Kasım Uluslararsı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde bir kez daha, başta Mirabel kardeşler ve insanlığın özgürlük mücadelesinde şehit düşen kadınlar olmak üzere; Kobane’de yaşananları kalemiyle dünyaya duyurmaya çalışan Deniz Fırat… Bedenini silah yapan Arîn Mîrkan… “Vardır her namlunun ucunda bir yaşam ateşi” diyerek büyük düşlerin serüvencisi olan Kader Ortakaya… Annesine yazdığı mektupta, “Ölüm yaşamın sonu değildir!” diyen Reyhaneh Jabbari… Hak arama mücadelesinde Cumartesi, Roboski ve Gezi Direnişi Anaları… “Şiddeti Durduracağız!” diyerek sokaklara dökülen kadınlar… Daha fazla sosyal hak ve insanca çalışma koşulları için grev barikatlarındaki işçi kadınlar… Bilimsel eğitim ve eğitim eşitliği için kampüsleri direniş alanlarına çeviren öğrenci kadınlar… Görünmeyen emeğini görünür kılabilmek için mücadele eden “Ev Kadınları”… vb… Dünyanın farklı coğrafyalarından, yaşamın bütün alanlarından, bütün ezilen sınıfın kadınlarına el sallayarak umudu büyütmekteler. Kadın katliamları ve kadın emeğinin hiçleştirilmesi/ değersizleştirilmesi başta olmak üzere, kadına yönelik her türlü şiddete karşı bu yıl 25 Kasım’da, dayanışmayı inadına büyüterek, daha öfkeli ve daha örgütlü olarak meydanlarda isyanlarımızı haykırıyoruz.

Vardık, Varız, Var Olacağız!   

Kobane’de Tutuştu İsyan, Faşizme Karşı Ayaklan!

Mirabal Kardeşler, Deniz Fırat, Arin Mirkan, Kader Ortakaya, Reyhaneh Jabbari Mücadelemizde Yaşayacaklar!

ATiK- YENi KADIN

 

1948