Cumartesi Kasım 9, 2024

Ethem Sarısülük davası

kaypakkaya-partizan
Adalet Bakanlığına diyoruz ki; Bir an önce Ethem Sarısülük davasını iade et,açık hukuksuzluk olmasına rağmen neden elinde tutuyorsun. İade etmeyerek suç işliyorsunuz.

 

BİLİR MİSİN?

Özlemin tadını bilir misin?

Buğulu sıcak somun ekmeğinin kokusunu

Bebelerin gözlerinde ki yaş;

ıslatıyor gözümü desem

Öfkemi bilir misin?

Bilir misin, kaç dil susturulur

Kaç çiçek vurdurulur geceleri

Yağmur seli caddelerde

Kaç ananın gözyaşı akar,

bilir misin?

    Ethem Sarısülük davasını anlatmak-hatırlatmak- için  önceki davaların kısaca da olsa özetini yapmakta yarar görüyoruz. Ethem'i katleden polis Ahmet Şahbaz 1 Haziran'dan günler sonra ortaya çıkmış, olay yeri tutanağında imzası , balistik raporu, video görüntüleri, tanıklar vs. olmasına rağmen gözaltı kararı dahi çıkarılmadan çok rahat bir şekilde savcılığa gidip ifade vermiş, ifadesinde "meşru müdafaa sınırları içerisinde olmuştur" demişti. Ve savcı Veli Dalgalı kendisini tutuklamaya gerek olmadığına karar vermiş,  adliyeden elini-kolunu sallayarak çıkması sağlanmıştır. Hal böyle iken ortada bir ölüm,kasten adam öldüren  bir katil varken, bu olay cinayet, kasten adam öldürme sayılmamış ve Şahbaz tutuklanmamıştır. Şimdi bizler  burada "Adalet" denen kavramının neresinden neden ve niçin tutmalıyız.  Faşizmin bir yönetim biçimi olarak uygulanan bizim gibi ülkelerde  başlı başına sorgulanması ve yargılanması gereken bir kavramdır. Eğer bu konuya değinecek olursak inanıyorum ki  içinden çıkamayız. O yüzden bu kavramı öteliyoruz. Zira yaşadığımız hukuksuzluklara bakıldığında bu kavramı ötekileştiriyoruz. 

Tarih: 23 Eylül 2013

1. Duruşmada neler olmuştu: 

Sabah saat 08:30 da " adliye sarayı" polis ablukasına alınmış hatta o kadar abartmışlar ki tüm kolidorlar polisler tarafından tutulmuş. 6. ACM duruşma salonu içinde 100-150 sivil giyimli çevik kuvvet salonu işgal ederek aileyi, avukatları ve mahkemeye destek veren birçok insanı tahrik etmek ve olay çıkarmak amaçlı salonda yerlerini almışlardı. Yada diger bir ifadeyle  salona doldurulan polislere mesaj verilmek isteniyordu. "Sizler öldürün.İşte burasıda bizlerin

hakimiyetinde olan mahkemeler. Sizlere kimse dokunamaz."Ahmet Şahbaz sanık sandalyesine korumalar eşliğinde getirilmiş ve mahkeme heyetinin karşısına peruk, takma kaş, takma bıyık ve gözlükle oturtulmuştu. Yani sanık olarak geldiği salonda kimliğini gizleyen bir sanık vardı. Ve artık yeni bir kavram girmişti hukuk literatürüne "Gizli sanık".  Nitekim mahkeme salonunda çıkan arbedede Şahbaz'ın foyası ortaya çıkmış, takke düşüp kel görünmüştü. Mahkeme başkanı Afak İlleez çıkan arbededen sonra duruşmanın kapalı yapılmasına karar vermiş  ve mahkemenin can güvenliğinin olmadığı gerekçesiyle 1 ay sonraya ertelemişti. Bir sonraki duruşmaya adliye iç güvenliğini askerin sağlayacağına hükmedip Türkiye tarihinde ilklerin arasında yerini almayı başarmıştı. Ve aynı akşam EGM provokasyon ve taciz amaçlı evimizin önünde 1 gece ekip otosu bekletmişti. 

Özetle: Polis+Savcı+Hakim işbirliği= Dava görül(e)medi. 

Tarih: 28 Ekim 2013

2. Duruşmada neler olmuştu:

Duruşma öncesi bomba ihbarı gerekçe gösterilerek salona köpek robokop-asker sokularak arama yapıldı. Arama sırasında katil polis Ahmet Şahbaz’ın avukatları içeri alınırken, Sarısülük ailesi ve avukatları bekletildi.Arama işlemlerinin ardından salona girişler başladı. Duruşma açık olarak yapıldığı için salon büyük oranda dolarken, çok sayıda jandarma ve polis olması da dikkat çekti.  EGM tarafından görevden alınmanın aksine ödüllendirilerek Urfa’ya tayin edilen Ahmet Şahbaz duruşmaya getirilmedi. Şahbaz’ın avukatları polisin ifadesinin Urfa’da alınmasını istedi. Ethem’in avukatları ise mahkemenin yakalama kararı çıkartmasını istedi. Mahkeme heyeti sanığın yakalanması talebini savcıya yöneltince uyuklayan savcı(bu mahkemede de savcı kendinden geçmiş, hayallere dalmıştı) yerinden doğruldu ve “İddianame mi okunacak” diye sordu. Salonda gülüşmeler olurken, “Günaydın” sesleri de geldi. Konuyu nihayet anlayan savcı, tutuklamanın reddini, Urfa’da dinlemenin ise kabulünü istedi.Mahkeme heyeti de “kaçma şüphesi yok” diyerek tutuklama istemini reddetti. Bunun üzerine aile  avukatlarından başta Kazım Bayraktar olmak üzere tüm avukatlar  “Katil geçen celse kimliğini gizlemişti. Şimdi ise tamamen kaçıyor. İktidar, polis, yargı birlikte çalışıyor” diye seslendiler. Ethem Sarısülük Davası’na demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin, sendikaların, meslek odalarının ve mahalle forumlarının haftalardır yaptığı çağrılar sonucunda binlerce kişi Ankara Adliyesi önünde buluştu. Mahkeme başkanı Şahbaz'ın avukatlarının isteğini kabul ederek Şahbaz'ın ifadesinin Urfa'dan telekonferans yöntemiyle alınmasına karar verdi ve duruşma ertelendi. Tam da burada karar verilirken dışarıda bekleyen kitleye polis hiç bir yasal dayanağı olamayacak şekilde, kadın-erkek-çocuk-yaşlı-engelli tanımayarak azgınca saldırmış ve onlarca insan yaralanmış bir o kadar da gözaltı olmuştur. Burada bir paranteze ihtiyaç vardır. Adliye önündeki bu saldırı Sarısülük ailesi dışarı çıkar çıkmaz başlatılmış direk aile ve avukatların üzerlerine gaz yağdırılmıştır. Öç alma mantığıyla azgınca saldırmışlardır.

Özetle: Polis vurdu, savcı serbest bıraktı, heyet  katili korudu.

Tarih: 2 Aralık 2013

3. Duruşmada neler olmuştu:

Bu duruşma bizim için çok önemliydi. Çünkü tarihin kara sayfalarında kara bir tarih yazılıyordu ve bizde bu tarihte Ezilenlerin tarafında yerimizi aldık, safımız netti. Yine bir önceki mahkemedeki gibi salonun köpeklerle bomba aramasının yapılması vs. vs... Hep aynı bahane... Güvenlik... güvenlik... Sarısülük ailesi, avukatlar ve çeşitli demokratik kitle örgütleri 2 Aralık'ta mahkeme salonunda yerimizi aldık.  Bir eksik vardı tabi. Ethem'i öldüren Ahmet Şahbaz. Sanığın oturması gereken yere bizler oturduk, ne yaman çelişki değil mi?   Şahbaz duruşmaya Şanlıurfa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nden sesli ve görüntülü konferans yöntemiyle bağlanarak katıldı.  Şahbaz’ın bir önceki duruşmada olduğu gibi duruşmaya peruk, takma bıyık ve o muhteşem karizmatik gözlükleriyle katıldı. Cumhuriyet Savcısı Şahin, sanık Şahbaz'ın peruk ve takma bıyıkla gelip gelmediğinin tespitine ilişkin avukatların  Şanlıurfa'daki görevlilerce tespit edilip, mahkemeye bildirmesini talep etti. Talebe savcı “Ne gerek var, önemli olan sanığın orada olmasıdır” diye karşı çıktı.

 Ve bilindik cevap: Mahkeme heyeti talebin her zaman ki gibi reddine dedi...

Şahbaz savunmasında, "Olay sırasında kanunun bana tanıdığı silah kullanma yetkisinin doğduğu kanaatindeyim. Ethem Sarısülük hayatını kaybettiği için üzgünüm. Maktulün ölümünde benim hiçbir kusurum ve hatam yoktur. Maktulün ölümüne sebep verenler havaya ateş ederken bana taş atanlar ve saldıranlardır" diyerek gözümüzde daha da bir canileşti adeta. ÇHD  avukatlarından Murat Yılmaz, mahkemeye, sanığın da aralarında bulunduğu 40 polis tarafından imzalandığını söylediği bir tutanak sunarak, tutanakta imzasının olup olmadığının Şahbaz'dan sorulmasını istedi. Şanlıurfa' da olması nedeniyle tutanağın gösterilememesi üzerine Yılmaz, "Gördüğünüz gibi yargılama tıkandı" dedi. Yılmaz, Şahbaz'ın, evde yattığını söylediği sırada tutulan tutanakta imzasının bulunduğunu söyledi. Yılmaz, "Sanığa savunmasının ardından bu belgenin sorulması gerekirdi. Belge dosyada olmasına rağmen siz bu belgenin farkında değilsiniz" dedi. Yine Şahbaz'ın kimlik tespitinin yapıldığı esnada sorulara verdiği acizane cevaplar:

“Sabıkam yok” sözüne salondan itiraz: “Var! Katilsin!”

Ahmet Şahbaz’ın kimlik kontrolü sırasında da gerilim yaşandı. 1986 doğumlu olduğunu söyleyen Şahbaz, “”Sabıkam yok” deyince salonda pek çok kişi “Var” “Katilsin” "Ethem'i öldürdün" diye haykırdı.

Evi Emniyet Müdürlüğüymüş!

Şahbaz, kimlik kontrolü sırasında ev adresinin sorulması üzerine “Yok” yanıtı verdi. “Nasıl yok” seslerinin yükselmesi üzerine de “Urfa İl Emniyet Müdürlüğü” yanıtını verdi.

Kimlik kontrolünün sonunda bir avukatın “Salondaki özel güvenlikler silahlarını çıkarsın” talebi de mahkeme heyeti tarafından “güvenlik tedbiri” gerekçesiyle reddedildi.

Kimlik kontrolünün ardından iddianamenin okunmasına geçildi. İddianamenin okunması sırasında hakim ve savcının uyukladığı görüldü. Urfa’daki duruşma salonunda hakim olmaması çok dikkat çekiciydi.

Katilin katilden beter Avukatı

Şahbaz’ın avukatı, Hüseyin Yelkovan ise mahkeme salonunu geren ve hem aileyi hem de avukatları suçlayan  bir savunma yaptı. Yelkovan, “Müvekkilim katil değildir. Katil görmek isteyenler aynaya baksın” dedi. Burada söylemek istediğimiz sözümüz var. Zira yargı bağımsız ya! Siyasal erk yargıya müdahale etmiyor ya! Şahbaz'ın avukatı Belediye Başkan aday adayı hem de Akp'nin. Burada nerede yargı bağımsızlığı diye soramadan geçemedik. Yani bu dava bizler için ne kadar önemliyse hükümet için de bir o kadar önemli.

ÇHD' li avukatlar, katil polis Ahmet Şahbaz’ın “izinliydim” ve “birinin vurulduğundan haberim yoktu” dediği 2 Haziran gününe ait Olay Yeri Tutanağı’nı çıkardı ve tutanağın altındaki imzanın Şahbaz’a ait olup olmadığının sorulmasını talep etti.

