Cuma Eylül 20, 2024

MLKP savaşçısı Tıl Hamis Hamlesi'ni anlattı

kaypakkaya-partizan
Devrimi savunmak için Rojava'da bulunan MLKP savaşçısı Yasemin Güneş, ETHA'ya gönderdiği bir mektupta 27 Aralık'ta başlayan "Tıl Hamis Hamlesi"ni, sonuçlarını ve savaşçılar için yapılan töreni anlattı.

 

Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) savaşçısı Yasemin Güneş, Rojava devrimini savunmak için 27 Aralık'ta başlayan "Tıl Hamis Hamlesi"ni, sonuçlarını ve savaşçılar için yapılan töreni anlattı.

ETHA'ya ulaşan mektubun tamamı şöyle:
"Tıl Hamis Hamlesi Huseyniye Köyü Şehitlerine...

Devrim yoldaşa saygıyla...

Tıl Hamis'i hiç duydunuz mu bilmiyorum. Rojava'ya gelene kadar ben de bilmiyordum. Duyduğum andan sonra da özel bir anlam kazanmadı zihnimde. Ta ki 27 Aralık'ta Tıl Hamis hamlesi başlayana kadar. Bu andan sonra unutamayacağım bir sürecin ve savaşın adı olarak hayatımda ayrı bir yeri olacaktı.

Tıl Hamis Qamışlo'nun güneyinde Haseki yolu üzerinde bir kasaba. Esas olarak Arap halkının yaşadığı bir yerleşim birimi. Rojava Kürdistan'ı Cizire bölgesi kantonu Qamışlo, Derik, Dırbesiye devrimden önce Haseki'nin ilçeleriydi. Haseki'nin neredeyse yarısı Kürt. Suriye devleti burada varlığını devam ettiriyor. Arap-Kürt ve diğer halklardan bir halk meclisi oluşturulmuş durumda. Ama bu meclis esas olarak Kürtlerin yoğun yaşadığı ve Arapların da bulunduğu bölgelerde yasama ve yürütmesiyle etkin.

Tıl Hamis-Tıl Barak El Kaide'nin üslendiği ve karargahları olan Hol denilen noktanın savunmasını alan bir yer olarak önemli bir yerde duruyordu. Bu hamleyle Ciziri bölgesinin savunması güçlendirilecek ve El Kaide'nin buradaki Arap halkı üzerindeki baskısı sonlandırılacak, köyler kurtarılarak Arap halkının denetimine bırakılacaktı. Halk arasında bu yönlü çalışmalar da vardı. Ebu Cebal adlı bölgenin büyük Arap bir aşireti de YPG'yi desteklediğini açıklamış ve bir kaç yüzlük güçle hamle içinde yerini almıştı. Ebu Cebal aşiretinin yarısı Nusra Cephesi içinde. Ebu Cebal de önceden Suriye devletini destekliyor. İşte bu dönemde Ebu Cebal'in iki oğlu Nusracılar tarafından kaçırılıyor. Ve Nusracılar içinde yer alan dayıları tarafından kafaları kesiliyor. Bunun üzerine de Ebu Cebal Suriye devletine bu bölgenin Nusracılardan temizlenmesi gerektiğini söylüyor ancak Suriye devleti buna yanaşmıyor. DAİŞ ya da Nusracıların Temmuz ayından bu yana Rojava'ya saldırıyor olmaları bir bakıma Suriye rejiminin de işine geliyor. Bu durumda Ebu Cebal devletten desteğini çekiyor ve Tıl Hamis hamlesinde YPG güçlerine katılıyor.

Hamle ilk günlerde köyleri özgürleştiriyor, saldıran taraf olmanın taktik üstünlüğü ile adım adım yürüyüşüne devam ediyordu. Zor bir hamleydi. Alan bilinmiyordu. Arap bölgesiydi. Şimdiye kadar insan ve coğrafya olarak YPG'nin hareket alanından uzak bir yerdeydi. Örneğin Tıl Koçer ya da Tıl Halef gibi değildi. Bu bakımdan hamlenin en zorlayan kısmı alan hakimiyetinde yaşanıyordu. Başlayan yağmur ve yoğun sis hakimiyeti daha fazla zorluyor, kuvvetler yer yer yönlerini şaşırabiliyorlardı.

Tıl Hamis'in öncesindeki Huseyni köyüne kadar ilerleme sağlandı. İŞİD ve Suriye'nin diğer alanlarında İŞİD'e karşı mücadele kararları alan ve Halep'te olduğu gibi pratikte de bu tavrı sürdüren Nusra Cephesi, İslami Mücahitler ve diğerleri Kürtler karşısında birleşik bir kuvvet olarak hareket ediyorlardı. Huseyni köyünde YPG güçleri ve bu birleşik kuvvet arasında büyük çatışmalar yaşandı. Huseyni köyüne üç kez üst üste saldırı yapıldı ancak bu birleşik kuvvet aşılamadı. Büyük kayıplar verildi. Safları yeniden düzenlemek ve yeni bir hamleye hazırlık yapabilmek için kuvvetler geri çekildi.

