İHD: Halk Cephesi'ni Kınıyoruz
Dernek binasında düzenlenen basın toplantısına İHD İstanbul Şube yöneticileri Kıvanç Sert ve Hulusi Zeybel katıldı. Olayla ilgili incelemeler kapsamında Nurtepe'de ÖDAD, EMEP, SDP, SYKP, HDP, Nurtepe Cemevi, mahalle sakinleri ve esnaflarla görüşüldüğü, Sarıgazi'de de HDP, Halkevleri, Halk Cephesi, Cemevi ile görüşüldüğü, Gazi Mahallesi'nde ise HDP, ESP, Halk Cephesi ve esnaflar ile görüşldüğü kaydedildi.
Raporda, "İnsan Hakları Hukuku açısından şiddet, hiçbir şekilde meşru kabul edilemez. Bununla birlikte yine İnsan Hakları Hukuku açısından şiddete maruz kalan kim olursa olsun, şiddeti uygulayana karşı kendini savunma ve direnme hakkı vardır. Direnmek temel bir insan hakkı olmakla birlikte şiddete, karşı-şiddet ya da 'misilleme' amaçlı yorumlanmamalıdır" denildi.
Düşünce ve ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü gibi hakların temel insan hakkı olduğunu belirtilen raporda, bu haklarının engellenmesinin kabul edilemeyeceği kaydedildi.
Nurtepe'deki olayların ÖDAD'in Selahattin Demirtaş için açtığı standa saldırı ile başladığı hatırlatılan raporda, "Tarafların bu konudaki ifade ve iddiaları birbirini yalanlamaktadır" denildi.
Rapora göre, HDP, "Halk Cephesi'nin daha önce başka birçok örnekte olduğu gibi, bu standa da önce kaldırın dediği, buna itiraz edildiğinde ise hem standa hem de stant görevlilerine fiilen saldırdığı" yönünde beyanda bulundu. Halk Cephesi ise "sadece uyarı yapmaya gittiklerini, uyarı esnasında önceden bölgeye getirildiği iddia edilen grupların kendilerine saldırdığı" açıklaması yaptığı kaydedildi.
DAHA ÖNCE DE YAŞANDI
"Her ne sebep ve gerekçe ile olursa olsun, herhangi bir bölgede açık, yasal siyasal faaliyet sürdürmek, propaganda ve tanıtım yapmayı yasaklamak, engellemek temel bir hakkın ihlali olduğu gibi bu haklarını savunanlara karşı şiddet uygulamak ise insan hakları açısından kabul edilebilir bir durum değildir" denilen raporda, bu durumun bölgede ilk kez yaşanmadığı, daha önce de 1 Temmuz günü SYKP'lilerin Sivas anmasına, EMEP'lilerin afiş asması ve farklı siyasi kurumlara yönelik benzer engelleme ve saldırının gerçekleştirildiği tespiti yapıldı.
Halk Cephesi'nin konuyla ilgili gerek kendi yayın organlarında ya da farklı kaynaklara verdikleri demeç ve röportajlarla da bu çizgilerini açıkça savunduğu kaydedilen raporda, "Halk Cephesi'nin bu tarzını mahkûm ediyor ve kınıyoruz" ifadeleri yer aldı. Raporda, Halk Cephesi'nin bu tarzının toplumsal mücadeleye hiçbir zaman kazanım sağlamadığı, bu tarzdan vazgeçmesi gerektiği belirtildi.
Halk Cephesi'nin izlediği çizginin olayları diğer bölgelere de yaydığı ve bir kişinin yaşamını yitirmesine ve bir kişinin ağır yaralanmasına sebep olduğu hatırlatılan raporda, "toplumsal olaylar doğal olaylar gibi determinist etki-tepki zinciri olarak açıklanamaz. Toplumsal olaylarda, determinist bir zeminin yanı sıra onun üzerinde şekillenen ve olayları şekillendirme gücüne sahip olan insan bilinci ve iradesinin öngörücülüğü, belirlenimciliği, kurgulayıcılığı ve müdahaleciliği yer almaktadır" denildi.
Raporda, HDP'nin Halk Cephesi'nin siyaset yasakçılığı ve şiddete başvurma çizgisine karşı, savunma çizgisinin ötesinde karşı-şiddet üreten yol ve yöntemlere başvurmuş olması adeta "yangına körükle gitme" etkisi yarattığı ifade edildi.
Yaşanan olaylar esnasında Kürtlere ve Alevilere yönelik kullanılan slogan ve saldırı iddialarını doğrulayan raporda, "Bu konuda sicili çok temiz olmayan devlet güçlerimizin böylesi ortamları değerlendirmede çok mahir olduklarını yakın tarihimizden de çok iyi bildiğimiz için çok derin, travmatik bir kaygı yaşadık" denildi.
'ALEVİLERE ÖLÜM' İDDİASI YALAN
Nurtepe'de HDP'lilerin "Allahu Ekber", "Alevilere ölüm" şeklinde slogan atarak saldırdığı yönündeki iddialarını da araştıran İHD, raporunda bu iddiaların doğru olmadığı, bu durumun ortamı bulandırmaya yönelik kötü niyetli kışkırtıcı çıkışlar olduğu tespitinde bulundu. Raporda, "Fakat gerek Nurtepe'de gerekse de Gazi'de, Halk Cephesi'nden bazı kişilerin megafonlarla 'Kürtlerin Alevilere saldırdığı', özellikle de 'Alevilerin Cem Evi önünde toplanması' şeklinde anonslar yapıldığı kendileri de Alevi olan görüşmeciler tarafından ifade edilmiştir" denildi.
Raporun sonuç kısmında, "Biz insan hakları savunucuları başta olmak üzere, tüm tarafların ve toplumun, yaşanan olaylardan çıkarması gereken dersler ve sonuçlar olduğu kanaatindeyiz. Bu nedenle olaylardan sorumlu kabul ettiğimiz tarafları bir daha benzer olayların tekerrürünü engellemek açısından kapsamlı bir özeleştiri yapmaya davet ediyoruz. Ayrıca İbrahim Öksüz ile Mustafa Ceylan'ın faillerinin ortaya çıkarılmasında sorumluluk sahibi olduklarını kabule davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı.
Kaynak: etha