Kadın tutsaklar Güzel Ana’yı konuştu: “Dağlar yaşlanmaz!”
“Her yerde her zaman kazanacağız!”
Hiyem: Dostlar, Güzel anamızın beyin kanaması sonucunda aramızdan ayrıldığını öğrendik. Hepimiz bu ani ölümün acısını, üzüntüsünü yaşıyoruz. Hapishane ortamından dolayı onu anlatmak için elimizde fazla materyal yok. Fakat en son Güzel ananın PŞTA adına Nubar yoldaşımızın anmasına katıldığındaki sözleri var.
Şöyle demiş Güzel ana; “Mücadelenin yaşı yoktur, yaş hiç önemli değildir. Beyin ve yürek oldu mu ne olursa olsun sana kâr etmiyor. Birlik ve beraberlik esastır. Her yerde her zaman kazanacağız!” Güzel ana tam da böyle yaşadı. Az sonra onu tanıyan arkadaşlar anlatacaklar.
Ama öncesinde Güzel ana şahsında sizleri saygı duruşuna davet ediyorum. Anısı mücadelemizde yaşayacak! (Sloganlar.)
Hiyem: Ben, Güzel anayı hiç tanımadım. Ama mücadeleye başladığım ilk günden beri onu duydum, bildim. Hangi eylem sonrası olduğunu şimdi hatırlamıyorum ama ben yeni örgütlenmiştim.
Televizyonda bizimkilerin bir eylemi veriliyordu. Çok sayıda gözaltı vardı. Haber iki kadının kendilerini gözaltına aldırmaya çalışmaları ile ilgiliydi. Kadınlar “ya gözaltındakileri bırakın ya da bizi de alın” diyerek polis aracını yumrukluyor, önüne geçiyor ve hareket etmesini engelliyorlardı. O zaman bu duruştan etkilenmiş ve birlikte haber izlediğim yoldaşa bu iki kadının kim olduğunu sormuştum.
İlk o an duymuştum Güzel anayı.
Güzel ana yoldaşımız her zaman haksızlıklara karşı, her eylemin önünde yer alıyordu. “Önce çocuklarını savundular, şimdi çocuklarının düşüncelerini savunuyorlar” sözü Güzel anayı en iyi ifade eden sözlerden biridir.
Güzel ana yoldaşımızdı, anamızdı. Kaybı bizim için çok acı verici. Bundan sonrasında bize düşen, onu daha fazla tanımak, ondan öğrenmek ve mücadelesini yükseltmektir. Ben şimdi sözü onunla eylem alanlarını paylaşan dostlara bırakmak istiyorum.
“Bir insanın en büyük yoldaşı kimdir?”
Dilek G.: Ben çocukluğumdan beri biliyorum Güzel anayı. 96-97 yıllarından. Az önce okuduğun “mücadelenin yaşı yoktur” sözüne uygun olarak yaşadı. 19 Aralık katliamında Gebze Hapishanesi’nin önünde birlikteydik.
Birçok genç olmasına rağmen aramızda Güzel ana bizi yönlendiriyordu. O dönem yapılan CHP işgali onun önerisiydi. 2014’te Sarıgazi festivalinde saldırı haberini alınca orada olmamasına rağmen hemen bütün anaları toplayıp çıkıp gelmişti. Tam bir ajitatördü. Hiç unutmadığım bir anıyı paylaşmak istiyorum:
Bir panelde seyircilere dönüp “bir insanın en büyük yoldaşı kimdir?” diye sordu. Dinleyicilerden biri hemen “annesidir” dedi. Güzel ana “benden mi duydun” diye cevap verdi. O bir anneydi, yoldaştı, devrimciydi.
Goncagül: Ben çocuk yaşta mücadele ile tanıştım. Mücadele hayatımda Güzel anasız bir dönem olmadı. Ev yaşamında, mahallede tanıma fırsatım oldu onu. Partizancılığı ete kemiğe büründürmüştü.
Anneydi, Partizan sevdalısıydı. Anneler arasındaki ilişki çok farklıydı. Farklı siyasetten aileler birbirlerine yoldaş diyorlardı. Bu onların kendi aralarında aldığı bir karardı. Bütün devrimciler, Güzel ananın evladı idi. Sosyalist Kadın Meclisleri’nin bir toplantısına katıldığını hatırlıyorum. Cins bilinci konuluydu.
