Eylem Doğup Büyüdüğü Topraklara Gelecek, Cemre Olup Bahar Müjdeleyecek!
Eylem Ataş (Cemre Heval), “Kadınlar yangın yerlerinden yükselen mor mesajı aldı, yeryüzü bizim!” demişti Rojava’dan Türkiye’ye uzanan vahşetin aynı renk oluşuna şahit olduğunda.Kaderini, IŞİD’in Ortadoğu’daki varlığıyla sınırlayan AKP hükümeti Rojava’da kazanılan zaferle büyük bir yenilgiye mahkum olmuştur. Zorlu bir çıkmaza giren ve AKP-IŞİD faşizmine dönüşen iktidar bu dönemde yıllardır kendi içinde yaşadığı çelişkileri artık gizleyemez pozisyona gelmiştir. Güçsüzlüğünü saklamaya çalışanlar, mazlumlara yönelik saldırılarıyla tüm toplumu baskı altına alarak kendini yeniden yapılandırmak istemiştir. AKP kendi eliyle Suriye’de ve Türkiye’de yetiştirdiği çeteleri meydanlara sürüp IŞİD’in bombalarıyla Adana, Diyarbakır, Suruç, İstanbul ve Ankara’dan dünyanın birçok ülkesine kadar sivil insanları ve devrimcileri hedef alıyor, yüzlerce insanı katlediyor. Artık, sınırın ötesiyle berisi arasında fark kalmadı. Suriye’de patlayan bombaların ağırlığını Türkiye halkları ensesinde hissediyor. İşte Eylem tam da böyle bir zamanda geldi Rojava’ya; IŞİD’in ve onu besleyen tüm barbarların, AKP’nin kökünü kazımak için! Yeryüzünü kana bulayan IŞİD faşizmine karşı savaşmak için İstanbul’dan Rojava’ya, yani bir yangın yerinden diğerine yolculuk etti.
Eylem yangın yerinden yükselen mesajı aldığında IŞİD Rojava’da kılıcını kınından çekmişti; kılıcından yansıyan ışık gözleri kör ediyordu. Gözlerini kılıcın yansımalarıyla meşgul etmeyip doğru yöne çevirenler, kılıcın yalnız Rojava’da değil, dünyanın her yerinde ezilenler ve emekçiler için bileylendiğini gördü. Eylem, Türk ve Sünni bir ailenin çocuğu olarak, tüm halklara karşı açılan savaşı kendi savaşı bildi.
Eylem, Tışrin hamlesine IŞİD’i kurutacak, AKP’yi susuz bırakacak suyun Fırat’ın doğusundan aktığını bildiği için katıldı. Siluk Cephesinde, Ortadoğu’da IŞİD’e karşı durulan her mevzinin dünya halklarına yönelen gerici, faşist saldırılara karşı bir mevzi inşası olduğunu bildiği için nöbet tuttu. IŞİD’in surlarına enternasyonalizmin bayrağını dikti.
Eylem, Minbiç hamlesinde IŞİD’in can damarına, son kalesine kurşun sıktı. Minbiç’te IŞİD’e karşı yürütülen mücadele aynı zamanda AKP faşizmine karşı verilen mücadeleden bağımsız değildir. Eylem bu bilinçle, Minbiç zaferinin hem politik hem coğrafi konum olarak tuttuğu yerin IŞİD’i elsiz ayaksız bırakacağını, AKP’nin soluk borusunu keseceğini bildiği için kurşunlarını düşmanın ikisini de ıskalamadan attı.
Eylem, insanlara zulmeden, onları katleden tecavüzcü, işkenceci IŞİD çetelerini, katliamların ortağı olan faşist AKP’yi durdurmak için direnirken öldü. Biz bir bombanın yeni hedefi olmayalım diye yaşamını yitirdi. Kısacık ömrünü dolu dolu yaşayan Eylem, mücadelesini hepimize miras bıraktı. Onun bıraktığı yerden mücadeleyi büyütmek boynumuzun borcu. Şimdi Eylem hepimize sesleniyor. O, Ortadoğu’yu kanlı çanağa dönüştüren ve aynı çanaktan kanla beslenen AKP-IŞİD faşizmine karşı mücadeleyi büyütün, ben büyüttüm, diyor bize.
Eylem, Türkiye’de yıllardır erkek egemenliğin binbir vahşetiyle kıyımlardan geçen kadınlar ile Orlando’da IŞİD’in bombalarıyla katledilenlerin kavgası aynı kavgadır. Ben Türkiye’den Fransa’ya uzanan IŞİD faşizmine karşı dövüştüm, yeryüzünün bütün kadınları dövüşün, diyor.
Darbe girişimleri, OHAL ilanı; biri ötekinden daha kanlı bileyleniyor. Türkiye’nin her yeri, Alevileri, laikleri, kemalistleri, kadınları, emekçileri, Türk, Kürt, ezilen halkları aynı tehdit altında. Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine aynı mücadelenin köprüsüyüm, Cemre’nin köprüsünü örün, diyor tüm Türkiye haklarına.
Eylem’in 28 gündür teslim edilmeyen bedeni yalnız ‘cansız’ bir beden değildir. Ortadoğu’nun her bir köşesinde zulme karşı süren bu direniş, bu savaşta yaşamını yitirmiş binlerce yoldaşımızın mücadeleleri üzerinde büyüyor. İnsanlıktan zerre nasip almamış AKP faşizmi Cemrelerden, baharı getireceklerden, yoldaşlarımızın bedenlerinden, kavgalarından, fikirlerinden korkuyor, cenazelerimiz üzerinden acizce güç gösterisi yapıyor. Hiçbir yasa, karar, yönetmelik insanlık değerlerinin üstünde olamaz. Toprağa düşen Cemreler yeryüzünün her yerinde baharı, insanlığı getirecek.
Cemre, baharı başta kadınlar olmak üzere tüm ezilenler için Türkiye’ye getirmeye nasıl and içtiyse, arkadaşları, yoldaşları, ailesi olarak her karış toprağında alınteri olan ülkesine, Cemre’nin doğup büyüdüğü topraklara varması için biz de and içiyoruz.
Aladağlar’ın yörük kadını Eylem Cemre’ye dönüştü, toprak artık zafer kokuyor! Toprak artık zaferi taşıyor. Toprak baharın başlangıcını müjdeliyor. Cemre IŞİD’i yere seren Minbiç’in zaferini Türkiye halklarına ve dünyaya armağan etmeye geliyor.
Sıkı hazırlanın!
Cemre size AKP-IŞİD faşizminin kökünü kurutacak zaferi toprağıyla getirecek.
KADIN ÖZGÜRLÜK GÜCÜ
25.07.2016