Perşembe Kasım 28, 2024

Diyalektiği güncelle!

Her faaliyet alanı bir önceki sürecin devrimci çalışmalarını kapsamlı bir şekilde örgütsel-pratiksel-yönetsel boyutuyla değerlendirmelidir. Bölge ve alanlar bu süreçte kitlelere ne kadar gidebildi? Ulaştığı, kapısını çaldığı emekçilere sistemin politik teşhirini ne kadar, nasıl yaptı? Kitleleri bilinçlendirip-örgütlemede ikna ve inandırmada ne kadar etkili ve başarılı oldu? Nasıl bir yol ve yöntem izledi ve ne kadar mesafe kat etti? Propagandanın içeriği kitleleri uyandırmak-bilinçlendirmek-harekete geçirip örgütlemek için yeterli miydi? Yürütülen propaganda çalışması karşısında halkın tepkisi nasıldı? Seçim süreci, sömürücü-zalimlerin politik teşhirine, demokratik halk devriminin propaganda çalışmasına çevrilebildi mi?  Sömürülen ve ezilen kesimlere, onların yaşadıkları sorunlar, ihtiyaçlar dikkate alınarak propaganda yapılabildi mi? Sürecin olumluluk ve olumsuzlukları neler oldu? Eksiklikleri, yetersizlikleri nelerdi?

Mevcut devrimci güçlerimizi ne kadar harekete geçirebildik? Bilinç ve örgütlenme düzeylerinde bir ilerleme yaşandı mı? İstek-çaba-kararlılığımız arttı mı? Bilinç ve örgütlülük düzeyimizde bir gelişim yaşandı mı?

Bu ve buna benzer birçok sorunun yanıtı bilimsel temelde aranmalı, sürecin ideolojik-politik-örgütsel boyutu kapsamlı olarak değerlendirilmelidir. Neden-niçin-nasıl-nerede-ne kadar sorularına diyalektik (analitik) düşünüş ve materyalist (kavrayış) bilgi teorisi ışığında, örgüt yaratma perspektifiyle yanıt aranmalıdır. Sorulan sorular, aranan yanıtlar kitlelerin sistemden kopartılıp demokratik halk devrimine yakınlaştırma sorunlarından, örgütsel gelişim çizgisinden bağımsız ve ondan kopuk ele alınmamalıdır.

Çalışmaların değerlendirilmesi için gerekli ve yeterli zaman ayırıp kafa yormadan, ideolojik nedenlerine,  sınıfsal kaynağına inilmeden, önderlik meselelerine ciddi dikkat çekmeden, hata ve zaaflara güçlü dokunulmadan sonraki faaliyetlerimizin başarısını sağlayamaz.

Her devrimci çalışma değerlendirilmelidir. Değerlendirilip-sorgulanmadık hiçbir pratik bırakılmamalıdır.

Ancak faaliyet değerlendirmeleri sürekli bir şekilde benzer tarzda yapılıyorsa ya da hiç yapılmıyorsa orada gelişimin kapısına kilit vurulmuş demektir. Önümüzdeki (1 Mayıs-6 Mayıs-18 Mayıs) çalışmaların daha nitelikli ve kitlesel tarzda örgütlenmesi için geçmiş faaliyetlerin bütünlüklü-derinlikli bir devrimci değerlendirmesi yapılmalıdır. Şimdiye kadar yaşanan ve var olan yetersizlik ve yetmezliklerin ortadan kaldırılması için ciddi ve nitelikli bir değerlendirme faaliyeti örgütlenmelidir.

Seçim sürecinde başarı ve başarısızlıklarımızı, olumluluk ve olumsuzluklarımızı alt alta yazıp kapsamlı bir değerlendirme yaparak, samimi ve dürüst bir öz-eleştirel tutum sergileyerek, yeni sürecin görevlerine hazırlanmak gerekir. Her bileşen, her birey mutlaka öz-eleştirel bir tutumla yeni sürecin çalışmalarına hazırlanmalıdır. Öz-eleştirel tutum ne kadar bilimsel-nitelikli ve samimi olursa yeni süreç daha gelişkin ve örgütlü tarzda yürütülür.

Her başarısızlığın, her hata ve zaafın ideolojik kökenine ve sınıfsal nedenlerine inilerek, bizden kaynaklı gerilikler, yetmezlikler değerlendirilip kapsamlı sonuçlar çıkartılmalıdır. Bu çalışmalar üzerinden önümüzdeki sürecin devrimci çalışmalarına daha bilinçli-örgütlü-kararlı başlanmalıdır. Nisan-Mayıs ayları bir dizi temel devrimci pratik ve görevlerle dolu bir süreçtir.

Bir yanda yağma ve talan üzerine kurulu hırsızlıklarla dolu biriktirilmiş zenginlikleri ellerinde toplayan bir avuç sömürücü sınıf; diğer yanda yokluk ve yoksulluk içinde sefalete mahkum edilmiş milyonlarca emekçi halk. 

