Charlie Hebdo dergisine yönelik gerçekleştilen katliamı kınıyoruz!
(ATİK) Fransa’nın başkenti Paris’de 7 Ocak 2015 tarihinde, üç silahlı saldırgan Charlie Hebdo dergisi yayın kurulunun sabah toplantısını basarak, derginin yayın yönetmeni Stephane Charbonnier 9 meslektaşıyla birlikte 2 güvenlik polisini öldürmüş, bir çok kişiyide yaralamışlardır. Bu katliamın sebebi Charlie Hebdo’nun iki yıl önce çizmiş olduğu Hz. Muhammet karikatürü olabileceği gibi, son süreçte çizdiği IŞİD karikatürlerinin de olabileceği düşünülmektedir. Her ne sebepten olursa olsun, bu katliam gerici ve emperyalistlerin iş birlikçilerinin basın özgürlüğüne karşı yapmış oldukları bir katliamdır. Arkasında hangi gerici güruh olursa olsun, bu insanların özgür düşünme, özgür yazma, özgür çizme eylemine ve en önemlisi basın özgürlüğüne yönelik gerçekleştirilmiş bir eylemdir.
Charlie Hebdo dergisinin 2012 yılından beri aldığı tehditlerden dolayı sözde korunduğu bir süreçte ve ‘güvenlik tedbirleriyle’ dünyada başat olan Paris gibi bir şehirde gün ortasında bu saldırının çok profesyonel bir şekilde gerçekleştirilmesi düşündürücüdür. Aynı şekilde iki yıl önce 9 Ocak’ta Kürt siyasetçilerden, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’de Paris’de katledilmişlerdir. Sakine Cansız ve iki yoldaşının katledilmesinin arkasındaki güçler ve onlara destek verenlerin iki yıldır ortaya çıkartılmaması, bu katliamın da aynı akıbete uğrayacağı kaygısını yaratmaktadır.
Fransa’da ırkçı ve gerici hareketin, İslam karşıtlığı üzerinde yürüttüğü propagandalardan geliştiği bir dönemde bu katliamın gerçekleştirilmesi şaibelidir. Aynı şekilde Almanya’da PEGIDA olarak bilinen ve İslam karşıtlığı söylemlerle halk arasında şoven duyguları geliştirerek sokağa döken ve binleri bulan bir harekete dönüştüğü ve bu harekete karşı on binlerin sokağa çıkarak ırkçılığı protesto ettikleri bir süreçte bu katliamın gerçekleştirilmesi şüphesiz mevcüt çelişkileri derinleştirmeye yöneliktir. Aslında genel olarak tüm Avrupa kıtasında ırkçılığın geliştiği, ırkçı partilerin iktidara taşındığı bir süreçte bu katliamın yaşanması manidardır, düşündürücüdür.
Tabi ki bu katliamın esas nedenlerinden birisi, Fransa devletinin emperyalist çıkarları doğrultusunda gerçekleştirdiği katliam ve işgalleridir. Ortadoğu ülkelerinde, Mali’de ve bir çok ülkede çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilen işgaller, katliamlar ve buralarda; ulus, inanç, meshep çelişkileri üzerinde halkları bir birine boğazlatıp, daha sonra buralara gönderdikleri askeri birliklerle kitleleri katletmeleri bu katliamın en önemli sebeplerindendir.
Bu katliam ile birlikte, tıpkı 11 Eylül ikiz kuleler saldırısı sonrası olduğu gibi, Fransa başta olmak üzere, tüm Avrupa’da faşizan içerikli terörle mücadele adı altında ‘yeni güvenlik’ yasalarının da yürürlüğe koyulacağı bir süreci birlikte getirecektir. Çıkartılacak bu yasalarda en çok gene göçmenler etkilenecektir.
Yerli ve göçmen işçiler, emekçiler ve demokrasi güçleri olarak bir yandan bu katliama karşı çıkarken, diğer yandan bilinçli olarak geliştirilecek; ırkçı, ayrımcı politikalara ve ‘yeni güvenlik’ yasalarına karşı halkların kardeşliğini esas alarak ortak mücadeleyi geliştirmeliyiz. Stehpane Charbonnier söylediği “Diz çökerek yaşamaktansa dimdik ölmeyi tercih ederim” sözü önemli bir yerde durmaktadır. Bizler de; ırkçılığa, ayrımcılığa ve emperyalist talan politikalarına karşı dimdik durarak ortak mücadele etmeliyiz.
ATİK ve ATİK’e bağlı kurumlar olarak; Charlie Hebdo dergisine yönelik yapılan gerici saldırıyı kınıyor ve özgür yazan, özgür çizen, özgür düşünen tüm basın emekçilerinin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz!