Partizan Güzel Ana ve Serdar Can için anma düzenledi
Partizan tarafından 18 Eylül günü ölümsüzleşen Serdar Can ve 20 Eylül günü şehit düşen Güzel Ana(Güzel Şahin) için bugün (1 Ekim) tarihinde TMMOB’da anma düzenlendi. Alana, Güzel Ana, Serdar Can, Nubar Ozanyan, Dersim’de şehit düşen 12 TKP/ML TİKKO gerillasının yanı sıra Güzel Ana’nın her Cumartesi eyleminde TKP/ML TİKKO Genel Sekreteri Süleyman Cihan’ın fotoğrafını taşıdığı resimde asıldı.
PŞTA, YDG, SMF, ESP, Devrimci Parti, Alınteri, Almanya Yeni Kadın, Cumartesi Anneleri, İHD İstanbul Şubesi ve şehit ailelerinin katıldığı anmada “Nubar, Serdar, Güzel, sürüyor sürecek mücadelemiz” sloganı atıldı
Güzel Ana, Serdar Can ve Nubar Ozanyan şahsında, tüm devrim ve komünizm şehitleri için saygı duruşuna geçildi. Saygı duruşunun ardından, Güzel Ana, Serdar Can ve Nubar Ozanyan için hazırlanan sinevizyon gösterime sunuldu.
“Hiç kaybetmeyecekmişiz gibi her zaman yanımızdaydı”
İlk olarak PŞTA temsilcisi söz alarak, “Hepinizin tanıdığı insanlar adına konuşmak çok zor. Az önce sinevizyon da gösterilenlerin ötesinde çok bir şey yok. Bu üç kahramanımız her birimizin içine bir kor ataş gibi düştü. Önce Nubar’la içimizi ateş dağladı. Belki de bugüne kadar tarihimizde Nubar gibi bir komutanla karşılaşmadık. Halkların özgürlük mücadelesi içerisinde bulunan 61 yaşındaki bu insan bize hala yapacak çok şey olduğunu hatırlattı” dedi. Ozanyan’ın anmasını Güzel Ana ve Serdar Can ile birlikte yaptıklarını belirtilen PŞTA temsilcisi, “İkisi de Nubar’la ilgili çok güzel konuşmalar yaptı” dedi. Serdar Can’ın kaybıyla sarsıldıklarını kaydeden PŞTA temsilcisi, hiç beklemedikleri bir anda aralarından ansızın ayrıldıklarını söyledi. Serdar Can’a ilişkin, “Biz onu yazdıklarından tanıyorduk. 12 Eylül AFC yıllarından, Diyarbakır zindanlarından tanıyorduk” diyen PŞTA temsilcisi, hiç kaybetmeyecekmiş gibi her zaman yanlarında olduğunu söyledi.
“Başta çocukları için yola çıkan anne sonrasından eve sığamayan bir kadın”
Güzel Ana’ya ilişkin “Başta çocukları için yola çıkan anne sonrasından eve sığamayan bir kadın. Önce çocuklarının arkasından giderken, sonra artık bütün tutsakların annesi, gözaltındaki kayıpları kendi çocukları belledi. Toprağa düşenlerin, karanfillerin cenazesinde, hapishane önlerinde, Cumartesi eylemlerinde her zaman en öndeydi” dedi. Ciddi eksiklikler yaşayacaklarını dile getiren PŞTA temsilcisi, “Kendine uygun, kendi bildiği, yaşadığı gibi, göçmek istediği gibi göçmüştür” dedi.
Yakın zamanlarda 3 insanı yitirmelerinin bir taraflarını zayıflattıklarını ifade eden PŞTA temsilcisi, ciddi değerleri olduklarını belirterek, “Boşluklarını mutlaka hissedeceğiz ama yerlerini dolduracağız” dedi. Yaşamlarından çok şey öğreneceklerini belirten PŞTA temsilcisi, “Onların bıraktığı mücadeleyi sonsuza kadar sürdürmekte azim göstereceğiz” dedi.
“Anamızın, Serdarımızın düşünsel ve pratik güzergahı rehberimiz olacaktır”
Güzel Ana’nın çocukları adına konuşma yapan Meral Şahin, “Son süreçte yitimlerimiz birbiri ardına yaşandı ve halen yaşamaktayız. Nubar yoldaşımız Rojava’nın direnç yüklü komutanı… Diyarbakır zindanlarının asi yüreği Serdar Can yoldaşımız… Güzelimiz direnç ve sabır çiçeğimiz, pusulamız, Güzel Anamızı bir bir kavgada önceden düşenlerimizin yanına uğurladık. Ve şimdide iki dost yüreğin iki özgürlük neferi olan Özcan Öner, Cem Gürgül’ün de erken düşüşlerini öğrendik. Acımız, acılarımız tarifsizdir. Kuşkusuz tarihin ilerleyişi birazda harcanan emek ve ödenen bedellerle orantılı olarak ilerlemektedir. Tarihin ilerleyişine, insanlığın gerçek anlamda insanlaşma süreci ne yazık ki büyük bedellerle sağlanmış ve halen bu süreç tüm yakıcılığı ile yaşadığımız coğrafyada sürmekte, sürdürülmektedir. Düşenlerimizin bu çaba ve inancın ürünü de direnci olarak tarihle isimlerini unutulmamak üzere nakşederek, görevlerini ardıllarına bırakarak aramızdan ayrıldılar.
