TKP-ML MK: Faşist Saldırganlığa ve İşgale Karşı TEK YOL DEVRİM!
Türk devleti, 19 Kasım 2022 günü Medya Savunma Alanları’na, Rojava ve Irak Kürdistanı’na yönelik yoğun hava saldırıları gerçekleştirdi, sivil yerleşim yerlerini bombaladı. Saldırılarda onlarca insan yaralandı ve katledildi.
TC devleti, bu saldırıları, bölgede hava hakimiyetini elinde tutan emperyalist güçlerden izin alarak gerçekleştirmiştir. Emperyalistler arası çelişkilerden kendi çıkarları açısından yararlanmak bir Türk devlet geleneğidir ve son saldırılarda da bu gelenek sürdürülmüştür. AKP-MHP iktidarı, Rusya ve ABD emperyalizminden icazet alarak bu katliamları gerçekleştirmiştir.
Faşizm, Kuzey Suriye’de işgal ettiği bölgelerle yetinmemekte, Rojava’nın tamamını işgal etmek istemektedir. Bu amaç doğrultusunda emperyalistlerden karadan da saldırı izni koparmak için yoğun çaba göstermektedir. TC, bir yandan işgal ettiği ve denetimi altında tuttuğu cihatçı çeteleri yeniden örgütlemekte, diğer yandan Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin topraklarına yönelik havadan ve karadan saldırılarını sürdürmektedir.
Türk devletinin bu faşist saldırganlığını sadece AKP-MHP faşist iktidarının seçim hesabı olarak görmek eksiktir. TC rejimi, Kuzey Suriye Özerk Yönetimi başta olmak üzere Kürt, Arap, Ermeni, Süryani halkın, kadınların demokratik ve ilerici kazanımlarını kendisine bir tehdit olarak görmekte ve Rojava Devrimi’ni boğmak istemektedir.
AKP-MHP iktidarı, bu faşist saldırganlıkla aynı zamanda kendi tarihinde yaşadığı en büyük ekonomik krizin, açlığın, yoksulluğun üzerini de örtmek istemektedir. AKP-MHP iktidarının, hırsızlık-yolsuzluk politikalarıyla halk kitleleri derin bir yoksulluk içine düşürülmüş durumdadır. Faşist saldırganlık ve “terör” demagojisiyle halk kitlelerinin içinde bulunduğu bu duruma yönelik öfke ve tepkisi bastırılmak istenmekte, hedef saptırılmaktadır.
Bu amaçla İstanbul Taksim’de kendi çete örgütlenmesi aracılığıyla halk içerisinde bomba patlatıp katliam gerçekleştirmiş, bu patlamayı da Rojava topraklarına saldırmanın gerekçesi yapmıştır. Bununla da yetinmemiş, kendi denetiminde olan topraklardan “birkaç füze attırarak” yine sivil insanları katlederek saldırganlığını meşru göstermeye çalışmıştır. Rojava Devrimi’ni ve topraklarını savunmak ve faşist Türk devletinin saldırılarına karşı koymak sadece Rojava halkının görevi değildir. Hiçbir kuşkumuz yoktur ve hiç kimse kuşku duymamalıdır ki, Rojava halkı Kürdüyle, Arabıyla, Ermenisiyle, Süryanisiyle, kadını ve erkeğiyle topraklarını ve devrimini savunmaktadır/savunacaktır da. Bu direnişi yok sayan, önemsizleştiren, yanında yer almayan herkes ise tarihin çöplüğünde hak ettiği yeri alacaktır!
TC devletinin halk düşmanı ve katliamcı niteliği bu saldırılarla bir kez daha açığa çıkmıştır. Faşizm, içinde bulunduğu krizi aşmak ve özellikle de Kürt ulusal özgürlük hareketinin bölgedeki kazanımlarını tasfiye etmek, bölgedeki bütün ilerici ve devrimci dinamikleri yok etmek için askeri saldırganlığın yanısıra yoğun bir psikolojik savaş da yürütmektedir. Taksim’de olduğu gibi kendi örgütlediği ve gerçekleştirdiği katliamlarla ırkçılığı ve şovenizmi körüklemekte, bölgede halklar arasında kin ve düşmanlık tohumları ekmektedir.
Faşist TC kendi gerçekleştirdiği katliam saldırılarıyla, “terör” demagojisi ve “beka sorunu” açıklamalarıyla aynı zamanda Türk hakim sınıflarının bütün kliklerini aynı safa dizmektedir. Buna ek olarak her türden düzen içi, reformist örgütlenmeleri de arkasına yedeklemektedir.
TC faşizminin bu saldırganlığına karşı durmak, başta savaş mevzileri olmak üzere bulunduğumuz her alanda fiili ve meşru mücadeleyi yükseltmek ve devrimci direnişi örgütlemek mevcut durumda en önemli devrimci görevdir.
Faşizme, işgale karşı tek yol devrim!
Mücadelelerimizi birleştirelim, faşizmden hesap soralım!
Yaşasın Partimiz TKP-ML, Halk Ordumuz TİKKO, Kadın Örgütümüz KKB, Gençlik Örgütümüz TMLGB!
TKP-ML Merkez Komite
22 Kasım 2022