Mücadeleye ilk girişinde o da eşinden şiddet görüyor. Fakat geri adım atmıyor. Kavgaya itiraz ederek, evden kaçarak nasıl katıldığını anlatmıştı. Analar aslında kadın meselesinde hep ileriydiler. LGBTİ’lerin yaşamlarına da çok dokunuyorlardı.
Güzel ana da öyleydi. Muhalif olan her eyleme katılırdı. Evde çok az kalırdı. Sabah günlük planlamalarına bakar evden öyle çıkardı. Hiçbir eyleme salt katılımcı olarak gitmezdi, eksiklere de müdahale ederdi.
Bunu siyaset ayrımı yapmadan yapardı. Onun yaşamında çok zorluklar vardı. Ama o ve diğer analarımız, yaşadıkları acılara karşı mücadele etmeyi öğrendiler. Ekonomik anlamda da… Yürünebilecek her yere yürürdü.
Çantasında hep azık olurdu. “Yoruldum” dediğini hiç duymadım. Aileler arasındaki bağ çok güçlüydü.
Birbirlerini sahiplenip, hep birlikte hareket ederlerdi.
Dilek G.: Evet evet! Sarıgazi festivalinde Güzel ana, Hanife ana… hepsi vardı. Platforma çıkmışlardı.
Onlardan birinin konuşma yapması gerekiyordu. Biraz daha genç olanlar yaşlılardan birinin konuşma yapmasını istemişti. Güzel ana dönüp kızmıştı; “Bizden sonra onlar gelecek, onlar konuşsun” demişti.
Birbirlerinden öğrenme sözkonusuydu.
Sıla: Ben tanışmadım ama İstanbul’a geldiğim günden beri çok gördüm. Bir gün içinde birbirinden uzakta üç eylemde gördüm. Şaşırmıştım, bir yoldaşa sordum “bu ana kim?” diye.
“O büyük günde/birlikte halaya duracağız!”
Elif: Ben şiirle duygularımı anlatmak istiyorum; 69 kızıl gün boyunca/il il/ sokak sokak/yürüyen/işgal eden/her tür saldırıya/yalınca karşı koyan/Güzel anamız… Kızlarının oğullarının peşinde/ haykıran/hesap sorup sorgulayan/beyaz tülbentinin üzerinde/kızıl bantlı Güzel anamız/sana özgürlük sözümüz vardı/sözümüz sözdür/içimizde yalnızca/gecikmenin hüznü/F tipi eylemlerinde/cumartesi analarıyla/sadece tutsakların değil/ezilen ötekileştiren her kesimin/yanında gördük seni/ sözümüz söz/ yıllarca/gece demeden/gündüz demeden/açlık zulüm demeden/koşup kucakladın yaşamı/yaşamımızı öfkemizi/inancımızı biliyor/yukarı kalkık yumruğun/sözümüz söz/o büyük günde/birlikte halaya duracağız!
Hülya: Son günlerde çok ağır ve büyük kayıplar verdik. Güzel ana bu kayıplardandı. Biz onunla büyüdük.
Aynı eylemlerde gözaltına alındık. Polis saldırılarında defalarca üstümüze kapaklandı. Neden büyük bir kayıp? O sadece bir ana değildi bir yoldaştı. Bir devrim savaşçısıydı. Ona sorsan “TKP/ML militanıyım” derdi ama asla dar grupçu değildi. İdeolojik değerler onda çok güçlüydü. Devrime inancın bu kadar güncel, canlı olduğunu çok az kişide görmüşüzdür.
Sarsılmaz bir inancı vardı. Olumsuz şeylerde de pozitif düşünen biriydi. Mücadelenin geriye düştüğü dönemlerde de inancı zayıflamadı. Devrim onun için her zaman yanıbaşında dokunabileceği kadar yakındı.
Profesyonel devrimcilik yapıyordu. Asla sızlanmazdı. İhtiyaç nerede ise o oradaydı. Ayrıca inisiyatifliydi. Bu inisiyatif güven ve inançla ilgiliydi. İnisiyatifi, toparlayıcı, sürükleyiciydi. Analar arasında güçlü bir bağ vardı.
