Çarşamba Kasım 13, 2024

Devrimci ve Demokratik Kamuoyuna Duyuru!

kaypakkaya-partizan
LİNZ Umut Kültür Merkezi "Olağanüstü Genel'unda Anti-Demokratik Yöntemlerle ve devrimci olmayan gerici şiddet biçimleriyle engelledik!

 

Kollektifimizde uzun dönemdir çok boyutlu yaşanan ayrışma ve saflaşma gelinen aşamada bütün kurumlara yansımış; bu durumdan Demokratik Kitle Örgütleri‘ de çeşitli şekillerde etkilenmiş durumdadır. Bizler kollektifimizin içindeki bölünmede ayrı ayrı saflarda kalsak bile; kitle derneklerinde birlikte kalabileceğimizi, demokratik mücadele pratiğinde birlikte yürüyebileceğimizi hep savunduk ve gereğini yerine getirme çabası içinde olduk. Maalesef, diğer saflarda yer alan arkadaşlar bu tutumu açıktan ifade etme ve sergileme cesareti henüz gösteremediler.  Fakat eşsiz pratikleriyle ve fütursuz tavırlarıyla birlikçi değil bozguncu olduklarını yeterince gösterdiler. Bugün ‘‘derneğe tek başına hakimiz‘‘ diyen arkadaşlar, kitle örgütlerini devrimci kollektifin yan ve legal büroları olarak görmekteler ve öyle hareket etmektedirler. Kendileri dışındaki farklı görüşlere yaşam hakkı tanımamaktadırlar.

Onun için sürekli ‘’TEK BAŞINA HAKİM OLMA’’ uğraşı  içinde oldular. Bu arkadaşlar  “küçük olsun ama benim olsun” mantığı ile hareket ettiler-etmekteler. İşte Umut Kültür Merkezi içindeki bazı arkadaşlar, yukarıda açıklamaya çalıştığımız mantıkları gereği kendileri gibi düşünmeyen her arkadaşı dıştalamaktan geri durmadılar ve bunu da ‘‘başardılar‘‘. Birlikte yürüme çabamızı her fırsatta sabote ve provake ettiler. Bunu yaparken hiç bir zaman devrimci bir yöntem uygulamadılar. Feodal ilişkiler mentalitesi içinde dedikodu, yalan, iftira ve tehditler savurarak devrimci ve ahlaki olmayan yol ve yöntemleri kendilerine esas aldılar.

Hatta o kadar ileri gittiler ki; “öldürme” tehditleri savuracak ve fiziksel saldırılardan medet umacası yaratacak kadar alçalmayı kendilerine layık gördüler. Faaliyetçilerimizi korkutmaya, sindirmeye ve ötekileştirmeye dahi yeltendiler. Dernekte yapılan kahvaltı esnasında, küfür eşliğinde bir taraftarımızın  yüzüne sıcak çay serperek, ki kör olma tehlikesini göze aldılar. Yoldaşımızın günlerce acı çekmesine sebep oldular. Bu da yetmiyormuş gibi, bu suçu işleyenler için ‘’onlar çok samimiydiler’’ diyerek toplantılarda ve gittikleri yerlerde utanmazca savunuya geçtiler. Bu işleri kabadayılıkla hal edemeyince  başka yollara baş vurdular. Sonuçta yalan-yanlış ifadelerle dernek üyelerin bir kısmı sözde ikna (!) edilerek anti-demokratik ne kadar yol ve yöntem varsa başvurarak ‘’olağanüstü genel kurula’’  gittiler.