Bir yanda ne yapacağını bilemeyen, çaresizlik-çözümsüzlük-örgütsüzlük içinde feodal-burjuva ideolojinin yanılgılarıyla acı ve çile dolu bir yaşama mahkum edilmiş geniş emekçi yığınlar diğer yanda her türlü zenginliği-tekniği-bilimi elinde toplayan, devlet erkini polisi ve asker gücünü elinde saldırı gücü olarak kullanan bir avuç kan emici komprador.

Bir yandan şiddete dayalı saldırılardan geri durmayan, provokasyon yapmaktan çekinmeyen en kıyıcı imha edici silahlarla beslemeli çetelerini donatarak halka saldırmanın provasını, hazırlığını yapmaktan vazgeçmeyen egemenler diğer tarafta örgütsüzlük-bilinçsizlik içinde kendisine kurtuluş yolunu açacak öncüsünü-önderini bekleyen geniş emekçi yığınlar.

Bu gerçeklik karşısında yapılacak, yerine getirilecek görevlerin bilinciyle hareket etmek gerekir. Halk, proleter devrimcilerden güven veren, özüyle sözü bir olan profesyonel bir devrimci örgüt bekliyor. Karşılarında güvenilir-kararlı-inançlı militanlar görmek istiyor. Halkın güven duyacağı bir örgüt ve inanacağı sağlam militan modeli yaratılmadan örgütlenme sorunu çözülemez. Bunun için her şeyden önce kendimize çekidüzen vermek, yetersiz yanlarımızı hızla atıp, hata ve zaaflarımızdan kurtulmak gibi kendimize ait görevlerle karşı karşıyayız.

Örgüt ve militanların sınanıp, denendiği yerler devrimci pratik alanlarıdır. Meydanlar-sokaklar-köyler-fabrika ve okullardır. Mücadele alanlarıdır. Özgürlük ve demokrasi arayan kitlelerin olduğu yerlerdir. Ezilenlerin olduğu her alan birer sınav yeridir. Halkımız devrimcilerin özgül ağırlıklarını mücadele alanlarında ölçer. Değer verir, ya benimser ya da tereddüt eder; ya güvenir, peşinden gider ya da güvensizliğini geri durarak dile getirir.

Bunun için proletarya partisi ve militanları düzenli olarak üzerinde biriken tozları temizlemeli, küçük burjuva yanları korkmadan atmalıdır. Halkın karşısına hazırlıklı ve örgütlü çıkılmalıdır. Bunun için düzenli-sistemli bir şekilde kendimize çekidüzen vermeliyiz. Küçük burjuvaziye ait olan ne varsa korkmadan, tereddüt etmeden yıkıp, proleter yanlarımızı inşa etmeliyiz. Her gün düşünce, davranış ve hareket tarzımıza yön veren, itim kazandıran idealizme-metafiziğe-kitlelerden kopuk kendiliğindenci, dar pratik çalışmaya-bürokrat burjuva önderlik yanlarımıza karşı mücadele etmeliyiz. Devrime-bilime-özgürlüğe ve halka ait olmayan her şeyi tereddütsüz bir şekilde yıkıp atmalıyız. Her gün yıkım ve inşanın diyalektiği içinde kendimizi güncellemeliyiz. Yenileyip devrimcileştirmeliyiz.

Her bileşen, her militan öncelikle kendisini değerlendirmelidir. Görev ve sorumluluklarımızı ne kadar, nasıl ve  hangi tarzda yerine getiriyoruz? Halk ve yoldaşlar bizlere ne kadar güven duyuyor? Özümüzle sözümüz bir midir? Söylem ve eylemimiz, teori ve pratiğimiz bir bütün müdür?  Kitleler ve yoldaşlar bizlere güven duymayıp, peşimizden gelmiyorsa bizden kaynaklı nedenler nelerdir? Bu soruların yanıtını nesnel gerçeklik içinde kendimizi dürüst bir şekilde ortaya koyup değerlendirerek vermeliyiz. Kendimizi bilimle-felsefeyle sorgulamalıyız. Tespit edilen her hata ve belirlenen her zaafın nedenlerine dürüst ve samimi bir şekilde eğilmeliyiz. Ortadan kaldırılması için büyük bir çaba ve devrimci emek ortaya koymaktan asla geri durmamalıyız.

Felsefi idealizmin karşısına materyalizmi, metafiziğin karşısına diyalektiği, kendiliğindenci-dar pratiğin karşısına devrimci pratiği, bürokrat önderlik karşısına devrimci önderliği çıkarıp egemen bir çizgi haline getirmeyi esas almalıyız.  Bu görevleri başarıyla yerine getirirsek halkın güvendiği devrimci bir profesyonel örgüt yaratabilir ve güvenilir devrimci militan kişilikler haline gelebiliriz.

97863

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?

Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Zorunlu Açıklama!

Kısa bir süre önce; "Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han ve Süleyman Cihan." başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının giriş bölümünden de anlaşılacağı gibi bu yazı, Anayasa Mahkemesi'nin Sansaryan Han’a ilişkin kararı vesile yapılarak yazılmıştı.