Mahkeme, talep karşısında ne yapacağını şaşırdı. “Biz şimdi bunu nasıl göstereceğiz?” diye soran hakim, tarama yapılmasının da mümkün olmadığını öne sürdü ve talebe verilen cevap her zaman ki gibi yine "reddedildi" oldu.

Böylece sanığa, davayla ilgili herhangi bir belge hakkında soru sorulmasının önüne geçildi.

37 taşı hatırladı, imzalı tutanağı hatırlayamadı

İmzalı belgeyi sanığa göstermesi engellenen Sarısülük’ün avukatları, bunun üzerine “İzinli olduğun gün Olay Yeri Tutanağı’nı imzaladığını hatırlıyor musun?” diye sordu. Savunmasında kendisine 37 taşın isabet ettiğini hatırladığını söyleyen Şahbaz, “Çok fazla detay soruyorsunuz. Nereden hatırlayayım ne imzalayıp ne imzalamadığımı” dedi. Bilimsel çözümlemelerde nedense o 37 taşı hala göremedik, nereye gittiler acaba diye sormadan duramıyoruz. Ethem'i vurduğunu hatırlamıyor ama "çektim sıktım 3 tane" diyor. Bunu da mı hatırlamıyor acaba?

Ethem Sarısülük’ün avukatları savunmalarına başladı. Ahmet Şahbaz’ın Ethem’i katlettiği andan itibaren her aşamada devlet tarafından korunduğunu belirten avukatlar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da katiller için “Kahramanlık destanı yazdılar” açıklamalarını hatırlattı. Mahkemenin adil davranacağı konusunda tereddütleri olduğunu ifade eden avukatlar, böylesi bir yargılamanın polisleri daha çok kişiyi öldürmeye teşvik edeceğinin altını çizdi.

Avukatlar, “Biz sadece Sarısülük ailesi için değil; aynı zamanda Ali İsmail, Abdullah, Mehmet, Medeni, Hasan Ferit, Ahmet, Berkin Elvan ve gözünü kaybeden, yaralanan herkes için savunma yapıyoruz”  dediler ve salonda avukatlara alkışlar yağdı. Gurur vericiydi. İşte halkın avukatlığı böyle bir şeydi. 

Avukat Kazım Bayraktar, “direnme hakkı”nı anlattığı savunmasında asıl meşru müdafaa hakkını kullananın Ethem Sarısülük olduğunu söyledi. Duruşmaya 14.30′a kadar ara verildi.

Aranın ardından duruşma yeniden ve hızlıca başladı. Duruşma boyunca mahkemenin tarafsızlığına yönelik çok sayıda eleştiri olduğunu söyleyen mahkeme heyeti, davadan çekildiğini ve dosyanın 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından inceleneceğini açıkladı.

Kararın ardından duruşma sona erdi. Zira bu kararla tarafsız olmadıklarını ispat etmiş oldular. Çok yerinde bir karar almışlardı aslında. Ve gelelim Adaletsizliğin bir daha tecelli ettiği noktaya. 

SAVCI  ve HAKİM DERİN UYKUYA DALDILAR!

Savcının duruşma sırasında uyuyakalması davayı takip edenlerin tepkisini çekti.

Twitter'da kullanıcıları bu durumu "Adalet uyuyor" diye yorumladı. Konu hakkında atılan bazı tweet'ler şöyle; 

Türkiye'de hukuk eğitiminin zaman kaybı olduğu defalarca kanıtlanıyor. Ethem Sarısülük davasında savcı uyukluyor. Hukuk fakültelerini kapatın.

Ethem Sarısülük davasında Uyanınca davadan çekildiler... Çekindiler...

 Ethem Sarısülük davasında Ahmet Şahbaz sorgulanırken savcı uyudu. Zaten sonuç belli değil mi sayın savcı, sorgu da boşuna.

 Savcı mışıl mışıl uyuyo... Adalet uyuyor....  Adalet öldü... Ethem yaşıyor...