İlerici ve devrimci kamuoyuna ilan ediyoruz ki; LİNZ UMUT KÜLTÜR MERKEZİ ‘‘OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL‘‘ toplantısı darbeci, tasfiyeci ve bozguncu bir zihniyetin ‘‘ali cengiz oyunları‘‘na başvurarak gerçekleştirdiği çok kötü bir Genel Kurul örneği olarak tarihe geçmiştir. Bütün demokratik ilkeleri, tüzükleri, işleyişleri, teamülleri devre dışı bırakarak gerçekleştirilen bu toplantı, bir demokratik kitle örgütünün Genel Kurulu değildir ve böyle kabul edilemez. Bu yeni olumsuz örnek, artık bir çizgi halini alan ve nitel bir karakter kazanan irade gaspçılığının ve örgütsel-politik darbeciliğin çok acemice bir tezahürü olarak, demokratik alana da kötü bir yansımasıdır. Bu pratik, ne Linz UKM tarihine ne de ATİGF tarihine yakışmamaktadır. Böylesine kinci, gaspçı ve provakasyoncu anlayışlar-pratikler ATİK ve ona bağlı kurumlarımız içinde defalarca kez mahkum ve red edilmiştir. Hiç kimsenin sözde kudreti toplumsal demokrasi ve sosyal özgürlük mücadelesinde örnek bir duruşa sahip kurumlarımızı bu yoldan saptırmaya ve kötü örneklerle geleneğimizi lekelemeye yetmeyecektir. Geleneğimiz toplumda ve dolayısıyla kendi içimizde de çıkabilmiş bütün bu kötü örneklerle mücadelede başarılı olma gücüne ve enginliğine sahiptir. Bizim devrimci ve demokratik mücadele sabırlı ve sabatlı duruşumuzu test edenler bilsinler ki; tarih her şeyin ilacıdır ve toplumsal yaşam hiç bir şeyi hesapsız-sorgusuz bırakmayacak kadar da adaletlidir!!!

Bu arkadaşların Linz’deki gelişmelerle ilgili yaptıkları alelacele, tek yanlı, olayları çarpıtarak ve yalanlarla bezeyerek yapılan sorumsuz açıklamarının tersine olayların gelişimi şöyle olmuştur:

‘’Olağanüstü genel kurul’’ öncesinde, görevini icra etmekte olan yönetim kurulu çoğunluk üyeleri ve bizimle birlikte ortak hareket eden dernek üyeleri olarak, gergin ortamı da dikkate alarak, herhangi bir olaya ve provokasyona meydan vermemek adına, üstelik devrime ve halka duyduğumuz sorumluluk bilinciyle, bu ‘‘olağanüstü genel kurul‘‘ toplantısına katılmama kararı almıştık.

Lakin bu ‘’Olağanüstü Genel Kurula’’ 2 gün kala ATİGF yönetim kurulunun görevlendirdiği , ATİGF yönetim kurulu üyesi  (bu arkadaş aynı zamanda genel kurulda divan başkanlığı da yapmıştır)  bizleri ulaşmış, ‘’olağanüstü genel kurula’’ katılmamızı  “tüm sorumluluğu üstlendi”ğini  ifade etmiştir. Bize “Tüm sorumluluğunuz bize ait ve güvenliğinizi garanti ediyoruz” dendi.  

Biz de bu iddialı çağrıya inanarak, kararımızı yeniden tartıştık, ve yönetim kurulu çoğunluk üyeleri olarak, sadece iki YK üyemizle sadece görüşlerimiz belirtmek için katılma kararı aldık. Son üç ay dır “öldürme” tehditlerin yanı sıra gelişen çeşitli saldırılara maruz kalmıştık. Bize yapılan tüm saldırıları ATİGF yönetim kuruluna bildirmemize rağmen, ATİGF yönetim kurulu üç ay boyunca sessiz kalarak tüm provokasyon ve saldırıların gelişmesine zemin hazırlamıştır. Ayrıca mevcut ATİGF Yönetim Kurulu bu süre içindeki duruşu ve davranış biçimleriyle ‘’olağanüstü genel kurul’’ günü bizlere yapılan şiddeti meşrulaştırmış ve saldırıları bizzat tetiklemiştir.

Bu tartışmalı ‘’Olağanüstü Genel Kurul‘‘ toplantısı başladığında bunun çağrısını yapan ‘‘LUKM Denetim Kurulu neden bunun gerektiği konusunda kendi açıklamasını yaptı. Bizler de ‘’Olağanüstü Genel Kurul‘‘un neden gerekmediğini, anti-demokratik yapıldığını, Yönetim Kurulu‘nun hala çoğunluğu temsil ettiğini ve iradesini yitirmediğini, Denetim Kurulu‘nun önceki Yönetim Kurulu‘nu görevden alma veya kendi başına Genel Kurula çağrı yapma hakkının olmadığı gibi tüzüksel bir yetkisinin olmadığını,  bunun Yönetim Kuruluna yönelik açıktan bir ‘‘darbe‘‘ olduğunu, şu anda   yapılmak istenen ‘’Olağanüstü Genel Kurulun’’  meşru olmadığını anlatmaya çalıştık. Bu  gerçekliğimizi açıklayan ATİGF Yönetim Kuruluna da yazdığımız mektupları okumaya başladığımızda önce sözlü sataşmalar, ayağa kalkıp tehditler, sonrası  küfür eşliğinde ölüm tehditlerini yeniden ve bu sefer alenen yapmaya  başladılar (ödüllendirilmiş olmalı ki küfür eşliğinde ölüm tehditleri savuran kişi,  arkadaşımızın yüzüne çay serpen  aynı şahıstı).

Acaba bu cesareti veya yönlendirmeyi kim veya kimlerden  alıyor diye sormak gerekiyor. Bu ucuz kabadayı yöntemleriyle  engelleyemeyince ahlak sınırlarını aşan en ağır küfürler eşliğinde fiziksel saldırıya geçtiler. Yaşanan arbede esnasında bir itişme-kakışma yaşandığı doğrudur. Bu esnada panik atak geçiren bir kadın üyemize odaklanan,  yönetim kurulu üyemize sinsice yanaşarak arkadan yumrukla saldıran ve yaralayan da yine aynı şahısdır. Diğer taraftan toplantının başından beri, durmadan ayağa kalkıp parmak sallayarak provokasyon yaratan bir kısım şahıslar ise genç bir başka arkadaşımıza yönelikte ikinci kez fiziki saldırdırıya geçtiler. Bizler ise hiç kimseye fiili olarak saldırmadık ve bize yakışır bir devrimci tutumla olayı yatıştırmaya çalıştık. Provokasyonun daha fazla büyümesine meydan vermemek için ‘’olağanüstü genel kurulu’’  terk ettik.

Linz Umut Kültür Merkezi’nin irade gaspçısı ‘‘yeni yöneticilerine‘‘ bir kez daha sesleniyoruz:

“Devrimciliğin temeli dürüst olmak ve yalan söylememektir!”

HALKA YALAN SÖYLEMEYİN!

Özellikle şunu ifade etmek istiyoruz; şaibeli bir şekilde yapılan yalan yanlış açıklamalar, iftira ve ayak oyunlarıyla doludur. Şimdi bunlara tek tek değinelim:

1.    Saldırıları taraftarımız olan  Yönetim Kurulu üyesi veya üyeleri değil, Denetim Kurulu‘nun yandaşları veya saldırmayı kollayan provakatör bekçileri başlatmıştır. Saldırıya uğrayan ve yaralanan taraftarımız olan yönetim kurulu üyesi olmuştur. Durmadan parmak sallayıp tehditler savuran ve Provokasyonu başlatan bir kısım şahsı üstelik sonradan ise sözde yeni Denetim Kuruluna seçerekte adeta ödüllendirilmişlerdir.

Oysa arkdaşlarımız yaptıkları açıklamada ; “provakasyona dahil olan tüm üyelere ilişkin yaptırım düzeyinde karar almıştır” demelerine rağmen provakatörlerin kimileri Denetim Kurulu‘na alınırken diğerine de sözde yeni Yönetim Kurulu‘na aday olma önerisinde bulunularak,  “yaptırım”dan ne anladıklarını böylece ifade etmişlerdir.

2.            Olay esnasında söz ve fiziki saldırıların hedefi, olay sonrası yazılarda saldırıların hedefine konan, dernek üyesi olmayan dinleyici ve misafir konumunda olan genç arkadaş, kesinlikle fiili ve bilinçli olarak ve hiç bir şart altında kadın arkadaşa fiziksel saldırı uygulamamıştır. Kadın arkadaşın eşiyle yaptığımız görüşme sonucu, arbede esnasında yere düşmüş ve bu esnada zarar görmüş olma ihtimalinin daha objektif olduğunu  söylemiştir. Söz konusu genç arkadaş yıllardır tanıdığımız, her etkinliğimize katılan demokrat bir arkadaşımızdır.

