Cumartesi Mart 1, 2025

Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünü: Kaypakkaya

Bir kırması ve yoldaşları ile Kaypakkaya, 46 yıl evvel faşist TC devleti tarafından pusuya düşürülerek, günlerce işkence edilerek katledildiğinde bizlere gözbebeğimiz gibi sakınmamız gereken çok değerli “silahlar” bırakmıştı. Bu “silahlar”, bu ülkede devrimi nasıl ve ne ile gerçekleştirileceğimizi açıkça önümüze koyuyordu. Aradan geçen 46 yıl boyunca onun bizlere devrettiği bu mirası, yüzlerce yoldaşımızı ölümsüzlüğe uğurlamak zorunda kalsak da asla terk etmedik.

Ama şu da bir gerçek ki, Kaypakkaya’nın bıraktığı mirasa hakkınca sahip çıkamadık. Bunun nedenlerinden biri, bugün 70. yılına erişen Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi’ni kavrayamamak, dolayısıyla Kaypakkaya’nın, “hareketimiz Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünüdür” dediği mirası bu kapsamda okuyamamaktır.

Tarihin üç büyük devrimi olan Sovyet Devrimi, Çin Devrimi ve Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi, sadece eski düzeni yıkmakla kalmayıp, aynı zamanda Marksizm’in o güne kadarki paradigmalarını da yıkarak, ondan kopuşarak gerçekleşmiştir. Kautsky ile temsil edilen İkinci Enternasyonal, tarih biliminin “şaşmaz doğruları”ndan hareketle, sosyalist devrimin ancak kapitalizmin en çok geliştiği ülkelerde gerçekleşebileceği sonucuna varmıştı. Böylelikle bir anlamda Batı Avrupa dışındaki ülkelerde olabilecek devrimler peşinen reddediliyordu ve bu tehlikeli yaklaşım, kapitalizmin zorunlu olarak sosyalizme evrileceği tezinden hareketle, kapitalizmin fiilen desteklenmesine kadar ilerliyordu.

Lenin önderliğindeki Sovyet devrimi, bu tehlikeli yaklaşımın Marksist maskeli savunucularının utanç verici olan bu döneminin sonunu getirdi. Devrimler çağı sürüyor, Sovyet Devrimi ezberleri altüst ediyor ancak devrimlerin yeni aşamaları yeni çelişkileri doğuruyordu.

Tam bu sırada yoldaş Mao Zedung önderliğinde Çinli komünistler Şangay ayaklanmasında ağır bir yenilgi almışlardı ve bu yenilgi, devrimler çağında yeni bir dönemin fitilini ateşleyecek bir sürece evrilecekti. Mao Zedung, Şangay ayaklanmasının yenilgisinden çıkardığı dersler ışığında “Çin’de olacaksa bir köylü devrimi olacak ya da hiç olmayacaktır” sonucuna vararak uzun süreli halk savaşı stratejisini geliştirdi, Uzun Yürüyüş’le başlayıp, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilanına kadar giden muzaffer Çin devriminin mimarı oldu. Ancak bu da yeterli değildi ve dünya devrimcileri açısından yeni ve büyük bir muharebe başlıyordu. Bu muharebenin adı “Büyük Proleter Kültür Devrimi” idi!

10 seneyi kapsayan bu süreç, sosyalist toplum biçimi bakımından altyapı-üstyapı, üretici güçlerin gelişmesi, emek üretkenliğinin artırılması gibi ilerlemeci “Marksizm”in dayanak olarak kullandığı bazı kavramları sorguladığı için, Aydınlanmacı ana akım tarafından peşinen Marksizm-dışı ilan edildi. Onlar açısından sosyalizm için tek gerçek tehdit, dışarıdaki kapitalist dünyadan gelmekteydi. Bu nedenle merkezi devlet aygıtı güçlendirilmeli, “dışarıdan” gelen kapitalist tehdide karşı güçlü parti-devlet-ordu ile caydırıcı olunmalıydı. Kitleler adına her şeye parti ve devletin karar verdiği bu sosyalizm modelinde, doğal olarak kitlelere düşen rol de daha çok çalışmak ve daha çok üretmek ve yönetim işini yöneticilere bırakmak olmalıydı. İşte böyle bir dönemde kendini ortaya koyan BPKD, sosyalizmin bir “devrimci geçiş dönemi” olduğu tezine vurgu yapıyor, kaybedilmekte olan iktidarın kitlelerin yaratıcı gücü ile yeniden ele geçirilmesini amaçlıyordu. Amaçlanan, bu kez kitlelerin gerçekten iktidar olmasıydı.