Cins bilincinin yansıması güçlü bir kızkardeşlik vardı. Onlar gerçekten yoldaştı. Bu duygu Güzel anada da çok güçlüydü.
Hüzünde de acıda da dikti. Gözyaşlarını içine dökerdi. İlerleyen yaşına rağmen bir adım geriye düşmüyordu.
Devrimci örgütler henüz LGBTİ eylemlerinden uzak dururken o katılıyordu. Bir eyleme, toplantıya giderken bireysel olarak, Güzel ana olarak değil Partizan temsilcisi olarak giderdi.
Onu tanıyan herkes ondan etkilenmiştir. Sadece eylemci değil çok iyi bir örgütçüydü de. Her şeye devrim için olanak olarak bakardı. Ondan çok şey öğrendik.
Çok güçlü bir miras TDH için. Ondan öğrenmek boynumuzun borcudur.
“Çocuklarının peşinden gittiler ama onların önüne geçtiler.”
Xece: Güzel anayı çeşitli dönemlerde onu anlatan sohbetlerden ve söyleşilerden tanıdım. Bugün bir rüya gördüm. Güzel ana için bir yazı yazmışım ve başlığını da “Dağlar yaşlanmaz” koymuşum. Analarımız dağ gibiler gerçekten. Sevgileri sonsuz ve çok kapsayıcılar.
Çocuklarının peşinden gittiler ama onların önüne geçtiler. Beni çok etkileyen yanlardan biri de siper yoldaşlık kavramını pratikte uygulamalarıydı. Dahası birçok güzel, iyi özelliklerine rağmen “biz ne yapıyoruz ki!” demeleriydi. Çok mütevaziler. Kadın mücadelesinde de bizden ilerdeler.
Bugün Nevin Yıldırım’ın dosyasının bozulması Güzel anaya armağan olsun. Beyin kanaması geçirdiğini duyduğumdan beri yaşadığım etkilenmeyi anlamaya çalışıyorum. Anaların herkese ayrımsız yaklaşması, önyargı taşımamaları…
Söz değil eylemle birçok şeyi yaşama geçirdiler. Anaların devrimciler arası şiddete karşı koyması da çok ilkeseldi. Vicdanımızı ve devrimcilerin ahlakını en yalın haliyle savunmalarından öğrenmeliyiz.
Ceren: Son iki yılda çok genç ölümler yaşadık. Güzel ana 74 yaşındaydı ama genç bir ölümdü. Eylemden eyleme koşmasından değil aklı, sevgisi, inancı gençti. Suruç duruşmasına gelmişti. Buradan Urfa’ya 20 saatlik yol vardı. Yolculuk sırasında müzik yoktu.
Ana döndü “bizim otobüslerimiz böyle sessiz mi olur?” dedi. “Yoldaşım yol böyle geçti, türkü söyleyin” dedi. “Anne, sen söyle” dediğimde “bizden geçti” demişti demesine ama türküleriyle canlandırmıştı hepimizi. Mahkemeyi beklerken güneşin altındayız, o, orada olmanın 33’lerin sesi olmak olduğunun bilinciyle “ah” bile demedi.
“İnançlarına sarılarak devrim sözümüzü tekrarlayalım”
Dilek A.: Bir dönem mücadelede kararsızlık yaşayan bir yoldaştan dinlemiştim. Cumartesi Anneleri, F eylemleri, Güzel, Hanife, Gülmez anaları görünce onların inancından etkilenmişti.
Eylemden eyleme koşmalarındaki mutlulukları, kararlılıkları etkilemişti onu. Güzel ana aklımda hep “bir şey” taşırken kalmış. Ya bir kayıp resmini taşımış, ya bir pankartın ucunu tutmuş ya da bir şey yoksa yumruğunu havaya kaldırmış görürüz onu. Gerçekten genç bir ölüm.
Onların yaşamlarına, inançlarına sarılarak devrim sözümüzü tekrarlayalım.
Hiyem: Analarımızdan, Güzel anadan öğrenecek çok şeyimiz var. Hepinize teşekkür ediyorum…