Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)
Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor.
Şiddet ve tecavüz sadece kadın bedenine, iradesine karşı gerçekleştirilen bir saldırı değildir. Aynı zamanda kadın kimliğine, ruhuna ve onuruna yapılmış saldırılardır bunlar. Yoğunluğu artarak yayılan egemen erkek devlet şiddeti, günlük yaşamın olağan bir parçası haline getirildi. Her gün katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan kadınların sayısına yenileri ekleniyor. Artan her türlü saldırı, diğer yandan da öfke ve direnişi çoğaltıp büyütüyor.
Toplumun ve kadınların yaşadığı acı ve saldırılar kendiliğinden ortadan kalkmaz ya da bir anda yok olmaz.
Acımadan, kararlılıkla yıkılması gereken zihniyete karşı, devrimci bilinç ve örgütlenmeyle karşı durulur. Kadınların devrimci birliği ve iradesi, diktatörlerin zulmüne dur diyebilir. Devleti hizaya getirmenin ve geri adım attırmanın bir yolu da devletin kulağını sağır edercesine, yüreğini titretircesine sokaklardaki özgürlük sesini yükseltmektir. Kadınların sokakları inleten ayak sesleri, dipten gelen bir dalga gibi yükselmekte ve büyümektedir. Jean D’arc’tan Mirabel kardeşlere, Mariam Çilingiryan’dan, Kürt ulusal özgürlük mücadelesi yürüten kadın gerillalara kadar her dönem ve her alanda direniş, özgürlüğün yolunu açmış ve toplumun diğer ezilen kesimlerin uyanış ve ayağa kalkışını da beraberinde getirmiştir.
Unutmamak gerekir ki; her türlü saldırı ve zulmün sahibi devlettir. Devlet her kıta ve coğrafyada aynı karakterde ve zulüm rengindedir. Eğer işçiler, kadınlar ve tüm ezilenler kaderlerini kendi ellerine alıp birlikte ayağa kalkıp mücadele etmezlerse özgürlük ve kurtuluş elle tutulan bir gerçek haline gelmez.
En demokratik hak, öz savunma ve direniştir. Ezilenlerin ezileni kadınlar tarihten, emekten aldıkları güçle örgütlenirse devlet ve egemen erkek anlayış sahipleri hadlerini bilecek ve geri adım atacaktır.
Bugün kadına yönelik şiddetin, taciz, tecavüz ve ölümlerin en sık yaşandığı ülkelerden biri Hindistan’dır. Hindistan’da kadınlar “GULABİ GANG” (Pembe Çete) adı altında örgütlenip kadına şiddet uygulayanları tespit edip bambu sopalarıyla döverek cezalandırmaktadırlar. Adaleti ne feodal-burjuva faşist devletlerden ne de kokuşmuş ataerkil yargı sisteminden bekliyorlar. Kendi elleriyle adaleti ve devrimci hukuku sağlayan Hindistanlı kadınlar tarihten ve emekten gücünü alan tüm emekçilere bir yol gösteriyor.
Özgürlük dağlardan şehirlere, okullara, yaşam ve çalışma alanlarına doğru mutlaka akacaktır.
Ne kadar büyük olursa olsun hiçbir güç kadın özgürlük mücadelesini durduramayacaktır. Çünkü kadın özgürlük mücadelesi, güçlü bir fırtına gibidir. Bir kasırga gibi şiddetli ve ani olacaktır.
Bugün adalet ve huzur aranıyorsa ancak direniş ve örgütlenmeyle bulunur.
Erkek egemen devlet şiddetine, çocuk istismarlarına, kadın cinayet ve katliamlarına dağ gibi yanıttır, BARBARA ANNA ve SARA.
Öyleyse şimdi BARBARA ve SARA olma zamanıdır.
1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!
1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.
"Legal parti sorunu" Üzerine
Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.
Emperyalizm Üzerine Notlar -2
“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”
Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)
TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!
Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var
TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!
“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!
Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!
Emperyalizm Üzerine Notlar
Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.
Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.
Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..
"Başkası olma kendin ol
Böyle çok daha güzelsin"
Anasının kuzusu
Ciğerimin köşesi"
Marifet solun sağıyla başarılı olmak değil ki.
Afyon, antalya, istanbul, ankara...
İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.
Sanki seçimleri kaybettiren sol gibiymiş gibi
Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi
Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.
Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.
Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*
Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.
Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim
Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.
TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!
İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı
İsyan, Direniş, Serhildan!
Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.