Perşembe Kasım 28, 2024

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

Şiddet ve tecavüz sadece kadın bedenine, iradesine karşı gerçekleştirilen bir saldırı değildir. Aynı zamanda kadın kimliğine, ruhuna ve onuruna yapılmış saldırılardır bunlar. Yoğunluğu artarak yayılan egemen erkek devlet şiddeti, günlük yaşamın olağan bir parçası haline getirildi. Her gün katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan kadınların sayısına yenileri ekleniyor. Artan her türlü saldırı, diğer yandan da öfke ve direnişi çoğaltıp büyütüyor. 

Toplumun ve kadınların yaşadığı acı ve saldırılar kendiliğinden ortadan kalkmaz ya da bir anda yok olmaz. 

Acımadan, kararlılıkla yıkılması gereken zihniyete karşı, devrimci bilinç ve örgütlenmeyle karşı durulur. Kadınların devrimci birliği ve iradesi, diktatörlerin zulmüne dur diyebilir. Devleti hizaya getirmenin ve geri adım attırmanın bir yolu da devletin kulağını sağır edercesine, yüreğini titretircesine sokaklardaki özgürlük sesini yükseltmektir. Kadınların sokakları inleten ayak sesleri, dipten gelen bir dalga gibi yükselmekte ve büyümektedir. Jean D’arc’tan Mirabel kardeşlere, Mariam Çilingiryan’dan, Kürt ulusal özgürlük mücadelesi yürüten kadın gerillalara kadar her dönem ve her alanda direniş, özgürlüğün yolunu açmış ve toplumun diğer ezilen kesimlerin uyanış ve ayağa kalkışını da beraberinde getirmiştir.  

Unutmamak gerekir ki; her türlü saldırı ve zulmün sahibi devlettir. Devlet her kıta ve coğrafyada aynı karakterde ve zulüm rengindedir. Eğer işçiler, kadınlar ve tüm ezilenler kaderlerini kendi ellerine alıp birlikte ayağa kalkıp mücadele etmezlerse özgürlük ve kurtuluş elle tutulan bir gerçek haline gelmez. 

En demokratik hak, öz savunma ve direniştir. Ezilenlerin ezileni kadınlar tarihten, emekten aldıkları güçle örgütlenirse devlet ve egemen erkek anlayış sahipleri hadlerini bilecek ve geri adım atacaktır.

Bugün kadına yönelik şiddetin, taciz, tecavüz ve ölümlerin en sık yaşandığı ülkelerden biri Hindistan’dır. Hindistan’da kadınlar “GULABİ GANG” (Pembe Çete) adı altında örgütlenip kadına şiddet uygulayanları tespit edip bambu sopalarıyla döverek cezalandırmaktadırlar. Adaleti ne feodal-burjuva faşist devletlerden ne de kokuşmuş ataerkil yargı sisteminden bekliyorlar. Kendi elleriyle adaleti ve devrimci hukuku sağlayan Hindistanlı kadınlar tarihten ve emekten gücünü alan tüm emekçilere bir yol gösteriyor.

Özgürlük dağlardan şehirlere, okullara, yaşam ve çalışma alanlarına doğru mutlaka akacaktır.  

Ne kadar büyük olursa olsun hiçbir güç kadın özgürlük mücadelesini durduramayacaktır. Çünkü kadın özgürlük mücadelesi, güçlü bir fırtına gibidir. Bir kasırga gibi şiddetli ve ani olacaktır. 

Bugün adalet ve huzur aranıyorsa ancak direniş ve örgütlenmeyle bulunur. 

Erkek egemen devlet şiddetine, çocuk istismarlarına, kadın cinayet ve katliamlarına dağ gibi yanıttır, BARBARA ANNA ve SARA.

Öyleyse şimdi BARBARA ve SARA olma zamanıdır.

4878

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

Sayfalar