Münih „Güvenlik“ Zirvesi: İşgal, Talan ve Haksız Savaşları Meşrulaştırma Merkezi! Bu zirveye karşı çıkalım, 17 Şubat’ta Münih’te zirveyi protesto edelim!
Dünyanın dört bir yanında açlık, talan, savaş ve göç olayları yaşanırken, tüm bunların sorumlusu olan emperyalist güçler her sene olduğu gibi bu senede Münih’te biraraya geliyor. 60 Milyondan fazla insanın göç yollarına düşmesine neden olanlar, Münih’te „güvenlik“ adı altında son savaş politikalarına ve silah ticaretlerine bir yol haritası belirlemeye çalışıyorlar. Başını ABD’nin ve Almanya’nın çektiği ABD ve AB ülkeleri ile Rusya-Çin devletlerinin oluşturduğu bir kamplaşma giderek daha belirgin hale gelmektedir. Bu kamplaşmanın bir yansıması olarak Ortadoğu’da süren vekalet savaşları giderek sertleşmekte, sonuçları da ezilen halklar açısından daha trajik ve kayıpların bilançosu giderek daha da fazlalaşmaktadır. Münih Güvenlik Zirvesi, emperyalistler arası dalaşta önemli buluşmalardan birisi olmaktadır.
Bilinir ki; Münih Güvenlik Zirvesi, uluslararası savaş aygıtı olarak ezilen halkların ezilmesinde tarihe adını yazdırmış NATO’nun meşrulaştırılmasının bir zirvesidir. Bu zirve aynı zamanda silah ticaretinin ve antlaşmalarının perde arkasında yapıldığı alandır.
Bu zirvede Hükümetlere NATO’ya daha fazla bütçe ayırmaları, daha fazla silah satın almaları, alınan silahların teknolojik donanımlarını sağlamaları vs. dikte edilmektedir. NATO’ya ayrılan bütçe tüm dünyada harcanan savaş bütçesinin üçte ikisini kapsamakta ve bu rakam son olarak 1.686 Milyar Euro olarak sunulmuştur.
Bu zirve aynı zamanda Batı’nın emperyalist güçlerinin, Doğu’nun ezilen halklarına yönelik yeni savaş konseptlerinin tartışıldığı ve karara bağlandığı bir zirve konumundadır. NATO ülkeleri bir çok ülkede ortaya çıkan savaşların baş sorumlularıdır. Afganistan, Irak, Libya, Suriye ve Kürdistan’da süren savaş, ilhak ve işgaller NATO politikaları çerçevesinde hayat hakkı bulmakta, bu politikalar Münih Güvenlik Zirvesi gibi buluşmalarda tartışılarak devletlere dikte edilmektedir.
Emperyalistlerin savaş aygıtı olan NATO’nun ezilen halklara sağladığı bir güvenlik politikası yoktur. Bahsi geçen güvenlik büyük tekellerin, tröstlerin ve onların politikalarını hayata geçiren emperyalist devletler ile onların işbirlikçi ve bağımlı devletlerinin güvenliğidir. Güvenlikten bahsedilen şey, kapitalist-emperyalist sitemin devamlılığını sağlaması için ortaya konan güvenlik anlayışıdır. Bu güvenlik ezilen halkların güvenliği değil, bilakis savaşların, katliam ve göçlerin esas sebebi olan emperyalist politikalardır.
„Güvenlik Zirvesi“ denen Savaş Zirvesinin Almanya gibi iki emperyalist savaşa sebep olan ülkede yapılması tarihin birçok trajik dönemlerini hatırlatmaktadır. Emperyalist savaşlar sonrası tüm antlaşmalarda ve sözleşmelerde “hiçbir şekilde Alman toprakları savaşların sebebi olmayacaktır“ gibi güçlü tarihsel dersle çelişkili bir biçimde, 13 ülkede Alman ordusu konuşlandırılmıştır. Yine Alman Anayasası ve Alman halkı atom silahlarına ve silahlanma politikalarına karşı olmasına rağmen, Alman topraklarında ABD ve NATO orduları bulunmakta, savaşlar bu topraklardan yönlendirilmektedir.
Başta Almanya’da olmak üzere, bir çok emperyalist ülkenin silah tekelleri bu savaşlardan milyarlarca avro maddi gelir elde etmektedirler. Almanya’nın Türkiye ve Suudi Arabistan gibi faşist ve gerici ülkelere silah satması, Yemen ve Kürdistan’da, aktüel olarak Efrin’de katliamların yapılmasında bizzat sorumluluğu olduğu anlamına gelmektedir. Alman devleti bu yolla Türkiye’de faşizmin kendisini daha fazla restore etmesine göz yummakta, hatta maddi olarak destek sunmakta, TC devletini silahlandırmaktadır. TC’nin Efrin’e savaş ilan etmesinden buyana kazançlı çıkan yine Alman devleti olmaktadır.
„Güvenlik“ diye lanse edilen Münih Savaş Zirvesi’ne başta faşist TC’nin devlet yetkilileri olmak üzere, bir çok emperyalist ve gerici devletlerin gerici politikalarının sorumluları yer alacaktır. Bu zirveye katılanlar, dünyada hüküm süren savaşların, açlığın, ilhak ve işgallerin baş sorumlularıdır.
O halde bu zirveyi her demokratik ve ilerici kurum, kuruluş ve bireyler protesto etmeli, bu zirvede devletlere dikte edilecek olan politikalara karşı sokaklara çıkmalıdırlar. ATİK olarak bu zirveyi protesto edeceğimizi ilan ediyor, bu zirveye karşı demokratik mücadele hakkımızı kullanacağımızı ilan ediyoruz. Tüm haksız savaşlara ve işgallere karşı olan kitleleri Münih’te düzenlenen protesto yürüyüşüne katılmaya çağırıyoruz.
Münih „Güvenlik“ Zirvesi savaş zirvesidir, Savaş zirvesi politikalarına hayır!
Silahlanmaya Hayır! Silahlanma bütçesine Hayır! Bu bütçe sosyal harcamalara sağlansın!
Savaş silahları üretimi derhal durdurulsun!
Başta TC, ABD ve Rusya olmak üzere tüm işgal güçleri Suriye ve Rojava’dan derhal çekilmelidir!
Faşist TC’nin Efrin işgaline hayır!
Bir savaş aygıtı olan NATO derhal lağvedilsin!
Göçmenlere karşı değil göçlerin sebeplerine karşı mücadele edilsin!
Tüm mültecilerle en üst seviyede dayanışma sağlansın
Münih „Güvenlik“ Zirvesini Protesto Ediyoruz!
17 Şubat Cumartesi Saat 13.00
Am Stachus – Münih
ATİK- Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu