Salı Mart 4, 2025

Ankara barış yürüyüşü kana bulandı!

Վայրագություններւմեղավորըթուրքւայւհանրապետություննէ !

Katliamın sorumlusu TC devletidir!

Ankara barış yürüyüşü kana bulandı!

Անկարայւխաղաղցույցըվերածվեցարյունահեղության !

100'e yakın kişinin öldüğü, 500'e yakın kişinin ağır yaralandığı, Ankara katliamı, 1 Mayıs'lardan, Roboski'den... Sonra işlenen en büyük katliam ve kara gün olarak şimdiden işçi sınıfının mücadele tarihine geçti.

7 Haziran 2015 seçimlerinde, 13 yıllık iktidarı sarsılan ve ağır bir yenilgi alan recep tayıp Erdoğan ve AKP iktidarı, 400 milletvekili çıkaramamanın faturasını çeşitli milliyetlerden Türkiye halkı ve Kürt ulusunu cezalandırmak istemiş, eşi benzeri görülmemiş şekilde saldırıya geçmiştir.

İktidarı kaybetme ve yargılanma korkusu içerisinde fütursuzca tüm muhalif kesimlere azgınca saldırıya geçmiştir. Aydın, yazar, gazeteci, işadamı kendisinden olmayan herkes ''düşman'' kategorisinde görülmüştür.

Türkiye'nin en tanınmış ve bir dönem kendisine destek veren gazetecileri dövülmüş, gazete binaları çeteler tarafından basılarak linç edilmişlerdir.

Kürdistan'ın birçok ilinde ilan edilmemiş sıkıyönetim yaşanmaktadır. Şırnak, Cizre, Nusaybin, Diyarbakır, Silopi’de sokağa çıkma yasakları kanunsuzca, keyfice haftalarca sürmekte, seçimi kazanamamanın cezasını çektirmektedir.

Faşist uygulamalardan en çok etkilenen yaşlı, hasta, çocuk ve kadınlar olarak görülmektedir. Jitem elemanları gözünü kırpmadan çocukları infaz etmişlerdir. En çok çocuk ölümlerinin yaşandığı iktidara tanık olmaktayız.

İnfaz edilen kadın gerillaların cesetlerini çıplak vaziyette fotoğraflarını çekerek internet sayfalarında yayınlayan Jitem elemanları alçaklıkta sınır tanımaz olmuşlardır.

Yaralı yakalanan gençleri infaz edip boynundan ipe bağlayıp araba ile çeken bir devlet örgütlemesinin vahşi uygulamalarına tanık olmaktayız…

Jitem elemanlarının infaz ettiği çocuğunu mezara gömme fırsatı vermediği için koynunda oğlunu saklayan, cenazesini toprağa gömmesine müsaade etmeyip, zorunlu olarak dondurucuda saklayan Kürt analarının çektikleri acılara tanık olduk.

Anaların yas tutmasına müsaade edilmedi. Cizre'de günlerce sokağa çıkma yasağına karşı direnen halka ''hepiniz Ermeni’siniz'' diyerek aynı Ermenilere uygulanan soykırım yüz yıl sonra bir daha tekrarlandı. Yaşanılan bu korkunç manzaranın devamı olarak Ankara katliamı örgütlendi ve uygulandı.

Barışa, bomba ve katliam!

DİSK, KESK ve TTB'nin düzenlediği ''emek-barış demokrasi'' yürüyüşüne devlet ''canlı bombaları'' patlatarak katliam serilerini devam ettirmiştir.

Devlet terörünü gizlemek için sorumlu olarak HDP halk güçlerini göstermiştir. Oysa biz bu yalanları daha önce Suruç, Diyarbakır katliamlarından failleri tanıyor ve biliyoruz. Faili Türkiye cumhuriyeti devletidir. Recep Tayip Erdoğan ve İŞID işbirliği ile

Organize edilen bu katliam halkımız üzerinde onarılması çok zor ve ağır yaralar açmıştır. Alçaklıkta sınır tanımayan devlet ölümlerin daha fazla olması için ambulanslardan önce polisi kitlenin üzerine göndererek gaz sıkmış vahşi yüzünü sergilemiştir. Katilleri bir yerde aramaya gerek yoktur. Katil, sarayın tepesine yerleşmiş olan hırsız recep tayip Erdoğandır.