İlk kez bu hamlede bir noktada 30-40 şehit vermiştik. Kayıplarımız ağırdı. Daha ağır olanı geri çekilirken şehitlerimizin orada kalması olmuştu. Tüm kuvvetler bunun ciddi bir ağırlığını yaşıyorlardı. Bir savaşta en önemli şey şehit ve yaralılarını düşman sahasında bırakmamaktı.

Şehitlerin alınması için yapılan eylemlerde her kuvvet saldırı grubunda yer almak için kendini öneriyor, yer yer dayatıyordu. Çember içine girilmişti Huseyni köyünde. Çemberi kırmak ve yoldaşları buradan çıkarmak için bir eylem planlanıyor. Bu eylemde kol komutanlarından biri şehit Serkan yoldaşın tabur komutanlarından Devrim yoldaş. Daha önce de Amude'de bir pusuda yaralanmıştı. Şehit düştüğünü öğrendiğimizde içimizde ayrı bir acı vardı. Serkanımıza selam söyle devrim yoldaş. De ki; yoldaşların senden öğrenmeye devam ediyor. De ki; Partin seninle onurlandı. De ki; seni çok özlemiş yoldaşların, sen gelemezsin biliyorlar ama onlar asla kolay olamayacak bir gelişle seni ebedi ziyarete gelecekler. Devrim yoldaş tüm yıldızlarımıza bizden selam söyle...

Bugün (15 Ocak) tespit edilen 31 Qamışlo şehidi açıklanacak ve onlar nezdinde merasim düzenlenecek. Bir gün öncesinde tüm sokaklar ve şehitlik sarı-kırmızı-yeşil renklerle donatılmış, tüm yollara pankartlar asılmış balonlarla süslenmişti. Bir bayrama hazırlanır gibi hazırlanmıştı kent. Bugün şehitlerimize saygı günüydü. Qamışlo'da tüm dükkanlar kapanmıştı. Halk akın akın camiye Kasımo'ya doğru akıyordu. Toplanma noktası burasıydı. Yüzlece aracın konvoyu ile Goristan'a Şehit Delil'e doğru yola çıkılmıştı. Konvoy geçerken yolların her iki yanında toplanmış büyük kalabalıklar alkış, zılgıt ve sloganlarla konvoyu selamlıyor, yanı sıra yürüyordu. Goristan'a geldiğimizde binlerce insandık. Alana sığmıyorduk. Daha öncede burada cenaze törenlerine katıldım ama ilk kez bu kadar büyük bir kitle görüyordum. Halkımızda büyük bir sahiplenme ve saygı vardı.

Biraz öncesine gitmek istiyorum. Huseyni'de büyük bir çatışma yaşandığında tüm halkın aklı, fikri ve yüreği oradaydı. Yaralılar gelecek hazırlık yapılsın denildiğinde mahalle meclisleri hızla örgütlenmiş ve özellikle kan vermek için alanlarını harekete geçirmişlerdi. Yüzlerce insan hastanelere koştu. Yaralıların bakımları için halkımız evlerini hazırladı. Herkese görev düşebilirdi. Ama hastanelere koşan insanlar aynı zamanda acaba yaralılar içinde çocuklarımız, yakınlarımız var mı diye merak içindeler...Yaralılara hangi taburdan olduklarını, çocuklarını tanıyıp tanımadığını, durumlarının nasıl olduğunu soruyor, durumlarını öğrenmeye çalışıyorlardı. Telaşlı, kaygılı ve öfkeliydiler... Bir kaç gün böyle geçti. Şehitler netleşti, yaralılar belli olmaya başladı. İşte şimdi Goristana yürüyüşe geçenler bir açıklama bekliyorlardı. Çünkü Tıl Hamis hamlesiyle ilgili bugün bir açıklama yapılacağı söylenmişti.

Tören başladı. Önce askeri tören yapıldı. Şehitlere saygı duruşu ve 21 merminin sıkılmasıyla devam etti. YPG adına YPG meclis üyesi Hasan Koçber arkadaş bir konuşma yaptı. Sesi buruk ve kırıktı belki ama net ve açıktı, sorumluluk sahibiydi.

Ardından Rojava Meclis Eş Başkanı Remziye arkadaş bir konuşma yaptı. Remziye arkadaş bugün sadece Meclis başkanı olarak değil aynı zamanda şehit ailesi olarak da konuşuyordu. Onun da kardeşi şehit düşmüştü. Tilililer çekerek bitirdi konuşmasını. Arada sordum 'Nasılsın' diye. 'İyiyim' diyordu. 'Halkımızın evlatları mücadele içinde şehit düşüyor biz de bu halkın evlatlarıyız, şehit düşeceğiz elbet, hep diğer ailelerin şehadetini konuşmayacağımı biliyordum' diyordu. Şehadeti karşılamada gerçekten güçlüydü. Şehadet güçlendirmişti onu. Annesini sordum. Annem bu şehadete inanmıyor, diyordu. Şehitlerini görmeyince halk inanmak istemiyor. Gelecek diyor kimileri Remziye arkadaşın annesi gibi.