Üstelik bu arkadaşımız bizim değil, bizzat iddia sahiplerinin davetlisi olarak ‘’olağanüstü genel kurula’’ dinleyici-misafir olarak davet edilmiştir. Telefon kayıtlarında kimin nasıl davet ettiği ispatlanabilir durumdadır. Üstelik ülkedeki devrim ve demokrasi mücadelesinde bedel ödeyen bir ailedir ve bu aynı zamanda iddia sahipleri tarafından da  net olarak bilinmektedir. Bu genç arkadaşı provokatör ilan edenler, bizzat kendileri  bu yazdıklarıyla provokatörlük  yapmaktadırlar.

Objektif olarak durum böyle iken Umut Kültür Merkezi’nin ‘‘yeni yönetim kurulu‘‘, “kadın üyemize şiddet uyguladılar” iddiasını ortaya atarak , gerçekle alakası olmadığı halde bir bardak suda fırtınalar koparmakta ve “kadına şiddet”inin arkasına saklanarak kendilerini aklamaya çalışmaktadırlar. Arkadaşlarımız olaya ilişkin iki ayrı  açıklama yayınladılar ve her iki açıklama da birbirini yalanlamaktadır.

24 Ekim 2017 tarihli açıklamada “Umut Kültür Merkezi üyesi bir kadın yoldaşımıza sandalye ile vurma girişiminde bulunarak…”     şeklinde meseleyi tamamen çarpıtarak ve üstelik provakasyonlarını yeni yalanlarla yaygınlaştırarak kamuoyuna aktarmışlardır. Arkadaşlarımız herhalde bu vurma girişimi ile inandırıcı olamadıkalarını anlamış olacaklarki, bir gün sonra 25 Ekim 2017 tarihinde yayınladıkları ikinci açıklamalarında da yine yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar; ‘‘..bir kadın arkadaşımıza dönük fiziksel şiddet kullanmıştır.‘‘ denirken hemen arkasından “Sandalya ile saldırmaya çalışan bu sahış” demektedirler. Her iki tarihli açıklamalarında da bir türlü karar verememişler. Fiili bir pratik gerçekleşmemiş mi desek, yoksa gerçekleşti mi desek diye bir hayli ‘’zorlanmışlar’’ muhtemelen.

Birincisinde “…vurma girişiminde”, ikinci   açıklamada ise her ikisi “..şiddet kullanmıştır.‘‘ ,  ‘‘..saldırmaya çalışan” var.  Yani bir açıklamada saldırı ve vurma henüz gerçekleşmemişken, diğer ifadede güya şiddet kullanılmıştır. Arkadaşlarımızın yazılarından da açık ve net bir şekilde görüldüğü gibi (çelişkili de olsa) fiili bir durum yoktur, sadece bir girişim olabilir. Şimdi arkadaşlarımıza sormak istiyoruz, henüz gerçekleşmeyen bir pratik ve henüz gerçekleşmeyen fiili durum ve bir fiziksel temas olmadan kadın arkadaşımız nasıl yaralanmıştır!? Gerçekten merak ediyoruz! Ayrıca yalan yanlış yazmaya kalkınca kafaları karışmış olmalı ki; kendileri olaylar ve gelişmeler hakkında ayrı ayrı versiyonlar sunmaktadırlar.

3.            Viyana’dan gelen arkadaşlar ise gözlemci temelinde gelmişlerdir. Ayrıca federasyonumuzun üyesi bir derneğin, başka bir üye derneğin genel kurulunda bulunmak kadar normal ve güzel ne olabilir. Arkadaşlarımız “provakasyonu geliştirmek”ten  ziyade, arbedeyi engellemeye ve ortamı sakinleştirmeye çalışmışlardır. Özellilke Viyana’dan gelen ve bir kısım arkadaşların çabaları sonucu ortam durulmuş ve provakasyon engellenmiştir. Bu durum, iddia sahiplerini rahatsız ettiyse veya hesaplarını bozduysa onu bilemeyiz.