DURUŞMADA HORLAYAN HAKİME SORUŞTURMA AÇILMIŞTI

Ümraniye Cezaevinde altı kişinin öldüğü ‘Hayata Dönüş Operasyonu’na ilişkin Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yargılama sırasında uyuyup horlayan Hakim Mehmet Ali Önen hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) soruşturma başlatmıştı. Hakim Önen’i şikayet ederek soruşturma açılmasını sağlayan Avukat Güçlü Sevimli, “Bu dava sekiz yıldır sürüncemede bırakılıyor. Hiçbir talebimiz kabul edilmiyor. Asıl tepkim bunaydı. Horlama, bardağı taşıran damla oldu” demişti

Zaten yukarıdaki yazıyı okuyunca sicillerinin pek de hoş ve temiz olmadıkları açıkça görülüyor. Ve bu mahkeme heyetinin  Türkiye tarihinde önemli bir davaya seçilmesi tesadüf değildir kanaatimizce. Zaten daha önce de uyumuşlardı değil mi? Sorun yok o zaman. Uyumaya devam. Yine aynı şekilde Şahbaz'ın avukatlığını üstlenenlerinde sicilleri , siyasal  bakımından müthiş bir "kariyer patlamasıdır". Zira Hüseyin Yelkovan Akp Altındağ Belediye Başkan aday adayıdır.  Çok açık görülüyor ki Yasama-Yürütme -Yargı = Akp.

Özetle: Polis vurdu. Heyet uyudu.  Heyet uyanınca davadan "çekindi".

Evet heyet davadan çekildi ve bir belirsizlik aldı başını gitti.  Bizim açımızdan belirsiz bir şey yok. Her şey net. Vuran belli,vurulan belli,  FAİLİMİZ MEŞHUR. Belirsiz olan şudur; heyet çekildi, bir üst mahkeme çekilme kararını yerinde bulmadı, ve "kesin hükümle" 6. ACM ye iade etti.Heyet bakmak istemiyor ve bir hukuksuzluk daha yaparak dosyamızı usullerde olmamasına ragmen" kanun yararına bozulması talebiyle adalet bakanlığına gönderdi  . Şu an dosyamız Adalete Bakamayan bir bakanlığın elinde yaklaşık 2 aydır bekletiliyor. Ve her ne hikmetse dosyamızı 6. ACM ye iade etmiyor  ve suça bilinçli şekilde ortak oluyor, 17 Aralık yolsuzluk,rüşvet ve hırsızlık operasyonunda jet hızıyla  Adalet Bakanlığına giden dosyalara yine jet hızıyla bakılıyor ama Ethem Sarısülük dosyasına bir türlü sıra gelmiyor! Neden mi? Çok açık değil mi? Bu dava hasıraltı edilmek isteniyor, unutmamızı, susmamızı, durmamızı istiyorlar.  Gündemi kendi koltuk ve iktidar savaşları uğruna değiştirip Ethem Sarısülük dosyasını kapatmak istiyorlar. Gezi isyanını, bu görkemli direnişi ve bu isyan ve direnişte katlettikleri canlarımızı, tüm yaralanan, sakat kalan, tutuklanan ve babasının deyimiyle "üç mevsimdir uyuyan" Berkin'imizi unutturmaya çalışıyorlar, şu an bunu da kendi taht ve rant dalaşları üzerinden yapıyorlar, zira zamanlama da 'manidar'. Bizde ısrar ve inatla Ethem Sarısülük dava tarihinin bir

an önce açıklanmasını istiyoruz. Katledilen diğer tüm çocuklarımızın davalarının bir an önce açılmasını istiyoruz. Kimseden ricacı değiliz. Kimseye minnet etmiyoruz. Biz biliyoruz ki dava dosyası önlerinde duruyor. 

Adalet Bakanlığına diyoruz ki; Bir an önce Ethem Sarısülük davasını iade et,açık hukuksuzluk olmasına rağmen neden elinde tutuyorsun. İade etmeyerek suç işliyorsunuz.

Yanlış anlamayın adaletinizden medet ummuyoruz, 

Dava gününü, tarihini açıklayın YETER!

 

SARISÜLÜK AİLESİ

4376