Sorguladığı ve sosyalizmin gerçekleri ışığında yerli yerine oturttuğu bu mücadele nedeniyle, BPKD, sürekli bir karalama ve dezenformasyon ile devrimci kitlelerden gizlenmeye çalışılmış, bugün de devam eden sonu gelmez saldırıların hedefi olmuştur. BPKD’nin dünya ölçeğinde etkileri oldukça görkemliydi. Avrupa’nın emperyalist ülkelerinin, “Avrupa komünizmi”ne doğru evrilmekte olan reformist ve eski komünist partileri, SSCB’deki devlet kapitalizmini sosyalizm olarak savunmaya devam ederken başta Asya olmak üzere bütün dünyadaki devrimci kitle hareketleri BPKD’nin dönüştürücü etkisiyle tüm dünyayı saran yeni bir yangını ateşledi. Bu ateş 68 devrimci gençlik hareketinin de fitilini yaktı!

“Hareketimiz BPKD’nin ürünüdür!”

Bu yangın dünyanın her yanında büyürken kıvılcımların ülkemize ulaşması kaçınılmazdı kuşkusuz. Keza 68 devrimci gençlik hareketi ve ardından 71 silahlı devrimci çıkışının politik iklimi bu ateşin etrafında şekillendi. Ancak bunu bir kalıba döken ise komünist önder Kaypakkaya oldu! Ülkemiz devrimci hareketi açısından ciddi bir kopuşu temsil eden 71 silahlı devrimci çıkışı sırasında reformizmden kopuşun yanı sıra resmi ideolojiden, resmi tarihten ve burjuva-feodal devletin bütün kurumlarından tam ve geri dönüşümsüz bir kopuş sağlayan Kaypakkaya’nın bu kopuşundaki derinlik ve kapsam, kaynağını tam olarak buradan alıyordu! Ülke devriminin temel meseleleri ile ilgili değerlendirmeleri ve bunlardan çıkardığı politik sonuçların önemi kadar bu sonuçlara ulaşırken seçtiği yol, tuttuğu tarafın açıktan görülmesi ve anlaşılması şarttır. O da Kaypakkaya’da apaçık yer almaktadır. O, “Hareketimiz BPKD’nin ürünüdür” diyerek, izlediği yolu tartışmasız bir şekilde ve büyük bir özbilinçle ilan etmiştir.

Kaypakkaya buzu kırmış ve yolu açmıştır. Onu hakkıyla sahiplenmek, onun devamcısı olduğu iddiasıyla devrimi gerçekleştirme cüretini kuşanan bizlere aittir. Açıktır ki, onu savunmanın en tek yolu, açtığı yoldan ileriye yürümektir. Bu yolda mesafe kat etmenin ön ve tek koşulu da, emperyalist-kapitalist düzen sahiplerinin dünyasına ait her şeyi elinin tersiyle iterek ezilenlerden yana taraf olmak adına hiçbir mazerete sığınmamaktır. Kitlelerden öğrenmekten asla ve asla vazgeçmemek, MLM bilimini kuşanmış Kaypakkaya’nın mirasını ilkeli bir şekilde ayakları üzerinde dimdik sahiplenecek kadar sağlam, ezberlerden kopuş sağlayabilmeyi becerebilecek denli esnek olmakla mümkündür.

Meral Yakarlardan Aliboğazı’nda On İkilere… Nubar ve Lorenzo yoldaşlardan Serdar ve Güzel yoldaşlara… 47 yılın ardından Kaypakkaya’nın mirasını ayakları üzerine dikme iddiasıyla Proletarya Partisi’nin büyük atılımından kadın özgürlük mücadelesinde vücut bulan komünist kadın örgütüne…

Çünkü örnek alacağımız, sağlamlığımızı ve esnekliğimizi test edeceğimiz, umudu göreceğimiz yer burasıdır!

15503

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Sayfalar