Şimdi onların bize devrettikleri değerleri her türlü iç ve dış saldırılara karşı gözbebeğimiz gibi koruma ve daha da ilerilere taşıma görevi ve onuru ile hareket etmek için bilincimizi daha çok bileyeceğiz. Öfkemizi daha bir güçlü şekilde zalimlere karşı haykıracağız. Susmayacak, durmayacak bıkmadan usanmadan onlar gibi yaşayıp haykırıp, onlar gibi dirençle yarınların düşü olan insanlığın ortak düşünü altınçağı gerçek kılacağız.
Şan ve şerefle onların bize devrettikleri değerleri taşıyacağız. Aldığımız her nefeste attığımız her adımda onları soluyup, onları adımlayacağız. Unutursak kurusun yüreklerimiz.
Anamızın, Serdarımızın düşünsel ve pratik güzergahı rehberimiz olacaktır. Onlar gibi her türlü gericiliğe karşı direnle ve bilinçle tavır koyacağız. Serdarımızın, Güzel Anamızın değerleri ve duruşu biz evlatları, yoldaşları ve ardılları tarafından kesintisizce sahiplenilip sürdürülecektir.
Sizlere sözümüz olsun ki biz kazanacağız! Biz kazanacağız! Biz kazanacağız! Serdar Can ölümsüzdür! Güzel Ana ölümsüzdür!”
“Komutan cephede komutandır”
Şahin’in ardından söz alan Partizan temsilcisi, 26 Eylül günü ölümsüzleşen iki MKP savaşçısını anarak sözlerine başladı. PŞTA temsilcisi, 14 ağustos tarihinde ölümsüzleşen Nubar Ozanyan’ı, 18 Eylül tarihinde ölümsüzleşen Serdar Can’ı ve 20 Eylül tarihinde ölümsüzleşen Güzel anayı anarak sözlerini sürdürdü. “Tüm bedenini bu mücadeleye adayanlar, için ben değil, biz vardır. Onlar için yaşamın gereği direnmek ve mücadele etmektir, onlar için tek gerçek budur. Bizlerde onların yaşamları karşısında saygıyla eğiliyoruz” diyen PŞTA temsilcisi, Güzel Ana’nın kendilerine bir söz söylediklerinden bahsederek, “Düşmanla karşı karşıya geldiğiniz de tek kişilik bir ordu olmak zorundasınız” dedi. Serdar Can’ın ise komutan cephede komutandır, sözünü hatırlatan Partizan temsilcisi, Can’ın “Nenemin masalları” kitabına da değinerek, “Bir anlatı değil manifestodur” dedi.
“Geziden, Cumartesiye, kadın eylemlerinden insan haklarına, o bir halk savaşçısıydı”
“Geziden, Cumartesiye, kadın eylemlerinden insan haklarına o bir halk savaşçısıydı” diyen Partizan temsilcisi, Güzel Ana’nın Serdar yoldaşın tabutunu omuzladığı sırada fenalaştığını kaydetti. Partizan temsilcisi, “Serdar yoldaşın ardından bu zamana kadar uğurladığımız kızıl karanfillere selam söylemeye gitti. O evinden değil yine sokaklarda meydanlarda komutan gibi ölü” dedi.
“Kendi çocukları için değil bütün gençler ve devrimciler için mücadele etti”
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi adına Hanım Tosun söz alarak, “Güzel Ananın hangi şeyini söyleyeyim ben. Benim içinde çok zor. 20 senden fazladır birlikte olduğumuz bir anne, yoldaşımız, insan hakları savunucusu” dedi. Güzel Ana’yı kaybetmediklerini belirten Tosun, Güzel Ana’yı her yerde yaşatacaklarını, onu unutmayacaklarını ve her zaman anacaklarını söyledi. Güzel Ana’nın istediği bir ölüm olduğun söyleyen Tosun, “Güzel Ana tüm insanlar için mücadele etti. Kendi çocukları için değil bütün gençler ve devrimciler için mücadele etti. Bu yüzden Güzel Ana ölmeyecek” dedi. Tosun, İHD İstanbul Şubesi olarak Güzel Ana’yı ve mücadelesini unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını belirterek, “Onun mücadelesi bizim mücadelemizdir” dedi.
