Yeni Demokrat Gençlik 12. Konferansı başarıyla gerçekleşti
1.gün
Saygı duruşuyla başlayan konferans açılış konuşmasının ardından, Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun konferası selamlamasıyla devam etti. İlk günü üç başlığa ayrılan konferansın sinevizyon gösterimiyle devam edildi. Yapılan sinevizyonda katledilen kadınlardan, susturulmaya çalışılan özgür basına, ortadoğudaki yaşanan direnişe ve T. Kürdistanı’ndaki savaşa kadar ülke gündemine dem vuran bir çok gelişmeye yer verildi.
Sunumlara geçmiş süreç sunumuyla başlandı. Geçmiş süreç sunumu iki bölüme ayrılarak tartışmalar devam etti. Örgütsel önderlik meselesi genelden özele gidilerek tartışıldı. Önderlik nedir, nasıl olmalıdır, önder kişilik nedir konuları anlatıldı. Ardından mesele Yeni Demokrat Gençlik’in nasıl örgütlendiği, önderlik mekanizmalarının nasıl çalıştığı ve çalışma tarzı incelendi.
Konferansta yapılan yemek arasının ardından ikinci bölüm Partizan selamlamasıyla başlandı.
Partizan adına yapılan konuşmada, gençlik mücadelesinin dünya devrim tarihinde çok önemli bir rol oynadığına ve devrimin itici gücü olduğuna vurgu yapıldı.
Can alıcı sorunlardan birinin de gençliğin yaşadığı sorunlar olduğunun belirtildiği açıklamada, devrimci mücadele içerisinde gençliğin toplumun en dinamik kesimi olduğu ve halk gençliği içerisinde daha fazla örgütlenmeler yaratılması gerektiği ifade edildi.
Açıklamada komünist önder İbrahim Kaypakkaya‘nın hayatı ve mücadelesinin gençliğe bir ışık olduğu, onun pratiklerinden öğrenilmesi gerektiği dile getirildi.
Daha sonra hapishanelerdeki tutsak YDG’lilerin gönderdiği konferansı selamlama mesajı okundu.
12. Konferansı başta kadınlar, LGBTİ+’lar ve Kürt halkı olmak üzere tüm ezilenler için bir soluk olacağının belirtildiği mesajda YDG’li tutsaklar, “tüm zorluklara, engellere rağmen 12 yıldır emeğimizle inatla örgütlediğimiz bu konferans yeniye dair en net sözümüz olacaktır” dedi.
Selamlama mesajında ayrıca, genç kadınların kuracağı merkezi komisyonda görev alacak kadınlara başarılar dilenirken, onlar için ufak bir jest olarak şiir de gönderildi.
Tekrar sunumlara geçilen konferansta kadın sunumuyla devam edildi. Yapılan sunum üç başlıklara ayrılarak incelendi. İlk başlık olarak kadınlara yapılan saldırıların politik süreci konuşuldu. İkinci başlıkta bir yıllık süreçteki YDG’nin kadın çalışmalarına dair bir değerlendirmenin ardından da son olarak YDG’nin kadın gündemleriyle ilişkilenme süreci anlatıldı. Yapılan tartışmalarda kadın komisyonun olmaması ve bu komisyonun işlevli bir hal alması tartışmaların esasına alındı. Ayrıca YDG içersinde olan erkeklik meselesiyle hesaplaşma süreci üzerinden tartışmaların artırılmasının altı çizildi. Merkezi bir kadın komisyonu kurulması tartışıldı. Atölyelerin kurulması üzerinde öneriler geldi. Merkezi bir kadın komisyonu kurularak, divan toplantılarından önce toplantı yapıp YDG divan toplantısı gündemine getirerek, kadın gündeminin YDG’nin bütününe yansıtılması gerektiği üzerine tartışmalar da yürütüldü.
Kadın sunumu ve tartışmaların ardından konferansın birinci günü sonlandırıldı.
2. Gün
YDG’nin 12. Konferansının ikinci günü lise sunumu ile başladı.
Devletin liseler üzerindeki politikalarının anlatıldığı sunumda, özellikle İmam Hatip Liselerinin artışı ve gençlerin bu liselerde okumaya zorunlu tutulması üzerine aktarım yapıldı. Adrese bağlı okul sistemi ile gençlerin İmam Hatip Liselerinde okumaya zorunlu bırakıldığına dikkat çekildi. Kendi kindar nesillerini yetiştirmek açısından devletin liselere yoğunlaştığının altı çizildi.
Meslek liselerinde okuyan gençlerin pazara ucuz iş gücü olarak hazırlatıldığına ve staj sömürüsü ile beraber sisteme enjekte edildiklerine de değinildi.
Liseler üzerinde yapılacak politikalar ve liseli gençliği örgütlemek üzerine tartışmalar yapıldı.
Konferansın ikinci bölümü Politik Gündem sunumu ile başladı. Dünya, Ortadoğu ve Türkiye’nin politik gündemi üzerine tartışmalar yapıldı.
Rojava’daki durum ve politik gelişmeler üzerinde durulurken emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin de bu bölge üzerindeki politik hamleleri konuşuldu.
Irak Kürdistanı’ndaki referandum süreci de değerlendirilirken emperyalistlerin ve Türk devletinin bu referanduma karşı tutumları aktarıldı.
Bu referandum karşısında Türkiye solunun belli kesimlerinin Kürt Ulusal sorunu karşısındaki tutumlarının devletin bakış açısıyla paralelliğinin bir kez daha ortaya çıktığına vurgu yapıldı.
Türkiye öznelinde OHAL’le beraber halka yönelik saldırı, baskı ve tutuklamaların artması üzerine de tartışmalar yapıldı. Devletin özellikle gençlik kesimine saldırılarını yoğunlaştırdığı üzerinde duruldu. Devletin üniversiteler üzerindeki baskılarına, gençlik üzerindeki saldırı politikalarına ve demokrat akademisyenlerin üniversitelerden atılmasına da değinildi.
Yapılan önerilerin tartışılması ile birlikte önümüzdeki yılın yönelimi belirlendi.