4.    İddia sahibi arkadaşlarımız “Umut Kültür Merkezi Üyeleri Yalnız Değildir” derken herhalde sadece kendilerini kast ediyorlar. Bizlerin hala Umut Kültür Merkezi üyesi olduğumuzu unutuyorlar. Galiba  onun için de kendi üyeleri görmedikleri rakiplerine şiddet uygulamayı da meşru görüyorlar!

5.    Umut Kültür Merkezi adına açıklama yapan arkadaşlar; düşünüş ve pratik tarzlarını attıkları imzayla da sergilemişler. Ya kendileri gibi düşünmeyen üyeleri bir darbede silmişler-atmışlar, yada bu zamana kadar olduğu gibi çok gözüksün, tüm üyeler bizim gibi düşünüyor görünümü vermek için toptancı davranmışlar.

ETİK OLMAYAN YOL VE YÖNTEMLERLE ALEVİ KURUMLARI DA SUÇ ORTAĞI YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR!

Umut Kültür Merkezi adına açıklamaları kaleme alan kişi veya kişiler, yalan ve yanlışlarını alevi kurumlarının arkasına saklanarak kamuoyuna yaymaya ve kamuoyunu inandırmaya çalışmaktadır. İftiralarını, yalanlarını ve çapsız iddialarını Linz Alevi Kültür Merkezi yönetim kuruluna çaktırmadan, sanki başka bir şeymiş gibi “Linz Alevi kültür merkezi temsilcisi” şeklinde incelterek mesnetsiz iddialarına yalancı şahitlik yapmaya , demokratik bir kurumu küçük düşürmeye ve itibarıyla oynamaya çalışmaktadırlar.

Perg Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ise tüm zorlamalara rağmen objektif davranmış ve tarafsız kalarak olumlu bir tavır sergilemiştir.

Linz Alevi kültür Merkezi Yönetim Kurulu ile yapılan görüşmede yönetim kurulu, böyle bir açıklamadan ve bildiriden haberleri olmadığını ifade etmişlerdir. Sözkonusu temsilcinin yönetim kurulu adına imza atma yekisi olmadığını ve sadece gözlemci olarak yollandığını söylemişlerdir. Özellikle demokratik bir kurumun iç işlerine karışmanın da etik olmadığını doğru bir şekilde söylemişlerdir. Sonuç olarak Umut Kültür Merkezinin yaptığı açıklamaya katılmadıklarını ve bildirinin geri çekilmesini talep edeceklerini ve eğer geri çekmezlerse bir basın açıklamasıyla duruşlarını ifade edeceklerini söylemişlerdir.Şimdi , bu yazıları yazan ‘‘Umut Kültür Merkezi ‘‘ ne ve ATİGF başkanı sıfatı ile oyun kuran arkadaşa sormak lazım; sahi provakasyonları kim tezgahlıyor?

Linz Alevi Kültür Merkezi yönetim kurulu, Linz Umut Kültür Merkezi ‘‘yeni yöneticilerini‘‘ defalarca arayarak o açıklamada  imzalarının silinmesini talep etmişlerdir. Fakat Linz Alevi Kültür Merkezi Yönetim Kurulunun tüm itirazlarına rağmen,  yapılan açıklamayı imzalayan kişinin imza atma yetkisinin olmadığı, imza atmasının yanlış olduğunu ifade etmelerine rağmen o açıklama hala “avrupa haber merkezi” sitesinde durmaktadır. Linz Alevi Kültür Merkezi Yönetim Kurulu objektif davranmak ve iki tarafa da eşit mesafede durmak istediğini ifade etmişlerdir. Hala imzanın çekilmemiş olması hem kurumlara saygısızlığın, hemde yalan dolanlarınına suç ortağı aramalarının sonucudur. Bu mantığın götürdüğü ve götüreceği yerde biz olmayacağız.

İlkeli ve sağduyulu devrimci duruş kazandıracak;

iftira, yalan ve provakasyonlar kaybettirecek!

Birlik, Mücadele, Zafer!

Yaşasın ATİK, YDG, YENİ KADIN!

imza  

Linz Umut Kültür Merkezi 17. Dönem Yönetim Kurulu Çoğunluk Üyeleri!

Linz Umut Kültür Merkezi bir kısım dernek üyeleri!

1511