“Bundan sonrada hiç aman dilememek hepimiz için önemli”
Yaşam Ağacı Derneği üyesi Ali Şahmo söz alarak, “Serdar bilindik mücadele alanlarına sığmayan birisiydi. Bu ülkede katliam, kıyımdan geçmiş bir halkın hikâyesiydi. Yaşanmış coğrafyada bütün acıları bizzat dinleyerek büyümüştü” dedi. Gelenek içerisinde çıkan ayrışmada en huzursuz olanın Serdar Can olduğunu dile getiren Şahmo, “Bizim kültürümüzde olmayan pratiklerin, olmaması için çaba gösteren, emek harcayanlardandı” dedi.
Şahmo, “Yaşıyor olmamızın sebeplerinden bir tanesi Güzel Ana gibi insanlardı. Onlar sığınaktı eylemin en önündeydi. Çocuğu gibi değerleri sahiplenirdi. Güzel anne bu ülkenin bütün acılarını zorluklarını zulümlerini bedeninde hissedendi. Ama hiç aman dilemedi. Bundan sonrada hiç aman dilememek hepimiz için önemli” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Kaypakkaya geleneğinin sürdürücüleriydiler
SMF adına yapılan konuşmada, “Serdar Can yoldaş, Kaypakkaya geleneğinin, en ön, en ileri, devrimci olarak atfettiğimiz yerde yer alan ve değerler yaratan birikimler ortaya koyanlardan biriydi” dedi.
Güzel Ana’nın bir devrim annesi olduğunu söyleyen SMF temsilcisi, “Hak ettiği tarifin bu olduğunu düşünüyorum. Yaşadığı coğrafyanın Kaypakkaya geleneğinin çizgisiyle, kültürüyle, devrimci bilinçle buluşturan ve ilerleyen yaşamına rağmen bunu bütün yaşamının merkezine koyan bir anne ve yoldaşımızdı” dedi.
“Biz onun her daim meşalesinin altında olacağız”
Güzel Ana’nın mücadele arkadaşı Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, (Hanife Ana)’da söz alarak, “Ananın selamıyla sizi selamlıyorum. Güzel ananın yoldaşı olmak benim için daha büyük bir onurdur” dedi. Güzel Ana’nın sadece adresini değiştirdiğini belirten Hanife Ana, “Ağır yükün altında olduğu için biraz ağır uyuyacak. Çok zaman uyuyacak. Yüreğimizde yaşatacağız” dedi. Her yerde beraber olduklarını ve onu örnek aldığını belirten Hanife Ana, “Onun yürekliliğiyle bugüne kadar geldik. O sadece çocuklarının anası değil bütün çocuklarına ansıydı. Herkesi bir tutardı. Bizim için o bir örnekti. Biz onun her daim meşalesinin altında olacağız. Bozuk dünyadan onun yanına gidene kadar güzelimizi yaşatacağız” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“Güzel Ana’nın mücadelesini daha ileri yerlere taşımak gerekiyor”
Güzel Ana’nın yol arkadaşlarından Pınar Akpınar’da söz alarak, Güzel Ana’nın mahkemeleri yargıladığı anılarını anlatarak, “Güzel Ana’nın aynı zamanda bir kurumun ideolojisini benimseyen bir anamızdı. Ben nasıl düşünüyorsam öyle gömülmeliydim diyordu. Güzel Ana’nın gelenek içerisinde sahiplendiği duruşta gömülmeliydi. Güzel Ana’nın mücadelesini daha ileri yerlere taşımak gerekiyor” dedi.
“Düzenin tekerine çomak sokmaktan konuşacaktık seninle”
Serdar Can’ın mücadele arkadaşlarından Levent Kaçar, “Bir de tanıyamadığıma yanarım seni... görüşecektik yarenlik edecektik masallardan nubar'dan yılmaz güneyden bahsedecektik... birleşmekten, güç olmaktan, düzenin tekerine çomak sokmaktan konuşacaktık seninle... hep o asi ve öfkeli görünüşünün ardında muzip, mızıkçı bir çocuk saklardın... yine yaptın yapacağını, erken olmadı mı be yoldaş... şimdi kim masallar anlatıp şiirler söyleyecek bize... aşk olsun...” Serdar Can için yazdığı şiiri okumasının ardından, onların direnişi ve mücadelesini selamlayan bir konuşma yaptı.
Ardından Grup Munzur, Grup vardiya, Grup Gölgedekiler, müzisyen Şenol Akdağ, Mehmet Ekici ve Okan Erbaş sahne alarak, Güzel Ana’nın en çok sevdiği “Kerpiç bir ev vardı”, “Diyarbakır zindanları”, “Türkülerde yaşamak” adlı ezgileri seslendirmesinin ardından anma son buldu.