Sosyal medyayı ve malum platformları aktif olarak takip etmediğimden; yazıya ilişkin kimlerin ne türden değerlendirmeler de bulunduğunu bilmiyorum. Bu çok ta önemli değil; elbette her okurun kendine göre değerlendirme, beğeni ve yergileri de olacaktır.

Ali Haydar Dersim’e (Nubar Ozanyan)

Değerli bir komutanı daha kaybettik. Dersim halkının bağrından çıkıp, dağlara sevdalanan, özgürlüğü zirvelerde arayan bir komutanı yitirdik. Büyük bir yürek acısı daha yaşadık.

„Holodomor „ Yalanı Üzerine

Başta Avrupa emperyalist burjuvazisi olmak üzere, bütün gerici devletler, emperyalist Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı ve işgalini bahane ederek, tüm SSCB kazanınlarını, anıtlarını yok etmenin yanında, yeni yeni kararlarla, Stalin önderliğindeki SSCB'ni ve sosyalizmi karalamak için her türlü yalana baş vurmaya hız verdiler. Burjuvazinin, sosyalizm ve onu anımsatan herşeye düşmanlığı, kapitalizm ayakta kaldığı sğrece devam edecektir. Bu nedenle, burjuvazinin bütün yalanlarını açığa çıkarmakta devrimci mücadelenin en önemli ayaklarından biridir.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-2 Kemalizm Sol Değildir!

AKP-MHP faşist ittifakı süresince siyasal İslamcılığın karşısına da alternatif olarak Kemalist ideoloji çıkarılıyor. Kendine “sol” diyenlerin siyasal İslamcılığın alternatifi olarak Kemalizm’i yeğlemeleri kabul edilebilir bir siyasi tutum değildir.

Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han Ve Süleyman Cihan!

Dün, Sansaryan Han’a ilişkin bir haber okudum gazetelerde: “92 yıl sonra Sansaryan Han için tarihi karar.” başlığı altında, özetle, şunlar aktarılmaktaydı: 

 

Ermeni fakir çocukların eğitim masraflarının karşılanması amacıyla vakfedilen ancak 1930 yılında devlet tarafından el konulan ve uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Sansaryan Han, Anayasa Mahkemesi kararıyla 92 yıl sonra Ermeni vakfına geri verilecek.”[1]

 

Uluslararası İşçi Sınıfı İçin Büyük Bir Kayıp! Jose Maria Sison'u Sonsuzluğa Uğurladık

Filipin Komünist Partisi'nin (FKP)  kurucu önderi, Yeni Halk Ordusu (YHO) ve Filipin Ulusal Demokratik Cephe'nin (FUDC) danışmanı ve  Uluslararsı Halkların Mücadele Birliği'nin (ILPS) kurucularından ve başkanı, Filipin proletaryasının ölümsüz militanı Jose Maria Sison'u (yoldaşlarının Joma'sı) 16 Aralık 2022 tarihinde kaybettik.

Hızır

Hdp'liler katı atık tesisinin yeri değiştirilmesi konusunda öneri gelirse destekleyeceklermiş.

Demek ki gelmese...

De gurban... aha çevreci projeniz... aha boğuniz... aha siz...

Sütlüce'ye akmasın... kendi içimize... köyümüze.... aksın diyorsanız...

De... hadi...

Sütlüce'ye katı atık tesisi kurulmasın.... kendi köyümüze kurulsun... diye önerge getirinde sizi görem.

De.... Hadi kurban...

De.... Hadi...

Gerçekten çok akıllıca.

Gerçekten çok sinsice.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-1- (Sentez)

"İşçi sınıfının devrimciliğine karşı çıkanlara sol denebilir mi? Ya da bunlar gerçekten sol olabilir mi?"

Sınıflı bir toplumda, bu toplumun alternatifi olarak sınıfsız toplumu öngören ve bunun mücadelesini veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’in eleştirilmemesi, özellikle de mülk sahibi sınıfların ideolojik ve siyasal temsilcilerinin eleştirileri ve demagojik saldırılarına maruz kalmaması düşünülemez.

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

KKB’li TİKKO Savaşçısı:Kobanê Ruhuyla Rojava’yı Savun!

Faşist TC içindeki klikler, Kobanê zaferinden bu yana dillerden düşmeyen bir yarasında birleşti.

Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duydukları böylesi günlerde sağdan soldan TC faşizmi her zaman birleşmiştir. Bu bazen masa altından olur, bazen kapalı kapılar ardında, bazense öylece aleni. Burjuvazinin kalbini korkudan hoplatan bir işçi direnişi olabilir, emperyalist tekellere geçit vermeyecek bir çevre direnişi olabilir, faşizmi zayıflatacak bir demokrasi talebi olabilir, ataerkiyi ve heteroseksizmi titretecek bir adım olabilir bu gizli ya da açık el sıkışmaların sebebi.

Sayfalar