Ondan sonra 31 şehidin ismini alarak bugün YPG'ye katılanlar sıralandılar sahnede, alınlarında kırmızı bantlarla. Ciwana şoreşgerdi her biri. Bir genç kadın ve erkek arkadaş konuşma yaptılar. İsmini aldıkları şehitlerin ismini söylediler. “Şehitlerimizin silahları yerde kalmayacak. Onlardan boşalan yerlerde, mevzilerde yerimizi alacağız” diyerek başta şehit aileleri olmak üzere halkımıza söz vererek YPG saflarına geçtiler. Büyük ve coşkulu alkışlar, “Bıji YPG” sloganları ile karşıladı halk onları. TEV-DEM adına Hanife Yusif arkadaş bir konuşma yaparak süreci değerlendirdi. Rojava devriminin zaferi için her evden bir kişinin YPG'ye katılması çağrısında bulundu. Kürtlerin birliğine bir kez daha vurgu yaptı. Kürtlerin işgalci bir savaş değil yurt savunması yaptığının bir daha altını çizdi ve halkın kendi özgücüne dayanarak Rojava devrimini zafere götüreceğini söyledi. Bizi Cenevre'ye kabul etmiyorlar,onlar bilir biz buradayız ve varız varlığımızı kabul etmek zorundalar, gerçeğe ve olmakta olana gözlerini kapatamayacaklar anlamında bir konuşma yaptı.

Daha önce Destıya Bılınd içinde bulunan ittifak içindeki partilerde birer konuşma yaptılar.

Şimdi sıra Şehit ailelerindeydi onlar tek tek kürsüye çıkarak tanıtıldı. Baba-oğul şehit düşenler vardı, daha yeni baba olanlar, kardeşler, oğullar, kızlar vardı. Ailelerden kimileri tepside kınalarıyla gelmişti. Yoksulların, fakirlerin hiç bir şeyleri olmayanın her şey olmak için girdikleri bir savaştı bu savaş. Kışta ayakları çıplak, sırtlarında ince bir gömlekle gelmişlerdi. Kucaklarda bebeler vardı,çocukların ellerinden tutulmuştu. Öylece çıkılıyordu sahneye. Şehit ailesi olmak bir gurur ve kıvanç bunun bilincinde vakur bir duruşu vardı insanlarımızın. Her aileye burada şehit ailelerine verilen nişan anlamında belgeyle ve şehitlerin büyük resimleri,yakınlarına dağıtmak için yakalara takılacak küçük resimler veriliyor da. Çocuklarının resimlerini, onları bağırlarına basar gibi taşıyarak iniyorlardı sahneden. Gözlerden yaşlar birikmişti. Ama kendini kaybetme yoktu. Acılar içten ve derinden yaşanıyordu. Böyle devam etti merasim. İki taziye çadırı kurulacaktı. Biri bu savaşta -Tıl Hamis- en çok şehit veren mahalle Korniş ve diğeri de Harbı ve Heliliye mahallelerinin birleştiği yerde. Goristan'dan ayrılan halk akın akın taziye çadırlarına doğru yola çıktı.

Devrim yapmak zor. Devrimi korumak ve yeni bir yaşamı inşa etmek daha da zor. Büyük bir mücadele ve kararlılıkla yürüyor devrim. Kürt halkının kaderi, yaşadığı onca katliam ve acıyı düşünüyorum. Bu halkın inkara karşı ödemiş olduğu bedeller geliyor aklıma. Tarihinde ilk kez kendi kaderini belirleme düzeyine ulaşıyor büyük bir coşku ve heyecan içinde. Dört elle sarılıyor devrime canı pahasına. Şehitleri için "devrimin zaferi için kutlu olsun", şehit aileleri birbirine "piroz be!" diyor. Bir devrim böyle yapılıyor.

Şehitlerimizin intikamını almak, Rojava devriminin zaferi için, nerede olursak olalım savaşmak her komünistin, devrimcinin, ilericinin görevi bilinciyle görevlerimize dört elle sarılmak zorundayız.

Bunları düşünüyorum.

Rojava devrimi karşısında birleşmiş emperyalistler, tetikçileri El Kaide ve onun bölgesel versiyonları ve Türkiye gibi Rojava devrimini kendi stratejik krizinin güncel bir sorunu olarak gören Güleniyle, AKP'siyle Türk devletine rağmen bu devrim başarılacak. Birleşik karşı devrimci güçler karşısından Ortadoğu'da birleşik bir halklar cephesi günün en acil devrimci görevi olarak önümüzde duruyor. 17 Ocak 2014"

ETHA

3006