Acımız derin yaralarımızı sarıp yeniden demokrasi, adalet, insan hakları ve sosyalizm mücadelesinde şehitlerimizin bize devrettiği mücadele bayrağını zafere kadar taçlandırmak ile ancak onları sahiplenmiş olunur. Katliamın sorumluları olan recep tayip Erdoğan ile ''sır küpü'' olarak bilinen mit müsteşarı hakan fidan halkımızın elinden kurtulamayacak, muhakkak yargılanacak, yaptıklarının hesabını vereceklerdir!

Halkımızın başı sağ olsun !

Ողորմւանցավորներին!

Ermeni devrimciler

Հայհեղափոխականներ

47046

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

Ya Özgürlük Mücadelesinden Yanasınız ya da Değilsiniz

Türk egemen sınıfları, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken ikinci yüz yılı için de nutuk atmaya başladılar. Halkımızın deyimiyle perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Nitekim ilk yüzyılı işçilere, emekçilere, devrimcilere, komünistlere, ezilen ulus ve azınlık milliyetlere, kadınlara, LGBTİ+lara, inanç gruplarına zulmetmekle geçen bir yüzyıldır. Bu baskıcı, asimilasyoncu, ırkçı, cinsiyetçi, tekçi ve emperyalizm uşağı sömürü-soygun düzeni, Kemalist cumhuriyetin ikinci yüzyılı da birinci yüz yılını izleyecektir.

Katliamlar Cumhuriyeti

13 Kasım'da, İstanbul'un en kalabalık caddesinde yapılan bombalı saldırı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kere daha katliamlar cumhuriyeti olduğunun acı bir kanıtı oldu.

Çamur at…[ismail cem özkan]

Kasım ayını soğuk bir gününde kalabalığın henüz tam yoğunlaşmadığı bir saatte İstiklal Caddesi'nde bir katliam yaşandı. Banka konan bir bomba patladı ya da patlatıldı ve 6 masum, hiçbir şeyden haberi olmayan insan öldürüldü…

Ateş düştüğü yeri yakar ve acısını kelebek kanadı gibi evrene yayar, fakat küresel evrenimizde o kadar çok acı yaşanıyor ki, eskisi gibi haber dahi olmuyor… Yaşanan olay ajans bülteninde geçen birkaç satıra dönüştü… Acılar, düşen ateş ve yok olan hayaller…

BORAN için – İmera Fera Yeşilgöz

Herkes olması gerektiği yerde mücadele görevini, parti görevini yerine getirmekteyken, yani her şey olması gerektiği gibiyken gelen her not kalp atışlarımızı hızlandırır. Her şeyden evvel “bir şey mi oldu?” kaygısı hissedilir.

Bir TİKKO savaşçısı:“Devrimci mücadeleye katılma tercihimin bir geçmişi var!”

Avrupa metropolünden gelen bir devrimci olarak, kapitalizmin “vahşetinin kalbinde” yaşarız. Hepimizin hayatı, değerlendirme mantığına göre yapılandırılıyor. İster klasik sömürü ilişkileri ve işgücünün yabancılaştırılması olsun, ister ayrıştırma ve izolasyona dönük eğilimler ya da sosyal yaşamda kendi kendimize olan yabancılaşma olsun; sürekli akan bir damlanın taşı oyduğu gibi insan, kapitalist merkezlerde sürekli kapitalist ideolojinin ekonomik, sosyal ve teknolojik saldırılarına maruz kalıyor.

Kaypakkaya’nın Yoldaşı Olmak! (OKUR POSTASI)

Bazen bulunduğumuz yerlerin, taşıdıkları değeri istemesek de göz ardı edebiliyoruz. Benim Partizan’la tanışmam yılları alıyor ama aktif olmam 3 seneyi buluyor. Birçok insandan şunu duyardım İbo’nun kültüründen gelenler sağlam olur. O kültürü almışsan uzakta da olsa onu yaşatmaya çalışırsın. O bağlılık hiç bitmez.

CHP'NİN İHANETLERİ /Mehmet Emin Gündoğdu

 


   Bu yazının amacı kısa bir CHP değerlendirmesi yaparak, bu partinin izlediği politik hattı ortaya çıkarmak ve okuyucuya bir fikir vermek. Çünkü bu parti tarihi boyunca hep mevcut düzenin koruyucusu olmuştur. Düzen ne zaman tıkansa CHP yardıma koşar. En son marifeti unutulmuş bir konuyu yani türbanı gündeme getirerek Erdoğan hükümetine koz vermiştir.

Mersin Eylemi: Savaşın Dayanılmaz Ağırlığı – Emir Arda

26 Eylül günü, Mersin Mezitli’de ki Tece polisevine yapılan eylemin üzerinden ortalama bir hafta geçti. Eylem, yapıldığı günden itibaren, ak koyun ile kara koyunu ayrıştıran bir işleve sahip oldu açıkçası. İki kadın devrimcinin fedai eylemi, siyasal alanın tam ortasına, onu ikiye bölen bir çizgi çekti… Bu yazı eylemin hemen ertesinde kaleme alınabilirdi. Ancak hem HPG’nin açıklamasını beklemek daha doğruydu, hem devletin vereceği refleksi ve eylemin sonuçlarını görmeliydik. O yüzden bu yazının yazılması ve yayınlanması bugüne değin bekletildi… Bu kadar bekleme yeterli.

İtirazın Farkındalığıyla Meydan Okumadır Şiir[*]

 

 

“Bilim aklın şiiridir,

şiir de yüreğin bilimidir.”[1]

 

Andrey Tarkovski’nin ifadesiyle, “Şiir benim açımdan bir dünya görüşü, gerçekle olan ilişkimin özel bir biçimidir. Bu açıdan bakıldığında, şiir, insanlara hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir.”

Yaşamı savunmak; insan olmak (ve sonuna dek de İNSAN kalmak) hâlidir.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın…

Çünkü “Hakikâte ulaşmanın yolları şunlardır: Felsefe, Sanat, Siyaset ve Aşk,” diye uyarır Alain Badiou!

Siz toplumsal muhalefetin yükselmesini bekleyin / ERGÜN ASLAN

Biz proletaryalar enternasyonalizmimizi vermeyenin varlığını sorgularız varlığını.

Ama gıdık.

Ama yanak.

Ama...

Demek öyle.

Demek böyle.

Demek  her şey...

Marks'ın, devrime engel olmaya başlayana kadar dünya proletaryalarının çeşitliliğini enternasyonalizmde  bir araya getirmeye çalıştığını görmezlikten gelmemize kadarmış

En büyük ihanetler en güzel proletarya şarkıları arkasına gizlenilerek gerçekleştirilmiş ihanetlerdir.

Kıymetlimizzz...

Yüksek yüksek menfaatlerimizzz....

Diktatörlerin Surlarını Döven Dev Dalgalar!

21.yüzyılın ilk çeyreği bitmeden ve son yirmi yılda yerkürede işçi sınıfı ve ezilenlerin isyan ve devrim türküleri defalarca yankılandı. Nasıl ki yirminci yüzyılın başında insanlık Ekim Devrimi’nin top sesleri ile uyandıysa, içinden geçtiğimiz yüzyılın da daha ilk çeyreği dolmadan yaşanan ayaklanmalar, isyanlar, grevler insanlığın özgürlük umudunun canlı ve bir o kadar da gerçek olduğunu gösterdi.

Sayfalar